Futbolda hakem hatalarının bu kadar gündeme oturduğu başka bir ülke var mı? Bilmiyoruz. Takımların yüksek tempoyla oynadığı, kazanmak için her yola başvurduğu muhakkak. Hakemlerin oyun içerisinde pozisyonları gözden kaçırması, hata yapması normal. Ancak ülkemiz futbolunda yapılan hataları normal karşılamak gittikçe imkansız hale geliyor. Hatalar bir takımın lehine veya aleyhine olunca yada çok aşikar, hatta sinsice denebilecek şekilde yapılınca, insanların aklı karışıyor, sinirleri alt üst oluyor.
Kimse aptal değil. Oyun kurallarını herkes iyi kötü biliyor. Bilmese bile, bilenler spor programlarında yorumluyor, oradan az-çok öğreniyor. Ancak bazen öyle hatalar yapılıyor ki, bunları yorumlamak için futbol alimi olmak gerekmiyor. Her şey gün gibi ortada ve tartışma götürmüyor.
Aynen Pazar günü Malatyaspora hakem Yunus Yıldırımın yaptıkları gibi
Bu yazıyı okuyacaklara peşinen bir noktayı hatırlatalım: Malatyalıyız. Bizler de Malatyasporu seviyoruz. Başarılı olmasını herkes kadar istiyoruz. Tüm bunlar, bizim nesnelliğimizi yitirip yorum yapacağımız anlamına gelmesin. Fanatik bir tavır içerisine asla girmeyiz. Kaldı ki, yaşanan facia çok açık; Malatyalı olsun olmasın herkes aynı şeyi söylüyor.
Türkiyede, futbolun içinde olup da hakemlere güvenen kaç kişi var? Bu konuda bir anket yapıldı mı bilmiyoruz, ama bu soruya olumlu cevap verilmeyeceği kesin. Tepeden tırnağa tüm kurumları siyasete ve adamcılığa bulanmış bir ülkede yaşanan kokuşmuşluklardan hakem camiasının nasibini almaması beklenemez. Son Federasyon başkanlığı seçimlerini anımsayın. Başkanlık seçimlerine geçmişte kimlerin, hangi güçlerin el attığını gözünüzün önüne getirin. Bizlerin bazen dudak bükerek geri kalmış ülke dediğimiz coğrafyalarda yaşanacak hadiseler yaşanmadı mı? Birileri Türkiyeyi futbola siyaset karıştırıyorlar diye FIFAya şikayet etse, Saddam Hüseyin dönemi Irak ve Libyanın aldığına benzer cezalar gündeme gelebilecek. Bereket kimse sesini çıkarmıyor ve şimdilik kaydıyla futbolumuz özerkmiş gibi yapıyoruz.
Futbola sirayet etmiş adamcılık hakemlerin terfilerinde, maç alıp almamasında etkili olmaz mı? Böyle bir ortamda hakemler ne kadar sağlıklı kafayla maç yönetirler? Hesap-kitap yapmadan maç yönetecek adamı hakemlikte yükseltirler mi? Bu sorulara da olumlu cevap vermek, maalesef, çok güç; hatta imkansız.
Malatyaspor-Kayseri Erciyes maçında yaşanan pozisyonları tekrarlamaya gerek yok. Artık herkes ezberledi.
Yalnız biz, başka bir noktaya dikkat çekmek istiyoruz. Senkerikin ilk yarıda attığı gol ile, ikinci yarı gole giderken aynı gerekçeyle kesilen atağı bir yana bıraktık. Diyelim, hakem görmedi, olabilir. Peki, Şenolun kendi kalesine attığı golde hakem nasıl hata yapıyor? Üstelik pozisyon orta hakemin önünde Üstelik yan hakem uygun açıda duruyor ve her şeyi görüyor. Sonra gole Kayseri Erciyes takımından kimse itiraz etmiyor. Tribünde oturan federasyon yetkililerinin bile çevresindekilere verse iyi olurdu dediği bilgisi bize ulaşıyor. Ayrıca Şenolun neredeyse yarısı olan Senkerikin rakibini düşürmesini Yunus Yıldırım hangi hakem mantığıyla yorumluyor?
Hadi gözüne güneş geldi bunu da kaçırdı diyelim Ancak futbolda hakem hatasının hiçbir şekilde kabul edilemeyeceği anlar var. Bunların birincisi kuralı uygulayıp cezasını kesmemektir. Yani hakem herhangi bir pozisyonda faul vermişse ve kurallar o tür faullere kart gerektiriyorsa, hakem kuralın belirttiği sarı veya kırmızı kartı vermek zorundadır.
Maçta Erciyes oyuncuları sayısız fauller yapıyorlar. Bunların bir bölümünün atağı kesmeye, oyunu soğutmaya yönelik olduğu aşikar. Yıldırımın eli cebine, Erciyes oyuncuları için, gitmiyor. Tek kartı Malatyasporun başarılı oyuncularından Toth Balazsa gösteriyor. Balazs, 4. sarı kartını görüp cezalı duruma düşüyor ve Denizlispor ile oynanacak hayati bir maçta şimdiden takımını eksik bırakıyor.
Hakemin bu hususta iyi niyetli olmadığının en güzel örneği 43. dakikada yaşanan bir pozisyon oluyor. Ani bir atakta Senkerik hızla kaleye yöneliyor. Çek oyuncu bu tür pozisyonlarda rakiplerini geçebiliyor. Ancak Gökhanın sert bir darbesiyle kendini yerde buluyor. Bu hareketin karşılığı, dünyanın her futbol sahasında sarı kart. Yıldırım sadece faul çalmakla geçiştiriyor. Pozisyonu yakından izleyen teknik direktör Ziya Doğan bile tepki gösteriyor. Bile diyoruz çünkü Doğan, hırslı yapısına karşın, saha içerisinde hakemle oynayan birisi değil.
Malatyaspor, bu sezon ilk kez hakem gadrine uğramıyor. Sezon başından beri kaybettiği en az 10 puan daha var. Malatyaspor, bu puanların yarısını bile toplamış olabilse, rahat yerde olacak. Tüm bu hatalar ve Malatyasporun dipten kurtulmasa bile moral bulacağı kritik Erciyes maçında yaşananlar, hayra alamet yorumlanamıyor.
Bu sorunların çözümü noktasında Malatyaspora, Malatya milletvekillerinin ne gibi katkı sağlayacağı Malatyalıların zihnini meşgul etmiyor değil. Kuşkusuz bu söylenirken kimse, Malatya milletvekillerinden devreye girip Malatyaspora avanta maç kazandırmasını talep etmiyor. İstenen, beklenen ve olması gereken Malatyasporun hakkının yedirilmemesi. Açıkçası bu konuda Malatya milletvekillerinin Malatyaspora pek katkı sağlayacak durumda olduğunu söylemek safdillik olur. Mevlüt Aslanoğlu hariç diğer milletvekillerinin Malatya sorunlarına ne kadar duyarlı olduğu hepimizin malumu. Dolayısıyla Malatyaspor yönetiminin göbeğini yine kendisinin kesmesi gerekecek. Onu da başarabilirler mi, bilmiyoruz.
Malatyaspor olgusuyla ilgili Malatyayı yönetenlerin akıldan çıkarmaması gereken çok önemli bir nokta var: Malatyaspor, tüm Malatyanın birlik ve beraberliğinin sağlandığı tek kurum. Pazar günü İnönü Stadının görüntüsü izlenmeye değerdi. Küme düşmemek için çırpınan bir takımın taraftarları tribünleri doldurmuş, başarı bekliyorlar. Sağcı-solcu, Alevi-Sünni, Türk-Kürt herkesin kaygısı Malatyaspor. Genciyle yaşlısıyla, Malatya doğumlu olsun olmasın kendisini Malatyalı sayan herkes omuz omuza Malatyaspor diyor. Bizler, sağ ve sol görüşlülerin birbirlerinin sokağından geçemediği 12 Eylül 1980 öncesi dönem, o günün jargonuyla, faşistler ve komünistlerin aynı tribünde nasıl Malatya, Malatya diye bağırdığına şahidiz.
73 yaşındaki taraftar Mustafa Coşanayın kalp krizi geçirip hayatını kaybetmesi çok acı olmakla birlikte, Malatyasporun Malatyalı için ne anlama geldiğinin bir göstergesi. 2 yıl önce benzer bir şekilde Mevlüt Kılıç tribünde yaşamını yitirmişti. 1972/73 sezonunda 3. Ligde şampiyonluğa oynayan Malatyasporun Erzincan deplasmanı dönüşü bir trafik kazasında, Nurettin Mazmanoğlu, Nurettin Kurtay ve İsmet Kirpi isimli 3 hemşerimizin vefatı o günleri yaşayanların aklında. Bu vesileyle yaşamını yitiren 5 insanımızı bir kez daha rahmetle anıyoruz.
Malatyasporda ortaya çıkan bu olumsuz tablonun tek sorumlusu hakemler değil. Ama onların bu tabloda büyük payı olduğu gerçek. Yönetim kurulu ve ligin 4. haftasından sonra göreve gelen Teknik Direktör Ziya Doğanın hataları yok mu? Elbette var, hem de önemli hatalar.. Onlar başka bir yazının konusu.
Bütün bunları yazarken, maç sonrası koridorlarda yaşandığı, TV ekranlarına yansıyan olaylarla ilgili de diyeceklerimiz var.. Lig TV, Malatyasporun yokedilen gollerinden daha çok, koridorlarda, hakem odası önünde, çoğunluğunu bipleyerek verdiği, geçmişte de benzer ve kontrolsuz hareketleri bilinen, birgün bu hareketleri nedeniyle Malatyasporun başına büyük iş çıkaracaklarını hep düşündüğümüz bazı yöneticilerin tepkilerini yayınlıyordu. Kulüp yöneticisinin fanatik- saldıran- küfreden bir fanatik gibi hareket etmesinden, hep o yöneticilerin mensubu oldukları kulüpler zarar görmüştür. Hele Malatyaspor gibi, bir saha kapatma cezası, bir seyircisiz oynama cezasından çok büyük zarar görecek konumdaki kulübün yöneticisiyseniz.. Bir türlü kendine hakim olamayan o yöneticilerin staddaki yeri, fanatik taraftarların yanıdır..
Ayrıca, maçın canına okumuş olan hakemin, maçtan hemen birkaç dakika sonra stadı terketmek istemesinin, stadın önünde yüzlerce gergin taraftar var iken acele gitme çabasının anlaşılır bir tarafı yok. Maçtan 10-15 dakika sonra apar topar uçağa yetişebilmek için, kapı önündeki gerginliğe, yüzlerce kızgın taraftara ve bir o kadar gergin yöneticiye, tüm bunlar nedeniyle daha gergin polise rağmen çıkıyor.. Apar topar polis minibüsüne bindiriliyor. Burada basın mensuplarıyla polis arasında gerginlik yaşanıyor. Taraftar farkedene kadar, polis güçlükle hakemi uçağa yetiştiriyor!.. Bu hakemin, Pazar günkü maçta iyi niyetli olduğunu düşünmüyoruz. Teferruatı yukarıda.. Bir de, maç sonrası uçağa yetişmek için yaptıklarıyla, bir başka olaya daha yolaçmasına ramak kalıyor.. Çok gergin geçen, biri tartışılır 2 golünü iptal ettiği takımın sahasında; gerginlik azalıncaya, kalabalık dağılıncaya kadar hakemi stad içinde tutmak, kendi isteğine rağmen dışarının uygun olmadığını, çıkılması halinde kalabalığın tahrik edilmiş olacağını, gerekirse bir iki saat beklemesini söyleyecek bir yetkili orada yok muymuş, o da ayrı bir merakımız?
Malatyahaber.com