SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Bazı Kanser Hücrelerine Etkisi Olduğunu Gördük"

0
Güncellendi - 2020-12-20 08:14:14
A- A+ PAYLAŞ

ÇALIŞMALARINA PATENT ALDILAR.. İnönü Üniversitesinde sitotoksik ve antimikrobiyal aktiviteleri, Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyeleri tarafından belirlendi ve özellikle akciğer kanseri hücrelerinde etkisinin olduğu görülünce patent başvurusu yapıldı. Aradan geçen süre zarfında yapılan değerlendirme sonucu, Türk Patent Kurumu tarafından ‘Benzimidazol metal komplekslerinin kanser hücrelerine sitotoksik etkisinin ve antimikrobiyal aktivitesinin tespiti’ çalışması incelemeli patenti almaya hak kazandı.

İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümünden Prof. Dr. Elif Apohan ile Kimya Bölümünden Prof. Dr. Hasan Küçükbay’ın üzerinde çalıştığı proje, TÜBİTAK’a sunuldu. Bu projeyi ekip olarak hazırladıklarını kaydeden Apohan, “Prof. Dr. Özfer Yeşilada, Prof. Dr. Yusuf Baran ile Prof. Dr. Ülkü Yılmaz’ın (Kimya) da yer aldığı ekibimizle 2014 yılında TÜBİTAK’a başvurduk. Prof. Dr. Özfer Yeşilada bileşiklerin antimikrobiyal aktivitesini değerlendirdi, Prof. Dr. Ülkü Yılmaz ise bileşiklerin sentezinde görev aldı İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran proje danışmanımızdı. 14 farklı benzimidazol metal kompleksinin yer aldığı projede 3 bileşiğin aktivitesinin akciğer kanseri hücreleri üzerine sisplatin kadar yüksek sitotoksik etkiye sahipken, sağlıklı akciğer epitel hücreleri üzerine daha düşük sitotoksik etkiye sahip olduğu tespit edilince 2015 yılında patent başvurusunda bulunuldu. Yapılan değerlendirme sonucu Türk Patent Kurumu tarafından ‘Benzimidazol metal komplekslerinin kanser hücrelerine sitotoksik etkisinin ve antimikrobiyal aktivitesinin tespiti’ çalışmasına incelemeli patent verildi.

Bileşiklerin ilaç olma potansiyeli üzerine yaptıkları projenin mimarlarından Prof. Dr. Elif Apohan ve Prof. Dr. Hasan Küçükbay gelinen süreci anlattı. Prof. Dr. Apohan, 2018 yılında İnönü Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Merkezi’nin desteklediği proje ile şu andaki bileşiklerin deney hayvanları üzerinde de denendiğini belirterek, “Eğer güzel sonuçlar elde edersek ilaç olma potansiyeli olabilir. Henüz kimyasal bileşikler bunlar ama ileride ilaç olma potansiyeli üzerinde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Proje ekibimize Farmakolojiden Prof. Dr. Hakan Parlakpınar, Histolojiden Prof. Dr. Mehmet Gül ve Göğüs Cerrahı Doç. Dr. Özgür Katrancıoğlu da katıldı. Çalışmalarımıza verdikleri destekler için İnönü Üniversitesi Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Ahmet Kızılay hocamıza teşekkürlerimizi sunuyoruz" diye konuştu.

Buluşun diğer mimarlarından olan Prof. Dr. Hasan Küçükbay da aslında bu tür çalışmaları 1985 yılından itibaren sürdürdüğünü belirterek, “Yürüttüğümüz çalışmalarda aktif bileşikler bulduk. Bazı kanser hücrelerine etkisinin olduğunu gördüğümüzde patent başvurusu yaptık. Sentezlediğimiz bir bileşik bulduk demek tabi hemen ilaç olacak diye bir şey değil. Bu bir başlangıç, ilaç olması için bazı temel araştırmaların yapılması gerekiyor” şeklinde konuştu.

Şu anda deney hayvanları üzerinde çalışmaların sürdüğünü aktaran Küçükbay, bunların sonuçlarına göre daha sonra FAZ çalışmalarına geçilebileceğini söyledi. Bir ilacın kullanıma girmesi için 5 bin kimyasaldan birisinin ilaç olduğunu belirten Küçükbay, “Biz şimdi 14 bileşik bulduk. 3 lider bileşik çıktı. Bunlardan ama sonuçta bunların ilaç olması bu süreçlerin geçmesi lazım. Bir ilacın ortaya çıkması 14 yıl sürebiliyor. Bir ilacın maliyesi 800 milyon dolar ama jenerik yaparsanız bir milyon dolara kadar düşüyor. Dolayısıyla bir başlangıç, bu umarım hedeflerimize kesilmeden ulaşırız” dedi.

Sentezledikleri bileşiklerin bazılarının antikanser etkisi gösteren bir aktivitelerini tespit ettiklerini anlatan Küçükbay, “Umarız ileride faz çalışmasına geçeriz, insanlığa yararlı bir bileşik bulabiliriz. Sonuçta bunlar yapılmadan da ilaç geliştirilemez” diye konuştu.

iha

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

7 yorum yapılmış

  • MUSTAFA (3 yıl önce)
    Liyakatli kişiler üniversitelere alınmadığı sürece üniversitelerden bilim çıkması çok zor.
    0
    0
    Yanıtla
  • Murat (3 yıl önce)
    Son oniki yılda İnönü Ünivertesinin en zavallı, itilmiş kakılmış hale getirilen bölümleri Fizik, Kimya ve Biyoloji Bölümleridir. Bu bölümler hem üniversitenin kuruluş bölümleri, hem her daim üretim merkezleri olmuş iken, son ondört yılda bu bölümlerin hiçbirine tek bir asistan atanmamıştır. Fen Edebiyat Fakültesi önceki dekan ve özellikle Dekan Neslihan Durak döneminde açılan bölümlerle tamamen sosyal bilimler fakültesine dönüşmüş durumdadır. Yine de bu bölümler herşeye rağmen üretmeye devam etmektedir.
    0
    0
    Yanıtla
  • Mustafa (3 yıl önce)Murat isimli kullanıcı yorumuna
    Daha hangi bölüm açılsın kim iș bulabiliyor?
    0
    0
    Yanıtla
  • Özer (3 yıl önce)
    Tebrikler, Malatya yada Türkiye için değil Tüm İnsanlık için büyük bir çalışma, Devlet büyüklerimizin de Hocalarımızın ellerinden tutacağını umuyorum. Ben daha büyük başarıların geleceğine inancım büyük.
    0
    0
    Yanıtla
  • Mac (3 yıl önce)
    Ülkü Yılmaz hocamızı bir vesile ile tanıma fırsatım oldu, bu kadar olumlu düşünen, bu kadar akademik hayatı dikkate alan başka hoca görmedim daha önce kendisini çok çok tebrik ederim, diğer hocalarımı çok tanımam ama Hasan KÜÇÜKBAY hocamızda yılların hocasıdır ve akademik yönü çok kuvvetlidir, helal olsun iki hocama ida
    0
    0
    Yanıtla
  • Mustafa (3 yıl önce)
    Fen Edebiyat Fakültelerinin tıp fakülteleri kadar hatta daha fazla değerli olduğunu anlamayan egitim zihniyeti bugun bu bulușlarla anlasınki eğitimde yerlerdeyiz..Fen edebiyat fakülteleri barajı geçen 300 bin 400 bin sıralamadaki öğrencilerle dolduruldu..Fizik sorusu çözmeyen fiziğe 5 matematik çözen matematik bölümune fizik çözmeyen bilmeyen makina mühendisliğine girdi..Pazarda limon satamayacak bireye lisans okutmak bizim ülkemizde sistem haline geldi.Buralardan mezun olanlar yuzde 97 olasilikla kendi ișini yapamiyor..Yazik oldu bu gençliğe..İnonu universitesi 2006 da 15 20 bin siralamayla tarih bolumune ogrenci aliyorudu șuan 400 binlerle öğrenci alíyor..herkesi universiteye koyma çabasindan vazgecilmeli lisans egitimi kalifiye olmali șeçici olmali..ülke bu sekilde ilerleyemez .
    0
    0
    Yanıtla
  • Hakan (3 yıl önce)
    Hocalarımı tebrik ediyorum. İsmail Hocamızdan sonra aynı fakültede yer alan hocalarımız tarafından yine bizleri onore eden güzel bir haber geldi.
    0
    0
    Yanıtla