Başbakanla Randevu ve Polemik..
İsmet YALVAÇ Yazdı
Malatyadan bir heyetin Başbakan Tayyip Erdoğanla görüşmesi konuşuluyor, tartışılıyor birkaç gündür.
Valinin, belediye başkanının, diğer katılımcıların başbakana ilettikleri sorunlar ve başbakandan aldıkları yanıtlardan çok, Ankaraya giden heyetin nasıl oluşturulduğu, randevuyu kimin aldığı, bazı kişi ve kuruluşların niye heyette yeralmadıkları konuşuluyor, tartışılıyor.
Sonradan tartışma konusu yapılan ve ön plana çıkarılan olaylar, randevu öncesi dönemi mercek altına aldırınca, ilginç detaylar ve ciddi bir sıkıntılı dönem geçirildiği anlaşılıyor. Daha sonra, randevuyu ben aldım diyen AKP milletvekili Münir Erkal ile il başkanı İhsan Kocanın açıklamaları, bu konudaki tartışmaları yatıştırma yerine, daha da alevlendiriyor.
Başbakanla randevuya; parlamenter olarak AKPli Münir Erkal ve Ali Osman Başkurt katılırken, Fuat Ölmeztoprakın eşinin rahatsızlığı nedeniyle katılmadığı biliniyor. Malatyanın diğer 4 milletvekilinden CHPli Mevlüt Aslanoğlu ve Muharrem Kılıç, Malatya Heyeti olarak lanse edilen heyete kendilerinin dahil edilmemesine ve randevudan haberdar olmamalarına haklı tepki veriyorlar. Kısa bir süre önce AKPden kopan ve ANAPa geçen Miraç Akdoğan ile Süleyman Sarıbaşın ise hiçbir tepkileri yok, belli ki çağrılmamaktan dolayı sıkıntı duymuyorlar.
Vali Osman Derya Kadıoğlu, 2. Organize Sanayi Bölgesinde giderek acil hal alan sıkıntılar başta olmak üzere birçok sorunu, başta Başbakan olmak üzere ilgili bakanlara iletmek üzere, 2 ay öncesinden itibaren hazırlıklara başlıyor. Bir yandan sorunlar dosyası hazırlatırken, bir yandan da Başbakandan randevu alınması için uygun zamanı kolluyor. Randevu için, geçtiğimiz haftalarda Malatyaya gelen AKP Milletvekili Münir Erkaldan da ilgi isteniyor.
Başbakanın yoğunluğu nedeniyle, randevu konusunda geçen haftaya kadar bir gelişme sağlanamıyor. Hafta sonuna doğru, Başbakanın 31 Mayıs Salı günü Malatyadan gidecek heyetle görüşebileceği bilgisi geliyor. Ancak netlik olmadığı için Vali, bu randevuyu kamuoyuna duyurmak istemiyor. Salı günü gerçekleşebilecek randevu, 3 gün önce, Cumartesi günü bir işyeri açılışı sırasında yanındakilerle sohbet eden Belediye Başkanı Cemal Akından duyuluyor.
Valinin, kamuoyuna duyurmama çabasına karşın; Salı günkü randevuyu bildirip davet ettiği isimler; geçtiğimiz Pazartesi günü Malatyahaberde yayınlananlar.. Vali, Belediye Başkanı, AKP MKYK üyesi Öznur Çalık, AKP İl Başkanı İhsan Koca, TSO, ESOB, Ticaret Borsası Başkanları, Kayısı Birlik Genel Müdürü ile Gazeteciler Derneği ve Gazeteciler Cemiyeti Başkanları.. Daha sonra MİAD Başkanı ile MEV Başkanını da Valinin davet ettiği öğreniliyor. Yani toplam 12 kişi..
31 Mayıs Salı günü 13.30da TBMMde olmaları isteniyor, bu kişilerden. Ancak Vali davetiyle gidenler, AKP Milletvekili Münir Erkala yakınlığıyla bilinen Palulular Derneği ve 2. OSB İşadamları Derneği Başkanının da, bu görüşmeye davetli olduğunu öğreniyorlar. Bu davet Validen değil, anlaşıldığı kadarıyla Erkaldan.. Bunun da, TSO Başkanının orada açıkça ortaya koymadığı tepkisine neden olduğu ifade ediliyor. Öyle ya, tüccarın ve sanayicinin temsilcisi olarak kendisi oradayken!..
Ticaret Borsası başkanı randevuya katılamıyor. Diğerleri, TBMMde Çevre Komisyonu odasında buluşuyor ve 15-20 dakikalık bir görüşme için Başbakanın yanına gidiyorlar. Heyete, Erkalla selamı sabahı olmayan diğer AKPli vekil Başkurt da katılıyor. Ölmeztoprak maazeretli. Bu arada, Darende Belediye Başkanı da, Hulusi Efendi Vakfının bir etkinliğine ilişkin davetiye dağıtmak üzere bir heyetle TBMMde. O da, davetiye vermek için gruba katılıyor. Başbakan, sürpriz yapıp, gelenleri yemeğe alıyor. Davetiyeyi verip ayrılmak isteyen Darende Belediye Başkanı, gruptan biri sen de otur dediği için kalıyor.(Daha sonra merdivende çekilen fotoğrafta yer alan Hulusi Efendi Vakfı müdürü toplantıda yok. Dışarıda, fotoğrafa giriyor) Samimi bir ortamda geçtiği belirtilen yemekte, Darende başkanı hariç, herkes sorunlarını anlatıyor, Başbakanla karşılıklı diyaloğa giriyor. Hatta öyle ilginç bir ortam oluyor ki, 2. OSB İşadamları Derneği başkanının TSE ile ilgili dile getirdiği bir soruna, TSO Başkanı Mücahit Fındıklının yanıtını, başbakan onaylıyor, bak işte böyleymiş diyor. Randevuya aracılık edenin kendisi olduğunu Erkal açıklamasına karşın, Başbakan yemekli toplantının hemen başında, Öznur hanım öyle bir kıskaca aldı ki bizi.. Yemekte biraraya gelmeyi uygun bulduk diyor ve Öznur Çalıkı, sıkışık zamanının arasına aldığı bu randevunun sorumlusu olarak gösteriyor.
Vali ve Belediye Başkanı başta olmak üzere, sorunlar dosyası hazırlayanlar, ayrıca bu dosyaları da iletiyorlar.
Görüşmenin ardından, Valinin ısrarıyla iki bakan daha ziyaret ediliyor. Sanayi Bakanı Coşkun bakanlıkta, Perşembe günü istifa ettiği açıklanan Bayındırlık Bakanı Ergezen de rahatsız olduğu için evinde ziyaret ediliyor. Bu ziyaretlerde de ilginç detaylar var. İki bakanın (gerçi biri iki gün sonra ayrıldığı için kendisiyle yapılan görüşmenin etkisinin ne olacağı meçhul) çözüm için talimatları oluyor, bürokrasiye..
Bu görüşmenin kamuoyuna yansımasının ardından, CHPli 2 milletvekilinin peşpeşe tepkisi geliyor. Malatya Heyeti sıfatlı bu heyette, kendilerinin neden yeralmadığını sorguluyorlar. Genel çerçevede bakıldığında haklılar. Malatya Heyetinde, Malatyanın parlamenterlerinin tümü olmalıydı. Ancak, işin bir başka hassas boyutunun, toplantı organizatörlerinin (randevu talebine aracılık eden Münir Erkal hariç) gündeminde ve sıkıntısı olduğunu görmek gerekiyor. Bu da, kısa bir süre önce zehir zemberek açıklamalarla AKPden istifa edip ANAPa katılan iki Malatya milletvekilinin durumu. Bu görüşmeye davet edilip katılmasalar, Başbakanla görüşmeyi kabul etmediler gibi bir şekilde yansıtılabilecek. Katılsalar, belki AKPnin diğer vekillerinin tepkisi olacak.. Bunlar ifade edilmiyor ama heyetin çerçevesi kurulurken, sanki bu kılıç sırtı durum gözardı edilmemiş gibi. Eski AKPli, yeni ANAPlı 2 vekilin durumu nedeniyle, AKPliler dışındakilere gitmeyen davet, doğal olarak CHPlilerin tepkisini topluyor. CHPli iki milletvekilinin o görüşmede bulunması, sıkıntı yaratır mıydı? Bize göre hayır.. Orada, CHPliler ilaveten neyi söyleyebilirlerdi? Valinin de raporunda yer alan İnönü Üniversitesinin kadro sorununu, raporlarda yer alan diğer konuları.. Belki daha farklı bir üslupta söylerlerdi, o kadar. Tartışma mı olurdu? Bize göre yine hayır. Onların da bulunması heyeti daha bir Malatyalı kılardı.. Kanun tasarısına katkısı için CHP milletvekili Mevlüt Aslanoğlu, zaten sık sık başbakana teşekkür ediyordu.
Milletvekili Erkalın daha sonra yerel bir kanala, CHPlilerin tepkisi üzerine yaptığı Çağırmaya mecbur muyuz? şeklindeki açıklama, bu konudaki tartışmalara gerginlik getiriyor, sıkıntıyı artırıyor. Erkal, randevuyu kendisinin aldığını da geçen birkaç gün içerisinde çeşitli vesilelerle sık sık vurguluyor. Erkal ben yaptımla ön plana çıkmaya çalışırken, eleştirilerde Vali önemli hedef.. AKP il başkanının, döndüğünde Organizasyonu yapan da katılanları çağıran da Vali diye, heyetin yapısı konusundaki eleştirilere Valiyi hedef gösterince, Vali Kadıoğlu Devletin Valisi, Hükümetin Valisi.. tartışmalarına muhatap..
Epeyce bir zamandır iktidar partisinin il başkanlığı görevini sürdürmesine karşın, bu tür kriz-sıkıntı-polemik dönemleri siyasetçisi olmadığının, epeyce pişmesi gerektiğinin örneklerini veren AKP il başkanı da, aslında yatıştırabileceği tartışmaları, daha da alevlendiren sözler söylüyor. Heyet konusunda Valiyi eleştirilere muhatap gösterirken, görüşmeyi sahipleniyor. Yine AKP il Başkanının iktidar iktidardır, muhalefet muhalefettir. İktidar, iktidarın nimetlerinden yararlanır.. gibi açıklamalarının hemen arkasından ANAPın il başkanı da kameraların karşısına geçiyor, Niye Ziraat Odası Başkanı, niye Tabip Odası Başkanı yoktu? Vali devletin valisi midir, hükümetin mi? diye soruyor. Bizim televizyondan izlediğimiz kadarıyla, ANAPın il başkanı Niye bizim iki milletvekili davet edilmedi? diye sormuyor. İki milletvekili kendileri sormuyor ki, il başkanları sorsun.. İl Başkanı, polemiğe katılma ihtiyacı duyunca, başkalarını gündeme getiriyor.
Bu tartışmalar arasında, Başbakan ve bakanlarla yapılan görüşme, iletilen sorunlara karşın alınan yanıtlar, bürokrasiye verilen talimatlar vs. geri planda kalıyor.