Bitmeyen Senfoni: Hasançelebi Projesi
Düşünüyorum da yerel siyasetçiler Hasançelebi'deki bu durumu biliyorlar mı?
Raşit KISACIK Yazdı
TDÇİ Genel Müdürlüğü ülkemizdeki entegre demir çelik fabrikalarının kullandığı ithal demir cevheri yerine, yurt içindeki mevcut rezervlerin ülke ekonomisine kazandırılması için Malatya-Hekimhan-Hasançelebi demir madeni sahasını tekrar tekrar değerlendirmeye almıştır.
Hasançelebi Konsantrasyon ve Peletleme Tesisi projesinin gündeme alınmasının ana hedeflerinden en önemlisi, ülkemizde bulunan 3 Entegre demir çelik tesisinin yıllık (yaklaşık) 3.200.000 pelet tüketiminin ancak 1.000.000 tonunun DİVHAN Pelet Tesisi‘nden karşılanıyor olması ve 2.200.000 tonun ithal edilmesi nedeniyle ülkemizden önemli bir miktarda döviz çıkışının önüne geçilmesi planlanmıştır.
Hasançelebi‘de bulunan % 5-32 tenör aralığında 1,5-2 milyar ton demir cevheri rezervi için TDÇİ Genel Müdürlüğü‘nce kurulması planlanan Konsantrasyon ve Peletleme Tesisi projesinin yatırım bedeli araştırılmış ancak bulunamamıştır. Bunun üzerine devlet teşviki ile özel sektörce hayata geçirilmesi çalışmaları başlatılmıştır. İTÜ Maden Fakültesi‘nce bu tesisin fizibilite çalışmaları yapılmış ancak; maden sahası ortasından geçen dere, demiryolu ve karayolunun gerek maden işletmeciliği gerekse de peletleme tesisinin kurulacağı yer açısından sakıncaları olduğu gözlenmiştir.
Hasançelebi Peletleme tesislerinin faaliyete geçebilmesi açısından karşılaştığı sorunları şu şekilde sıralamak mümkündür.
İTÜ Maden Fakültesi‘nce hazırlanan ön fizibilite projesine göre tesisin özel sektörce kurulması ve çalıştırılmasını öngören bir çalışma TDÇİ Genel Müdürlüğü‘nce başlatılmış, bu konuda özel sektörden teklif beklenilmiştir. Ancak bu projeye sadece Park Teknik firması Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı ve TDÇİ Genel Müdürlüğü‘nün de içinde bulunacağı bir konsorsiyumla bu işi yapabileceğini belirtmiş ve üretilecek olan 1.500.000 ton/yıl pelet için 3 entegre Demir çelik Fabrikası‘ndan da alım garantisi istemiştir.
Hasançelebi Peletleme Tesisi‘nin kurulacağı alan ve madencilik faaliyetlerinin sürdürüleceği sahanın genişliği ve büyüklüğü göz önüne alındığında; maden sahasının tam ortasından geçen dere yatağının (Baraj inşaası zorunluluğu söz konusudur) ve delme-patlatma uygulamaları içinde karayolu ve demiryolu güzergahlarının değiştirilmesi gerekmektedir. Henüz fizibilitesi yapılmamış olan bu çalışmaların çok büyük maliyetler doğuracağı açıktır.
Hasançelebi Peletleme Tesisi için madenciliğin yapılması planlanan alanda ortalama cevher tenörünün % 19 olduğu düşünülürse (Divriği peletleme yapılan cevher tenörü % 54-57‘dir) tesis işletme maliyetlerinin çok yüksek olacağı açıktır.
Hasançelebi Peletleme projesinin en büyük handikabı ise TiO2 sorunudur. Fizibilite ön projesinde TiO2 oranı % 0,64 olarak verilmektedir. Bu değer yine ülkemizde üretilmekte olan DİVHAN peletlerinde % 0,05-0,06 arasında değişmektedir. Görüleceği üzere DİVHAN peletine göre çok yüksek TiO2 içeren Hasançelebi peletinin entegre demir çelik tesislerinde kullanılması sınırlı kalacaktır.
Yüksek miktardaki TiO2 yüksek fırınlarda cürufun akışkanlığını olumsuz etkilediği gibi hazne tıkanmasına yol açmakta ve kok sarfiyatını arttırmaktadır. Dünyada yüksek oranda TiO2 içeren cevherler ancak çalışma ömrünün en az yarısından fazlasını tamamlamış yüksek fırınlardaki aşınan haznenin daha uzun süre dayanması amacıyla özel bir şekilde ve sınırlı olarak kullanılmaktadır.
Bu verilerin ışığında Hasançelebi Peletleme Tesisi‘nde üretimi yapılacak olan peletin TiO2 sorunu nedeniyle ülkemizdeki 3 entegre demir çelik tesisi incelendiğinde yılda yaklaşık 800.000-1.000.000 ton civarında kullanılabileceği bilinmektedir.
YETKİLİLERE SORDUM “ÇÖZÜM NE?” diye. Bakın aldığım yanıt;
“Sorunun çözümü, nakliye için yolların kullanılabilir hale getirilmesi falan değil. Öncelikli olarak bu tesisin istenilen şekilde çalıştırılmasıdır.
Buradaki sorun 40 yıldır hatta daha öncelere dayanmaktadır.
Türkiye demir cevheri üretiminde en büyük sorun yüksek tenorlu ( %50 Fe ve üzerinde) direkt şarja müsait demir cevheri rezervinin az olmasıdır. Bu durum Türkiye‘de 1.200.000.000 ton görünür+muhtemel rezerve sahip düşük tenörlü demir cevheri yataklarının ne kadar önemli olduğunu gösterir.
Malatya-Hekimhan-Deveci demir yatağındaki Limonit cevherinin altında görünür+muhtemel rezervi 85.000.000 ton olan % 37 Fe ve % 3,5 Mn içeren Siderit cevherinin kalsine edilerek % 50 Fe ve % 4,8 Mn içerecek kalsine ürün haline getirilebilecektir. MTA Genel Müdürlüğü ile bir yabancı firmanın 1981 yılında hazırladığı fizibilite etüdünün ekonomik olduğu ortaya çıkmıştır. Hasançelebi Peletleme tesisinin 1/3 maliyetine gerçekleştirilebilecek böyle bir projenin günümüz şartlarına uyarlanarak hayata geçirilmesi gerekmektedir.”
DÜŞÜNÜYORUM DA HEMEN HER GÜN YEREL TV’LERDE ARZ-I ENDAM EDEN YEREL SİYASETÇİLER HASANÇELEBİ’DEKİ BU DURUMU BİLİYORLAR MI? YA DA HABERLERİ VAR MI?