SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Batı Trakya Türk Toplumunun Mücadelesinin Dönüm Noktası: 29 Ocak

Batı Trakya Türk Toplumunun Mücadelesinin Dönüm Noktası: 29 Ocak
A- A+ PAYLAŞ

İskeçe Türk Birliği Başkanı Ozan Ahmetoğlu, 29 Ocak'ın, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı için bir dönüm noktası niteliğinde olduğunu söyledi.

AA muhabirine konuşan Ahmetoğlu, hem 29 Ocak 1988'in hem de 29 Ocak 1990'ın Batı Trakya Türk Azınlığı için önemli tarihler arasında yer aldığını ifade etti.

Ahmetoğlu, 29 Ocak 1988'de Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığını eylem yapmaya iten sorunların Yunanistan'ın, azınlığın haklarını kullanmasına getirdiği engeller olduğunu belirtti.

Adında "Türk" kelimesi geçen azınlığa ait derneklerin tabelalarının 1983'te Yunan polisi tarafından indirilmesinin ve 1987'nin sonlarına doğru çıkan bu derneklerin kapatılmasına ilişkin Yargıtay kararının tepkiye yol açan en önemli unsurlar arasında yer aldığını anlatan Ahmetoğlu, Türk Azınlığın, yasal olarak bir gerekçe olmamasına rağmen o dönem pratikte kredi alamama, gayrimenkul edinememe, traktör ehliyeti alamama, evlerine tadilat dahi yapamama gibi sorunlarla karşılaştığını ifade etti.

Ahmetoğlu, "29 Ocak 1988'teki eylemi, o dönem Batı Trakya Türk Azınlığına uygulanan, baskıcı, ayrımcı ve göçe zorlayan politikalara bir tepki olarak görebiliriz. Dernek kapama olayı, o zamana kadar baskı altında ve son derece ayrımcı politikalara maruz kalarak bölgede yaşamak zorunda kalan azınlık insanı açısından bardağı taşıran son damla olmuştur." diye konuştu.

Yunan devlet kurumlarının muhtemelen bu büyük tepkiyi öngörerek, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığının 29 Ocak 1988'de planladığı yürüyüşü yasakladığını kaydeden Ahmetoğlu, o gün Gümülcine'de planlanan yürüyüşe çevre köyler, İskeçe ve Dedeağaç'tan katılımı engellemek için Gümülcine'ye giriş çıkışların kapatıldığını söyledi.

Ahmetoğlu, Batı Trakya Türklerinin tarihinde polisle çatışma, polise molotofkokteyli, taş atma, dükkanlara, kamu malına zarar verme gibi eylemlerin hiçbir zaman yer almadığına dikkati çekerek, o gün planlanan eylemin de barışçıl bir eylem olduğunu vurguladı.

Tüm engellemelere rağmen Gümülcine'de azınlığın eylemine yaklaşık 10 bin Batı Trakyalı Türk'ün katıldığını aktaran Ahmetoğlu, eylemde dönemin azınlık liderlerinin, azınlık haklarına ilişkin talepleri dile getiren konuşmalar yaptığını anımsattı.

29 Ocak'ın kamuoyuna yansımaları ve beklentiler

Ahmetoğlu, "O döneme kadar son derece sakin olan Batı Trakya bölgesi için (eylemle) 'Burada bir sorun var' şeklinde bir mesajın verildiğini görebiliriz. Yunan basınının büyük bölümü eyleme 'Azınlık içindeki aşırılık yanlıları olay yarattı' şeklinde baksa da özellikle bazı sol gazetelerin burada yaşananları objektif denebilecek şekilde haber yapmış olduğunu da görüyoruz." dedi.

29 Ocak 1988'deki eylemin Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığının o döneme kadar yaptığı en büyük toplumsal tepki eylemi olduğunu belirten Ahmetoğlu, her 29 Ocak'ta "Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günü" adıyla anma etkinliklerinin düzenlenmesinin ardında yatan beklentiyi ise şu sözlerle aktardı:

"29 Ocak'lar Batı Trakya Türklerinin dönüm noktasıdır. Batı Trakya Türkü bu eylemlerle şunu söylemiştir: 'Biz, Batı Trakya'da var olan Müslüman Türk toplumu, burada yaşamaya devam etmek istiyoruz. Burası bizim memleketimiz, bizim toprağımız. Biz burada yaşayacağız, burada var olmaya devam edeceğiz ama bir şartla. İnsan hakları ve azınlık haklarına sahip olarak devam edeceğiz.' 29 Ocak bu kararlılığı ortaya koymuştur. Biz, o dönemde büyüklerimizin vermiş olduğu mücadeleyi anmak, bunun önemini bir daha dile getirmek, bunu genç kuşaklara aktarmak amacıyla bu anmaları yapıyoruz."

Ahmetoğlu, 29 Ocak 1989'da bir sene önceki eylemin anısına mevlit okutulduğunu belirterek, 29 Ocak 1990'da ise anma etkinliği kapsamında mevlit okutulmasının planlandığını ancak karşı eylem olarak fanatik aşırı sağcı bir grubun Gümülcine'de toplandığını ifade etti.

29 Ocak 1990'da fanatik grupların, Türklerin Gümülcine'deki dükkanlarına birkaç saat boyunca zarar verdiğini, mallarını yağmaladığını bildiren Ahmetoğlu, o gün yaşananların Yunan kamuoyuna yansımasına ilişkin "Yunan basınından olayları 'Gümülcine'de istenmeyen olaylar' şeklinde yansıtanlar oldu. Olayı tüm çıplaklığıyla vermeyen basın da maalesef oldu. Öte yandan, dönemin bazı sol partilerinden de olayın ardından bölgeyi ziyaret edenler oldu." değerlendirmesinde bulundu.

Ahmetoğlu, faillerin kimler olduğuna ilişkin Batı Trakyalı Türkler arasında hakim genel kanıyı ise şu sözlerle aktardı:

"Bu olaylar organizedir. Batı Trakya Türk Azınlığını sindirmek amacıyla yapılmıştır. Hatta Batı Trakya Türklerinde, bu olayların 6-7 Eylül 1955'teki İstanbul olaylarının bir intikamı şeklinde yapıldığına dair yaygın bir kanaat mevcuttur."

Davos görüşmelerine mesaj amacı

Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif ise 29 Ocak 1988 ve 29 Ocak 1990'daki olayların tanığı olarak yaşananları anlattı.

Şerif, 29 Ocak 1988'de 37 yaşında olduğunu ve Gümülcine Müftülüğüne bağlı bir vaiz olarak görev yaptığını aktardı.

Türkiye'de Turgut Özal'ın, Yunanistan'da ise Andreas Papandreou'nun başbakanlık yaptığı 1988'de Davos görüşmeleri olduğunu hatırlatan Şerif, Batı Trakya Türk Azınlığının bu görüşme öncesi bölgedeki azınlık sorunlarına dikkati çekmek için eylem kararı aldığını kaydetti.

Şerif, azınlığın 29 Ocak 1988'de Gümülcine'de, Eski Cami'den Valilik binasına kadar yürüyüşe tüm yasaklamalara ve yollara kurulan barikatlara rağmen kadın, erkek, çocuk ve yaşlılardan oluşan yaklaşık 10 bin kişilik geniş bir katılım sağlandığını belirtti.

Planlanan yürüyüşün amacının yaşanan sorunları duyurmak olduğunun altını çizen Şerif, "Biz yürüyüş yapamadık ama burada yaşanan sorunlar tüm dünya kamuoyunda, Yunanistan'da, Türkiye'de Avrupa'da duyulmuş oldu." dedi.

Şerif, 1989'da Yunanistan'da yaşanan siyasi istikrarsızlık sonucu çok kez genel seçimin birkaç ay arayla düzenlendiğini ifade ederek, bu süreçte Batı Trakyalı Türk azınlığın, başta Sadık Ahmet olmak üzere kendilerini temsilen parlamentoya bağımsız milletvekili göndermeyi başardığını kaydetti.

Yunanistan'da Kasım 1989'da düzenlenen genel seçimler için Sadık Ahmet, İsmail Rodoplu ve kendisinin aday adayı olduğunu belirten Şerif, sürece ilişkin şunları söyledi:

"Yalnız, üçümüz adaylıklarımız onanmadan bir duyuru çıkardık. Bu duyuruda Batı Trakya Türklerine 'Oylarınızı bize verin' dedik. Fakat adaylar ilan edildiği zaman, aday dilekçelerimizde yanlışlık yapıldığı gerekçesiyle Sadık Ahmet ve ben liste dışı kaldık. İsmail Rodoplu'yu meclise milletvekili olarak gönderdik."

Şerif, seçim öncesinde yaptıkları duyuruda "Türklük" kelimesini kullandıkları ve bölücülük yaptıkları gerekçesiyle 26 Ocak'ta, Sadık Ahmet ile mahkemede suçlu bulunduklarını ve hapis cezası aldıklarını aktararak, 29 Ocak 1990'daki olaylarda cezaevinde olduğunu kaydetti.

Olayları cezaevinde, ziyaretçilerinden ve basından öğrendiklerini belirten Şerif, "29 Ocak'tan önceki gece Gümülcine'ye tanınmayan yüzler, birçok yabancı gelmiş. O gelen insanlar sanki biliyormuşçasına, ne kadar azınlık dükkanı, işyeri varsa, hepsini tahrip etmiş, yağmalayıp kırıp dökmüş, kullanılmaz hale getirmişler." diye konuştu.

Şerif, 29 Ocak olaylarının, Yunan basınına genel olarak azınlık, "hak talebinde bulunuyor" değil de "isyan ediyor" şeklinde yansıtıldığını ifade etti.

Türkiye'den Yunanistan'a AİHM kararlarını uygulaması çağrısı

Bu arada Dışişleri Bakanlığının X hesabından yapılan açıklamada, "Batı Trakya Türk Azınlığı'nın hak arama mücadelesinde sembolleşen yürüyüşün yıl dönümünün idrak edildiği 29 Ocak Batı Trakya Türklerinin Milli Direniş ve Toplumsal Dayanışma Günü'nde, soydaşlarımızın uluslararası hukuk ve anlaşmalara dayanan haklarının takipçisi olmaya devam ettiğimizi ve her daim yanlarında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Batı Trakya Türk Azınlığı lehine aldığı kararların uygulanmasını temenni ediyoruz." ifadelerine yer verildi.

Akara, AA

KAPAK FOTO: Batı Trakya Türk azınlığının en eski sivil toplum kuruluşu olan İskeçe Türk Birliği’nin, isminde “Türk” ibaresi olduğu için 1983 yılında tabelası indirilmiş ve dernek 1986 yılında alınan bir mahkeme kararıyla yasaklanmıştı.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız