SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Arguvan Türküleri Paneli Yapıldı

0
Güncellendi - 2016-06-12 17:56:58
Arguvan Türküleri Paneli Yapıldı
A- A+ PAYLAŞ

Arguvan Belediyesi tarafından düzenlenen ‘Arguvan Müziği ve Dinletisi’ programının ilk bölümünü oluşturan ‘Arguvan Müziği’ başlıklı panel Cumartesi günü Malatya Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı.

Arguvanlı müzikolog ve yorumcu Dr. Gani Pekşen, paneldeki sunumunda, Arguvan Alevi inanç müziğinin, popüler kültürün etkisiyle son yıllarda ötelenmeye başlandığına dikkat çekerek “Arguvan’ın dedelerinin müzikaliteleri çok yüksektir. 12 perdeli olan inançtaki o çalgıyı çok iyi icra etmişler, ortaya kültürel ve sanatsal anlamda, müzikalite anlamında çok güzel örnekler vermişlerdir. Ama biz popüler kültürün etkisiyle o inanç müziğini ötelemişiz ve anlamamaya başlamışız” dedi. Dr. Gani Pekşen, Malatya’da türkü derleme çalışmaları konusunda ise 1938 yılında 244 Türkü'nün derlendiğini ifade etti.

Paneli yöneten Malatyalı akademisyen Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Ali Özdemir ise, Cumhuriyetin ilanı sonrasında müziğe ilişkin ideolojik tutumların öne çıktığını belirterek, “Cumhuriyetin ürettiği ulusal müzik kavramıyla, etnik ve inançsal yapı üzerinden gelen müzikler geri plana itilmiş ve yok sayılmıştır” diye konuştu.

Arguvan Müziği tartışıldı

Arguvan Belediyesi’nin düzenlediği ‘Arguvan Müziği ve Dinletisi’ başlıklı programın gündüz bölümünde düzenlenen panel ile, UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras (SÖKÜM) listesine alarak dünya çapında kültürel marka ilan ettiği Arguvan Müziği’nin geçmişi, bugünü ve geleceği tartışıldı.

Özellikle popüler kültürün yükselen değer olmasıyla birlikte hemen her alanda yarattığı kültürel deformasyonun Arguvan Müziği’ni de olumusuz yönde etkilediğine dikkat çekilen panelde, Arguvan müzik kültürünün özgünlüğünün korunması için bir dizi öneri de getirildi.

Arguvanlı müzikolog ve Alevi inanç müziği yorumcusu Dr. Gani Pekşen, İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Yılmaz, aynı fakültenin öğretim görevlilerinden Ülkü Akkuş’un birer sunum yaptığı paneliMarmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Ali Özdemir yönetti.

Panelin açış konuşmasını Arguvan Belediye Başkanı Mehmet Kızıldaş yaptı. Panel ve dinleti, programının amacını, Arguvan’ın yarattığı kültürel ve sanatsal zenginliğin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamak ve sanatsal üretimi yapan sanatçıları Malatya halkı ile buluşturmak, sanatçının hak ettiği değeri kurumsal bir yaklaşım ile görünür kılmak olduğunu ifade eden Arguvan BelediyeBaşkanı Mehmet Kızıldaş şöyle konuştu:  “Arguvan kültürünün ne kadar hoşgörülü, geniş, engin olduğundan yola çıkarak, geçmişten bugüne kaynaklık eden, bu kültüre emek veren, bu kültürün doğmasından ve var olmasında emeği geçen ama bugün aramızda olmayan, çok sayıda kaybettiğimiz insanımızı yad etmektir. Onları anmak ama aynı zamanda bugün bu kültürün gelecek kuşaklara aktarılmasında bu kültüre elçilik eden çok değerli sanatçılarımız, akademisyenlerimiz ve yazarlarımıza Arguvan Belediyesi olarak sahip çıktığımızı, onlara birlikte yürümek istediğimizi, bu kültüre gerekli önemi ve değeri verdiğimizi, birlikte bu kültürün gelecek kuşaklara aktarılmasında çok şeyler yapabileceğimizi, birlikte yol yürüyeceğimizi göstermek adına böyle bir etkinliği düzenledik”.

Başkan Mehmet Kızıldaş’ın konuşmasından sonra panele geçildi.

Paneli yöneten Doç. Dr. Mehmet Ali Özdemir, panelistlere söz vermeden önce, Arguvan’a ve Türkiye’deki türkü derlemelerinin tarihsel seyrine ilişkin genel bir değerlendirme yaptı.

Doç. Dr. Özdemir, Arguvan’ın sadece türkülerle değerlendirmenin doğru olmadığına dikkat çekerek “Eksiğimiz çok fazla. Özellikle tarihsel süreç açısından bakıldığında, bununla ilgili detaylı bilgiye sahip değiliz. Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Kızıldaş ile bu panel ile ilgili olarak konuştuğumuzda, Sayın Başkan, gelecekte, Arguvan tarihi, kültürü, sosyolojik yapısı, sanatsal üretimi ve toplumsal belleğine ilişkin çok daha kapsamlı çalışmalar içeren sempozyum düzenlemeyi planladıklarını söyledi. Sayın başkanımızın bu düşüncesi ve projesi desteklenmesi gereken bir niyeti ifade ediyor. Arguvan elbette türküleri ile tanınan, bilinen bir ilçe. Ancak daha farklı boyutları da var Arguvan’ın” dedi.

Daha sonra, türkü – ezgi derleme çalışmalarının tarihsel geçmişi hakkında bilgi veren Doç. Dr. Mehmet Ali Özdemir, türkü derleme ve arşiv çalışmalarının TRT yerine Kültür Bakanlığı tarafından yapılmasının işin ruhuna daha uygun olduğuan dikkat çekerek bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığı’na büyük sorumluluklar düştüğünü söyledi.

Doç. Dr. Özdemir konuşmasına şöyle devam etti: “Halk Müziği perspektifinden bir çerçeve çizeyim: Türkiye’de halk müziğine ilişkin araştırma çalışmaları 1900’lü yıllarına karşılık gelmektedir. Ancak bunların büyük bölümü bireysel çabalardır. Cumhuriyetin kurulmasından sonraki ilk çalışmalar, 1925 itibari ile Dar-ul Elhan (Daha sonra İstanbul Konservatuarı) eliyle başlatılmış, yaklaşık 13 defter; kitaplık olarak yayınlanmıştır. Tabii ki o günün koşulları içinde yazılmıştır bunlar. Bunlardan birini, Erzurum’la ilgili olan çalışmayı yakın zamanda güncelleştirdik. Sürecin devamında Ankara Konservatuarı’nın çalışmaları var.  Tabii binlerce ezginin toplandığını biliyoruz. Ancak bunların arşivlenmesi, topluma sunuluş biçimi, geçmişten bugüne kadar ciddi sıkıntıları da beraberinde getirmiş durumdadır. Biliyorsunuz TRT kurumsal anlamda bir icra makamı olarak önümüzde durmakla beraber, arşivcilik gibi misyonu da üstlenmiş gibi görünmektedir. Biz bu çalışmaların daha çok Kültür Bakanlığı bünyesinde ve daha kapsamlı, daha sistematik biçimde yürütülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Artı, belki de Kültür Bakanlığı bünyesinde sadece müzik alanında bir program yürütülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü başka türlü mevcut dağınıklık giderilemez. En az 20 bin halk ezgisi toplanmış durumda.

Arguvan Müziği’ne ilişkin 1997’de kapsamlı bir araştırma yaptıklarını hatırlatan Özdemir, “Ben, eşim Sevim Özdemir ve Muharrem Temiz birlikte çalıştık o araştırmada. Arguvan Vakfı bu çalışmamıza destek verdi. Arguvan’ın birçok köyü tarandı, çok sayıda kayıt yapıldı. Bu araştırma sonucunda iki kitap ve halk oyunları boyutunda yayınlar çıkarıldı” sözleri ile Arguvan türküleri özelinde yaptığı çalışmaları anlattı.

Doç. Dr. Mehmet Ali Özdemir daha sonra, panelistlere söz verdi. Panelde ilk sunumu yapan İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Görevlisi Ülkü Akkuş, “Arguvan Türkülerinin Tanıtımında Yerel Kadın İcracılar” başlıklı çalışmasını okudu.

Doç. Dr. Bülent Yılmaz: Arguvan, inanç turizmini de gündemine almalıdır

Panelin diğer konuşmacılarından İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Yılmaz ise, konuşmasında Arguvan’ın inanç turizmi açısından son derece zengin bir varlığa sahip olduğuna dikkat çekerek, “Sadece türkülerimizle değil, aynı zamanda inanç turizmi yolunda yapılacak çalışmalarla Arguvan’ın sosyo-ekonomik gelişmişliği daha iyi noktalara ulaştırılabilir” dedi.

Doç. Dr. Bülent Yılmaz konuşmasında, akademik eğitiminin müzikle olmadığına dikkat çekerek, Arguvan müziği ile çocuk yaşta başlayan ilişkisini anlattı. Yılmaz daha sonra Arguvan’ın her geçen yıl nüfus kaybettiğini belirterek “Arguvan eriyor. 2000 yılında 10 bin 594 olan ilçe nüfusu, 2015 yılında 7 bin 757’ye düşmüş. Bu erimeyi engellemek gerekir” dedi.

Doç. Dr. Yılmaz şöyle konuştu: “Müzikle çok fazla ilgim yok ama, her Arguvanlı gibi yine müziğin içindeyim. Yedi yaşından beri bağlama çalıyorum, söylüyorum, Arguvan türküleri ile içiçeyim. Evimizde her zaman bir bağlamamız vardı, rahmetli babam çalardı, amcalarımdan her zaman türkülerimizi dinlerdim. Yani, Arguvanla ilgili içimizde böyle bir ateş var ve hiçbir zaman sönmeyecek. Arguvan Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Kızıldaş bu panele katkı için beni aradığında şöyle düşündüm: Evet, Arguvan deyince insanların aklına türkü geliyor, müzik geliyor. Fakat şöyle de bir şey var sanki: Biz hep müziği konuşuyoruz. Tamam, elbette müziği konuşmalıyız ama biraz da başka şeyler konuşmalıyız, başka şeyler söylemeliyiz diye düşündüm.  Bundan bir sonraki adımda ‘Başka neler yapılabilir?’ diye sormak gerekir diye düşündüm. Mesela, Arguvan’ın nüfus değişimini ele aldığımızda hiç de umut verici bir tabloyla karşı karşıya olmadığımızı görüyoruz. 2000 yılında Arguvan nüfusu 10 bin 594, 2007’de 8 bin 379, 2010’da 8 bin 269, 2015’de 7 bin 757. Bu tablo bize ne anlatıyor?: Arguvan eriyor. Yani türkülerimiz var, özgün müziğimiz var, bununla haklı olarak övünüyoruz. Ama diğer yandan Arguvan’ı kaybediyoruz. Yani Arguvan’dan bir uzaklaşma, Arguvan’ın özelinde, asıl bünyesinde bir yavaşlama var. İşte ‘bu erimeyi nasıl önleyebiliriz, bünyesindeki yavaşlamayı durdurmak için ne yapmalıyız?’ sorularına cevap bulmak gerekir diye düşünüyorum.  Bu sorulara tek başına türkülerle cevap verebileceğimizi sanmıyorum. Türkülerimiz zaten tescillenmiş. Bu konuda önemli çalışmalar yapılıyor zaten. Öyleyse, ilave olarak ne yapılabilir? Ben şöyle bir çıkış öneriyorum: İnanç turizmi, son yıllarda tüm dünyada yükselen bir trend çizmektedir. Sadece Arguvan’ın değil, ama ağırlıklı olarak Arguvan ve çevresinde inanç turizmini harekete geçmesini sağlayacak zengin değerlere sahibiz. Bu değerlerin inanç turizmi kapsamında konumlandırılması Arguvan ve çevresine ciddi katkılar yapabilme potansiyeline sahiptir. Örneğin, Kızık Köyü’ndeki kutsal balıkların Şanlıurfa’daki kutsal balıklar ile aynı tür olduğu ifade edilmektedir. Ama, Şanlıurfa deyince balıklı göl ile özdeşleşen şehir akla gelirken Kızık Köyündeki balıklar çok daha dar bir çevrede bilinir durumdadır. Ayrıca, Arguvan ve çevresinde inanç turizmi kapsamında değerlendirilebilecek çok sayıda kutsal mekân bulunmaktadır. Tüm bunların tanıtılması, bu yönde bir program üretilmesi ve insanların bu mekânlara çekilmesi halinde, Arguvan’ın sanatsal ve kültürel zenginliğinin yanısıra sosyo-ekonomik gelişmişliği de sağlanabilecektir”.

Dr. Gani Pekşen: “Kültürel deformasyon yaşanıyor, sözlü kültürümüzü kayıt altına alalım”

Panelin son konuşmacısı müzikolog ve Alevi inanç müziği yorumcusu Dr. Gani Pekşen’di. Konuşmasının büyük bölümünde Alevi inanç müziğinin önemine ve bu alanda yaptığı çalışmalara değinen Dr. Gani Pekşen, Arguvan Alevi inanç müziğinin, popüler kültürün etkisiyle son yıllarda ötelenmeye başlandığına dikkat çekerek “Arguvan’ın dedelerinin müzikaliteleri çok yüksektir. 12 perdeli olan inançtaki o çalgıyı çok iyi icra etmişler, ortaya kültürel ve sanatsal anlamda, müzikalite anlamında çok güzel örnekler vermişlerdir. Ama biz popüler kültürün etkisiyle o inanç müziğini ötelemişiz ve anlamamaya başlamışız” dedi.

Paneli takip edenlere Arguvan sözlü kültürünün kayıt altına alınması, yazılı hale getirilmesi ve doğru öğrenilmesi konusunda bir dizi öneride de bulunan Dr.Gani Pekşen, kültürünü korumayan ve yaşatmayan toplumlara, başkalarının gelip yaşama biçimi dayatacağını vurguladı.

Dr. Gani Pekşen’in şöyle konuştu: “Ben daha çok Alevi inanç müziği üzerine çalıştım.  O dedeleri yakalama fırsatı buldum. Dedelerimizden aldığım kültürü geleceğe aktarmayı bir görev bildim. Çünkü büyüklerimizin, anamın babamın bana öğretileri budur. Evet biz Arguvan türkülerinden bahsediyoruz ama, Arguvan türkülerini biçimlendiren maya nedir? Arguvan’ı Arguvan yapan sadece inanç dışı türküler değildir. Arguvan’ın yaşamını, kültürünü biçimlendiren o toplumun inançlarıdır. Bizden öncekiler inançlarının şekillendirdiği kültürü yüzyıllarca kanları, canları pahasına yaşatarak bize ulaştırdılar. Ancak son 60-70 yıldan beri biz bu inancı, bu geleneği yaşatamıyoruz.  Bizi var eden değerlerimiz sözlü gelenek ile gelmiş bugüne değin. Belleği güçlendiren şey, sözlü kültürde üretilen ve bir düşünceyi haklı kılan, düşüncenin haklılığıdır. Bizi ayakta tutan şey, bu değerlerdir. Eğer bu değerlerimizi yaşatamaz isek, farkına varmazsak, anlayamazsak ve tespit edemezsek, başkaları bize kendi yaşam biçimlerini dayatırlar. Kendi değerlerine, kendi kültürüne sahip çıkmayan toplumlar varlıklarını sürdüremezler”.

Aleviliğin doğru anlaşılması konusunda yaşanan sorunlara dikkat çeken ve bu konuda eleştiriler getiren Dr. Gani Pekşen, “Biz Aleviler oturduk Aleviliği tartışıyoruz. Halbuki siz gerçek anlamda Alevi olsaydınız bunu tartışmazdınız. Siz Aleviliği biliyor olsaydınız bunları tartışmazdınız. Demek ki bizim tek anlayamadığımız tek şey var: Biz Aleviliği henüz bilmiyoruz. Biz Aleviliği henüz anlamış değiliz. Biliyor olsak, anlamış olsak bugün bu tartışmaları yapmazdık” dedi.

“Sözlü geleneği araştırıp, yazıya aktaralım”

Arguvan müziğinin gelenek –modernite bağlamında yaşadığı sorunlara işaret eden Dr. Pekşen şöyle konuştu: “Arguvanlı dedelerimiz hep 12 perde, hep penÇe çalım şekli ile bir çok değerli bir gelenek yarattı. Ancak, iletişim teknolojisinden ve populist sanatçılarından etkilenildiği için yavaş yavaş kısa sap dediğimiz bağlamaya geçiliyor.  Bu durumda bizim yapmamız gereken, yaşayan sözlü geleneği araştırmaktır. Arguvan’ı Arguvan yapan sadece inanç dışı türküleri değil, Arguvan’ın kültürünü ifade eden Alevi Felsefesi, yani cemleri… Şu an cemlere yönelik türbelerde, özel günlerde bazı muhabbetler yapılıyor. Ama bu muhabbetlerin ne kadar geleneksel olduğu tartışılır. Bizim için o sözlü geleneğin doğru tespiti, kayıt altına alınması çok önemli. Bu geleneğin yaşayan dedelerden bir an önce bu belgelerin alınıp, araştırma kurumları tarafından ya da bireyler tarafından araştırılarak yazıya aktarılması, geleceğe taşınması hayati anlamda önem taşımaktadır. Aslında bunu yapması gereken tek bir kurum vardır; o da devlettir. Ancak devlet artık kültürü ve sanatı bir kenara itmiştir. Devlet için kültür-sanat önemli değildir bugün. Bunu, biz elimizden geldiği kadarıyla yapmaya çalışıyoruz ama yetebildiğimiz kadarıyla… “.

 

Arguvan dedelerinin müzikaliteleri çok yüksektir

Arguvan inanç müziğinin özgünlüğünü ifade eden özellikleri de dile getiren Dr.Gani Pekşen, popüler kültürün Arguvan inanç müziğini olumsuz yönde etkilediğini söyledi. Pekşen, “Arguvan’ın dedelerinin müzikaliteleri çok yüksektir. 12 perdeli olan inançtaki o çalgıyı çok iyi icra etmişler, ortaya kültürel ve sanatsal anlamda çok iyi örnekler vermişlerdir. Ama biz popüler kültürün etkisiyle o inanç müziğini ötelemişiz ve anlamamaya başlamışız” dedi.

“Bugün tehlikeli bir kültürel deformasyon yaşanıyor” vurgusunu yapan Dr. Gani Pekşen deformasyonun etkilerinin minimize edilmesi için yapılması gerekenleri de anlattı: “Her ocağın kendine has bir çalma, söyleme biçimi vardı. Şimdi bu özgün biçimler yok olmaya yüz tutu. Cemlerimiz, öncelikle toplumsal arınmayı, sorguyu yaptığımız ortamdır. Ruhsal terapidir. Cem bizim büyük değerimizdir. Öyleyse, bu değerimizin hakkıyla hayata geçirilmesi için kültürümüzü yaşatmalıyız. Aksi takdirde birileri bugünkü gibi gelir, kendi kültürünü dayatır. Peki ne yapmalıyız? Şu an yaşayan ana – babamızın semahını kayıt altına alalım. Tüm özel ve özgün unsurlarını tespit edelim. Bugün tehlikeli bir kültür deformasyonu yaşanıyor. Bu deformasyonu önlemek için değerlerimizi eksiksiz öğrenmeli, kayıt altına almalı, korumalı ve yaşamalıyız.  Her köy derneği, sadece köyünün müzikal değerlerini değil, aynı zamanda toplumsal kültüre ait ne varsa araştırıp ortaya koymalı, kaybolmasını engellemeli, gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayacak çalışmalar yapmalıdır. Köyün yemekleri, atasözleri, deyimleri tespit edilmelidir. Siyah beyaz resimlerden köy arşivleri oluşturulmalıdır.

“1938’de Malatya’da 244 türkü derlendi”

Dr. Gani Pekşen, Malatya’da türkü derleme çalışmaları konusunda ise şu bilgileri aktardı: “Ulvi Cemal Erkin  başkanlığında Nurullah Taşkıran, Muzaffer Sarısözen ve Arif Etikan’dan oluşan türkü derleme grubu, 1938 yılında, aralarında Malatya’nın da olduğu Doğu ve Güneydoğu illerini tarıyor. Bu tarama çalışması sonucunda Malatya’dan 89 vokal, 58 çalgısal, 103 eşikli, 24’ü uzun hava 220’si kırık hava olmak üzere 244 türkü derleniyor”.

Doç. Dr. Özdemir’den kapanış konuşması:

Panel konuşmacılarının sunumlarını tamamlamalarından sonra panel yöneticisi Doç. Dr.İbrahim Özdemir, kapanış konuşmasında, Cumhuriyet döneminin erken döneminde etnik ve inanç temelli müzikal üretimlerin bilinçli bir tercihle geri plana itildiğini vey ok sayıldığını kaydetti. Bu tercihe Ziya Gökalp’in ‘Türkçülüğün Esasları’nın ilham kaynaklığı yaptığını anlatan Doç. Dr. şöyle konuştu: “Bilim dünyası ne yapar? Bizim asıl görevimiz problem yaratmaktır, yani problemi açığa çıkarmaktır. Çünkü çözüm problemin tespitinden sonra başlabilir ancak. Bugün burada sunulan, özellikle altını çizerek bahsettiği 12 perde kavramı belki birçoğunuz için çok fazla şey ifade etmeyebilir. Ancak, atlanan şey şunlar: 1927 yılında Dar-ul Elhan ile başlayan derleme süreci içinde elde edilen verilerde bizim balta sapı olarak tanımladığımız üç telli, yakın zamana kadar ortalıkta yoktu. Bunu sorduk, sorguladık… Müziğe ilişkin devletin bir resmi bakış açısı vardır; bu doğrudur. Devletin müziğe bakış açısının kökenleri 1923’e kadar iner. Bu tarih itibariyle, cumhuriyetin kurulması ile beraber Ziya Gökalp’in Türkçülüğün Esasları bağlamında bir yaklaşım kurgulanır. Mesela Ulusal Müzik diye bir kavram vardır. Bu kavramın temellendiği yer halk müziğidir. Ancak ulusal müzik kavramı belki de sizin hoşlanarak dinlediğiniz Türk Halk Müziği kavramına dayansa dahi, -benim için önemli olan bundan sonrasıdır- etnik ve inançsal yapı üzerinden gelen müzikleri geri plana itmiş ve yok saymıştır. Tabii tek başına bunu deyişler ve semahlar üzerinden değerlendirmemek gerekir. Bunun altını doldurursak şu sonuca gidebiliriz: Evet, müziğe yönelik bir resmi ideoloji vardır. Bu resmi ideoloji, halk müziğini farklı bir perspektifde ortaya koymaya çalışmıştır. Daha çok sanat müziği ya da Türk musikisi diye kavranılan müziğin sistematiği içerisinde, bunlara bir grup oluşturmaya , halk müziğini o sistem içinde tutmaya çalışmıştır. Bu bugüne geldiğimizde, Alevi – Bektaşi Müziği’nin içini boşaltmak konusunda ciddi bir sıkıntıdır”.

Kültür ve Turizm Şube Müdürü Ali Cengiz: Kültür Bakanlığı Arguvan türkülerine özel bir değer veriyor

Panelin soru-cevap bölümünde söz alan Malatya İl Kültür ve Turizm Müdürü Ali Cengiz ise, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Arguvan müziğine ve kültürüne özel bir önem ve değer verdiğini söyledi. Bu önemin göstergesi olarak, bakanlıktan gelen bir çalışma grubunun Arguvan’da 10 gün boyunca alan araştırması yaptığını söyleyen Ali Cengiz, “Bakanlık olarak Malatya’nın ve Türkiye’nin en önemli kültürel mirası olan Arguvan türkülerinin her daim yaşatılması, tanıtılması ve yayılması konusunda üstümüzde düşen her şeyi yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz” dedi.

Aynı akşam Arguvan türkülerinden oluşan bir konser verildi. Dr. Gani Pekşen, Erhan Yılmaz ve Şirin Üstün’ün sahne aldığı konser Malatyalı türküseverlerin yoğun ilgisiyle karşılaştı ve büyük beğeni kazandı.

Güler HAZAR, Ferdi DURDU, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com

arguvantürkü2

arguvantürkü3

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

2 yorum yapılmış

  • Süleyman Özerol (8 yıl önce)
    Geç kalmak kadar kötü bir şey yoktur. Kaynak kişiler gittikten sonra bazı kaynakları bulmak zor olacak.
    0
    0
    Yanıtla
  • MUSTAFA (8 yıl önce)
    Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur! Rahmetli Neşet Ertaş ne güzel söylemiş.
    0
    0
    Yanıtla