Malatya’da 6 Şubat depremleri sonrasında ağır hasar gören Malatya Adliye Binası, Ziraat Bankası Malatya Şubesi ile Malatya İl Sağlık Müdürlüğü binasının ihalesiz ve sözleşme olmadan yıkılması nedeniyle firma sahibi olan 3’ü tutuklu olmak üzere toplam 9 sanık hakkında açılan davanın ilk duruşması yapıldı ve tutuklu sanıklar tahliye edildi. Davaya konu söz konusu binaların dönemin Vali Yardımcısı M.Ö.'nün talimatı üzerine yıkıldığı iddiaları, yıkımlar esnasında emniyet ekiplerinin görev almış olması ise “polis gözetiminde kamu malı hırsızlığı” değerlendirmelerine yol açmıştı.
Malatya Cumhuriyet Başsavcılığının, 3’ü tutuklu olmak üzere toplam 9 sanık hakkındaki “06.02.2023 tarihinde meydana gelen depremler neticesinde ağır hasar gören, kamuya ait Adliye, İl Sağlık Müdürlüğü ve Ziraat Bankası binalarının yıkımı ile ilgili olarak gerçekleştirilen usulsüzlükler ile alakalı soruşturma işlemlerine başlanılması” sonucunda açtığı dava Malatya 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Tutuklu sanık Firma sahibi A.K. (49), Tutuklu sanık firma sahibi K.İ.Ö. (50), tutuklu sanık firma sahibi T.S. (42), firma sahibi S.K. (76), A.A.(24), A.O.M. (24), K.Y. (38), T.K. (40) ve Y.A. (49) “Üçten Fazla Kişi İle İştirak Halinde Zincirleme Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Dolandırıcılık, Kamu Kurum ve Kuruluşlarındaki Eşya Hakkında Hırsızlık” iddiasıyla haklarında Malatya 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşması yapıldı.
Duruşmaya tutuklu 3 sanık ile birlikte diğer sanıklar ve taraf avukatları katıldılar.
"Önce yıkım, sonra sözleşme yapıyorduk"
Duruşmada savunmasını yapan tutuklu sanık A.K., “Suçlamaları kabul etmiyorum. Sadece yerinde dönüşüm suçlamasını kabul ediyorum. Malatya Valiliği iki türlü olarak firmalara ihale veriyordu. Birincisi metrekare başına verilen iş biz hurdayı döküyorduk, devlet metrekare başına bize ücret ödüyordu. İkincisinde ise hurda karşılığı ihale, burada hurda karşılığı verilen ihalede de yıkılan binaların hurdaları müteahhide kalıyordu. Biz suçlamaya konu Ziraat Bankası, Sağlık İl Müdürlüğü ve Adliye binasının yıkımlarında metrekare karşılığı iş yapmadık. Fatura kesmedik. Biz koca binaları hayır için yıkmadık. Burada hırsızlık yapmamız için metrekareyi fazla gösterip fatura kesmemiz ve hurdayı almamız gerekiyor. Biz deprem döneminde Malatya'da önce iş yapıyorduk, sonra arkasından gidip sözleşme imzalanıyordu. Tutanaklarda hata veya eksik bilgi yazıldığında gidip sonradan bunu değiştiriyorduk. Biz Ziraat Bankası, Sağlık Müdürlüğü ve Adliye binalarının yıkımında sadece hurdaları aldık, bu hakkımızdı. Acil yıkım dönemlerinde ise biz devletten paramızı aldık. Acil yıkımlar döneminde binaları yıkıyorduk, sonradan sözleşme yapıyorduk, ardından faturamızı kesiyorduk. Ziraat Bankası, Sağlık Müdürlüğü ve Adliye binasının yıkımında biz burada zorla yıkım yaptık. Mehmet Öz vali yardımcısı bize aba altında sopa gösterdi. Ben yıkım ihalesinde YİKOB’a kendi grubumda dosyayı tam olarak verdim. Ancak ikinci grupta dosyayı bilerek eksik verdik. Ama nedense dosyayı kabul ettiler. İki ay sonra bizim firmayı yasaklı hale getirdiler. İhaledeki dosyada bulunan eksiklikten dolay bizi yasaklı firma yaptılar, ama normalde bizim bu dosyayı kabul etmemeleri gerekiyordu. O dönemde yasaklı olmamıza rağmen biz sahada firma olarak yıkımlara devam ediyorduk. Biz yasaklanınca, yasaklı firma olunca Malatya'daki firmayla ortaklık yaptık. Ama bizim tutanağı değiştirmediler. Sadece bizim tutanağı değiştirmediler burada.” İfadelerini kaydetti.
'Bizi Hırsızlıkla Suçladılar, Sonra 20 Milyon Lira Verdiler!'
Sanık A.K. şöyle devam etti:
“Davaya konu yıkımlarda bize tutarak karşılığı yıkım için kontrolör ile binalar teslim edildi, biz imza karşılığında tutulan tutanaklar ile yıkılan binaları teslim aldık. Tutanaklar YİKOB’a gidiyordu. Burada bize izinsiz yıkım deniliyor ama bize iş yerlerinin teslim edildiğine dair tutanaklar yargı dosyasında bulunuyor. Biz yıkımları hurda karşılığı aldık burada. Biz binayı teslim aldığımızda içinde ne kadar eşya varsa hurda olarak bize kalıyordu. Ziraat Bankası Sağlık Müdürlüğü ve Adliye binasının yıkımlarında muhtar gelip tutanak tuttu ama kimsenin haberi yok. Yıkımlar esasında elektrik, doğal gaz kesildi. Kimsenin haberi yok. Polis gelip önlem aldı. Kimsenin haberi yok. Basın gelip canlı yayın yaptı. Nasıl oluyorsa burada kimsenin haberi yok. O tarihte 15 Eylül'de bizim şirketimiz hakkında işlem yapıldı ama 15 Ekim'de üç yeni iş bize verildi. Bu şöyle, biz sizin evinizi soyuyoruz. Hırsızlığımızdan çok memnun kalıyorsunuz. Gelin ofisimizi de soyun diyorsunuz. Ben hırsızlıkla suçlanıyorum ancak ocak ayında 20 milyon ödeme yapıldı. Neden bu ödeme yapıldı? Hırsızlığımıza ödül mü verildi? Biz depremin ilk döneminde acil yıkımlarda enkazları döküm sahasına döküyorduk, paramızı alıyorduk. Ziraat Bankası, Sağlık Müdürlüğü ve Adliye binasının yıkımlarında bizim döküm sahasında bulunan demir hurdalarımızın yüzde 70'i çalındı.”
Sanık A.K.,ayrıca “Biz dosya konu ihalelerde yıkımlar için devlet bunu metrekare başına yaptırsaydı kaça mal olurdu? Bunun hesaplanmasını talep ettik ancak bu talebimiz karşılanmadı. Yıkımlar esasında birçok firma hem devlete fatura kesti hem de hurdayı aldı. Ama biz devlete fatura kesmedik. Burada yargılanıyoruz. Bizim vali yardımcısı Mehmet Ö. ile çıkar ilişkimiz yok. Bu adam bize eziyet etti. Ben bu adamdan şikayetçiyim.” dedi.
'Döküm sahasına döktüğümüz hurdalarımızın yüzde 70'i çalındı'
Sanık K.İ.Ö., “Biz yıkım ihale sözleşmelerini yıkımlardan sonra yapıyorduk. Ziraat Bankası, Sağlık İl Müdürlüğü ve Adliye binası herkesin gözünün önünde yıkıldı. Bu binaların habersiz olarak yıkılması mümkün değil. Biz burada usulsüz bir işlem yapmadık. Bizim Sağlık İl Müdürlüğü, Ziraat Bankası ve Adliye Binası yıkımlarından götürüp döküm sahasında bıraktığımız hurdalarımızın %70'i çalındı. Aslında biz burada çok ciddi zarar ettik. Biz bize verilen talimatları yerine getirdik. Ziraat Bankası, Sağlık İl Müdürlüğü ve Adliye Binası'nın yıkımlarını bize tutanaklar karşılığında teslim edildi” iddiasında bulundu.
Sanık T.S. ise, “Benim şirketimin YİKOB ile hurda karşılığı sözleşmesi vardı. Benim Adliye Binası, Sağlık İl Müdürlüğü ve Ziraat Bankası binası yıkım ile ilgili dahilim yoktur. Benim sözleşmelerimin fesih edildi. Benim idareye karşı açtığım hukuk davaların şuanda devam ediyor." dedi.
Mahkemede dinlene diğer sanıklarda haklarındaki suçlama ve iddiaları kabul etmediler.
Mahkeme heyeti tutuklu üç sanığın hakkında tahliye kararı verdi.
Mahkeme heyeti dosyadaki eksiklerin giderilmesi İçin davayı ileri bir tarihe erteledi.
İddianameden..
Davayla ilgili olarak Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede; Malatya Valiliği Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı 16.02.2024 tarihinde Malatya Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusunda; “06.02.2023 tarihinde meydana gelen depremler sebebiyle ilimiz genelinde ağır hasarlı resmi kurum binalarından Adliye Hizmet Binası, İl Sağlık Müdürlüğü Hizmet Binası, Ziraat Bankası Merkez Şube Hizmet Binası idarenin yönlendirmeleri ile yıkım işlemi yapılması gerekirken, hiçbir surette izin, sözleşme ve talimat olmadan şüpheli şirket ve yetkilileri tarafından yıkılmış ve hukuka aykırı olarak yerinde ayrıştırma yapıldığının, metrekare usulü gerçekleştirilen yıkımlarda yıkımdan çıkan hurda malzemenin idareye ait olduğunun, ayrıştırılan ve geri dönüşüme elverişli hurda enkaz malzemelerinin idarenin belirlediği döküm sahasına götürüldüğüne dair hiçbir kayıt bulunmadığının, Şikayet konusu olan 3 ana kamu hizmet binasının yıkımını yaparak hurdasını da götüren şüphelilerin doğrudan temin ya da ihale sözleşmelerinin mevcut olmadığının, Şüpheli şirket ve yetkilileri müvekkil idareye ait olan ve kamu malı sayılan hurda malzemesini rızası dışında izinsiz olarak aldığının, oluşan depremin yaratmış olduğu kargaşa ortamından yararlanmak suretiyle elde etmiş olup şüpheli şirkete özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını ve şirket yetkililerinin işlemiş oldukları suçtan dolayı cezalandırılmalarını talep ettiğinin” belirtiliyor.
malatyahaber.com- malatyayenises.com








