SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Alparslan Türkeş Vefatının 27. Yılında Anılıyor

Alparslan Türkeş Vefatının 27. Yılında Anılıyor
A- A+ PAYLAŞ

Ülkücü hareketin lideri Alparslan Türkeş'in vefatının üzerinden 27 yıl geçti.

Türkeş, Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinin Yukarı Köşkerli köyünde yaşayan Koyunoğlu ailesinin, bir toprak meselesi yüzünden giriştiği kavga sonucu Sultan Abdülaziz'in fermanıyla Kıbrıs'a sürgün edilmesi nedeniyle 25 Kasım 1917'de, Koyunoğlu soyuna mensup Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey ve eşi Fatma Zehra Hanım'ın oğulları "Ali Arslan" olarak Lefkoşa'da doğdu.

İlkokul ve rüştiye yıllarında Hüsnü Bey, Selahattin Bey, Mehmet Asim Bey, Ragıp Tüzün Bey, Turgut Bey, Osman Zeki Bey ve Faiz Kaymak gibi Türklük ve Türkçülük şuuruyla bilenmiş hocalardan feyzalan Türkeş'in adı Osman Zeki Bey tarafından "Sultan Alparslan'a denk bir yiğit Türk ol" denilerek, "Alparslan" olarak değiştirildi.

Ailesiyle 1933 yılında İstanbul'a yerleşen Türkeş, Kuleli Askeri Lisesi'ne kayıt oldu. 1936'da Kuleli Askeri Lisesi'ni pekiyi dereceyle asteğmen olarak bitiren Türkeş'in, Ankara ve Harp Akademisi yılları başladı. Türkeş, 1938'de genç bir teğmen olarak Harbiye'den mezun oldu.

Türkeş, 1944'te "Muzaffer Şükriye" ile evlendi. Bu evlilikten Ayzit, Umay, Selcen, Sevenbige (Çağrı) ve Yıldırım Tuğrul adlı çocukları olan Türkeş, 1974'te eşini kaybetti.

Daha sonra, Seval Hanım ile ikinci evliliğini yapan Türkeş'in, Ayyüce ve Ahmet Kutalmış adlı iki çocuğu daha dünyaya geldi.

1944'te üsteğmen rütbesindeyken Nihal Atsız ve Nejdet Sançar ile "Irkçılık-Turancılık" davasından yargılanan Türkeş, 9 ay 10 gün Tophane Askeri Hapishanesinde kaldı. 1945'te de Askeri Yargıtay kararıyla tahliye edilen Türkeş, 1947'de beraat etti.

Türkeş, 1947'de 15 Türk subayıyla ABD Kara Harp Akademisi ve Piyade Okulunda iki yıl eğitim gördü. 1951'de kurmaylık sınavını kazanan Türkeş, 1955'de Harp Akademisi'nden Kurmay Binbaşı olarak mezun oldu.

Daha sonra, dış görev için açılan sınavı kazanarak ABD Pentagon'da NATO Türk Temsil Heyeti üyeliğine atanan Türkeş, bu arada ekonomi eğitimi de aldı.

1957'de Türkiye'ye dönen Türkeş, 1959'da Almanya'ya Atom ve Nükleer Okulu'na gönderildi. Alparslan Türkeş, bu okulu başarıyla bitirmesinin ardından kurmay albaylığa yükseldi.

27 Mayıs darbesi
27 Mayıs 1960'da, Milli Birlik Komitesi'nin ülke yönetimine el koyduğunu açıklayan bildiriyi radyodan okuyan Türkeş, ihtilal hükümetinde Başbakanlık Müsteşarlığı görevini üstlendi. Türkeş, bu vazifesi sırasında Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet İstatistik Enstitüsü ve Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü gibi kurum ve kuruluşları kurdu.

Milli Birlik Komitesi'nde ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle, 13 Kasım 1960'da, Türkeş ve "ondörtler" olarak bilinen arkadaşları, emekliye sevk edilerek tasfiye edildi ve zorla evlerinden alınıp yurt dışında görevlendirilmek suretiyle sürgüne gönderildi. Türkeş, Türkiye'nin Hindistan Büyükelçiliği müşaviri sıfatıyla sürgün edildi.

1963 yılında yurda dönen Türkeş, dava arkadaşlarıyla kadro oluşturup partileşmek amacıyla "Huzur ve Yükseliş Derneği"ni kurdu.

Kısa bir süre sonra Talat Aydemir'in giriştiği darbe teşebbüsüne karıştığı iddiasıyla tutuklanan ve Mamak Askeri Cezaevinde 4 ay hücre hapsinde yatan Türkeş, yargılandı ve beraat etti.

CKMP Genel Başkanlığı'na seçildi
Türkeş, 1965'de Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisine (CKMP) katıldı ve partinin Büyük Kurultay'ında Genel Başkanlığa seçildi. Türkeş, aynı yıl yapılan genel seçimlerde de Ankara milletvekili oldu.

CKMP'nin adı 1969'da, Milliyetçi Hareket Partisi, amblemi de üç hilal olarak değiştirilirken, Türkeş o yıl yapılan genel seçimlerde Adana milletvekili seçildi.

Türkeş, ilki 31 Mart 1975 -13 Haziran 1977 yılları, ikincisi de 1 Ağustos - 31 Aralık 1977 tarihlerinde, Süleyman Demirel başkanlığında kurulan koalisyon hükümetlerinde MHP Genel Başkanı olarak, başbakan yardımcılığı ve devlet bakanlığı yaptı.

Türkiye'de 1968 yılından itibaren Marksist ve komünist gençlik hareketlerinin üniversitelerde yer almaya başlaması ile Türkeş, toplanan çok az sayıdaki gence verdiği seminerlerle Türk toplumculuğu ve milliyetçiliğini anlattı. Kısa zamanda çoğalan ve örgütlenen gençler, "Dokuz Işık" etrafında toplandı.

12 Eylül askeri darbesi
12 Eylül 1980'de gerçekleşen askeri darbeden 3 gün sonra teslim olan Türkeş, önce Uzunada'da daha sonra da Ankara Askeri Dil Okulu'nda ve hastalandığı dönemde de Mevki Hastanesinde 4,5 yıl hapis yattı. Bu süreçte Türkeş ve 218 ülkücünün idamı istendi. Türkeş, 9 Nisan 1985'de tahliye oldu ve beraat etti.

Türkeş, 1987'de siyaset yapma yasağının kalkmasının ardından Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) olağanüstü kongresinde partinin Genel Başkanı oldu. Türkeş, 1991 yılındaki genel seçimlerde MÇP'nin, Refah Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile yaptığı seçim ittifakı neticesinde Yozgat milletvekili seçildi.

1992'de 12 Eylül'ün kapattığı partilerin tekrar açılabilmesine ilişkin değişikliğin ardından MHP'nin son kurultay delegeleri, MHP'nin isim ve amblemini MÇP'nin kullanabilmesine karar verdi.

Bu çerçevede, 1992'de yapılan MÇP'nin 4. Olağanüstü Kurultayı'nda partinin adı MHP, amblemi üç hilal olarak değiştirildi, genel başkanlığa tekrar Alparslan Türkeş seçildi.

Türkeş, 4 Nisan 1997'de geçirdiği kalp krizi sonucu 80 yaşında hayatını kaybetti. Türkeş için 8 Nisan 1997'de düzenlenen cenaze törenine yoğun katılım oldu. Türkeş'in naaşı, Beşevler'deki anıt mezara defnedildi. Türkiye'nin tüm illeri ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırım, Balkanlar ve Türkistan'daki Hoca Ahmet Yesevi'nin türbesinden getirilen topraklar, Türkeş'in mezarına konuldu.

Ankara, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız