Öğretmenlikten emekli olduktan sonra ikinci üniversite öğrenimine başlayan ve ardından ALS hastalığına yakalanan 50 yaşındaki Beyhan Gökbulut, yatağa mahkum olsa da, azmiyle imkansızı başardı. Gökbulut, hasta yatağında kızı ve üniversite öğrencilerinin yardımıyla yazdığı ve 'Birer Birer Terk Ettiler' adını verdiği kitabında hayatını ve hastalığını anlattı.
Gökbulut, 1966 yılında Malatya'da dünyaya geldi. Atatürk Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü okuyan ve uzun yıllar öğretmenlik yapan Gökbulut, emekli olduktan sonra psikoloji bölümünü okumaya karar verdi. İstanbul Ticaret Üniversitesi psikoloji bölümünü kazanan Gökbulut'un hayatı ikinci sınıftayken elinin kalem tutamaz hale gelmesiyle bir anda değişti.
Aralık 2013'te ALS hastalığı teşhisi konduktan sonra hızla ilerleyen hastalığı nedeniyle yatağa mahkum kalan Gökbulut, kızı Bihter İyidoğan ile üniversite öğrencilerinin yardımıyla kitap yazdı.
GÖZLÜĞÜNE TAKILAN CİHAZLA HARFLERİ GÖSTERDİ
'Zihin mi bizi insan kılar, beden mi?' sözünün sahibi Beyhan Gökbulut, kırklı yaşlarına kadar bu sorunun cevabını bilmiyordu. Ancak Gökbulut, bir sabah uyandığında bedeninin onu yavaş yavaş terk etmeye başladığını hissetti. Önce sol eli, sonra diğerleri...
İki yıldır İstanbul'daki evinde ALS hastalığıyla yaşamak zorunda kalan Beyhan Gökbulut'un umuda ve umutsuzluğa yolculuğunu anlatan kitabın yazım aşaması bir hayli zorlu olsa da, kızı ve üniversite öğrencilerinin kendisine yardımıyla zorlu süreci atlatmayı başardı. Hastalığı nedeniyle yatağa bağlı olarak yaşam mücadelesi veren ve sadece kafasını sağa sola hareket ettirebilen Gökbulut, gözlüğüne takılan lazerle duvara asılı olan harfleri seçti, öğrenciler ise harfleri yazarak, kitabın oluşmasını sağladı.
"AMACIM İNSANLARA İLHAM OLMAK"
Her zaman kitap yazmak istediğini dile getiren Beyhan Gökbulut, "Her zaman kitap yazmak istemiştim, okumaya ve yazmaya hep çok ilgim olmuştur. Bu kitabı da duygu, düşüncelerimi ve tecrübelerimi insanlara aktarmak için yazdım. Kitap benim geçmiş yaşantımı ve gündelik hayatımı hastalığımın başlangıcından itibaren anlatıyor. İçinde çok sevdiğim dostlarım, akrabalarım ve kızımla olan bir çok anım da var. Önceleri bir pipet yardımıyla birinin tuttuğu kağıda harflere işaret ederek yazıyordum fakat bu yöntem çok zor geliyordu. Bu yüzden eski eşimden bana camsız bir gözlük ayarlayıp kenarına da lazer bağlamasını istedim. Yatağımın karşısındaki duvara da harfler astırdım ve oraya işaret ederek kitabı yazdım. Kitabın yazılmasında bana en büyük desteği başta 29 Mayıs üniversitesinde Doçent olan arkadaşım Zeliha Babayiğit ve onun çok sevgili öğrencileri verdiler. Sonrasında kızım da çok destek oldu. Bu kitabı yazmaktaki en büyük amacım insanlara ilham olmaktı, kızıma insanın istediği zaman her şeyi başarabileceğini göstermekti" diye konuştu.
"BU KİTAP ANNEMİN BİR PARÇASI"
Gökbulut'a kitabını yazma sürecinde büyük destek veren kızı Bihter İyidoğan ise, annesinin kitap yazmak istediğini söylediğinde çok mutlu olduğunu ifade etti.
İyidoğan, annesinin kitap yazma isteğinin hayattan kopmadığının bir işareti olduğunu kaydederek, "Her zaman planları projeleri olan anneme kavuşmuş oldum böylece. Kitabı çok seviyorum. Annemin bir parçası o. Yazılırken de okumuş olmama rağmen başucumda duruyor ve aradan bir bölüm seçip tekrar tekrar okuyorum. Bazı bölümleri ağlatıyor bazı bölümleri de kahkahalarla güldürüyor" dedi.
Kitap yazma sürecinin bir hayli keyifli geçtiğini ifade eden İyidoğan, şunları söyledi:
"Kitabın yazılma süreci çok keyifliydi. Öğrenciler her gün gelip anneme yardım ediyorlardı. Başlarda çok zorlandılar çünkü annemin yazdıklarını anlamak bazen zor olabiliyordu, zamanla onlar da belli bir sistem oturttular. Öğrencilerin sınavları veya başka işleri olduğunda da ben yardımcı oluyordum anneme. Böyle böyle bir 7-8 ay içerisinde yazıldı kitap. Annem hiç yorulmuyordu, öğrenciler yoruluyordu ama o yorulmadan yazıyordu saatlerce. Kitap kesinlikle amacına ulaştı. Bir sürü insana ilham kaynağı oldu. Çok güzel tepkiler alıyoruz, her gün onlarca yorum geliyor hepsini tek tek anneme okuyorum ve çok mutlu oluyor. O yüzündeki kocaman kulaklarına varan gülümsemeyi görmek paha biçilmez."
Ferdi DURDU, Yeni Malatya Gazetesi