Güven AKINCI
guvenakinci@hotmail.com
Ofsayt kuralını bilmeyen stadyumlar dolusu insan olduğu söylenir ya hep, ben işte bu Tez`e esaslı bir şerh bırakmak istiyorum. Şöyle ki, ofsayt kuralını bilmemek ögrenmeyi gerektirir, ilgilisine öğrenmek çok da kolaydır. Öğrenilen bilginin vasat bir beyinde(haftada üç futbol müsabakası izlendiği varsayılarak) hemen unutulması mümkün olmadığına göre, bu iş bir görme meselesidir. Yani neymiş? Ofsayt kuralı bilme değil bir görme mevzuudur.
Lafın gelişi ile yazının gelişi aslında çok başka şeyler. Topun gelişi ise konumuzla ilgisi olmayan bambaşka bir şey! İstatislik ilmine gönül verenler ile futbola gönül verenler kafa kafaya verip, Acaba topun gelişine çakıldığında, gol olma olasılığı nedir? sorusuna cevap aradılar mı, onu bilmiyorum. Ancak acizhane kalem işlerine bulaşmış birisi olarak bildiğim o ki, yazının gelişine çakılan vole, gol olmadığı gibi mazallah absürd şekilde taç da olabilir ki, insanı kale önündeki topu taça atan adam konumuna düşürür.
Hani yurdum yarı entellektüelinin tartışırken kullandığı kaçamak bir kalıp vardır ya! Şöyle Efendim, siz elmalarla armutları karıştırıyorsunuz!(Tamam kızmayın, yurdumun ekşi sözlükçü(*) yarı entellektüellerini dışarda tutuyorum) ben bu kalıp üzerine derin derin düşününce anladım ki; kavramları karıştırmak, diş fırçasiyla traş bıçağını karıştırmaktan daha az tehlikeli. Ne alakası var? dediğinizi duyar gibiyim. Peki o zaman, kaç erkek okuyucumuz sabah mahmurluğuyla aynanın önüne gelip, diş macunu ile traş köpüğünü(tabi ki tüplü olanını) hayatında bir kez olsa da karıştırmış olmasın?
Son zamanlarda aklıma takılan bir diğer konu ise, sadece Malatya`da ve Malatyalılar`ın oldukları ortamlarda duyduğum yürüyen(kendileri fiilden türemiş isimdirler efendim!) kelimesi. Nedir, insanda ürküntü oluşturan bu manası derin kelimenin karşılığı? Şimdi bu kelimenin anlamını kavramak için önce, isim tamlaması konusuna dönüp bir gözden geçirmek lazım(Evet evet! Lisede edebiyat dersindeki isim tamlamasından bahsediyorum. Bu arada Malatya Lisesi`nden edebiyat hocam Aliye Taner Mızıkacı hanımefendiyi hürmetle hatırlayarak). Konumuza tekrar dönersek, yürüyen tek başına insanın aklına olmadık şeyler getirse de bunu, bir başka kelime ile yan yana getirdiğimizde hemen gözleriniz ışıldayıp Ahhaaa! diyeceksiniz emin olun. Dikkat! Hazır mısınız? Yazıyorum: Arabanın yürüyeni!!!?
Bütün kenara itilmişliğine rağmen Reha Muhtar`ın bende acı veren bir yeri vardır. Korkuyorum, Türk televizyonculuğuna adını altın harflerle yazdırmış, heyecanı vücuduna entari kılmış bu tv büyücüsü bir gün çıkıp gelecek odalarımıza. Sevenleri Nuri Alçovari bir örgütlenmeyle, ses verecekler ötelere.Coğalacaklar. Ellerindeki gömlek kalıpları, idraklerimizin, kumaşa ipe bürünmüş hali olacak. Ve idraklerimiz, Reha Muhtar patentli gömleklerle(**) var olacak, yeryüzünde. İste o zamanda ölmüş olmayı gönülden dilerim. Hafakanımdır, karabasanımdır ve dahi kâbusumdur. Kafamı bozanlara, ettiğim bir nevi bedduadır, Reha Muhtar. Derler ya Taş olasın! diye, ben bu kadar ağır bir bedduadan imtina ederek Reha ol! Muhtar ol! Reha Muhtar ol inşallah! diyorum.
Son olarak, Sayın Valimiz, Sayın Belediye Başkanımız, Sayın Rektörümüz hizmet-i şahaneleriyle şehr-i Malatyamızı inkişaf ettirmişlerdir. Şu satırların müellifi fakir, bugüne değin zihn-i teşvişiyle fevkalâde hataya garkolmuştur. Tevekkeli diş macunu misali serdedilmemiştir. Erkânı devletlülerimiz ve sadık mesai yârenleri muhayyel akl-ı beşer sadedinde kabul buyursunlar acizi. Muharrer vesikalar ehemniyetsiz cahil muarrızıdır. Tekerrürü vaki olmayacaktır!
_________________
(*) Ekşi Sözlük: Son dönemde ülkenin akıllı cocuklarinin demir attigi bir liman, bir portalın adı oldugunu ögrenmis bulundum.
(**) Rahmetli Cemil Meric`in Ideolojiler idrakimize giydirilmis deli gömlekleridir! (Bu Ülke)sözünden ilhamla..