İnönü Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği (İNÖDER) tarafından düzenlenen Üniversite Bilim ve Politika konulu bir açık oturum hafta sonu gerçekleştirildi. Özel İdare toplantı salonunda gerçekleşen açık oturumu, öğretim üyeleri, sendika ve dernek temsilcileri ile öğrenciler izledi.
Moderatörlüğünü Doç. Dr. Hasan Demirtaş’ın yaptığı açık oturumda ilk konuşmayı Üniversite Konseyleri Derneği (ÜKD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Erhan Nalçacı yaptı. ÜKD'nin yayınladığı Üniversite Manifestosu, Üniversitelerin özerkliği ve akademisyen bağımsızlığı konularında bilgiler vererek sözlerine başlayan Prof. Dr. Nalçacı, “Şu anda üniversitelerimizde enternasyonal restorasyon süreci yaşanıyor."dedi. Türkiye'nin AKP ile birlikte radikal bir değişime uğradığını ve artık 1923 Cumhuriyeti'nin bittiğini, AKP'nin İkinci Cumhuriyeti'nin yaşandığını ifade eden Nalçacı, bu cumhuriyetin 1923 Cumhuriyeti gibi meşru olmadığını ve bu nedenle AKP'nin ne YÖK Yasası ne de yeni anayasa yapma meşruiyetinin de olmadığını öne sürdü.
Üniversiteler için hazırlanan yasa tasarılarının tarihsel süreci ile Üniversitelerin işlevi ve yeni yasa tasarısının ne getirip ne götürdüğü konularında bilgiler vererek sözlerine başlayan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İzgi Günal da “Yeni yasada üniversitelerin mütevelli heyetinde en çok vergi verenlerin de yer alabileceğini öngörüyor. Bu bana Matild Manukyan’ı çağrıştırdı. Düşünün genelev patronu üniversitenin mütevelli heyetinde!.” diyerek hazırlanan üniversite yasa tasarısının bilimsel gerçeklerden uzak hazırlandığını iddia etti.
Üniversiteler ve siyaset ilişkilerini anlatarak sözlerine başlayan İnönü Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Hacı Bayram Kaçmazoğlu ise “Üniversitelerimiz geleneklerini oluşturamıyor. Hiçbir üniversitemizin bilimsel bir geleneği yok. Bilimsel paradigmalar, Osmanlı’nın son, Cumhuriyetin ilk yıllarında Almanya ve Fransa, 1945’lerden sonra Anglosakson egemenliğinde iken 1990’lardan sonra tamamen Amerikancı bir hüviyete büründü. Üniversitelerimiz kendi toplumunu tanıyan bilim adamlarına yer vermeli ve bilimsel kültürünü oluşturmalı. 'Türkiye 200 yıldır bocalıyor' diye şikayet ediyoruz. Almanya, Fransa veya Amerika’nın eğitim politikalarını uygularsanız elbette ki bocalarsınız” diyerek sözlerini tamamladı.
Açık oturum soru- yanıt bölümü ile sona erdi.