Malatya Meyvecilik Araştırma Enstitüsünde kayısıya alternatif ürünlerin saptanması için yapılan çalışmalardan bir tanesinin de bağcılık üzerine olduğu açıklandı.
Enstitüde görev yapan bağcılık uzmanı Oktay Taner kurum bünyesinde 1997 yılında yerli ve yabancı toplam 10 üzüm çeşidinin olduğu bir koleksiyon bahçesinin kurulduğunu ve sofralık çeşitlerden Cardinal, İtalia, Trakya İlkeren, Barış ile hem sofralık hem de şaraplık üretime uygun olan Alponse Lavellee çeşidinden Malatya koşulları için oldukça olumlu sonuçlar aldıklarını söyledi.
Koleksiyonun telli terbiye sistemi kullanılarak kurulduğunu anlatan Taner Artık eski yöntemlerden vazgeçip modern yetiştiriciliğe geçmemiz gerekiyor. Telli terbiye sistemlerinin kuruluş maliyetleri yüksektir ama bakım işlerini kolaylaştırması ve işçilik yönünden sağlanan tasarruflar göz önüne alındığında sistemin kendisini kısa zamanda amorti etmesi mümkün. Ayrıca bu sistemle beraber damla sulama sistemlerini de kolaylıkla uygulayabiliyorsunuz. Damla sulama sistemi ile sulama suyunu kullanarak gübreleme yapabiliyor, birim alana düşen verimi kat ve kat artırabiliyorsunuz dedi.
FLOKSERA İLE KÖK KANSERİ TEHLİKESİNE DİKKAT
Bağcılık Uzmanı Oktay Taner ve Enstitü Bitki Koruma Şubesi Şefi Kadir Gökalp, birlikte yaptıkları açıklamayla bağcılık yapan üreticilere Floksera zararlısı ve Kök Kanserine karşı mücadelede etkili yöntemleri kullanmaları hususunda ciddi uyarılarda bulundular.
Taner Floksera dünyanın dört bir yanında büyük bağ alanlarına ciddi zararlar veren ve sonuçta kurumaya neden olan bir zararlı, bu zararlıya karşı en etkili yöntem halkımızın yerel dilde acıtevek veya acıçubuk dediği Amerikan Asma Anaçlarını kullanmak. Burada dikkat edilmesi gereken husus hangi Amerikan Asma Anacının hangi topraklarda kullanılacağını belirlemek. Bunu için bağ tesisi yapılacak alanda mutlaka toprak analizi yapmak gerekiyor dedi.
Gökalp ise yaptığı açıklamada Üzümleri ile ünlü önemli iki merkezimiz var bunlardan birisi Banazı (Konak Kasabası) öteki ise Arapgir. Ne yazık ki son yıllarda Banazıda Floksera ve Kök Kanseri nedeniyle bağ alanları büyük zarar gördü ve neredeyse yok olma noktasına kadar geldi. Arapgirde ise şimdilik herhangi ciddi bir sorun gözükmüyor, burayı iyi muhafaza etmeliyiz. Yeni tesislerde mutlaka Amerikan Asma Anaçlarını kullanmalıyız dedi.
Gökalp Kök Kanseriyle mücadelede herhangi bir kimyasal ilaç henüz yok. Burada dikkat edilmesi gereken bazı kültürel önlemler mevcut. Bağları budarken budama makasları ve testereleri mutlaka çamaşır suyu gibi kimyasal maddelerle dezenfekte edilmelidir.
Eğer bağdaki asmalar Kök Kanserine yakalanmış ve kurumalar başlamışsa bu bitkiler sökülmeli, bunların yerlerine 30-40 cm derinlikte kuyu açılmalı ve bu kuyuya yanmamış kireç konulmalıdır. Yine aynı arazide bağcılık yapılması isteniyorsa 1-2 yıl buğday ve arpa ekilmelidir bağ ondan sonra tesis edilmelidir diyerek sözlerine devam etti.
Gökalp Bağ alanlarımızı korumanın yollarından en önemlisi ise dışarıdan hastalık ve zararlılarla bulaşık asma fidanlarının getirilmesini önlemektir. Maalesef üreticilerimiz dışarıdan getirdikleri asma fidanlarıyla bağ alanlarımızda hastalık ve zararlıların ortaya çıkmasına sebep oluyorlar. Bu asma fidanlarının sertifikalı olmalarına dikkat edilmelidir. Bu Malatya bağcılığı için çok önem arz eden bir konudur. diyerek sözlerini tamamladı.