İstanbul ve Trakyada yaşanan sel felaketlerinin ardından gözler, kentlerin sel haritalarına çevrilirken, 10a yakın ana dere, yüzlerce tali dere bulunan Malatyada olası bir sel felaketinde yaşanacak tehlikenin boyutu İstanbul ve Trakyadan daha korkunç olacağı belirtildi.
YAPILAŞMA DERE YATAKLARINDA
Uzmanlar, dere yatakları üzerinde ve kenarlarında yapılaşmalar neticesi birçok dere yatağının kaybolduğu söylerken, kaybolan dere yatakları arasında binlerce kilometre yerleşim alanlarını kapsayan Karagöz deresi ve Horata deresi uzantılarının kent için büyük tehlikelere yol açabileceği uyarısında bulundular.
Malatyanın 1/25.000lik topografik haritasının L40-b3, L40-b4 paftaları üzerinde değerlendirmelerde bulunan Jeoloji Mühendisleri Odası eski başkanı Rıza Cengiz, kentini önemli yerleşim alanlarını kapsayan dere yataklarının eski haritalarda net bir şekilde göründüğünü ancak bugün bakıldığında yapılaşma nedeniyle dere yataklarının kaybolduğunu belirtti. Bunun aynı zamanda dere yataklarında yapılaşmanın hızla arttığı anlamına geldiğini vurgulayan Cengiz, Ramazan Bayramının ikinci günü yağan ve metrekareye 22 kg düşen yağmur şayet 40 kilograma çıkmış olsaydı kent merkezi sel altına kalacaktı, daha büyük can ve mal kaybı yaşanacaktı dedi.
KARAGÖZ DERESİ BÜYÜK TEHLİKE
Jeoloji Mühendisi Rıza Cengiz, Şehir gösteren mevkii de dahil olmak üzere Uçbağlar ve Zafer Mahalleleri'nin, Karatape mevkiinden (Venk Bölgesi) gelen dere yatağının ağzına kurulduğunu, bu dere yatağının 1.5 kmlik drenajı bulunduğunu geri kalanının yapılaşma altında kaybolduğunu söyledi.
Karatepe mevkiinden gelen derenin batısında bulunan ve Yapraklı ve Hacıali mevkiinden doğan, yaklaşık 100 dönümlük alanın sel sularını toplayan üç büyük derenin de Karagöz deresine aktığını ancak devamının tamamında büyük bir yapılaşma olduğu için kent merkezi için büyük risk taşıdığı uyarısında bulunan Cengiz Haritada bu derelerin ortalama 1 veya 1.5 kmlik drenajları (doğal dere yatağı) görülüyor. Diğer kısımları yok çünkü dere yatağına kent kurulmuş. Yüzlerce kilometkarelik alanın suyunu toplayan bu derenin tahliyesi olmadığı için gelecek sel ancak kenti önüne katıp götürecek ifadelerini kullandı.
İstanbul ve Trakyada olduğu gibi Malatyaya sel 40 yada 50 yılda bir gelir şeklinde bir tahmin yapmak yanlıştır diyen Cengiz Çünkü o zamanlar yapılaşma yoktu. Gelen sel suları derelerden akıp gidiyordu. Ama şimdi yerleşim alanı olduğu için bu seller yerleşim alanını önüne katıp götürecek. Tek çözüm yolu bu derelerin tahliyesini açmaktır diye konuştu.
ÜNİVERSİTE DE TEHLİKEDE..
Olası sel riskinin tehdit ettiği yerlerden birisi de dere yatağı üzerinde kurulan İnönü Üniversitesi. Jeoloji Mühendisi Rıza Cengiz, Özellikle Beydağı'nın eteklerinden gelen suları toplayan yüzlerce tali derenin yanısıra ikisi doğusunda, birisi de batısında yer alan ana dere yatağının üzerinde yer alması nedeniyle İnönü Üniversitesi'ninde büyük risk taşıdığını kaydederken, dere yatakları üzerinde kurulan yapıların belirlenerek sel riskine karşı güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Ana dere yatakları üzerinde bulunan İnönü Üniversitesi karşısındaki bölgeye gerek stadyum gerekse tekno-park gibi kamu yatırımlarının planlandığını hatırlatan Cengiz "Bu yatırımlar planlanırken bölgenin dere yatağı ağzında olduğu ve dolayısıyla sel riski altında bulunduğu göz önünde bulundurulmalı" diye konuştu.
UYARILAR DİKKATE ALINACAK MI?
Trakya, İstanbul ve Doğu Karadenizi vuran sel felaketinin ardından ilk defa Başbakanlıkta konuyla ilgili tüm kurumların katıldığı geniş kapsamlı yapılan toplantı sonrasında dere yataklarındaki yapıların yıkılması görüşü ağırlık kazanmış, yıkımın kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalardan başlanılması benimsenmişti.
Felaketin zararlarının önlenmesi ile ilgili koordinasyon görevi verilen Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ise can ve mal kayıplarına neden olarak insani zaafları işaret etmişti. Çiçek, açıklamasında 'Bir kısım olumsuz sonuçlar büyük ölçüde insani zaaflardan kaynaklanıyor. Sıkıntıları tabiata, tümüyle de iklim şartlarına ciro edemeyiz. İnsani zaaflar dediğimiz zaman çok geniş olarak anlıyorum. Bunun içerisinde ihmalimizden tutun, Nasıl olsa bir şey olmaz memlekette anlayışına, rant hesabına kadar her türlü zaaf bunun içinde' diyerek özellikle mahalli idareleri uyarmış ve yerel yönetimlerin bu konuda üzerlerine düşen görevi yapmaları gerektiğini açıklamıştı.
Başbakan Yardımcısının bu açıklamalarının ardından başta Malatya Belediyesi olmak üzere ilgili kurumların uyarıları dikkate alıp almayacağı merakla bekleniyor.