Malatya Barosu başkanı Avukat Selahattin Sarıoğlu, İnsan Hakları Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, "açılım" söylemlerini de yorumladı ve "Dile getirilen açılımın maddi temelleri var mı ki gerçekleşebilsin?" dedi.
Sarıoğlu, yaptığı yazılı açıklamada özetle şunları söyledi:
"Bugün İnsan Hakları günü.
61 yıl önce Pariste toplanan Birleşmiş Milletler Örgütü, 56 üyesinden 48inin imzasıyla bir bildirge yayımladı.
Bu bildirgenin adı: İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi.
Birinci ve İkinci Büyük Savaşın ödettiği onca bedelden sonra, insanoğlu böylesine bir anıt metni imzalamada zorlanmadı.
Avrupa duruldu, ama Bölgemizde kimse doyuncak insanlığını yaşayamadı, yaşamıyor.
Büyük Odaklar küçük- büyük çıkarları için kana, göz yaşına aldırmıyor.
Daha iki gün önce Lahorda, Kuzey Irakta patlamalarla ölenlerin sayıları ne yazık ki yüzlerle ifade ediliyor.
Türkiyemiz üzerinde oynanan oyunlar belli, ama bilmemezlikten değil de sanımca iradesizlikten o oyunların oyuncuları olmaya devam ediyoruz.
Her ağzını açan demiyor mu ki Bizi, sağ-sol, alevi-sünni, laik-antilaik diye böldüler, birbirimize düşürdüler, şimdi de Türk-Kürt diye bölmeye çalışıyorlar. Bu oyunlara gelmeyelim.
Evet değerli hemşerilerim bu oyunlara GELMEYELİM DE GİTMEYELİM DE...
Kürt kardeşlerimizin kişiliklerini tam olarak yaşamalarına engel bazı durumlar olabilir.
Geçmişte önemli haksızlıklar yapılmış olabilir.
Bu durumlar, kuramsal kılıflara sokularak, sistemli, kurumsal uygulamalarmış gibi nitelendirilmemeli, bunlara dayanılarak süslü ideolojiler üretilmemelidir.
Doğuda DEMOKRATİK AÇILIM yapılmalı deniyor.
Türkiyenin batısındaki demokrasi ne ki, doğusundaki de ne olsun?
Dile getirilen Açılımın maddi temelleri var mı ki gerçekleşebilsin?
Ağalık, yani feodalite tasfiye edilmiş mi?
Doğudaki toprak düzeni nasıl?
Aşiret , şeyh düzeni sürmüyor mu?
Peki bu aşamda demokratik açılım nasıl yaşama geçecek?
Bu yaklaşımla Kürtlere iyilik yapacaklarını düşünenler aslında onları kanın, gözyaşının içine atmış olmayacaklar mı?
Bu açımlın söylenilen anlamda Kürtlere de Türklere de huzur ve mutluluk getirebilmesi ancak ve ancak bölgenin ve tüm ülkenin sanayileşmesiyle, zenginleşmesiyle olasıdır.
Gerisi bilimsel değildir, yalandır, tuzaktır.
Bugün İnsan Hakları Günü ama terör ortamında hangi insan hakkından sözedebiliriz ki?
Çünkü,tüm hakların temeli olan yaşama hakkı bile güvencede değil.
Dershane öğrencisi Serap Eseri bir düşünün, Reşadiye Şehitlerini düşünün
Bu ortamda, düşünce özgürlüğünün, iletişim özgürlüğünün, basın özgürlüğünün,sağlıklı çevre hakkının, mülkiyet hakkının lafı olur mu?
Onca deneyimden geçmiş, tarihe yön vermiş bir ulusun evlatları olarak, kesinlikle oyunlara gelmeden, ayırımsız, birbirimize sevgi ve hoşgörü göstererek, çevremize olumlu enerji yayarak serinkanlılıkla bu zor günleri aşmalıyız."
Sarıoğlu, 10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla, bugün avukatların ilçe ve beldelerde "İnsan Hakları Kavramının Evrensel ve Ulusal Önemi"ni anlatacaklarını bildirdi.