BELEDİYE BAŞKANININ İDDİASI, REKTÖRÜN YANITI.. Türkiye'de Tarım Eğitiminin Başlamasının 174. yıldönümü, Malatya Turgut Özal Üniversitesi ve Ziraat Mühendisleri Odası Malatya Şubesi'nin düzenlediği bir programla kutlandı.
Malatya Turgut Özal Üniversitesi'nde düzenlenen kutlama programı kapsamında, Türkiye'de tarım eğitiminin tarihsel süreci, gıda güvenliği - tarım eğitimi ilişkisi, Türkiye tarımının güncel durumu ve sorunları, Malatya'da tarım ve sorunları ile çözüm önerilerinin yanı sıra güvenli gıdaya erişime yönelik küresel tehditler ele alındı.
Rektör Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut ve Ziraat Mühendisleri Odası Malatya Şube Başkanı Fezi Çiçek'in ev sahipliğindeki programa, onur konuğu olarak 2000-2009 yılları arasında Malatya Tarım İl Müdürü olarak görev yapan Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü Ahmet Güldal katıldı.
"Çiftçi dostu bir üniversiteyiz"
Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, Malatya Turgut Özal Üniversitesi, tarım ve çiftçi dostu bir üniversite olduğunu söyledi. Malatya Turgut Özal Üniversitesi'nin kurulduğunda öğrencisi olan tek fakültesinin ziraat fakültesi olduğunu hatırlatan Rektör Prof. Dr. Karabulut, "Kuruluş yerleşkemiz aynı zamanda tarım yerleşkesidir. Çiftçilerimizle çiftçi eğitim programları planladık ve yapmaya başladık. Hocalarımız çiftçilerimize danışmanlık yapıyor. Hepsi sahada. Bizim öğretim üyelerimiz hepsi sahada. Her daim üreticilerimize destek olmak için el birliği ile çalışıyorlar" dedi.
"Türkiye buğday ithal ediyoru ama 'neden ithal ediyor?', bunu sormak lazım..."
Programın onur konuğu TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal, Türkiye'nin buğday ithal eden ülke olduğuna yönelik eleştiriler için, "Türkiye, 2018 yılında 5.8 milyon ton buğday ithal etti. Buna karşılık, 7.5 milyon ton da mamul madde ihraç ettik. Türkiye buğday ithal ediyor ama 'neden ithal ediyor?', bunu sormak lazım..." dedi.
Türkiye'nin et ve damızlık hayvan ithal ettiğini belirten TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal, ithalata karşılık, özellikle son bir yılda büyükbaş hayvan sayısının 17 milyondan 18 milyona, küçükbaş hayvan sayısının 44 milyondan 50 milyona çıkarıldığını açıkladı. Verilen destek ve uygulanan projelerle bu rakamların daha da yükseleceğini ifade eden Güldal, 7 aydan bu yana et ithalatı yapılmadığını ve et ithalatını 2022 - 2023 döneminde sonlandırmayı hedeflediklerini söyledi.
Güder'e göre, "üniversiteler demir parmaklıklar ardında"
Göreve geldiği günden bu yana katıldığı hemen her toplantıda, Malatya'nın en verimli tarım topraklarını barındıran Battalgazi'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çok önem verdiği ve O'nun himayesinde yürütülen "Büyük Ova Koruma Projesi"ne aykırı biçimde yaklaşık 20 bin hektarlık alanın yapılaşmaya açılması yönünde çalışma başlatmakla övünen ve bugüne değin tek "icraatı" bu yöndeki girişimler olan Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder tarımın ne kadar önemli olduğunu söyledikten sonra üniversiteleri de 'demir parmaklıklar arasına gizlenmekle' suçladı.
Osman Güder, "Üniversitelerimiz, maalesef zaman zaman demir parmaklıklar arasında gizlenmiş, vatandaştan soyutlanmış alanlar haline geldiler. Biz istiyoruz ki burada yapılan eğitim ve öğretim vatandaş ile bütünleşsin, Vatandaş uygulamalar yapabilsin. Elde edilen bilimsel araştırmalardaki veriler vatandaşla paylaşılsın" dedi.
Tarımsal Eğitimin Başlamasının 174. Yıldönümü kutlamaları müzik dinletisiyle başladı
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Malatya Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğrencilerinin müzik dinletisi ile başlayan programda ilk olarak Ziraat Fakültesi dördüncü sınıf öğrencisi Şeyma Kaya konuştu. Şeyma Kaya, konuşmasında, gelecekte Türkiye tarımına hizmet etmekten büyük mutluluk duyacaklarını belirterek, Ziraat Fakültesi'ndeki hocalarına emekleri için teşekkür etti.
"Tarım eğitimi kalitesi düşmüş, ciddi bir ziraat mühendisi enflasyonu yaşanmıştır"
Türkiye'de Tarım Eğitiminin Başlamasının 174. Yıldönümü programında daha sonra Ziraat Mühendisleri Odası Malatya Şubesi Başkanı Fevzi Çiçek konuştu.
Türkiye'de tarım eğitiminin kurumsal ve akademik nitelikte 10 Ocak 1846 yılında İstanbul'da kurulan Ziraat Mektebi ile başladığını belirten Fevzi Çiçek, güncel durumda Türkiye'de yaklaşık 40 Ziraat Fakültesinin yanı sıra çok sayıda gıda mühendisliği, peyzaj mimarlığı, biyosistem mühendisliği ve su ürünleri mühendisliği programının eğitim verdiğini hatırlatarak, "Eğitimde her şeyden önce kalite önemlidir. Su ürünleri ve Balıkçılık lisans eğitimi ile ilgili 25 fakülte ya da program bulunmaktadır. Bu fakültelerin büyük çoğunluğu ihtiyaçtan çok politik nedenlerle açılmış, üzücüdür ki kalite aynı oranda düşmüş, ciddi bir ziraat mühendisi enflasyonu yaşanmıştır" dedi.
"Tarımda asıl ihtiyacımız nicelik değil, niteliktir"
Tarım eğitimi alanında toplamda 166 yüksek öğretim programı olduğuna ve bu kadar yüksek sayıdaki tarım programına ihtiyaç olup olmadığının tartışılması gereğine vurgu yapan Fevzi Çiçek, Türkiye tarımında ve tarım eğitiminde asıl ihtiyacın sayısal büyüklüklerden çok kalite olduğunu, nicelikten önce niteliğe önem verilmesinin önemine dikkat çekti.
Geçmişte tarımın geri kalmışlık göstergesi ve tarifi olarak değerlendirildiğini belirten Fevzi Çiçek, güncel durumda ise tarımın teknolojik gelişimle birlikte, marka değerleri ve katma değer üreten, stratejik açıdan güvenlik politikalarına yön veren bir aktöre dönüştüğünü kaydetti.
"Hiçbir gelişmiş ülke yok ki tarımını geliştirmeden sanayisini geliştirsin" diyen Fevzi Çiçek, insan ve diğer tüm canlılar için hayati önem taşıyan tarımın hiç bir dönem hak ettiği desteği bulamadığın ve hep ikincil durumda kaldığını söyledi.
"Tarım alanları ve çiftçi üretimden tasfiye edilmektedir"
Tarım alanlarının yapılaşmanın genişlemesi tehdidi altında olduğunun altını çizen Ziraat Mühendisleri Odası Malatya Şubesi Başkanı Fevzi Çiçek, yeterli destek verilmemesi nedeni ile tarımsal faaliyette bulunan nüfusun azaldığını, tarım alanlarının üretimden tasfiye edildiğini, çiftçinin piyasa koşulları ile rekabet edemediği ve geliri giderinden çok daha az olduğu için üretim alanından tasfiye edilerek sosyal desteğe muhtaç hale geldiğini, bunun sonucunda gıda sektöründe tekelleşme meydana geldiğini belirtti,
"Gıda sektörünün tekelleşmesi önlenmelidir"
Gelecekteki en önemli zenginlik kaynağının gıda ve su olacağını ve gelecek dönemlerde en zengin ülkelerin, tükettiğinden daha fazla tarımsal üretim yapan ülkelerin olacağını vurgulayan Çiçek, konuşmasını, "İçinde Tarım Haftası'nın barındıran bu günlerde, tarımın toplumun her kesimine olan etkisi nedeni ile doğal kaynakların korunması, tarımın - gıdanın insan sağlığının temelini oluşturan tarımsal faaliyetin önemini bir kez daha hatırlatmayı bir yurtseverlik görevi olarak görüyoruz. Türkiye, gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi, tarımsal alanda uzun vadeli politikalar geliştirmeli, Gıda sektörünün tekelleşmesi önlenmeli, çiftçi desteklenmeli, tarım arazileri korunmalıdır" dedi.
"Ziraat mühendislerimize rekabetçi ve yenilikçi eğitim verilmesi gerekmektedir"
Programda daha sonra Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Yıldırım konuştu.
Konuşmasına, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün tarıma verdiği büyük önemi gösteren "Milli ekonominin temeli ziraattir" sözünü hatırlatarak başlayan Prof. Dr. Hakan Yıldırım, tarım sektörünün gelişmesinde tarımsal yükseköğretimin büyük önem taşıdığını söyledi.
Türkiye'de tarımsal eğitimin 10 Ocak 1846 tarihinde İstanbul Ayamama Çiftilği'ndeki Ziraat Mektebi'nin eğitime açılmasıyla başladğını belirten Yıldırım, Türkiye'nin tarımsal eğitim tarihçesini özetledikten sonra, ziraat mühendislerinin tarımın gelişmesi bağlamındaki önemine dikkat çekti. Yıldırım, "Yatırım ve planlamanın olduğu her yerde mühendise ihtiyaç ihtiyaç duyulmaktadır. Ziraat mühedisleri, ülkemizin tarım sektörü için olmazsa olmaz mühendislik disiplininin temel taşlarıdır. Bu nedenle ziraat mühendislerimize rekabetçi, yenilikçi ve sürdürülebilir eğitim verilmesi gerekmektedir" dedi.
"Ziraat Fakültelerine üstün özellikli öğrencileri çekmek için çalışmalıyız"
Türkiye'de halen 40 Ziraat Fakültesinin eğitim verdiğini, yenilerenin açılması için de zorlamalar olduğunun bilindiğini ifade eden Prof. Dr. Hakan Yıldırım, Ziraat Fakültelerinin nitelik bakımından üstün özelliklere sahip öğrenci kabulü üzerinde çalışması gerektiğini söyledi.
"Geleceğimiz için tarım alanlarının planlı biçimde değerlendirilmesi gerekir"
Tarım nüfusu ve tarımsal üretimin öne çıktığı bir ülke olarak Türkiye'de doğal kaynakların, tarım arazilerinin ve toprak varlığının, amaç dışı kullanımlara karşı korunmasının bir zorunluluk arz ettiğini söyleyen Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Hakan Yıldırım, "Geleceğimiz için, hemen hemen hiçbir ülkenin sahip olmadığı iklim koşulları, ürün çeşidi ve potansiyele sahip ülkemizde tarım alanlarının doğru ve planlı değerlendirlmesi yararlı olacaktır" dedi.
Battalgazi Belediye Başkanı Güder'e de söz verildi
Programda, Battalgazi ilçesindeki tarımsal arazileri yapılaşmaya açmak konusunda bir dizi çalışma başlatan Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder'e de söz verildi.
Osman Güder, konuşmasında, sanayi alanında harcanan efor ve gayretlerin tarımsal üretim için harcanmadığını belirterek "Üniversitelerimiz, maalesef zaman zaman demir parmaklıklar arasında gizlenmiş, vatandaştan soyutlanmış alanlar haline geldiler. Biz istiyoruz ki burada yapılan eğitim ve öğretim vatandaş ile bütünleşsin, Vatandaş uygulamalar yapabilsin. Elde edilen bilimsel araştırmalardaki veriler vatandaşla paylaşılsın. Maalesef belki tarımsal alanlarda gezdiğimizde teknolojinin çok geri olduğunu görüyoruz" diye konuştu.
Rektör Prof. Aysun Bay Karabulut, "Biz açık üniversiteyiz, bizim duvarlarımız yok..."
Türkiye'de Tarım Eğitiminin Başlamasının 174. yıldönümü kutlamaları programının ev sahipliğini yapan Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut ise konuşmasında, Malatya Turgut Özal Üniversitesi'nin kurucu fakültesi olan Ziraat Fakültesi'nin ve genel olarak üniversite yönetiminin tarımsal eğitim, bilim - tarım ilişkisi, tarımsal faaliyetler ve Türkiye'nin tarımsal vizyonuna katkı hususlarını dile getirdi.
Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder'in üniversitelerin demir parmaklıklar ardına gizlendiğine ilişkin sözlerine yanıt niteliğinde ifadeler de kullanan Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, Malatya TUrgut Özal Üniversitesi bağlamında şunları söyledi:
"Biz kapalı devre üniversite değiliz. Biz açık üniversiteyiz. Bizim üniversite olarak duvarlarımız yok. Biz 4. Nesil üniversite olma yolundayız. Eğitim, araştırma, fikri mülkiyet ve topluma katkı hedefi olan 4’üncü nesil üniversiteyiz. Fikri mülkiyet alma, araştırmalarımız, projelerimizle bu toplumun kalkınmasında bilimsel çalışmalar yürütüyoruz. Gerek üniversitedeki hocalarımız gerekse ben rektör olarak önemli çalışmalar yürütüyoruz. Bir zamanlar çoğunlukla çöpe atılan acı kayısı çekirdeğinden probiyotik katkılı destekleyici bir ürün geliştirdik. Şifalı bir ürüne dönüştürdük. Yaptığımız çalışmalar uluslararası etkinliklerde büyük ilgi görüyor".
"Çiftçilerimizle sıkı diyalog içindeyiz, tüm hocalarımız hem akademik faaliyet yürütüyor, hem de sahada çalışıyor"
Malatya Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nin çiftçi ile sıkı bir diyalog içinde olduğuna ve ülke tarımı için kesintisiz bilgi ve deneyim aktarıcılık rolünü başarıyla yerine getirdiğine vurgu yapan Prof. Dr. Karabulut, "Malatya Turgut Özal Üniversitesi, tarım ve çiftçi dostu bir üniversitedir. Üniversitemizin kurulduğunda öğrencisi olan tek fakülte ziraat fakültesiydi. Kuruluş yerleşkemiz aynı zamanda tarım yerleşkesidir. Çiftçilerimizle çiftçi eğitim programları planladık ve yapmaya başladık. Hocalarımız çiftçilerimize danışmanlık yapıyor. Hepsi sahada. Bizim öğretim üyelerimiz hepsi sahada. Her daim üreticilerimize destek olmak için el birliği ile çalışıyorlar. Yerleşkelerimize destek verirseniz, öğrencilerimize ve öğretim üyelerimizin huzurlu çalışma ortamlarına destek verirseniz, tarımsal üretimi artırmaya yönelik projelerimize destek verirseniz inanıyorum ki bir çok konuda ilklere imza atacağız" dedi.
Sürdürülebilir ekonomi için tarımın ve tarımsal üretimin vazgeçilmez olduğuna dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Karabulut, bunun sağlanmasında en büyük katkının tarımsal eğitime ait olduğunu söyledi.
Tarım topraklarının dünyanın en değerli hazineleri olduğunu ifade eden Karabulut, "Tarım arazileri Türkiye’nin geleceğidir. Tarım arazileri ülke vatandaşlarının sağlık ve gıda güvenliği için önemlidir. Sağlıklı nesillerin yetişebilmesi için tarım arazilerinin ve doğal hayatın korunması büyük önem taşıyor. O nedenle tarım eğitimi, diğer eğitim alanları kadar değerli ve kıymetlidir" şeklinde konuştu.
Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut'un konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
"Ziraat Fakültesi'ne iki yeni bölüm açıyoruz"
"Ziraat Fakültemizin şu anda aktif öğrencisi olan Bahçe Bitkileri ve Bitki Koruma olmak üzere 2 tane bölümü var. Önümüzdeki yıl Tarım Ekonomisi Bölümü ile Zootekni Bölümüne öğrenci almayı hedefliyoruz. Tarla Bitkileri, Biyosistem Mühendisliği ve Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümleri ile ilgili çalışmalar ise devam ediyor. Battalgazi Tarım Yerleşkemiz yeni yatırım ve projelerimizle bölgemizin çekim merkezi olacaktır. Bölgemizin en kapsamlı Tarım Müzesini Battalgazi Tarım Yerleşkemize yapıyoruz. Bölgemizin en gelişmiş modern Atçılık Merkezini yine bu yerleşkemize kazandırıyoruz. Öğrencilerimiz için yaşam merkezimizi yakında hayata geçiriyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kenevir ekimine ilişkin düşünceleri doğrultusunda ilk ekimi gerçekleştirdik
Aromatik bitkiler konusunda yine önemli projelerimizi bu yerleşkemizde hayata geçiriyoruz. Fırat Kalkınma Ajansı, üniversitemizin “Malatya Tarım Teknolojileri İhtisas Teknoloji Geliştirme Bölgesi Fizibilitesinin Hazırlanması” projesini kabul etmiştir. Bu proje ile amacımız; Malatya’ya Tarım Teknoparkını kazandırmaktır. Şimdiden hayırlı olsun. Yine; Tohum Bankası ile ilgili proje çalışmalarımız da devam ediyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kenevir bitkisi ekiminin yaygınlaştırılacağını açıklaması ile birlikte Malatya Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesince ilk ekim çalışması yapılmıştır.
Geleneksel ve tamamlayıcı tıp gelişmiş ülkelerde yaygınlaşıyor. Bu durum tarımsal üretim için altın çağ demektir. Bitkiler kilo kilo değil, gram gram değer buluyor. Dünyada bitkisel ekstrelere yönelik milyar dolarları aşan piyasalar oluşturuyor. Geleceğin ilaçları kimyasal yolla değil, tarımsal üretimden gelecektir. Aşık Veysel'in vurguladığı gibi "Kara toprak" insanlığın yâridir.Toprağı yeşertmek, insanlığı yaşatmak bizlerin görevidir. Malatya Turgut Özal Üniversitesi, Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp konusunda uluslararası hedef ve iddiası ile çalışma yürütmektedir.
Son dönemde Türkiye’nin tarım politikalarında ciddi dönüşümler yaşanmış, tarımsal üretimin nasıl daha verimli olabileceğine ilişkin teorik ve pratik gayretler daha önce hiç olmadığı kadar artış göstermiştir. Bu hususta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkürlerimizi arz ediyoruz.
"Gıda güvenliği ve iklim değişikliğine karşı mücadelede hassasiyeti arttırmalıyız"
Üniversitemizin tarımsal çalışmalarına her zaman destek çıkan Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Dr. Bekir Pakdemirli’ye huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Sözlerime son verirken şu hususlara da dikkat çekmek istiyorum; Türkiye olarak İklim değişikliğine karşı mutlaka hazırlıklı olmalıyız. Dünyayı bekleyen en büyük tehlikelerden birisi; gıda güvenliğidir. Bunun en tabii yolu; gelecek nesiller için çevreyi ve doğal kaynakları korumaktır. Gıda güvenliğini ve iklim değişikliğine karşı dayanıklılığı artırmaya odaklanmalıyız. Tarımsal Eğitim ve Öğretimin 174. Yıldönümünü tebrik ediyor, etkinliğimize katılan değerli misafirlerimize ve siz kıymetli konuklarımıza teşekkür ediyorum".
"Avrupa'nın en büyük tarım ekonomisiyiz"
Türkiye'de Tarım Eğitiminin Başlamasının 174. yıldönümünün onur konuğu Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü Ahmet Güldal konuşmasında Türkiye tarımının genel durumunu değerlendirdi.
Türkiye’de tarım belli bir noktaya geldiğini ve büyük bir merhale kaydettiğini söyleyen TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal, Türkiye'nin Avrupa'nın en büyük tarım ekonomisi olduğunu belirterek, "Türkiye tarımı hiç kimse bunu hafife almasın gelişme halindedir ve dünyanın 7 ile 10’uncu sıralarında gidip gelen bir sıralamaya sahiptir. Avrupa’nın en büyük tarım ekonomisidir. Bazen Fransa birinci sıraya geçer bazen Türkiye geçer ama ülkemiz ilk sıraları sürekli zorlamaktadır" dedi.
Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü Ahmet Güldal'ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
"Tarım modası geçmeyen sektördür"
Sanayi elbette önemli, ihmal edilmemesi lazım ama tarım modası geçmeyen bir sektör. Göbeklitepe’den bu yana, insanlığın başladığı tarihten itibaren ebediyete kadar gidecek toprakla haşir neşir olması devam edecek. Dolayısıyla bu sektörü önemsememiz lazım. Dünyanın tarıma ihtiyacı ar, dünyanın mesleğini iyi yapan çiftçilere ihtiyacı var. Bizim de meslek adamları olarak bu ihtiyacı karşılamamız gerekiyor.
Toprak Mahsulleri Ofisinde göreve başladığım 16 aylık süreçte faaliyete geçirdiğimiz bir takım prensiplerimiz var. 30 yıl çiftçilerimizle çalıştım, onların içinden geliyorum. Dolayısıyla çiftçinin hakkının korunması için maliyet hesabı yaparak çiftçinin hububatının bakliyatının değer kazanması için TMO olarak taban fiyat verdik. Tarım Bakanımıza buradan teşekkür ediyorum. TMO olarak son 2 yılda 14 üründe taban fiyat açıkladık ve alım gerçekleştirdik. Ve özellikle 2018-2019 yılında hububat alım fiyatları ile fındık, kuru üzüm, incir alım fiyatlarında ülke genelinde gerçekten bir istikrar yaşanmaya başladı ve üreticilerimiz memnun oldu. Üreticilerimizin TMO’dan dolayı büyük bir memnuniyet duyduğunu mutlulukla gördük. Biz de bunu bir yol haritası haline getirdik. Hububat, bakliyat, pirinç, mısır bizim görev alanımıza hangi ürün girerse, hasat dönemi öncesinde fiyat açıklayacağız. Bu fiyatı belirlerken de üreticilerin maliyetlerini göz önünde bulunduracağız, hesabını yapacağız. TMO’nun yol haritası budur. Üreticimizin sürdürülebilir tarım yapması için onun motivasyonunu korumak için gerekli hesap ve maliyetler üzerinden uygulamalarımızı devam ettireceğiz.
"TMO taban fiyat belirledi ve üreticiler buğdaydan para kazandı"
Türkiye 22 milyon ton buğday üreten bir ülkedir. Zaman zaman iklimsel sebepler veya başka tarımsal ürünlere yönelme durumunda bu miktarın 20 milyon tonun altına düştüğü de olmuştur.
Buğday üreticisine pozitif ayrımcılık yaparak 2019 yılında da verdiğimiz taban fiyatlarını önümüzdeki bir iki yıl içerisinde devam ettirerek Türkiye’nin 22 milyon ton buğday üretmesini sağlayacak adımlarımızı sürdüreceğiz. Pirim, gübre destekleri Bakanlıkça arttırıldı, TMO taban fiyat belirledi ve üreticiler buğdaydan para kazandı.
Zaman zaman Türkiye tarımının hak etmediği, kamuoyunda algı değiştirmeye ve aşağılamaya yönelik söylemler var. Türk çiftçisinin moralinin bozulmaması lazım. Ama bazı algılarla Türk tarımının bulunduğu nokta maniple ediliyor.
Tarımda gayri safi yurt içi hasıla sürekli düşüyor diye bir algı oluşturuluyor. Sanki Türkiye kıtlığa gidiyor. Böyle bir şey yok. 17 yılda 24 milyar dolardan 44 milyar dolara çıkan ve yüzde 83 oranında artan bir Türkiye’nin tarımsal gayri safi yurt içi milli hasılası vardır. Bu noktada endişe edecek bir durum yoktur. Belki daha iyi noktada olabiliriz ama endişe edecek bir durum yoktur. Bitkisel üretimde de yüzde 7 oranında artmıştır. Türkiye savaş yapmadı toprak kazanmadı ama tarımsal verimliliğini yükseltti.
"Türkiye'nin saman ithalatı zorunluluğu yok"
Hep söyleniyor Türkiye saman ithal eden bir ülke haline geldi diye. Bazı birlikler ufak tefek, çok cüz'i miktarlarda saman ithal etti ama o da içinde haşere çıktı ve geri iade edildi. Türkiye’nin saman ithalatı ile ilgili bir zarureti söz konusu değildir. 2019 yılında Türkiye’nin saman ithalatı 150 kg. Sordum ne için gelmiş diye sanırım bir araştırma için getirilmiştir. Özel bir samdır. Türkiye saman ithal etmiyor. Tamamen bir algı, saptırma olayıdır.
Üreticiyi korumaya yönelik müdahale araçları niye kullanılmıyor diye soruluyor. Az önce bahsettim. Biz TMO olarak işin içerisindeyiz. Buğdayda 2019’da yüzde 29 artırdık, kg başına Bin 350 TL taban fiyatı verdik. Arpa fiyatı yüzde 33 arttı, makarnalık buğday fiyatı yüzde 32 arttı. Fındıkta, üzümde, bakliyat alım fiyatlarında ciddi çiftçi memnuniyeti ve üretimi artıran destekleme alımları yaptık. Türkiye tarımını yönetenler vatan haini değildir, Türkiye tarımını yönetenler Türkiye tarımının gelişmesi için çalışıyorlar ve bunun için de imkanlar neyse sonuna kadar zorlayarak üreticiye yansıtmaya çalışıyorlar. Türkiye denildiği gibi tohuma muhtaç, İsrail’den gelmezse tohum bulunmaz algısı tamamen yanlış.
Şunu da ifade etmek istiyorum. Türkiye’nin tarım bütçesi 2019 yılında 16 milyar lira iken 2020 yılında 22.1 milyar liraya yükseltildi. Tarım desteklemelerine ayrılan bütçe, bakanlıklar arasında en fazla artırılan bütçe oldu.
"Türkiye buğday ithal ediyor ama neden ithal ediyor, bunu sormak lazım..."
Türkiye buğday ithal ediyor deniliyor. Gemiler limanlarda buğday getiriyor. Türkiye buğday ithal ediyor ama neden ithal ediliyor bunu sormak lazım. Türkiye buğday üretiminde kendi kendine yeten bir ülkedir. Ancak Türkiye un ticaretinde de dünyanın lideridir. Buğdaydan un yapıp, unlu mamuller yapıp yurt d ışına satan bir ülkedir. Dünyada bir numaradır. Makarna ihracatında da İtalya’dan sonra ikinci sıradadır. Haliyle bizim elimizdeki buğdaydan un yapıp makarna yapıp gönderirsek bize bir şey kalmaz. Dolayısıyla ihraç ürünlerinin ham maddesini alıp mamul maddeye dönüştürüp ihraç ediyoruz. Türkiye 2018 yılında 5.8 milyon ton buğday ithal etti. 7.5 milyon ton da mamul madde ihraç etti. Yaklaşık 2.5 milyon ton mamul madde üretti. Herkes yapıyor, başka ülkeler yapıyor neden Türkiye yapmasın. Türkiye’nin 17-18 milyar dolarlık tarımsal ihracatı var ve bunu 44 milyara çıkarılması hedeflendi. Dolayısıyla çiftçilerimizin, meslektaşlarımızın moralini bozmaya kimsenin hakkı yok.
"Türkiye et ithal etti ama hayvan sayımız arttı, 2023'de et ithalatını sona erdireceğiz"
Türkiye elbette et ithal etti, damızlık hayvan ithal etti ama özellikle son bir yılda büyükbaş hayvan sayısı 17 milyondan 18 milyona, küçükbaş hayvan sayısı da 44 milyondan 50 milyona çıkarıldı. Verilen destek ve uygulanan projelerle bu rakamlar daha da yükselecek. Şu anda yaklaşık 6-7 aydır et ithalatı yok. 2022-2023 yıllarında da tamamen sonlandırılması bakanlığımızın hedefindedir.
Ayanoğlu tohumculuk mevzuatının tarihçesini anlattı
Toplantıda son olarak Türkiye Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Başkanı Doç. Dr. Hamit Ayanoğlu bir sunum yaptı.
Ayanoğlu, sunumunda Türkiye'de tohumculuk mevzuatının tarihçesini anlattı.
Kimler katıldı?
Türkiye'de Tarım Eğitiminin Başlamasının 174. Yıldönümü kutalamaları programına Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü Ahmet Güldal, Baro Başkanı Enver Han, Ziraat Fakütesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Yıldırım, Tarım ve Orman İl Müdürü Tahir Macit, Türkiye Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Başkanı Doç. Dr. Hamit Ayanoğlu, Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder, Arapgir Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu, Ziraat Mühendisleri Odası Malatya Şube Başkanı Fevzi Çiçek, Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Özlem Altuntaş, Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi ve Kayısı Araştırma ve Ürün Geliştirme Merkezi Müdürü Prof. Dr. Bayram Murat Asma, İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Koçyiğit, Rektör Yardımcıları, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Elif Apohan, Battalgazi MYO Müdürü Doç. Dr. Tuncay Kan, Battalgazi MYO Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Gündüz, Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Durak, Battalgazi MYO Müdür Yardımcıları Cumali Aydoğan ve Sıddık Doğan, Battalgazi MYO Sekreteri Sabri Elmas, Doğanşehir MYO Sekreteri Nail Korkmaz, Malatya Tarım Platformu ve Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı İhsan Akın, çiftçiler, Ziraat Fakültesi öğrencileri ve davetliler katıldı.
Güler HAZAR, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com