SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Allah mı Size Yolsuzluk Yapın Diyor?!"

0
Güncellendi - 2021-12-30 21:25:07
A- A+ PAYLAŞ

Saadet Partisi'nin aslen Malatyalı olan Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, partisinin Malatya İl Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında, ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Partinin Malatya İl Başkanı Mustafa Canbay ile partililerin de katıldığı toplantıda Karaduman (fotoğrafta sağdaki), şunları söyledi:

YANLIŞ KİMDEN GELİRSE KARŞISINDAYIZ..

"Saadet Partisi olarak ülkemizin milli ve manevi değerlerini ikame etmek,

Bütün bir millet olarak Ahlaki ve manevi değerleri yeniden kuşanmak,

İslam ülkeleriyle birlikte bir güç oluşturduğumuz İslam birliği idealini gerçekleştirmek,

Herkes için hakça paylaşım esasına dayalı, Faizsiz bir ekonomik düzeni inşa etmek,

Bütün insanlarımızın huzur, barış, saadet içerisinde yaşadığı yaşanabilir bir Türkiye

Sömürgeci ülkelerin uydusu bir Türkiye değil, yeniden büyük Türkiye

Bütün dünyaya zulüm, kan ve gözyaşından başka bir şey getirmeyen ırkçı emperyalizmin tasfiye edildiği hak adalete dayalı yeni bir dünya mücahedemizi sürdürmeye devam ediyoruz.

2021’ide bu inanç, ilkelerle geçirdiğimiz için Cenab-ı hakka şükrediyoruz.

İlk günkü inançla ve aşka sonuna kadar bu hakikatleri savunmaya devam edeceğiz.

İlk elli yılımızda nasıl ki 8 ayda, 800 milyon nüfuslu 8 ülkeyi bir araya getirip de D8’leri kurduysak, ikinci elli yılımızda da Allah’ın izniyle İslam birliğini kuracağız.

Saadet Partisi olarak ülkemizde yanlış kimden gelirse gelsin karşısında, doğru bir davranışı kim yaparsa yapsın onun da yanındayız.

Ülkemizdeki kutuplaşmanın, siyasi partilerin birbirlerini düşman olarak görmesini kabul etmiyoruz. Bu itibarla biz hiçbir partinin düşmanı değiliz.

Ancak bugün her alanda karşımıza çıkan kriz, ekonomiden eğitime, dış politikadan, sosyal yapımıza kadar ortaya çıkan bu tablo ülkemizde hiçbir vatandaşımızın hak etmediği bir tablodur.

YENİ SİSTEM FAİZİ FAİZLE ÖNLEME SİSTEMİ!

19 yıldır sürdürülen yanlış politikaların sonucu olarak döviz kurlarının, faizin ve enflasyonun zirve yaptığı bir dönemi yaşıyoruz.

Hayat pahalılığı ne yazık ki almış başını gidiyor. Vatandaşlarımız pazarda-markette değişen fiyat etiketlerini artık takip edemiyor.

İnsanımız yoksullukla boğuşurken iktidar; ya stokçu diyor ya da dış güçler diyor ancak “acaba ben nerede yanlış yapıyorum” diye bir muhakeme yapmıyor maalesef..

İktidar, ülkemizde yaşanan iyi gelişmeleri kendinden bilirken musibetleri ve yanlışların sebebini dış güçler veya imtihan olarak lanse etmektedir.

Faize karşıyız, Nas var diyorlardı. Ancak “kur korumalı mevduat sistemi” ile yeni bir faiz yöntemi uyguluyorlar.

Yani yeni sistemin özeti, faizi faizle önleme sitemi.. bu yeni yöntemle parasını bankada TL olarak tutanların kur artışından dolayı yaşayacakları zarar devlet tarafından karşılanacak.

Bu ne demek oluyor değerli arkadaşlar;

%87’sini milletimizden alınan vergilerin oluşturduğu devlet kaynaklarının parası olanın zararının karşılanması için ödenmesi demektir.

Böylelikle faizin haram olduğuna inanan ve buna uygun yaşamaya çalışan vatandaşlarımız verilen faiz garantisini ödemek için sisteme dâhil edilmiş oluyor.

Nas var deyip isim değiştirerek daha büyük bir yanlış yapılıyor maalesef, bunun sonucunda gelir dağılımında adaletsizlik derinleşecektir.

Faize dayalı bütün politikalar milletimize acı reçetelerden başka hiçbir şey getirmeyecektir.

Şunu tekrar ifade etmekte yarar görüyorum; Biz Saadet Partisi olarak faizin yüksek oranlısına değil, bizzat kendisine karşıyız. Faizci düzen tamamen ortadan kalkmadan milletimizin huzur ve refaha erişmesi mümkün olmayacaktır.

MÜLAKAT ADALETSİZLİĞİ..

Ülkemizde uzun süredir “mülakat sistemiyle” genç arkadaşlarımızın emekleri hiçe sayılıyor ve hakları açıkça gasp ediliyor.

Normalde mülakat; yazılı sınavdaki başarının sözlü olarak tehit edilmesini sağlamaya yönelik olmalıdır. Ancak geldiğimiz noktada öyle bir sistem uygulanıyor ki yazılı sınavın neredeyse bir hükmü kalmıyor.

Girdiği KPSS’de alanında birinci olan bir öğretmen adayına düşük puan vererek tercih yapma hakkını gasp ediyorlar.

Geçtiğimiz Kasım ayında 15 bin sözleşmeli öğretmen alımında yapılan mülakat sonuçları açıklandığında yazılı sınavdan yüksek puan almasına rağmen çok sayıda öğretmenin düşük puan verilerek elendiği görülmüştür.

Mülakat sonucunda elenenler arasında kendi alanında doktora yapan ve KPSS’de birinci olan bir öğretmen adayı da bulunmaktadır.

Kamu personeli atamaları mülakat ve torpile göre değil, liyakat esasına göre yapılmalıdır!

Yüzbinlerde gencin emeği, alınteri, ülkemizin geleceği…

Bu yanlışları her platformda dile getiriyoruz ve getirmeye devam edeceğiz ve bundan daha büyük yanlış da bu yanlışları da Allah’a bağlamaktır.

Geçtiğimiz günlerde sayın cumhurbaşkanı ‘’Allah sizi açlıkla, kıtlıkla ve yoklukla imtihan’’ eder gibi hakikaten hepimizi hayrete deşersen bir açıklama yapmıştı.

Bizim inancımıza göre ‘’iyilik Allahtan, kötülük kendindendir’’ bu apaçık istismardır.

ALLAH MI SİZE YOLSUZLUK YAPIN DİYOR?

Bugünlerde içişleri bakanı da çıkmış diyor ki ‘’yaptıklarımızı biz yapmıyoruz, Allah yaptırıyor.’’ (Haşa)

Allah mı size adaletsizlik yapın diyor.

Allah mı size yolsuzluk yapın diyor.

Allah mı size suç örgütleriyle ittifak yapın diyor.

Elbetteki Allah bizlere adaleti ve iyiliği emrediyor. Bu açıklamalar, beceriksizliğin üzerini inancımızla örtme çabasıdır. Hiçbir vatandaşımız bunlara bakıp da aldanmasın.

Cenab-ı hak der ki ‘’sizin başınıza gelen, ellerinizle yaptıklarınızdandır.’’

Bir taraftan böylesi açıklamalar yapılırken diğer taraftan da ana muhalefet partisinin grup başkanvekili çıkmış ‘’diyanetin okul öncesi eğitimi ortaçağa karanlığıdır’’ diyor.

5-6 yaşındaki çocuklara ahlaki ve manevi değerlerin anlatılması, islamın hakikatleri ile çocuklarımızın buluşturulmasını ‘’ortaçağ karanlığı’’ olarak nitelendirip de, aynı çocukları batı eğitimiyle ifsad etmek, batıl ideolojilerle büyütmeyi ‘’medenileşmek, modernleşmek’’ olarak nitelendirenlerin her şeyden önce zihinleri işgal altındadır. Kendi ülkesi ile bu denli yabancı olmaktır.

İşte bu iki zihniyeti de reddediyoruz.

İktidarın da muhalefetin de inancımızla uğraşmasına müsade etmeyeceğiz ve milletimizin aslına, özüne dönmesi, bizi biz yapan, bizi kardeş yapan değerlere yeniden dönmesi adına önce ahlak ve maneviyat demeye devam edeceğiz.

ARAP OLANA NİÇİN TAHAMMÜLÜNÜZ YOKTUR?

Son olarak..

Faşist düşünceden ve eylemden daha kötü bir şey varsa o kötülüğün örgütlenmesi ve de dahası bunun bir parti programı haline gelmesidir.

İç savaş neticesinde toprağını terk etmek, işini gücünü kaybetmek, evini, mahallesini ve de geçmişini bırakmak durumda kalmak bir keyfi durum olmasa gerek.

Ha Urfa ha Şam ha Kilis Antep ha Halep; içiçe geçmiş, komşudan da öte akraba olmuş bir topluluğa geçici bir süre misafirlik yapmaktan niçin rahatsızlık duyarsınız.

Demografik yapı değişir, milli bütünlüğümüze zarar verir diye düşünenlere sesleniyorum. Suriye düzelirse ki temennimiz ve duamız o dur, Suriyeliler ülkelerine geri dönecektir. Dönmek istemeyenlere de bir genelgeyle gönderilir. Hal böyle iken Arap olana arapça konuşana niçin tahammülünüz yoktur.

Hükümetin yanlış Suriye politikasının ceremesini çekmekteyiz bu doğru. Ancak muhacir olana, mustazaf olana bir tekmeyi de ben vurayım demek en kibar ifadeyle gavurluk etmektir. Bu topraklarda çok aç kaldık çok yokluk gördük ama hiçbir zaman düşüne bir de biz vuralım demedik.

Bu zihniyetler ve davranışlar milletimizi temsil etmemektedir.

Suyunu keserim söylemleri üç gencin yakılmasına neden oldu. Irkçılık ve faşizm bir hastalıktır.

Gerekli şartları sağlayan her kişi bu ülkenin vatandaşı olabilir. Ülkeden rahatsız olanlar da rahatsız olmadıkları bir ülkenin vatandaşlığına başvurabilirler."

Bülten- malatyahaber.com

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

1 yorum yapılmış

  • Ahmet (2 yıl önce)
    Chp’den seçilen saadetli :)))
    0
    0
    Yanıtla