SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Anadolu'nun Hayır Çeşmeleri

Anadolu'nun Hayır Çeşmeleri
A- A+ PAYLAŞ

Araştırmacı Yazar Fikri Demirtaş, Anadolu’nun Hayır Çeşmeleri: Su ve Medeniyetin İzleri başlıklı yazısında, Malatya ve ilçelerinde bulunan çeşmeler hakkında bilgi veriyor. 

Demirtaş’ın yazısı şöyle:

“Su akar, yolunu bulur; çeşme akar, hayırını bulur.”

– Halk Sözü

Anadolu’nun kadim topraklarında, dağların eteklerinde, köy meydanlarında, han yollarında, mezarlık girişlerinde bir çeşmeye rastlamak mümkündür. Bu çeşmeler yalnızca su kaynağı değildir; insanlığın ortak medeniyet hafızasının, hayır ve paylaşma kültürünün, doğaya verilen değerin taş ve suyla somutlaşmış hâlidir.

Medeniyetlerin Çeşmeleri

Bu topraklarda yaşamış her medeniyet çeşmeye izini bırakmıştır:

Roma ve Bizans: Kemerli taş işçiliğiyle görkemli çeşmeler, su kemerleriyle getirilen suyu halka ulaştırmıştır.

Selçuklular: Kitabelerle süslenmiş, zarif taş işçiliğine sahip çeşmeler inşa etmiştir.

Osmanlı: Vakıf kültürüyle her köyde, her han yolunda, cami avlusunda bir hayrat çeşme yapılmış; “su akarken dua aksın” anlayışıyla binlerce eser ortaya çıkmıştır.

Gerek Osmanlı döneminde gerekse de Türkiye Cumhuriyeti döneminde yapılan tarihi çeşmeler, bugünün kültürel dünyasında çok önemli bir yere sahiptir. Suları akmasa dahi çeşmelerin mimari detayları ve özenle korunan dokusu büyük ilgi uyandırır.

FOTOĞRAF: Osmanlı dönemi 1890- Hekimhan Ballıkaya (Mezirme)köyü Ağpunar

Cumhuriyet döneminde, illerde, ilçelerde, köylerde  yapılan çeşmeler resmi ve  imece usulüyle, planlı ve düzenli olarak  inşa edilmiştir. Her ne kadar bazı bölgelerde, özellikle dağlarda, yaylalarda ve mezralarda, imkanlar doğrultusunda gelişi güzel, basit taş veya betonla yapılan çeşmeler olsa da, genel anlayış toplumsal dayanışma ve estetikle birleşmiş bir hayır anlayışı şeklindedir.

Dolayısıyla Anadolu’nun her köşesinde, tarih boyunca hem estetik hem işlevsel hem de manevi anlam taşıyan çeşmelerin varlığı göze çarpar; geçmişten günümüze suyun hayat ve hayır kaynağı olma rolü devam eder.

Anadolu’nun çok kültürlü yapısı da bu çeşmelere yansımıştır. Ermenilere, Süryanilere, Rumlara ait kitabeli çeşmeler hâlâ ayakta olanlar vardır. Onların ellerinden çıkmış taş işçiliği, yazdıkları dualar ve motifler, suyun farklı dinlerde ve toplumlarda da kutsal sayıldığının kanıtıdır. Dolayısıyla bu çeşmeler yalnızca bir toplumun değil, tüm insanlığın ortak mirasıdır.

Çeşmelerin Sessiz Çığlığı ve Hayat Bulan Sular

Ülkemizde tarihi çeşmeler, ne yazık ki kaderine terk edilmiş birçok örneğin yanında, bazıları çok güzel restorasyonlarla ayağa kaldırılmış, suları yeniden akmaya başlamış ve geçmişten günümüze yaşamaya devam etmektedir. Her bir akıntı, yalnızca taşın üzerinden süzülen bir su değil; geçmişin emeğini, kültürün birikimini ve insanlığın hayır anlayışını taşıyan bir can damlasıdır.

Ne yazık ki hâlâ yosun tutmuş, kırılmış, toprağa gömülmüş, otların arasında kaybolmuş çeşmeler de vardır; bunlar adeta insanlığın ortak emeğinin sessiz çığlığı gibidir. Daha da acı olan, definecilerin bu çeşmelere “hazine var” düşüncesiyle zarar vermesidir. Oysa her kırılan taş, sadece bir çeşmenin değil, bir kültürün, bir medeniyetin de kaybıdır

Hekimhan'daki Tarihi Çeşmeler

Memleketim Hekimhan ilçe merkezinde, Osmanlı dönemine ait onlarca tarihi kesme taş çeşme maalesef harabe hâlde beklemektedir. Yıllar önce bu konuda hem akademisyenler hem de araştırmacılar tarafından uyarılar yapılmış, ben de çeşitli yazılarımda bu çeşmelerin korunması ve restorasyonu gerektiğini dile getirmiştim. Ne yazık ki, gerekli önlemler alınmamış; çoğu çeşme bakımsız, harabe veya unutulmuş durumda.

FOTOĞRAF: Hekimhan - Malatya yolu üzerinde Dutluk Pınar M.1660 yılında Hasan Ağa tarafından yapılmış

Bu durum, yalnızca Hekimhan’ın değil, Anadolu’nun ortak kültür mirasının kaybı anlamına gelmektedir. Her bir çeşme, taşında taşıdığı tarih, kitabelerinde sakladığı dua ve çevresinde oluşturduğu yaşam alanıyla insanlığa ve doğaya bırakılmış paha biçilmez bir mirastır. Kurumların, özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığı, Belediyeler, Vakıflar Bölge Müdürlüğü Tarım Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ile  birlikte çalışarak bu eserleri koruma altına alması, onarması ve gelecek kuşaklara aktarması artık bir zorunluluk haline gelmiştir.

Akçadağ Köy Enstitüsü Çeşmesi: Bir Hafıza Kaybı

1940 yılında açılan Akçadağ Köy Enstitüsü / Öğretmen Okulu, sadece eğitim açısından değil, mimari ve kültürel anlamda da bir değer taşıyordu. Okulun mimarı Ahsen Yapaner’in tasarladığı modern anıt çeşme, binaları gibi tescillenmiş olmasına rağmen, ne yazık ki 6 Şubat depremi öncesinde yıkılmış, harabe hâline gelmiş ve okulun hafızası adeta silinmiştir.

Okulun ve çeşmenin fotoğrafını çekerken duygulanmamak mümkün değildi. Öğrencilik yıllarımda, her sabah bu çeşmenin suyunu içmiş, yoluma tazelik ve umut almıştım. O an, yıllar önceki öğrenci Fikri ile şimdi o harabeleri gezen Fikri arasındaki köprü gibi bir bağ hissettim. Bu çeşme, sadece su kaynağı değil; yılların biriktirdiği anıların, emeklerin ve gençlik hatıralarının simgesiydi.

Düşünsenize, eğer isteselerdi bu değerli çeşmeyi, yerinden kaldırıp Malatya’da başka bir okulun bahçesine taşır ve bu hatıraları yaşatabilirlerdi. Oysa şimdi sadece taş yığınları kaldı. Bu durum, Anadolu’nun birçok köyünde, kasabasında ve kentinde, tarih ve hafızanın ihmale kurban gidebileceğini gösteriyor.

Hayırların En Güzeli: Su

Anadolu kültüründe “insanlığa ve doğaya en büyük hizmet su vermektir” anlayışı hâkimdir. Çünkü su, sadece insanların değil; kuşların, hayvanların, böceklerin, ağaçların yani tüm doğanın hayat kaynağıdır.

Hayır Çeşmesi Nasıl Yapılır?

Yol kenarında karşınıza çıkan bir çeşmeyi düşünün…

FOTOĞRAF: Arapgir Kayakesen köyü( Ermenice Ambirge) Çeşmesi

Serin suyundan kana kana içen yolcu, matarasında su dolduran çocuk, kanatlarını ıslatan serçe… Hepsi aynı kaynaktan beslenir. İşte bu manzara, hayrat çeşmesinin sadece taş ve sudan ibaret olmadığını; insanın kalbinden doğup bütün canlıların hayatına değen bir bereket kapısı olduğunu anlatır.

Kırsalda, dağların eteğinde ya da derelerin kenarında yapılan kürünlü (uzun ince havuzlu) çeşmeler, sadece insanlara değil tüm canlılara su olur. Çobanların sürüleri buradan kana kana içer, yaban keçileri, kuşlar ve diğer hayvanlar bu sularda hayat bulur. Böylece hayır çeşmesi, doğanın tüm varlıklarına şefkatle uzatılmış bir el haline gelir.

İdari Süreç ve İzinler

Bir hayır çeşmesi yapmak isteyen kişi, önce çeşmenin yapılacağı yeri belirler. Ardından ilgili belediyelere dilekçe ile başvurarak resmi süreci başlatır. Kamuya açık alanlarda yapılan bu hizmetler belediyeler tarafından yetkilendirilir.

Geçmişten Günümüze Su Hizmetleri

Eskiden köylerin yol, su ve köprü ihtiyaçlarını YSE (Yol Su Elektrik) karşılıyordu. 1984’te adı Köy Hizmetleri oldu ve “Köyde hayat bizimle başlar” sloganıyla hafızalara kazındı. Bugün ise büyükşehirlerde bu görev Sular İdaresi Genel Müdürlükleri (İSKİ Kanunu kapsamında) tarafından, büyükşehir olmayan illerde il ve ilçe belediyeleri, kırsalda ise Özel İdare tarafından yürütülmektedir.

Hayır Çeşmesinin Manevi Değeri

Bir hayır çeşmesi, teknik bir yapıdan ibaret değildir. Her damlası dua, her akışı şükürdür. Bu yüzden çeşme yaptırmak; hem insana hem doğaya hayat vermek, bir ömrün ardından rahmetle anılmanın en güzel yollarından biridir.

Şifalı Sular

Anadolu’da bazı çeşmelerin ve pınarların sularının şifalı olduğuna inanılır. Halk arasında çeşitli hastalıklara iyi geldiği söylenir; örneğin Sivas Kangal Balıklı kaplıcası, Malatya’da Dapaz (Dabaz) Pınarı,  bazı hastalıklara iyi geldiğine inanılan kaynaklar, bu inancın somut örnekleridir. Bu pınarlar, hem doğanın insan sağlığına sunduğu armağanı hem de halkın suya atfettiği kutsallığı gösterir.

Gezilerimde Gördüğüm Yeni ve Restorasyonu Yapılmış Hayrat Çeşmeler

Erzincan’ın Kemaliye (Eğin) ilçesi ve Başbağlar köylerine yaptığım gezilerde, yol kenarlarında özenle inşa edilmiş ve restorasyonu yapılmış çeşmelerle karşılaştım. Kimisi yeni yapılmış, kimisi ise geçmişin izlerini taşıyan, fakat ilmî ve estetik bir anlayışla aslına uygun şekilde onarılmıştı. Onları görünce içimde tarif edilmez bir sevinç doğdu. Çünkü her bir çeşme, yalnızca susuzluğu gideren bir su kaynağı değil, aynı zamanda insanın kalbine dokunan bir kültür mirasıdır.

Bazı çeşmelerin yanına yolcuların soluklanması için küçük kamelyeler yapılmış; etrafına dut, kavak, söğüt gibi gölgelik ağaçlar dikilmişti. Suyun berrak sesiyle ağaçların gölgesi birleşince, buralar adeta hem ruhu hem bedeni dinlendiren küçük birer cennet köşesi hâline gelmişti. Bu manzaralar, hayırseverliğin yalnızca bir ibadet değil, aynı zamanda doğayla uyumlu bir yaşam kültürü olduğunu hatırlatıyordu.

Yeşilyurt Seyituşağı Çeşmesi (Üstte kapak fotoğrafındaki)

Malatya’nın Yeşilyurt ilçesine bağlı Seyituşağı Mahallesi’nde, Meryem Ana Ziyareti yolu üzerinde tarihi ve yeni yapılmış çeşmelere rastladım. Çeşmelerin önüne yapılmış iki üç  yalaklı / kürünlü çeşmeler hem insanların hem de hayvanların suya kolayca ulaşmasını sağlıyor. Bu hizmeti görünce gönlümden bir şükür yükseldi; çünkü çeşmeler yalnızca bedenin susuzluğunu değil, insanın içindeki iyilik özlemini de gideriyor.

Ne mutlu ki, geçmişin susuz taşlarını yeniden hayatla buluşturanlar ve geleceğe yeni hayratlar armağan edenler var. Her bir damla su, hayırseverlerin adını zamanın belleğinde yaşatmaya devam edecek.

Hayır Çeşmeleri İçin Öneriler

Envanter Çalışması: Tarım Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Belediyeler, Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve üniversiteler ile işbirliğiyle tüm tarihi ve yeni çeşmelerin kaydı çıkarılmalı.

Bakım ve Onarım: Tarihi çeşmelerin düzenli aralıklarla kontrol edilmesi, kırık ve bozulmuş olanların aslına uygun şekilde onarılması.

Gezici Ekipler: Issız yol kenarlarındaki, dağ başlarındaki ve yaylalardaki çeşmeler için resmi MASKİ (Malatya Su ve Kanalizasyon İdaresi) gibi kurumların bünyesinde gezici bakım–onarım ve temizlik ekipleri kurulmalı.

FOTOĞRAF: Battalgazi Orduzu Dabaz Pınar

Yeni Çeşmeler: Dağ başlarında, yaylalarda, köy yollarında, orman içlerinde ve su gözelerinde yeni çeşmeler yapılmalı.

Hayratlık Çeşmeler: Köy okullarının bahçelerine, cami, kilise, manastır gibi ibadethanelerin avlularına  yaylalara , yollara  hayır çeşmeleri yapılmalı. Çocuklar, öğretmenler, ibadet edenler ve köylüler , yolcular bu hayırdan doğrudan faydalanmalı.

Ağaçlandırma: Her çeşmenin çevresine dut, kavak, söğüt, ceviz, erik, armut gibi gölgelik ve meyveli ağaçlar dikilmeli; çevresi küçük bir hayat alanına dönüştürülmeli.

Definecilikle Mücadele: Tarihi çeşmelere zarar verenlere karşı yasal yaptırımlar güçlendirilmeli, köylüler ve yerel halk bu konuda bilinçlendirilmeli.

Hayırların Yönlendirilmesi: Mezar başlarında çok sayıda çeşme yapılmak yerine, gerçekten ihtiyaç duyulan dağ köylerine, yaylalara, köy yollarına ve ibadethanelerin, okulların bahçelerine çeşme yapılması teşvik edilmeli.

Çağrı

Bugün Anadolu’nun herhangi bir köy yolunda, dağ başında ya da mezarlık girişinde bir çeşmenin suyundan içtiğinizde, aslında binlerce yıllık bir kültürle buluşursunuz. Bu çeşmeler yalnızca taş ve su değil; insanlığın ortak emeği, doğanın nefesi, hayırseverliğin nişanesidir.

Geliniz, bu çeşmelere sahip çıkalım.

Her damlası dua, her taşı emanet, her gölgesi nefes olan bu hayır eserlerini birlikte koruyalım. Su, insanlığa yapılacak en büyük hayırdır; unutmayalım ki suya sahip çıkmak, geleceğe sahip çıkmaktır.

Su hayırların en güzeli, çeşme insanlığa bırakılan en kalıcı mirastır.”

Demirtaş’ın yazısında, Arapgir, Darende, Yeşilyurt, Akçadağ, Hekimhan ilçe ve köylerinde bulunan çeşmelerin fotoğrafları da yer alıyor. Yazının tamamı ve fotoğraflar için şu linki ziyaret edebilirsiniz: 

https://fikridemirtas44.blogspot.com/2025/09/anadolunun-hayr-cesmeleri-su-ve.html

Fikri DEMİRTAŞ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

12 yorum yapılmış

  • Miktat Canbay (3 hafta önce)
    Sevgili hocam çok güzel bir çalışma çok güzel bir uyarı yapmışsın özlemiştik böyle güzel uyarıları yapanları eline emeğine sağlık baştaki Seyituşağı KöyündekiÇeşme ile ilgili mahalli basına ve kurumlara onlarca yazı yazdım. Sivas anıtlar yüksek kurulu ve Malatya Turizim il müdürü Çetin Şişman beyle birlikte ikinci derece Tarihi eser olarak tescil ettirdik.Malatya Büyük Şehir Belediyesine korunup kollanması bakım onarımının yapılması için Belediyeye tapuladık ama ne gelen oldu ne koruyan ne onaran oldu tekrar sizinde bu çeşmelerin bakım ve onarımını yeniden yetkililere hatırlattığın için çok teşekkür eder saygılar sunarım. Miktat Canbay Seyituşağı Köyü Eski Muhtarı.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Memet erdem Uzunoğlu (3 hafta önce)
    Değerli yazar yazısında tarihten günümüze kadar ayakta kalan tarihi çeşme lerin yapısı ni kültür degerleri bu çeşmeler i inceleme yapmak için sarfettiği gayrei Canay kutluyorum
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Süleyman ÖZEROL (3 hafta önce)
    Merhaba. Güngör Bebek arkadaşımız ve hemşerimiz Prof. Dr. Nurşen Özkul Fındık'ın Hekimhan çeşmeleri ile ilgili yazılarını HEKİMHAN dergimizde yayınladık. Bu yazınızı da ileriki bir sayımızda yayınlama umuduyla başarılar dilerim.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Hasan AKDEMİR (3 hafta önce)
    Resimdeki ilk Çeşme Yeşilyurt İlçesine bağlı Seyituşağı Köyündedir.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • AKIN (4 hafta önce)
    kültür ve turizm müdürü ne iş yapar? şehrin sadece çeşme envanteri bile çıkarılmış mıdır diye düşünüyor insan şehre yakın çeşmeler ayağa kaldırılsa eskiden çarşı merkezinde de çeşmeler vardı yine olur umarım sıtmapınarında önemli bir pınar var imiş şehirler kültürüyle ayakta durur. depremle modern ama kültürüyle bağlarını koruyabilen şehir oluşturmalıyız ilgililerin dikkatine...
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Şaban KARAKUZU (4 hafta önce)
    Sevgili gezgin öğretmenim,kalemi güçlü kalbi güzel arkadaşım, Diğer yazıların gibi bu Çeşme Kültürü yazın da kayde değer bir yol gösteren yazı olmuş. Naçizane fikrim, her ilçenin halk pazarına gidip orada bulunan köylülerden, hangi köyde, nerede tarihi Çeşme varsa tespit edip, not alıp daha sonra gidip hikayelerini, fotoğraflarını, kimlerden bilgi aldığını vs vs derleyip toplayıp Malatya ve yöresi ÇEŞMELERi diye kitap haline getirseniz diyorum. Ve o güzel yüreğinden öpüyorum
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Sedat Yıldırım (4 hafta önce)
    Harika Bir Kültür Hizmeti! Fikri Demirtaş hocamız, bu değerli çalışmasıyla Anadolu’nun sessiz kalmış hazinelerine ışık tutmuş. Çeşmelerimiz yalnızca su kaynağı değil, medeniyetimizin ortak hafızasıdır. Bu yazı, hem tarihî mirasımıza sahip çıkma noktasında bir farkındalık oluşturuyor hem de hayır kültürümüzü yeniden hatırlatıyor. Özellikle Malatya ve ilçelerindeki çeşmelere dair verdiği bilgiler ve öneriler son derece değerli. Emeğinize, yüreğinize sağlık. Umarım bu çağrı ilgili kurumlar nezdinde karşılık bulur ve o güzelim çeşmeler restore edilerek geleceğe taşınır. Teşekkürler!
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Fevzi (4 hafta önce)
    Fikri hocam güzel bir çalışma olmuş emeğinize sağlık ancak Türkiye artık yarı kuraktan kurak bir coğrafyaya dönüşüyor çok çeşme yapmanın da yakında hiçbir anlamı kalmayacak.selamlar
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Murat Bilmez (4 hafta önce)
    Suyun evlere girmediği zamanlarda yapılan çeşmeler. Artık her evde sıcak-soğuk ulaşabiliyoruz. Fakat bu rahatlık kullanıcıyı gevşetmemeli. Giderek azalan suyun değerini bilmek çeşmelerin restorasyonundan bence daha önemli. Mesela akan suyun ucunda bir aç-kapa musluk yok. Bu akan su nereye gidiyor? Yani şişeleyip satılsa o akan su yine bir ekonomik değer;ama boşa akmasının bir mantığı yok. Önce bunu durdurmalı. Su milli servettir. Suyunuzu israf etmeyin.
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Ömer GÜL (4 hafta önce)
    Su Gibi Azız Olasın Fikrî Hocam; muhteşem bir Analiz,muhteşem Bir emek ayrıca bir o kadar da akıcı yalın bir dil kullanmişsiniz yazınızı büyük bir zevkle okudum, işte Vatan sevgisi, işte insan sevgisi, işte Doğa sevgisinin ,doruğa eriştiği yürek bu olsa gerek, yüreğinize kaleminize ve Emeğinize sağlık...
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Enver KALAYCIOĞLU (4 hafta önce)
    Değerli Meslektaşım...Fikri Hocam....Güzel bir konuya değinmişsiniz. Tarihi Çeşmelerimiz bizim geçmişimizi yansıttığı gibi. Günümüzde tarihi kayıt altına alınmalı korunmalıdır. Şifalı sudan söz ederken Malatya'nın Dabaz Suyundan da söz etmişsiniz...Dabaz Suyu Eski Belediyenin arkasındaki Şifa Hamamının yerinden çıkan suyumuzdu. Fuzuli Caddesi 1964 de açıldıktan sonra Kavukçuoğlu ailesine ait olan bu suyu değerlendirerek Şİfa Hamamı yapıldı. Şifa Hamamı denilmesinin nedeni dabaz hastalarının şifa bulduğu suya istinaden. Bu Hamamı en son Çocukluk arkadaşım Mahmut Kavukçuoğlu çalıştırıyordu. Depremden sonra rezev alana girdi...Suyun ahvali öteki kaynak sularımız gibi oldu...Yeni yapılacak drenaj kanalı ile o suyumuzda diğer sulara karışacak....Çarmuzu deresine gidecek....
    %100
    %0
    Yanıtla
  • Ali cengiz (4 hafta önce)
    Fikri hocam bu güzel çalışmalarınızdan dolayı tebrik ederim umarimki bunlar haberlerde kalmaz ilgili kurumlar bunlari günümüz şartlarında uygun restoralari yapılarak kullanıma sunulması konusunda emeklerine saglik
    %91
    %9
    Yanıtla