İstanbul Üniversitesi eski rektörü, Malatya Eğitim Vakfı eski başkanı Prof.Dr. Mesut Parlak, Sözcü Gazetesi'ndeki köşesinde , "Anlayamadık, Siz Kimsiniz?" başlığıyla yazdığı yazıda, yaratılmak istenen Alevi- Sünni ayrımcılığına dikkat çekti.
Prof.Dr. Parlak'ın yazısı şöyle:
"Ben lise eğitimimi bitirinceye kadar doğduğum kent Malatya' da yaşadım. Çocukluktan başlayarak bugüne tüm yaşamımızda bu ülkede yaşayan tüm bireyleri kardeşlerimiz olarak gördük. Asla ve asla ''Dışlamadık'', ''Dışlanmadık''. Malatya' da çocukluk yıllarımızda yaşayan ermeni vatandaşlarımızla sevgi ve saygı boyutunda birlikteliğimiz oldu.Bu insanlar en az bizler kadar doğdukları ve doydukları kente,törelerine bağlı olarak yaşamlarını sürdürürken kutsal günlerimizde de karşılıklı bayram kutlamaları yapardık. Son 20-30 yılda bu yurttaşlarımızla aramıza birtakım güçler nifak soktu, bu insanların çoğu ya büyük kentlere ya da yurt dışına göç etmek zorunda kaldı.Onlar bu ülkenin güzelliği ve zenginliğidir...
Bu ayrımcılık yetmezmiş gibi bir süre sonra aramıza mezhep ayrımcılığı tohumları atıldı ve Alevi-Sünni ayrımcılığı başlatıldı.Çocukluğumuzda bizler asla böyle bir ayrımcılık bilmediğimiz gibi,ben üniversite ikinci sınıfta ilk kez Alevi adını duydum. Niçin, neden bu ayrımcılık? Bu tür ayrımcılık ülkeyi karıştırmak için yapay olarak yaratıldı ve yaratılmaya çalışıyor. Alevi kardeşlerimiz bu Cumhuriyetin aydınlık yüzleridir.Şunu iyice bilmeliler,içeriden ve dışarıdan ne yaparsanız yapın kardeşliğimizi bozamayacaksınız. Bir gazete haberine göre bakanlarımızdan biri Türkiye' de yaşayan tüm dini liderleri bir araya getirip Türk Ulusu' na mesaj veriyor: ''Dinler arası diyalog...''
Diyaloğa Dikkat!
Malatya' da Ermeni mezarlığındaki son dua ve bekçi evi, yol genişletilmesi bahane edilerek yıkılıyor.(Demek bu bölümleri yeni yapmıştı...) Bu yıkıma Malatyalı Ermeniler Derneği (HAYDER) ve Malatyalılar şiddetle karşı çıkıyor, dernek başkanı sevgili kardeşimiz Hosrof Köletavitoğlu ve Malatyalılar' ın girişimiyle yerel televizyonlar ve medya günlerce bunu yayınlıyor ve kınıyorlar. Bu baskı ve eleştiriler karşısında belediye başkanı olaya el koyuyor ve yıkılan binalar belediye tarafından yeniden yapılıyor.
Sıra Camilerde...
2008 yılında eski hal arazisi yabancılara satılıyor, yabancılar yıkım esnasında Malatya Belediyesi' nin araçlarını kullanıyor ve bu arada orada olan cami da yıkılıyor.(Acaba sıra görüntü bozuyor diye 50 yıllık Sümer Camii' ne mi geliyor?)
Bunlar yetmezmiş gibi mezhep kavgasından dolayı komşu Suriye' deki olaylar ibret ve üzüntü vericidir. Bizler Ülke olarak bu tür mezhep kavgalarına asla ve asla yandaş olamayız, olmamalıyız. Bu nasıl din kardeşliği? Bırakın taraf olmak asla ve asla bu ülkeye yakışan bir tutum olamaz. Bundan ülkeye yarar gelmeyeceği gibi, bunun altında kalırız.
Yüce Türk Ulusu, yüzyıllardır değil kendi ülke bireylerini, tüm insanlığa kardeşlik duygusuyla bakmıştır. Türkiye Cumhuriyeti' nin kuruluş felsefesi de ''Yurtta Sulh, Cihanda Sulh'' tur. Ulu Önder Atatürk' ü rahmet ve şükranla anıyorum.
Dinlerarası diyalog son yllarda devamlı gündeme getiriliyor, bu toplantıların asla ve asla seçim yatırımı olmayıp, kardeşlik toplantıları olduğuna inanmak istiyorum...
Bir kilise çanı kuşlar tarafından kirletilir. Temizlenir, ertesi gün yine aynı işlem, günlerce devam eder, din adamları toplanıp karar verir: Çanın üstüne bir kaba şarap konulup beklenilecek.
Ertesi gün kuş şarabı içer sarhoş olup çanın üstüne yatar. Papaz kuşu yakalar ve sorar: Müslüman olsan şarap içmezsin, Hıristiyan olsan çana yapmazsın
Sen nesin, kimsin?"