Devletin deprem sonrası Elazığ'da olduğunu ve krizin doğru yöneltildiğini belirten CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol," Şu anda Elazığ'ın ihtiyacı olan hükümetin siyasi iradesi. Depremden kaynaklı hak kayıplarının, mal kayıplarının sorununun çözümüyle ilgili beklenti var"dedi.
CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, TBMM'de konuşma yaparak, 24 Ocak'ta meydana gelen depremle ilgili bilgi verip, beklentilerin ve sorunların çözümleriyle ilgili talepte bulundu.
Elazığ'ın Türkiye'nin en milliyetçi ve muhafazakar kentlerinden birisi olduğuna değinen Milletvekili Erol," Elazığ milliyetçiliği, kafatasçılıktan, muhafazakarlığı da radikal bir anlayıştan kaynaklı değildir. Elazığ'ın muhafazakarlığı ve milliyetçiliği devletçilikten gelen bir anlayıştır ve devlet söz konusu olduğunda Elazığ'da akan sular durur, etnik kökenine, siyasi kimliğine bakılmaksızın herkes devletine sahip çıkar.AK Parti Grubuna seslenmek istiyorum. Elazığ, AK Parti'nin kuruluşundan bugüne kadar istisnasız ve kesintisiz sürekli destek veren bir şehirdir. Yani bugün benim sizden talebim, Elazığ halkının siyasi olarak size verdiği desteğinin vefasını ve sonuçlarını almak. Elazığ halkının AK Parti'den istekleri, talepleri, beklentileri var. Ben de o ilden seçilmiş bir milletvekili olarak sizin o kente sahip çıkmanızla ilgili beklenti içinde olduğumuzu ve Elazığ halkının beklenti içinde olduğunu söylemek isterim. Çünkü, bakın, 18 yıl içerisinde Elazığ'ın çevresindeki bütün illerden bakan çıkmıştır. Bingöl'den, Diyarbakır'dan, Sivas'tan, Malatya'dan, Maraş'tan, Antep'ten, bütün illerden. 18 yıllık AK Parti iktidarları döneminde bakan verilmeyen tek il Elazığ'dır"dedi.
"Deprem sonrası devlet Elazığ'daydı, şimdi hükümetin siyasi iradesine ihtiyaç var"
24 Ocak'ta Elâzığ'da 6,8 büyüklüğündeki depremi anımsatan Milletvekili Erol," Deprem sonrası devlet Elazığ'daydı ve kriz doğru yönetildi, oradaki krize doğru müdahale edildi, vatandaşın anlık beklentileri, talepleri karşılandı. Bu, devlet aklıydı.Orada Cumhurbaşkanı vardı, bakanlar vardı, hükümet vardı, siyasi partiler vardı, Türkiye'de siyasi parti ayrımı yapmaksızın bütün belediyeler vardı, kamu kuruluşları vardı, sivil toplum örgütleri vardı. Devlet budur ve Türkiye'nin 81 ilinin 83 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı vardı. Devlet oradaydı. Şu anda ihtiyacımız olan Elazığ'ın ihtiyacı olan hükümetin siyasi iradesine ihtiyacı var. Bu sorunlarının çözümü. Depremden kaynaklı hak kayıplarının, mal kayıplarının sorununun çözümüyle ilgili beklenti.Bakın, şimdi bir kanun teklifi geldi. Biz, daha ilk gün, burada, Elazığ depremiyle ilgili sürecin takip edilmesi, sorunların tespitiyle ilgili beklentilerin, taleplerin neler olabileceği konusunda bir araştırma önergesi verdik, bir komisyon kurulmasını talep ettik ve örnek verdik. Dedik ki, Afet kapsamında olabilecek deprem, sel, yangın, zelzele, aklınıza ne gelirse, bunlarla ilgili 1959 yılında hazırlanan 7269 sayılı Kanun bugün ne Elazığ'ın ne de bu afetleri yaşayan başka bir kentin ihtiyaçlarına karşılık verecek içerikte değildir. Erzincan depreminde o günkü hükümet bunu yapmış. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Başbakan Süleyman Demirel afete maruz bölge ilan etmişler. Sonra, sorunların çözümüyle ilgili, 3838 sayılı Kanun'la ek maddeler çıkarılarak Erzincan, Gümüşhane ve Tunceli kapsam içerisine alınmıştır"ifadelerini kullandı.
"KDV ve vergi almayın"
Konuşmasını sürdüren Erol," Bugün, 1959 yılındaki kanunlar Elazığ'ın sorunlarını, orada insanlarımızın, yurttaşlarımızın, fakirin fukaranın, yetimin hakkını çözecek değil.Türkiye'deki en büyük barajlardan biri Keban Barajı'dır, elektrik üretimi yapar. Şimdi bu halkın milli serveti olan işletmeyi özelleştireceksiniz bir deprem olmuş, vatandaşın mağduriyeti var elektrik parasını şirkete ödemeyi garanti haline getireceksiniz. Bir yıl ertelemek çözüm değil ki. Erteledin de bir yıl sonra vatandaş bunu nasıl ödeyecek. Sen faizini istediğin kadar öde, vatandaş nasıl ödeyecek. Bu gibi durumlarda işletme sahipleri, kesinlikle, o bölgede yaşayan insanlardan ne elektrik ne doğal gaz parası almamalı. Benim bir önerim var, bir yıl erteleme varsa bile en azından KDV'sini ve vergilerini muaf tutun. Yani sonuçta bunu devlet alacak. Siz bir tarafta 'Vatandaşın mağduriyeti var' diye erteleme getiriyorsanız o fatura üzerinden KDV ve vergi almayın. En azından vatandaşın lehine gelişecek bir sonuç olsun.Elazığ depreminde, otuz gün boyunca yalnızca ben değil, ilin 5 milletvekili, belediye başkanları, vali, hepimiz günde yirmi saat sokak sokak gezerek devletin büyüklüğünü, devletin fakir fukarayı çaresiz bırakmayacağını ve vatandaşın da devlete olan güveninden asla şüpheye düşmemesini söyledik"diye konuştu.
Depremzede bir vatandaşla konuşmasını da aktaran Erol,"Vatandaşın birisi beni bir gün yakaladı sordu, "Ben evimi alırken banka kredisi kullandım. Şu anda bankaya borçluyum. Benim evim yıkıldı, devlet bana ev yapacak, bu sefer beni borçlandıracak yani ben 1 ev için 2 kredi ödeyeceğim." Bir eve iki kredi. İşte sorun, bunun çözümünü bana bir söyleyin. Elazığ halkının beklentilerine cevap vermek için elinizi vicdanınıza koyarak siyasi iradenize göre değil, insani ve vicdani duygularınıza göre değerlendirme yapmanızı bekliyorum"diyerek sözlerini tamamladı.