Araştırmacı, gezgin, eğitimci yazar Fikri Demirtaş, bugünlerde Malatya’da toplanıp yenilen veya çarşıda belirli dükkanlarda veya seyyar satıcılarda satışa sunulan alıç ağacını kaleme aldı.
Anadolu’nun Altın Mücevheri: Alıç başlıklı yazı şöyle.
“Alıç dendiğinde zihnimizde canlanan ilk şey; o sarı, turuncu, kırmızıya çalan, hafif mayhoş lezzetli, adeta güneşi içine çekmiş gibi parlayan, mis kokulu meyvesidir.
Adını Yunanca "sert ağaç" anlamında "Kratos" kelimesinden alan alıç cinsi, Gülgiller (Rosaceae) familyasındandır.
Uygun coğrafi konum, iklim ve toprak koşulları nedeniyle genelde, 30° ve 50° Kuzey enlemleri arasındaki bölgelerde görülür. Genellikle dağlık alanlarda, çalılıklarda ve kayalıklarda yetişir. Anadolu, Mezopotamya, Kafkaslar, İran, Hindistan, Çin, Kuzey Amerika, Afrika'nın kuzey bölgelerinin dâhil olduğu ılıman bölgelerde yetişen, tanımlanmış 260 alıç taksonu bulunmaktadır. Genel ayırt edici karakterler bakımından çok kısıtlı ve bu yüzden de sistematik botanik açısından oldukça karmaşık bir cins olarak bilinir.
Alıç cinsi, genellikle 4-8 metre boylanan, bazı taksonları 0,5-1,2 cm dikenli, küçük çalılar veya orta boylu ağaçlardır. Yaprakları; münavebeli, basit, genişçe parçalı, 2-7 loblu, tırtıklı-dişli olan ve genellikle parlak yeşil renklidir. Çiçekleri; 10-18 tanesi demet halinde bulunan, beyaz veya pembe, şemsiyemsi salkım halindedir.
Anadolu’nun bereketli coğrafyasını ilkbaharda bembeyaz çiçekleriyle, sonbaharda ise pırıl pırıl meyveleriyle şenlendiren alıç, aynı zamanda tevazuunun ve kendi kendine yetebilmenin asil bir simgesi olarak kabul edilir.
Bozkırın çetin şartlarından nemli Akdeniz iklimine, Karadeniz’in yağışlı yamaçlarından Güneydoğu’nun kurak topraklarına kadar her koşula dirençle tutunmayı bilmiştir. Ne bir orman ağacı sayılmış, ne de resmi bir yasal koruma şemsiyesi altında yer almıştır. Alıç ağaçlarını binlerce yıl boyunca, sadece onun dilinden anlayan ve doğayla uyum içinde yaşayan Anadolu insanı gözetmiştir. Bu kadim mirası gelecek nesillere taşımak ise hepimizin sorumluluğudur.
Eylül sonu ve Ekim ayı, tüm Anadolu’da adeta “alıç festivali” demektir. Doğa takviminin kadim diliyle kışın yaklaştığını haber veren; çarşı ve pazar tezgâhlarında ipe dizili halde, sarı, turuncu, krem renkleri ile gülümseyerek bizi selamlayan alıçlardır.
Malatya’da Alıç Projeleri
Malatya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Kayısı Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, alıç ağacını bilimsel temelde araştırmak ve yaygınlaştırmak amacıyla önemli çalışmalar yürütmektedir. Enstitü bünyesinde oluşturulan "Alıç Koleksiyon Bahçesinde" ülkemizin değişik bölgelerinden toplanmış 24 alıç genotipi koruma altına alınmıştır. Ayrıca 35 alıç çeşidinin bahçeye aktarılması çalışmaları devam etmekte, alıç koleksiyonu sürekli genişletilmektedir.
Malatya Orman İşletme Müdürlüğünden edindiğim bilgiye göre;
2019-2021 yıllarında Malatya Orman İşletme Müdürlüğü personeli tarafından Akçadağ–Doğanlar, Yeşilyurt–Seyituşağı ve Darende–Ulupınar bölgelerinde Kahramanmaraş’tan getirilen Polat Efe alıç çeşidi kalemleriyle alıç aşılamaları yapılmıştır. Doğanyol–Akkent yöresinde ise menengiç ağaçlarına aşılar gerçekleştirilmiş, dağlarda, derelerde ve tepelerde alıç varlığı güçlendirilmiştir.
Bu projeler, yalnızca doğayı korumak değil, aynı zamanda tarımsal çeşitliliği artırarak bölgeye ekonomik değer kazandırmayı da amaçlamaktadır.
Hatay-Belen'deki alıçlarda yapılan ıslah çalışmaları sonucu geliştirilen "Polat Efe" ve "Sultan" çeşitleriyle ülkemizin farklı bölgelerinde geniş ölçekli kapama alıç bahçeleri tesis edilmeye başlamıştır. Oldukça iri ve kaliteli meyveleri olan iki alıç çeşidinin meyveleri büyük şehirlerde yüksek fiyattan alıcı bulmaktadır.
Seyituşağı Mahallesi’nin eski muhtarı Mikdat Canbay ile yaptığım görüşmede, kendisi şu bilgileri aktardı:
“Malatya Orman İşletme Müdürlüğü, Malatya İşletme Şefliği tarafından yürütülen Gelir Getirici Tür Projesi kapsamında, Seyituşağı Mahallesi’nde (köyünde) 2021 yılında 250 hektarlık alanda alıç aşılaması yapılmış ve bununla ilgili saha levhası asılmıştır.”
Yabani alıçlara Maraş alıcı aşısı uygulanmış. Canbay’ın yerel medyaya yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verilmişti:
“Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Malatya Yeşilyurt Seyituşağı Mahallesi’nde yürüttüğü Yabani Alıçların Maraş alıcı ile aşılama projesi, her bölgeye nasip olmayacak kadar önemli ve tüm yöre için büyük bir ekonomik katkı sağlayacak niteliktedir.
Bölgenin rakımı ve toprak yapısı alıç için çok uygundur. Ayrıca Seyituşağı’nda alıç ağaçlarının toplu bir alanda bulunması nedeniyle bu saha tercih edilmiştir. Köyümüzde üç bölgede binlerce aşı yapılmış, çevresi tel örgüyle çevrilerek koruma altına alınmıştır.
Alıçların aşılama ve bakım çalışmaları Bakanlığımız tarafından yürütülmekte, ürünler ise 3–4 yıl içinde köylülerimizce toplanarak iç ve dış piyasada değerlendirilecektir. Sirke vb. ürünlere dönüştürülerek önemli ekonomik katkı sağlayacağı açıktır.
Genellikle yöremizde ‘Maraş alıcı’ olarak bilinse de, bu türün üretim merkezleri Maraş ve Hatay’dır. İri meyvesi ve damakta bıraktığı tat ile öne çıkmaktadır.
Kilosu yaklaşık 200–300 lira arasında değişen fiyatlarla satılmaktadır. Bu çok ciddi bir gelir demektir. Ülke genelinde alıç, son yıllarda bazı bölgelere önemli ekonomik katkılar sağlamaktadır. Biz de bu projeyi köyümüz için bir kazanç olarak gördük. Çoğunlukla olumlu karşılanmış olsa da, hayvancılıkla uğraşan köylülerimiz açısından sıkıntılar doğurdu. Çünkü yaylım alanları daraldı, hayvanların aşılanan sahaya girmesi yasaklandı. Bu durum hayvancılıkla geçinenlerce hoş karşılanmadı. Buna rağmen binlerce yabani alıç aşılanarak proje tamamlandı. Bakanlığımızın bakım çalışmaları meyve aşamasına kadar devam edecektir. Bu projede emeği geçen tüm Tarım ve Orman yetkililerine ve özveriyle çalışan ekiplere teşekkür eder, saygılar sunarım.”
Ancak aradan yıllar geçtikten sonra, alıç ıslah sahasını korumak için çekilen tel örgüler sökülmüş; köy sürülerinin girmesiyle binlerce ağaç zarar görmüş, hatta bazı ağaçlar insanlar tarafından kırılmıştır. Sahip çıkılmadığı ve korunmadığı için büyük emekler boşa gitmiş, yazık olmuştur.
İnönü Üniversitesi ve 1. Ulusal Alıç Çalıştayı
Alıç üzerine ülkemizde yapılan bilimsel adımların en önemlilerinden biri, 18-19 Ekim 2012’de İnönü Üniversitesi Ziraat Fakültesi ev sahipliğinde Elazığ Orman Bölge Müdürlüğü ile ortaklaşa düzenlenen 1. Ulusal Alıç Çalıştayıdır.

Çalıştaya dönemin Rektörü Prof. Dr. Cemil Çelik başkanlık etmiş; üniversitenin Ziraat Fakültesi ve Eğitim Fakültesi’nden akademisyenler, Elazığ Orman Bölge Müdürlüğü, Malatya Orman İşletme Müdürlüğü ve İl Tarım Müdürlüğü temsilcileri katılmıştır.
Çalıştayda özellikle Doç. Dr. Bayram Murat Asma ve Uzman Ogün Birhanlı’nın "Malatya ve çevresinde doğal olarak yetişen alıçlarda yapılan seleksiyon ıslahı çalışmaları" konulu bilimsel sunumları dikkat çekmiştir. Bu çalıştay, Malatya’daki saha projelerinin hem teorik hem de pratik temelini oluşturmuş, alıcın geleceğine yönelik yol haritasını belirlemiştir.
Farklı alıç genotiplerin adaptasyon yetenekleri, meyve verimliliği ve kıraç koşullara dayanıklılığı, Alıç gen kaynaklarının korunması ve toplum yararına yaygınlaştırılması stratejileri ele alınmıştır.
Eksik Kalan Bir Gerçek: Neden Malatya Listede Yok?
Orman Genel Müdürlüğü’nün 27 Eylül 2019 tarihli sosyal medya paylaşımına göre, alıç ülkemizdeki asıl yayılışını; Amasya, Ankara, Artvin, Balıkesir, Bursa, Diyarbakır, Erzincan, Erzurum, Mersin, Kayseri, Konya, Kütahya, Kahramanmaraş, Niğde, Sivas, Trabzon, Van ve Bayburt illerinde yaklaşık 68 bin hektarlık alanda ve 16 farklı türde göstermektedir.
Oysa bir araştırmacı-yazar olarak gezip gördüğüm Malatya’nın Hekimhan, Yeşilyurt, Yazıhan, Darende, Akçadağ ve Doğanşehir ilçelerinin kıraç ve dağlık arazilerinde, kendiliğinden yetişmiş, geniş ve zengin alıç ormanları vardır. Bu ormanlarda yürüdüm, ağaçların gölgesinde soluklandım, dallarından koparıp meyvelerinin mayhoş tadına baktım.
Buna rağmen Orman Genel Müdürlüğü’nün “alıç yayılış alanı” listesinde Malatya’nın adının geçmemesi oldukça düşündürücüdür. Hele ki, ülkemizde ilk kez 2012 yılında düzenlenen 1. Ulusal Alıç Çalıştayının Malatya İnönü Üniversitesi ev sahipliğinde yapılmış olması göz önüne alındığında, bu eksiklik daha da dikkat çekicidir.
Ne yazık ki, aradan geçen yıllara rağmen Malatya’da alıç üzerine elle tutulur, kapsamlı ve sürdürülebilir bir çalışma yapılmamış olması, bu değerli gen kaynağına hak ettiği önemin verilmediğini göstermektedir. Oysa Malatya, doğal alıç varlığıyla yalnızca yerel değil, ulusal ölçekte de örnek bir merkez olabilecek potansiyele sahiptir.
Alıcın Tıbbi ve Besinsel Değeri
Alıç, yüksek oranda antioksidan, C vitamini ve potasyum içermesiyle kalp-damar sağlığı açısından önemli bir meyvedir. Yaprak, çiçek ve meyvesinden hazırlanan çay, marmelat, reçel ve sirke; halk arasında hem gıda hem de doğal şifa kaynağı olarak kullanılmaktadır.
Bilimsel araştırmalar, alıcın kalp kasılma gücünü artırdığını, kan akışını düzenlediğini, tansiyonu dengelediğini ortaya koymaktadır. Anadolu’da yüzyıllardır bilinen bu faydalar, günümüzde modern tıbbın da dikkatini çekmektedir.
Hekimhan’da Alıç Sirkesi Üretimi
Türkiye’de ilk kez, 2019 yılında CHP’li Hekimhan Belediye Başkanı Turan Karadağ döneminde, belediye desteğiyle ilçede kurulan tesiste alıç sirkesi üretilmeye başlandı.
Maden diyarı ve ceviziyle meşhur Hekimhan, artık alıçtan üretilen sirkeyle de adını duyuruyor. Coğrafi işaret ve tescil süreciyle markalaşan “Hekimhan Alıç Sirkesi”, birçok hastalığa şifa olduğu inancıyla hem yerelde hem de ülke genelinde yoğun ilgi görmektedir.
Nostaljiden Günümüze Alıç
Sonbahar, meşelerin kızıllandığı, soğuk havaların kendini hissettirdiği dönemdir. İşte tam da bu zamanlarda alıç olgunlaşır.
Eskiden köylerde, öğrenciler dağlardan zahmetle topladıkları alıçları satarak okul harçlıklarını çıkarırdı. Tezgâhlarda ipe dizilmiş, kolye gibi sergilenen alıçlar; okul önlerinde el arabalarında satılır, çocuklara ve yetişkinlere kışın gelişini hatırlatırdı.
Bugün kilosu 200 lirayı bulan alıç, ekşimsi tadıyla hâlâ sonbaharın vazgeçilmez meyvesi olmayı sürdürüyor. Bu nostaljik görüntüler, birçok insanda çocukluk hatıralarını yeniden canlandırıyor.
Ekolojik ve Kültürel Önemi
Alıç, yalnızca meyve ağacı değil; aynı zamanda biyoçeşitliliğin ve ekolojik dengenin bir parçasıdır. Parklarda süs bitkisi olarak kullanılabilen, erozyona maruz sahalarda toprağı tutabilen bu dayanıklı ağaç, iklim krizine karşı da umut verici bir kaynaktır.
Geçmişte ceviz gibi birçok ağacın odun gözüyle görülüp yok edildiğini unutmamalı, alıç ve benzeri ağaçlara sahip çıkmalıyız. Çünkü her kesilen meyve ağacı, aslında kuş seslerinin, kültürümüzün ve geleceğimizin biraz daha eksilmesi demektir.
Bol Alıçlı Bir Malatya Neden Olmasın?
Bugün Malatya’da gördüğünüz bir alıç ağacı, yalnızca bir ağaç değildir. Hem doğanın sunduğu kadim bir mirasın, hem de tarımsal geleceğimizin önemli bir parçasıdır.
İster Üniversitelerin bilimsel çalışmalarında, ister Tarım Orman Bakanlığının, belediyelerin girişimlerinde, ister köy pazarlarının nostaljik tezgâhlarında olsun; alıç, Anadolu’nun hafızasında köklü bir yer edinmiştir.
Günümüz dünyasında biyoçeşitlilik ve gıda güvenliği her zamankinden daha önemli hale gelirken, alıç gibi yarı kurak sahalara dayanıklı türlerin önemi artmaktadır.
Alıç Ağacının Gölgesinde Huzur
Eğer bir gün ruhun bunalırsa, kalbinin yükü omuzlarına ağır gelirse, durma; kendini doğanın kucağına bırak.
İlkbaharın gelmesiyle bembeyaz bir gelinlik giyen, etrafa mis kokular yayan o güzelim alıç ağacının yanına git. Taze yapraklarından ve narin çiçeklerinden demlediğin bir bardak çay, içindeki fırtınayı dindirecektir.
Sonbahar geldiğinde ise, ağacın sana sunduğu altın sarısı, kızıl ve turuncu renkli, bereketli ve mayhoş kokulu meyveleri afiyetle ye. O an, bir nefes al; alıcın serin gölgesine sığın. Kuşların cıvıltısı ruhuna ninni söylesin, bakışların gökyüzünün engin maviliğinde kaybolsun. İşte o zaman, inancın tam olsun ki, omuzlarındaki tüm yük hafifleyecek, ruhun yeniden nefes alacaktır.

Hititlerin boşuna alıç ağacına koşmadığını, stresle boğuştuklarında onun altında tanrılarına dua ettiklerini unutma. Binlerce yıllık bilgelik, şifanın bu mütevazı ağacın dallarında gizli olduğunu fısıldıyor.
Alıç ağacının gölgesine sığındığında bil ki, o dallar sana şunu fısıldar:
“Yükünü bırak,
ruhun dinlensin,
hayat yeniden başlasın.”
Kaynak:https://fikridemirtas44.blogspot.com/2025/09/alcla-gelen-bereket-malatyada-yeni-bir.html
Fikri DEMİRTAŞ