İnönü Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Göknur Aktay, 2011 yılında başörtülü öğrenciler için ‘ikna odaları’ kurduğu yönünde basında çıkan iddiaların ardından başlatılan soruşturma sonucunun kamuoyuna açıklanmadığını belirterek “Eczacılık Fakültesinde “ikna odaları” kurduğum ve başörtülü öğrencilerime eziyet ettiğim bilgisi tamamen gerçek dışıdır, şahsıma yönelik bir komplo kurulmuştur. Sayın Rektör, olayın ayrıntılarını, kimlerin bu komploda nasıl yer aldığını isimleriyle birlikte bana ve eşime ayrıca açıklamıştır ancak kamuoyuna açıklamamıştır. Sayın Rektörün bu komployu kamuoyuna açıklamasını bekliyorum” dedi.
Basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya gelen Prof. Dr Göknur Aktay, 2011 yılında ‘İkna odaları’ kurduğu şeklindeki iddiaların ardından Rektör Cemil Çelik’in, inceleme sonuçlarını kendisi tarafından kamuoyuna açıklayıncaya kadar basın ve STK’lar ile görüşmemesini istediği için bugüne kadar konuşmadığını belirterek, inceleme sonuç raporunun yazım aşamasında bile komplonun açık açık ifade edilmesine rağmen, Rektör Çelik’in yanı sıra inceleme komisyonunda yer alan Rektör Yardımcılarının, mesleki saygınlık ve akademik itibarımın zedelenmesine karşı duyarsız kaldıklarını söyledi. Prof. Dr. Aktay “Bu komplonun tüm yükünü omuzlarıma atıp sorumluluk almamışlar, beni yargısız infaza terk etmişlerdir. Akademik ve sosyal yaşam ortamımda sürekli olarak karşıma çıkartılan bu iftira nedeniyle hâlâ mağduriyetler yaşamaktayım” diye konuştu.
Hakkında başlatılan incelemenin tek yanlı ve suçluları saklamaya çalışın nitelikte yapıldığını savunan Prof. Dr. Aktay, soruşturma sırasında açık bırakılan hususlara ilişkin Cemil Çelik’in yanıtlaması istemiyle bir dizi soru da yöneltti. Prof. Aktay ayrıca, dile getirdiği bu eksikliklerin, İnönü Üniversitesi’nde başlatılan FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkili unsurların kamu kurumlarından temizlenmesi amacıyla yürütülen çalışmalar kapsamında, dikkate alınarak yeniden çok yönlü olarak araştırılması gerektiğini de vurguladı.
Prof. Dr. Aktay’ın açıklamasından öne çıkan hususlar özetle şöyle:
“Darbe girişimini kınıyorum”
Açıklamama geçmeden önce, 15 Temmuz’da devletimize ve milli irademize karşı FETÖ/PDY terör örgütü tarafından başlatılan darbe girişimini şiddetle kınıyor, milli iradeyi korurken şehit düşen kahramanlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
“Değerli basın mensupları, bugün bu basın toplantısını, Rektör sayın Prof.Dr. Cemil Çelik’in, 2 Ocak 2011 tarihli Yeni Akit gazetesinde hakkımda çıkan, başörtülü öğrencilerime “ikna odaları” kurarak eziyet ettiğim iddialarını içeren haber sonrası yaptığı basın açıklamasında, hakkımda inceleme başlattığını, inceleme sonucunu da kamuoyu ile paylaşacağını ifade etmesi, ancak, bugüne kadar herhangi bir açıklama yapmamış olması ve noter kanalıyla gönderdiğim ihtar yazısına yanıt vermemiş olması nedeniyle yapıyorum.”
“YÖK’ün talimatıyla sadece tutanak tutuldu”
“Bilindiği üzere, ülkemizde başörtüsünün serbest bırakılması ile ilgili geçiş sürecinde, dönemin YÖK Başkanının başörtülü öğrencilerle ilgili olarak, “tutanak tutulması ancak derse girmelerinin engellenmemesi ve işlem yapılmaması” yönündeki talimatları gereği İnönü Üniversitesinde de, Rektör Prof.Dr. Cemil Çelik’in talimatları gereği başörtülü öğrencilere tutanak tutulmakta ancak işlem yapılmamaktaydı. Dekan olarak görev yaptığım Eczacılık Fakültesinde de o dönemde öğrencilere sadece tutanak tutulup hiçbir zaman ikna odaları gibi bir uygulama yapılmamıştır. Aksine tutanak için Dekanlık makamına gelen öğrencilerime, tutanaklarla ilgili olarak endişelenmemelerini, ailelerinin kendilerinden üstün başarılar beklediklerini, çok ama çok çalışmalarını, bu tutanaklarla ilgili olarak onların saçlarının bir teline bile zarar gelmesine izin vermeyeceğimi söylemişimdir.”
“Basınla ve STK’larla görüşmemi istemedi”
“Başörtülü öğrencilerle ilgili tutanak tutmanın öğrencileri endişelendirdiğini dolayısıyla öğrencilere göz dağı verir gibi tutanakların tutulmasının uygun olmadığı ve bu uygulamadan vazgeçilmesi yönündeki önerime Sayın Rektör, tutanak tutmaya devam edilmesini, aksi taktirde tutanak tutmadığımız için de sorumlu olduğumuzu vurgulamıştır. Diğer taraftan, Yeni Akit gazetesinde çıkan “ikna odaları” ile ilgili haberin ardından hakkımda başlatılan inceleme sırasında, Sayın Rektör kendisi inceleme sonuçlarını kamuoyuna açıklayıncaya kadar basın ve STK’lar ile görüşmemi ve bir açıklama yapmamı da istememiştir.”
“Komploda kimlerin yer aldığı bana ve eşime bildirildi”
“İnceleme sonuç raporunun yazım aşamasında, inceleme komisyonu başkanı, tertiplenen bu komploda yer alan iki kişinin adını, ayrıca başörtülü kız öğrencileri organize eden iki erkek öğrencinin ise üniversitemizdeki iki öğretim üyesinin akrabası olduğunu açıkça ifade etmiştir. Sayın Rektör de, olayın ayrıntılarını, kimlerin bu komploda nasıl yer aldığını isimleriyle birlikte bana ve eşime ayrıca açıklamıştır.”
“Başörtülü öğrencilere eziyet ettiği bilgisi tamamen gerçek dışıdır”
“Rektör ve inceleme komisyonunda yer alan Rektör Yardımcıları mesleki saygınlık ve akademik itibarımın zedelenmesine karşı duyarsız kalarak, bu komplonun tüm yükünü omuzlarıma atıp sorumluluk almamışlar, beni yargısız infaza terk etmişlerdir. Akademik ve sosyal yaşam ortamımda sürekli olarak karşıma çıkartılan bu iftira nedeniyle hâlâ mağduriyetler yaşamaktayım. Eczacılık Fakültesinde “ikna odaları” kurduğum ve başörtülü öğrencilerime eziyet ettiğim bilgisi tamamen gerçek dışıdır, şahsıma yönelik bir itibarsızlaştırma amacı taşımaktadır. Hakkımda başlatılan inceleme kasıtlı olarak eksik ve yanlı yapıldığından bundan cesaret bulanlar tarafından uygulanan psikolojik yıldırmalara 5 yıldır yoğun olarak maruz kalmaktayım. Sayın Rektörün şahsıma yapılan komplo ve haksızlıkları bildiği halde açıklamaması, inceleme sırasında gerçek sorumluları koruyup kollaması insanlığa sığmadığı gibi kul hakkına da girmektedir, her iki dünyada da hesap verilmesi gereken konular arasındadır.”
“Komployu açıkladığı takdirde hakkımı helal ediyorum”
“İnönü Üniversitesi web sayfasında yer alan Rektör Prof.Dr. Cemil Çelik’in veda mesajında, ‘her zaman elinden geldiği kadar âdil olmaya, kişilerin hak ve hukuklarını özenle korumaya çalıştığını, bilerek veya isteyerek herhangi bir kimseyi haksız yere kırmaktan kaçındığını ifade ederek “Hakkınızı helâl ediniz.” demektedir. Sayın Rektör, incelemeyi eksik ve birilerini korumak, kollamak adına taraflı olarak tamamlanmasına göz yumduğu için BİLEREK VE İSTEYEREK şahsımı kırmış, açık ve dürüst davranmamış, amir olarak üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmemiş ve âdil olamamıştır. Bu komployu açıkladığı taktirde sayın Rektörümüzü ve komploya dahil olanları affetmeye hazırım, varsa üzerlerinde bir hakkım ben helâl ediyorum.”
Aktay’ın yönelttiği sorular
“İncelemenin ne kadar tek yanlı, bir suçu ya da suçluları saklamaya çalışır şekilde yapıldığını gösteren önemli noktalara burada değinmek ve soruşturma sırasında açık bırakılan noktalara sayın Rektör Prof.Dr. Cemil Çelik tarafından kamuoyuna gerekli açıklamaları yapmasını talep ediyorum:
1- Habere konu olan komploda, en önemli tanıklar olan Dekanlık Özel Kalem elemanının, tutanak tutulan dersin sorumlu öğretim üyesinin, sınav gözetmeni olan diğer araştırma görevlisinin ifadeleri neden alınmamıştır?
2- Habere konu olan sınavda gözetmen olarak görevlendirilmiş olan Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi B., sınav sırasında 3-4 kez Dekanlık makamına gelerek, sanki başörtülü öğrencilerle ilgili bir sorun var ya da sorun çıkartıyorlarmış gibi ifadelerle ısrarla beni sınav salonuna çağırmıştır. Oysa, yazılı ifadesinde, DEKANLIK MAKAMINA SADECE BİR KEZ GİTTİĞİ yer almaktadır. İnceleme komisyonunda yer alan Prof.Dr. İsmail Özdemir'e, B.’nin gerçek dışı bu beyanı üzerine Dekanlık Özel Kalem elemanının da ifadesine baş vurulmasını talep etmeme rağmen Dekan Özel Kalemin ifadesine neden baş vurulmamıştır?
3- Birçok sınavda gözetmenlik yapan aynı Araştırma Görevlisi, diğer sınavlarda değil de neden o günkü sınavda, üstelik dersin sorumlu öğretim üyesi öğrencilerin başındayken Dekanı ısrarla sınava çağırdığı sorulmamıştır?
4- İnceleme sonuç raporunda, tutanak tutulan sınavın hangi sınav olduğu ve hangi tarihte yapıldığına dair bilgi ve belge neden dosyada yer almamaktadır?
5- İnceleme dosyasına öğrencilerle ilgili tutulan tutanaklar neden konmamıştır?
6- Öğrenci ifadelerinde, bir öğretim üyesinin sınıftaki öğrencilerden birini, ancak başını açarsa derse girebileceğini söyleyerek başörtüsü nedeniyle dersten çıkarttığı yer almaktadır. Mevzuata göre suç olan ve cezai bir işlem gerektiren asıl bu uygulama nedeniyle, bu öğretim üyesi hakkında neden yasal işlem yapılmamıştır?
7-Basında 13 öğrenciye tutanak tutulduğu yazarken, inceleme sonuç raporunda 8 öğrencinin ifadesi yer almaktadır. Haklarında tutanak tutulan diğer 5 öğrencinin yazılı ifadeleri neden dosyaya konmamıştır?
8- Başörtülü öğrencilerle kampüs içinde bulunan bir kafede toplantı yapan ve daha sonra şahsım hakkında suçlamalarda bulunan öğrenciler kimlerdir? Bu öğrencilerin ifadesi neden alınmamıştır?
9- Bu tip incelemelerde, talep edilmese bile incelemede taraf olanlara sonuç raporu usûl gereği gönderilir. Hakkımda yapılan inceleme raporuna iki yıl kadar sonra ve avukat mârifetiyle ancak vâkıf olabildim. Sözlü olarak Prof.Dr. İsmail Özdemir’den sonuç raporunu talep etmeme karşın neden iki yıl boyunca rapor gönderilmemiştir?
10- Yıllık izinde olduğum bir dönemde çıkan bu gazete haberinin hemen akabinde, aynı gün fakülte öğretim üyesi Biyokimya Anabilim Dalı Başkanının, hiçbir yetkisi olmadığı halde kendi odasında bu haberle ilgili olarak Dekan Yardımcılarım ve bazı öğretim üyeleri ile bir toplantı yaptığı bilinmektedir. İnceleme sırasında bu toplantının mahiyeti neden araştırılmamıştır?
Basınımızın değerli mensupları, bu komplonun, üniversitemizde de başlatılan FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkili unsurların kamu kurumlarından temizlenmesi amacıyla yürütülen çalışmalar kapsamında, dile getirdiğim eksiklikler de dikkate alınarak yeniden çok yönlü olarak araştırılması gerektiğini değerlendirmekteyim.”
Güler HAZAR, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com