Nezir KIZILKAYA
nezirs@mynet.com
Onu ilk gördüğüm günü hiç unutmadım. 10–11 yaşlarındaydım, muhtemelen 1972–73 yılları. Evimizin bulunduğu Tekmezar (İstiklal) Mahallesi’nin bir üst sokağında, kaset ve plaklarında kendisine sazları ile eşlik eden Bay ailesinin de evinin bulunduğu Beydağı Sokak’taki Kasım Ağa’nın Köşkü’nün önünde, “Meydanlık”ta, bir düğünde çalarken görmüştüm Bedri Karahan’ı yada herkesin bildiği ismi ile Bedo’yu. Babam da iyi bir Bedo dinleyicisi olduğundan önceleri plakları sonra da kasetleri vasıtasıyla sık sık sesi ile evimize de misafir olurdu. Bir dinleyeni olarak Bedo ile bağım hiç kopmadı. Onu dinlerken kendimi Kernek’de, Kanalboyu’nda, Sıtmapınarı’nda hissediyordum. Bulabildiğim bütün plaklarını aldım. Günümüz teknolojilerinin sunduğu olanaklara rağmen onu plaklardan dinlemek bence güzel bir ayrıcalık.
2013 yılı yaz aylarında ortak bir arkadaşımız vasıtası ile küçük oğlu Tuncay Karahan ile tanıştım. İlk günden itibaren onunla ilgili bir kitabın mutlaka çıkartılması gerekliliği üzerinde konuştuk ve bunu hayata geçirmek de bana nasip oldu. Gençlik yıllarından itibaren arkadaşlık kurduğu ve yaşamı boyunca çok yakınında olan Halit Çakır, Mustafa Nebioğlu, Mehmet Kuşdoğan gibi yakın dostlarıyla, müzisyen arkadaşları Ömer Bay ve Talip Özak ile, komşusu Kadir Aydın ile uzun süre onunla ilgili sohbetler yaptık. Bedo’nun bir ömür boyunca yaşayarak ortaya koyduğu eserlerini, deneyimlerini, dostları ile yaşadığı anılarını kitabın sınırlı sayıdaki sayfalara sığdırmak elbette olanaksızdı ama tarihe kayıt düşmek adına küçük de olsa bir katkı yaptığım inancındayım.
Bedo Malatya yerel müziğine gerçek anlamda emek vermiş, yaptığı katkılarla değerini yükseltmiş ve çok renkli sanat gücü ile Malatya’nın kültür belleğindeki yerini almıştır. Malatya’nın pınar başlarında, bağlarında, bahçelerinde, köyünde, ovasında, yaylasında, başı dumanlı dağlarında tek nefes dahi çeken herkes onun türkülerinde bir şeyler bulacaktır. Yüreğini ortaya koyarak yaptığı eserleri ve bize kattığı güzellikler adına kendisine sonsuz teşekkür ediyor, rahmetle anıyoruz.
EYVANLARIN ASSOLİSTİ “BEDO”
Bedri Karahan, 5 Mart 1937 tarihinde Garip ve Zabite Karahan’ın oğlu olarak Malatya’nın Akpınar semtinde doğdu. Asıl mesleği aşçılık olan ve “Arasa”da (buğday pazarı) zahire ticareti yapan güzel sesli ve iyi bir bağlama sanatçısı olan babasından etkilenerek küçük yaşlarda bağlama çalmaya başladı ise de daha sonraları cümbüş ile devam etti. 9-10 yaşlarında geçirdiği ağır bir romatizma rahatsızlığı sonucu yürüyemez hâle gelmesi, akranları gibi koşup oynayamadığından bütün gün evde oturmak zorunda olması, onu müziğe yönlendirdi. Kısa bir zaman içerisinde çalmayı öğrendiği bağlama ve cümbüşü ile kendisini müziğe vermiş ve içinde var olan yeteneğin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
60’lı yılların sonlarında “Urfa’nın Sesi Plak” da ilk plağı olan “Gülüm Seninle Ben” ve “Zelho” adlı sözü ve müziği kendisine ait eserlerin bulunduğu 45’liği çıkarttı. İlk plağının yurt çapında ilgi görmesi üzerine düzenli aralıklarla İstanbul’a giderek yeni plak çalışmaları için stüdyoya girdi. Sayısı kesin olarak bilinmemekle beraber çoğunluğunda kendi eserlerinin yer aldığı 20’den fazla 45’lik plak yaptı. Plaklarının da getirdiği şöhret ile Malatya düğünlerinin özellikle de bayan düğünlerinin aranan ismi haline geldi. Kendi eserlerinin yanı sıra seslendirdiği Malatya merkez türkülerinin önemli bir kaynak kişisi oldu. Cümbüşü ve sesi ile gönüllere taht kurdu. Plaklarının dışında Malatya’da Magosa Müzik, Elazığ’da da Yalçın Plak çatısı altında iki kaset çalışması yaptı.
1960’lı yılların başında Sivas Caddesi başında bulunan “Şehir Sineması” yanında küçük bir dükkânda müzik ve enstrüman dersleri vermeye başladı. Bu faaliyetini ilerleyen yıllarda Cumhuriyet Çarşısı’nda bir hanın 2. katında, son olarak da Turan Emeksiz Caddesi’nin aşağı tarafında, küçük bir işyerinde sürdürdü. 1980 yılından vefatına kadar Malatya Tekel Sigara Fabrikasında santral görevlisi olarak çalıştı. 3 Temmuz 1993 Cumartesi gecesinin ilk saatlerinde geçirdiği bir kap krizi sonucu 56 yaşında vefat etti. Cenazesi Malatya Şehir Mezarlığına defnedildi.
Malatya’nın ulusal şöhrete sahip bir sanatçısı olan Bedri Karahan, yaşadığı kentin, çevresinin ve gönlünün kaynaklık ettiği eserlerini müzik dünyasına kazandırmış büyük bir sanatçıdır. Ustaca kullandığı cümbüş âdeta kendisi ile özdeşleşmiş bir enstrüman hâline gelmiştir. Vefatının üzerinden uzun yıllar geçtikten sonra bile cümbüş Bedo’yu hatırlatan bir müzik aleti olarak hafızalarda yer almaktadır. Müziğe başladığı ilk yıllardan itibaren kendi eserlerini ortaya çıkartmak için çaba ve emek sarf etmiş, kendine has bir tarz yaratmanın peşinde koşmuş ve bunu da başararak yaşadığı dönemdeki olanaklar göz önüne alındığında oldukça zor bir sürecin sonunda hedefine ulaşmıştır. Ardı ardına ürettiği eserleri ve çıkarttığı plaklar bunun en iyi göstergesi olmuştur.
1960’lı yılların sonu ve 1970’li yılların başları sanatının zirvesinde olduğu yıllardır. Şöhreti Malatya’yı aşmış, ulusal çapta tanınan bir sanatçı hâline gelmiştir. Plakları listelere girmiş, eserleri dönemin ulusal gazetelerinde yayınlanan ayın en çok satan plakları listelerinde yer almıştır. Yaptığı müzik ile son derece uyumlu olan sesi, yorumladığı eserlerde oldukça ön plana çıkmaktadır. Gidenin Üçü Güzel, Sema, Adana Yolları, Mahpushane, Kerneğin Tepeleri, Mavi Murat Gidiyor, Dam Üstünde Un Eler ve Dudağın Ateş mi Bilmem önemli eserleri arasındadır.
O ulusal boyuttaki şöhretini, sanatına olan aşkı, sabrı ve bu uğurda harcadığı emeği ile hak eden bir sanatçıdır. O hem Malatya hem de Anadolu türkülerine yeni renkler, motifler katmış, eserleri ve yorumu ile kültürümüzü zenginleştirmiştir. Bedo yalnızca bir sanatçı değil, genç müzisyenler için bir ağabey, arkadaşları için vazgeçilmez bir dost ve bulunduğu meclisler için tam bir espri kaynağı olmuştur.
Yakın arkadaşları onu hiçbir zaman engelli biri olarak görmemişlerdir. Bunda en büyük faktör Bedo’nun kendisiyle olağanüstü barışık olması ve yaşam sevinci olmuştur. Yakın çevresinin ona olan sevgisi sanatçı kişiliğinden çok, iyi bir dost olmasından kaynaklanmıştır. Onlarca eser ortaya koyup hiçbir şey olmamış gibi yaşamıştır. Sanata ve sanatçıya gerekli değerin verilmediği zamanlarda, yazdığı sözler, bestelediği türküler milyonların hafızasına kazınmış olmasına rağmen yaptığı işin hiçbir zaman karşılığını alamamış biri olarak üretkenliğini devam ettirmiştir. Her şeye rağmen neşe ve yaşama bağlılığını hiçbir zaman kaybetmemiştir. Bedo halkın içinden çıkmış, doğup büyüdüğü şehrin müzik kültürü içerisinde yoğrulmuş ve onu başarıyla temsil etmiştir. Yörenin geleneği olan eyvan toplantılarında bilgi ve becerisini geliştirmiş ve bu kültürü Malatya dışına, tüm yurda taşımayı başarmıştır. O geride bıraktığı eserleri vasıtası ile günümüzde bile bu kültür tanıtımını en iyi şekilde yapmaya devam etmektedir.
Bedri Karahan bir eyvan müziği ustasıdır. Anlam bakımından zengin güfte ve besteleri ile zevkle dinlenen ve icra edilen eserler ortaya koymuş, âdeta Malatya eyvan müziğinin tanımını yapmıştır. Onun eserleri yalnızca kendi yöresine değil, tüm Anadolu halkına hitap eder. Bu da O’nun güzel sesi ve duygusal eserleri sayesinde olmuştur. Malatya’nın yetiştirmiş olduğu bu güzide ses, müzik alanında herhangi bir eğitim almamış, eyvan kültürü çerçevesinde usta-çırak ekolü içinde yetişmiştir. Bedo iç dünyasında düşlediklerini ve hayallerini samimi, içten, duygusal ve duyarlı bir yaklaşımla yaşadıkları ile harmanlamış, müziğini, duygularını ifade etmek için bir araç olarak kullanmıştır. Onun eserleri önceden duymasanız bile, dinlediğinizde “Bu bir Bedo eseri olmalı.” dedirten eserlerdir. O ilhamını Malatya sokaklarından, caddelerinden, Malatya insanından almıştır. Bu yüzden Bedo’yu gurbette dinleyenler için onun eserleri âdeta bir Malatya gezintisidir. Karamsarlıktan uzak güfteler onun içli ve duygusal sesi ile vücut bulmuş, dinleyenlerine tatlı, sıcak ve zevk aldıkları anlar yaşatmıştır. Eserlerinde hem neşe, hem de hüzün saklıdır. Onun parçaları Leonardo Da Vinci’nin “Monalisa”sı gibidir. Aynı parça içinde hüzünlü bir mutluluk, mutlu bir hüzün vardır. Sanatını bir iletişim aracı olarak kullanmış, kendi iç dünyasında yaşadıklarını, sevdalarını, umutlarını, hüzün ve sevinçlerini eserleri aracılığı ile bir mesaj haline dönüştürmüş, tüm benliği ve enerjisi ile kendini müziğine vermiştir. Duygulandıran, sevindiren türkülerin yanında bazen öven, bazen yeren ve vicdanlarımıza kadar gelerek sorgulatan türküleri vasıtası ile Bedo bizi muhabbete davet etmektedir.