Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, partisince Malatya’da düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, “Açık konuşuyorum: Askerimizi, polisimizi, öğretmenlerimizi, sivil vatandaşlarımızı, bebekleri katleden PKK’yla da; devletimize sızıp, ülkemizi ABD’nin uydusu haline getirmeye çalışan, darbeye kalkışıp 251 vatan evladını şehit eden FETÖ’yle de helalleşmeyeceğiz. Ortada işlenen suçlar var, sorulması gereken hesaplar, verilmesi gereken cezalar var.” dedi.
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’nin katıldığı “Sevdamız Türkiye – Hedef 2023” adlı miting Yeni Camii önündeki Soykan Parkı Meydanı’nda gerçekleştirildi.
-"2023 seçimlerinin ilk mitingini Malatya’dan başlattık."
2023’de yapılacak seçimler için partisince düzenlenecek olan mitinglerin ilkini Malatya’dan başlattıklarını belirten BBP Genel Başkanı Destici, “2023 Seçimleri için yapacağımız mitinglerimize sizin şehriniz Türkiye’nin gözbebeği, Kayısı diyarı, Malatya’yla başlamak istedik. Çünkü, Malatya, geçmişten bugüne, hep değerlerimize sahip çıktı. Malatya, Turgut Özal gibi vatana, bayrağa, ezana, Kur’an’a bağlı evlatlar yetiştirdi. Ve Malatya, vatana, bayrağa, ezana, Kur’an’a bağlı evlatlarına da sahip çıktı. Biz Malatya’yı sevdik, Malatya’da bizi sevdi. Bugün, Malatya’da, sevdiklerimizle, bizi sevenlerle birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyorum.” dedi.
-“Sayısız oyunlar tertip ettiler, ediyorlar”
Ortadoğu’nun petrolünü yağmalamak için Osmanlı’yı parçalayan güçlerin bu kez Doğu Akdeniz ve Ege’deki enerji kaynaklarına ulaşmasını engellemeye çalıştığını belirten Desteci şöyle devam etti:
"Suriye’deki iç savaşın tarafları, önce masum sivilleri, Suriye’de yaşayan soydaşlarımızı, sonra sınırlarımızı hedef aldı. Küresel güçler, Suriye’de, adım adım, ilk hedefi “Türkiye’nin toprak bütünlüğü” olan bir terör devleti kurdurmaya çalıştılar. Kabul de etmedik, boyun da eğmedik. Ne ABD ne Rusya hiçbirine boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Başkası olacağına güney sınırımızda komşumuz PYD olsun diyen hainlerin dostları gafillere de meydanı bırakmayacağız. Mehmetçiğimiz, Suriye’de, barışı, soydaşlarımızı, sınırlarımızı, koruyor, varlığımıza ve istikbalimize karşı yönelen tehditlere karşı başarıyla görev yapıyor. Allah onları her daim muzaffer eylesin. Şehitlerimizi rahmet, gazilerimizi hürmetle yâd ediyorum. Ortadoğu’nun petrolünü yağmalamak için Osmanlı’yı parçalayan güçler, bu kez Doğu Akdeniz ve Ege’de, hakkımız olan enerji kaynaklarına ulaşmamıza engel olmak için, sayısız oyunlar tertip ettiler, ediyorlar. Libya’da, Akdeniz’de, Ege’de, haklarımızı, hukukumuzu korumak için önemli adımlar attık. Ve hiçbirine aldırmadan güçlü ve kalıcı adımlar atmaya devam edeceğiz. Türk Dünyası’yla aramıza bir hançer gibi sokulan Ermenistan’ın, dünyanın gözleri önünde, Karabağ’da, 30 yıldır süren işgaline ve cinayetlerine, Azerbaycanlı kardeşlerimizi destekleyerek “Dur!” dedik. Soykırım yapılarak işgal edilen Karabağ’ı kurtardık. İnşallah sıra Doğu Türkistan’a da, Kafkaslar’a da gelecek. Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz, hiçbir dönemde olmadığı kadar, artarak, sağlam ve güçlü bir şekilde gelişiyor. Bunları elbette milletimizin karakteriyle, devletimizin gücüyle, hükümetimizin iradesiyle ama en çok, içinde olduğumuz Cumhur İttifakı’nın kararlı, desteğiyle sağladık. Yaşadığımız zor günlerin arkasından, bence çıkarmamız gereken en önemli ders şu olmalı: Biz el ele verdiğimizde, birlik olduğumuzda, değerlerimize sarıldığımızda, fani olan hiçbir güç bizi yıkamaz, yok edemez, ilerleyişimizi durduramaz.”
-“İnşallah bu kez aynı üzücü hatıraların bir benzerini yaşamayacağız”
Yerli otomobil üretimi konusunda da konuşan BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, “Biliyorsunuz, Türkiye'nin vizyon projesi TOGG'un seri üretiminin gerçekleştirileceği Gemlik Kampüsü’nün açılış töreni yapıldı. Projeyi ve projenin üretim aşamasına geçmesini, pek çok açıdan önemli buluyoruz: Bunlardan biri, otomotiv sektöründe, artık “kendi markamızla” üretici ve ihracatçı durumuna geliyor oluşumuz. Ulaşımda dünyanın en önemli trendi olan elektrikli araçlar sektöründe, uluslararası rekabetin aktörlerinden biri haline gelme şansını yakalıyoruz. Petrole olan bağımlılığımız ve fosil yakıtların çevreye verdiği zararlar, bu projenin önemini bir kez daha artırıyor. Ülkemizdeki her gelişme, her ilerleme, her yatırım, bize ancak mutluluk verir. Vatanını, Milletini seven herkese de mutluluk vermesini bekleriz. Biz, henüz Cumhuriyetin ilk yıllarında, kendi silahını üreten ve silah üretiminde belirgin bir gelişme gösteren ülkeydik. Cumhuriyetin ilk yıllarında uçak üretiyorduk, ürettiğimiz uçakları ihraç ediyorduk. Türkiye, 60’lı yılların başında, 60 yıl önce, kendi otomobilini üretmek için önemli bir adım atmıştı. Bugün TOGG’a karşı da benzerlerini gördüğümüz; küçümsemelerle, aşağılık kompleksleriyle, müstemleke zihniyetiyle; üretim toplumu olmamızı, dünyayla rekabet etmemizi istemeyenlerin, başka ülkelerin, içerideki işbirlikçilerinin gayretleriyle; çok sayıda gelişme hamlemiz maalesef akamete uğratıldı İnşallah bu kez aynı üzücü hatıraların bir benzerini yaşamayacağız. Bu projenin, pek çok sektörde gelişim sürecinin ivmesini artıracağını düşünüyorum. Projenin, ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Emeği ve katkısı olan herkese ve her kesime de şükranlarımızı sunuyoruz.” İfadelerini kaydetti.
-“PKK ve FETÖ’yle helalleşmeyeceğiz”
BBP Genel Başkanı Desitci şöyle devam etti:
“Terörle; PKK’yla, FETÖ’yle mücadelemizde aynı kesimlerin direnciyle karşılaşıyoruz. Karşılaştığımız her ihtilafta, Türkiye’nin uluslararası alandaki hasımları, içimizde taraftar bulabiliyorlar. Karşılaştığımız hemen her meselede, yüzeyi kazıdığımızda karşımıza çıkan ABD, çekinmeden, “Türkiye’de bir yönetim değişikliği gerçekleştireceklerini”, bunu da “muhalefetteki yani 6’lı masadaki dostlarıyla birlikte yapacaklarını” söyleyebiliyor. Buna izin verecek miyiz? Asla. Bunu gerçekleştirmek için uydurma gerekçelerle, Türkiye’ye, ekonomik, askeri, siyasi yaptırımlar uyguluyorlar. “ABD’nin” ve “dostlarının” Türkiye’de yönetimi belirlemesine izin verecek misiniz? ABD’yle problem yaşarken Biden’den taraf olanların; Fransa’yla karşı karşıya geldiğimizde Macron’un tarafını tutanların; Karabağ Savaşı’nda Ermenileri, Paşinyan’ı destekleyenlerin, Yunanistan’a karşı Ege’de, Akdeniz’de, Kıbrıs’ta, Türkiye’nin hukukunu korumak yerine Miçotakis’i haklı bulanların, Türkiye’de yönetimi belirlemelerine izin verecek misiniz? Elbette vermeyeceğiz. Biliyorum, sandık önünüze geldiğinde bunca saçmalığa, bunca rezilliğe, bunca ihanete “DUR!” diyeceksiniz.
Açık konuşuyorum: Askerimizi, polisimizi, öğretmenlerimizi, sivil vatandaşlarımızı, bebekleri katleden PKK’yla da; devletimize sızıp, ülkemizi ABD’nin uydusu haline getirmeye çalışan, darbeye kalkışıp 251 vatan evladını şehit eden FETÖ’yle de helalleşmeyeceğiz. Ortada işlenen suçlar var, sorulması gereken hesaplar, verilmesi gereken cezalar var. Ortada, milletimizin eğitim, sağlık, altyapı, üretim gibi alanlarda kullanılacakken, terörle mücadeleye harcanmış 2 trilyon doların neden olduğu bedeller var. Fakat bu 2 trilyon doları PKK ile değil de yatırım, istihdam için kullanılsaydı bugün dış borçla, faizle değil daha refah günler yaşıyorduk. Ülkemizde, başta, güvenlik ve yargı kurumları olmak üzere, devlet kurumlarına verilmiş, telafi edilmesi güç zararlar var. 15 Temmuz’da katledilen yüzlerce vatan evladının kanları var. Affetmeyecek, bilakis gereğini yapacağız.”
-Kılıçdaroğlu’na başörtüsü tepkisi
Başörtüsü ile ilgili tartışmalar konusunda ise Destici şunları kaydetti:
“Türkiye, dünyada ve bölgemizde süregelen problemler yumağı içinde var olma savaşı verirken, ülkemizin Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı, “Başörtüsü sorununu çözmek için yasa teklifi vereceklerini” açıkladı. Şimdi size soruyorum. Türkiye bu problemi niye yaşadı? Türkiye, hatırladıkça bile utanç duyduğumuz hadiselerle neden karşı karşıya kaldı? Ya da bu zulümleri bu millete kim yaşattı? Bunun “CHP” dışında ya da “CHP zihniyeti” dışında bir cevabı var mı? Yok. Türkiye’nin geçmişte yaşadıklarını, gençlerimiz bilmeyebilirler, hatırlamayabilirler. O dönemde yaşanan, Türkiye’nin sosyal ve siyasal iklimini bütünüyle etkileyen hadiseler, bugünün gençlerine anlamsız, anlaşılmaz gelebilir. Yine gençlerimiz için, yaşananların bir kısmını hatırlatmak istiyorum: Hayatlarını, inançları gereği tesettüre riayet ederek sürdürmek isteyen evlatlarımızın, kadınlarımızın, kamuda herhangi bir görev yapabilmeleri mümkün değildi. Üniversiteye girmeleri, Öğrenim görmeleri mümkün değildi. Seçimle gelinen herhangi bir göreve aday olmaları, seçildikleri taktirde görev yapmaları mümkün değildi. Artık cinnet boyutuna gelen bu düşmanlık öyle bir boyut almıştı ki, öğrencilerimiz, okullarından sürüklenerek atıldılar. İçlerinde şehit annelerinin, annelerimizin de bulunduğu, ordu mensuplarının yakınları; ameliyat olmak için gittikleri askeri hastanelere, çocuklarının düğünü için gittikleri orduevleri dahil olmak üzere, TSK’ya ait hiçbir birime alınmadılar. Türkiye uzun süre, “eşi başörtülü” siyasetçilerin bile, devletin makamlarında görev yapamayacağı tartışmalarına maruz kaldı. Neredeyse hiçbir Avrupa ülkesinde, hatta Müslüman olmayan herhangi bir dünya ülkesinde görmediğimiz bu utanç verici düşmanlığı, kısıtlamaları, tehditleri, yasaklamaları, kendi ülkemizde yaşadık.
2008 yılında gerçekleşen ve kamuda başörtüsü yasağını fiilen kaldıran anayasa değişikliğine itiraz edenlerden biri, CHP’nin o günkü Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu’ydu. 2008’deki düzenlemeye, “Yapılmak istenen, Türkiye'yi Ortaçağ karanlığına geri götürmek ve 85 yıllık Cumhuriyet'in rövanşını almaktır.” şeklinde utanç verici bir cümleyle itiraz etmişlerdi. Hatırlayacaksınız, CHP’nin başörtüsüyle ilgili kanun teklifi oyununa, “Samimiyseniz gelin Anayasa değişikliği yapalım.” demiştim. Cumhur İttifakı’nın diğer partileri, Ak Parti ve MHP’nin, aynı yöndeki çağrılarına, CHP, tahmin edilebileceği ve beklendiği gibi “Hayır” dedi. Bu istismardan artık bıktık. Bu ikiyüzlülükten artık usandık. Milletimiz de bıktı ve usandı. Milletimiz, sandık önüne geldiğinde, bu gerçekler ışığında, bu bitip tükenmek bilmeyen istismarların gereğini yapacaktır. Buna yürekten inanıyorum. “Başörtüsü meselesi”ni, sadece “inanç ve vicdan hürriyeti”ne müdahaleden ibaret olarak da görmüyorum. Bu yasak, fiilen, kız çocuklarımızın öğrenim görmelerine, kamuda, siyasette, yönetimde, hak ettiklerince yer almalarına da engel oldu. Yıllarca, “çağdaşlık” gerekçesiyle, kadınlarımızı, okullara, kamu görevlerine, bilime, sanata, siyasete, yönetime sokmamak için, delirmiş gibi mücadele eden bir zihniyetle karşı karşıya geldik. Türkiye artık bu çarpıklıkları yaşamamalı. Türkiye bu çarpıklıkları inşallah bir daha yaşamaz. Bunun için de anayasa değişikliği şarttır. Şimdi adalet bakanlığımızın öncülüğünde Cumhur İttifakı’mız tarafından hazırlanan iki maddelik, başörtüsü serbestisini ve ailenin korunmasını temel alan anayasa değişikliği teklifi Meclis’teki diğer partilerle de paylaşıldı. Şimdi göreceğiz kim samimi olarak başörtüsü serbestliğinden, inanç hürriyetinden ve ailenin korunmasından yana kim de yasaklardan ve sapkın yaşamlardan yana.”
- "Biz diyoruz ki tamamen kaldırılsın"
Destici, seçimlerde 5 partiye para yardımı yapılacağını anlatarak, şöyle devam etti:
"Biz diyoruz ki tamamen kaldırılsın. Biz bir kuruş almadan sizlerin desteği, üyelerimizin aidatıyla yolumuza devam ediyoruz. Buradan Anayasa Mahkemesine bir kez daha sesleniyorum, bu milletin parasını vatan hainlerine vermeyin. Zaten kapatma davası sürüyor. Diyelim ki kapatıldı, parayı da verdiniz bu parayı geri alabilecek misiniz? Yok, para gitti PKK'ya. Dünyanın hiçbir yerinde terör örgünün partisi olmaz, olursa da açık durmaz."
- "Yunanistan'a diyoruz ki aklını başına al"
Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti'nin de Türk milletinin de Yunanistan'dan toprak talebi olmadığını aktaran Destici, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kıbrıs'taki Türk varlığını yok etmek' gibi korkunç ve insanlık dışı bir planı, devlet politikası olarak ilan etmek gibi bir alçaklığa, utanmazlığa, hukuk tanımazlığa rağmen olmamıştır. En üst derecede görev yapan çapsız Yunan politikacılarının, 'İstanbul'u alacağız', 'Ankara'ya bir saatte gireriz' türü dangalaklıklarına rağmen olmamıştır. Uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Ege'yi Türklerin geçişine kapatmaya çalışmak ve adaları silahlandırmalarına rağmen olmamıştır. Bugün yine Yunanistan tarafından 'olmamıştır' yerine 'olmamıştı' demeye zorlanıyoruz. Buradan Yunanistan'a diyoruz ki aklını başına al yarın iş ciddiye binerse ne Avrupa Birliği ne de ABD seni kurtaramaz. Bir anda Türk uçaklarını semalarında, Tayfun füzelerini Atina'da, kahraman Türk askerinin postallarını Batı Trakya'da ve Selanik'te görürsün diyorum."
Türk Silahlı Kuvvetlerinin kimyasal silah kullandığı iddialarını eleştiren Destici, "Hiç kimse ama hiç kimse kahraman Türk ordusuna ve büyük Türkiye Cumhuriyeti Devletine 'kimyasal silah kullandı' iftirasını atamaz. Bu aziz millet ve onun kahraman ordusu tarihin hiçbir döneminde soykırım da yapmamıştır, kimyasal silah da kullanmamıştır. Zaten TSK envanterinde böyle bir silah olmadığını açıklamıştır. Ama bu arada görüldüğü gibi bunların tarafı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ya da kahraman ordumuzun tarafı değil PKK'nın, YPG'nin, PYD'nin ve emperyalistlerin tarafıdır." diye konuştu.
-“ABD’nin FETÖ’yle, PKK’yla yapmak istediklerini de biliyoruz”
ABD’nin Türkiye’de yürüttüğü faaliyetlerin ve işbirliklerin farkında olduklarını belirten Destici şöyle devam etti:
“Türkiye, ABD’nin uydusu olmayacak kadar büyük bir ülkedir. Hiçbir şart, Türk Milleti’ne, ABD’nin uşaklarının üniformasını giydiremez. ABD’nin, Türkiye’nin ekonomisi üzerinden, Suriye üzerinden, Yunanistan üzerinden, Ermenistan üzerinden, Türkiye’nin aleyhine yürüttüğü faaliyetlerin farkındayız. ABD’nin FETÖ’yle, PKK’yla yapmak istediklerini de biliyoruz. Türkiye’deki birtakım siyasilerle kurdukları ilişkilerin, iş birliklerinin de farkındayız. Bu siyasetçilerden, ABD’nin, uluslararası platformlarda ve bölgemizde, taşeronları aracılığıyla gerçekleştirdikleri, Türkiye’ye yönelik hamlelerine karşı bir cümle duydunuz mu? Dün ülke işgal altındayken, “Güçlü devletlere karşı savaşamayız.”, “Mandayı kabul edelim.”, “Himayeyi kabul edelim.” diyenlerle; dün ülke işgal altındayken, İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin, Wilson Prensipleri Cemiyeti’nin çatısı altında kurtuluş arayanlarla; bugün, Türkiye’nin geleceğini ABD’nin projelerinin parçası olmakta görenlerin birbirinden hiçbir farkı yoktur. İçinden geçtiğimiz badirelerde, içinde bulunduğumuz şartlarda, tek bir çözüm önerisi ortaya koyamayanların, bunun yerine Gezi planlayıcısı Kavala’nın, PKK’lı Demirtaş’ın, hapisteki PKK’lıların, FETÖ’cülerin avukatlığına soyunanların, hangi tarafta durduklarını izah etmeye gerek bile duymuyorum.”
-"Malatya'dan soruyorum"
Destici, “Türkiye’deki bir siyasetçi, kendi devletini, uydurma bir şekilde, “uyuşturucu ticareti”yle ilişkilendirebiliyorsa, bu davranışı “sıradan bir zevzeklik”ten ibaret göremeyiz. Türkiye’nin, uluslararası ilişkilerde, hemen her alanda “hak arama”, “hukukunu koruma” mücadelesi verdiği günleri yaşıyoruz. Bu şartlarda, kendi içimizden, “Ana Muhalefet Partisi” CHP’nin genel başkanı tarafından devletimize “uyuşturucu ticareti”yle ilişkili olduğu; yine “Ana Muhalefet Partisi” CHP’nin ve PKK’nın siyasi şubesi HDP’nin yan kuruluşu haline gelmiş bir meslek odasının başkanı tarafından Türk Silahlı Kuvvetlerimize, kimyasal silah kullandığı iftiraları yöneltiliyor. Malatya’dan soruyorum; Sizin derdiniz ne? Siz kimden yanasınız? Bir sorum da CHP’nin yörüngesine girmiş 6’lı masanın partilerine: Kendilerini, “milliyetçi”, “muhafazakar”, “sağcı” diye tanımlayan beş partiye soruyorum. Neler olduğunun farkında değil misiniz? Niye sesiniz çıkmıyor, niye gıkınız çıkmıyor. Utanmıyor musunuz? Milletimizin bunun farkında olmadığını mı sanıyorsunuz? Milletimizin sandıkta size gereken dersi vermeyeceğini mi sanıyorsunuz? Elbette verecektir.” diye konuştu.
-“Kılıçdaroğlu bulsa bulsa..”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD ve İngiltere gezileri hakkında da konuşan BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, “Biliyorsunuz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu önce ABD’ye gitti. Sonra da İngiltere’ye. ABD ziyareti sonrası sizin de takip ettiğiniz üzere fiyaskoyla ve hesabını henüz veremediği 8 saatlik ortadan kaybolma ve hamburger gündemiyle sona erdi. Beyefendi İngiltere’den açıkladı. Parayı bulmuş Hem de Temiz para. Dünyanın en eski, en acımasız Emperyalist sömürgeci devletinde temiz para bulmuş. Kılıçdaroğlu bulsa bulsa ya oyuncak para ya da sanal para ya da sahte para bulmuştur. Zaten bir hamburger ikram edip Türkiye’ye gönderdiler. Yani dediler ki; sen önce 6’lı masanın adayı ol, sonrada seçim kazan öyle gel.” ifadelerini kaydetti.
- “Adayımız Recep Tayyip Erdoğan, kararımız Cumhur İttifakıdır”
Destici, Cumhur İttifakı ile birlikte hareket edeceklerini ve Cumhurbaşkanı Adaylarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu belirterek, “Önceki seçimlere de Cumhur İttifakı’nın bir bileşeni olarak katıldık. Şimdi de devletin bekasını ülkenin bütünlüğünü, aziz milletimizin istiklalini, istikbalini ve refahını gözeterek Cumhur İttifakıyla yolumuza devam ediyoruz. Hiçbir çıkar hesabı ve siyasi kaygı gütmeden, ülke meselelerinde devletimizin, hükümetin yanında olduk. Cumhur ittifakı ile birlikte yürüyecek, birlikte karar verecek, birlikte var olmaya devam edeceğiz. Adayımız da kararımız da bellidir. Adayımız Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan kararımız Cumhur İttifakıdır. Cumhurla birlikte kazanacak ve birlikte büyük Türkiye idealini gerçekleştireceğiz.” dedi.
Destici, mitingin ardından Yeni Camii’ye giderek burada ikindi namazını kıldı ve esnaf ziyaretinde bulundu.
STK VE MUHTARLARLA..
Destici, partisinin Malatya İl Başkanlığı tarafından Nikah Sarayı'nda düzenlenen programda, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve muhtarlarla buluştu.
Burada konuşan Destici, sivil toplum örgütlerinin demokrasi için çok önemli ve kıymetli olduğunu belirtti.
Destici, "Lakin bu şu demek değildir; Bu bütün sivil toplum örgütleri ya da meslek teşekkülleri anayasayı, yasaları, Türk devletinin kültürünü, bu milletin inancını yok sayarak, kahraman ordumuzun Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, askerimizin, polisimizin terörle mücadelesini yok sayarak hareket edemezler. Nasıl ben normal bir vatandaş anayasaya, yasalara uymak zorunda, devletin varlığının, ülkenin bütünlüğünün ve kahraman ordumuzun, askerimizin, polisimizin, güvenlik güçlerimizin yanında durmak zorundaysa elbette ki meslek kuruluşlarının ve onların başındakilerin de yine devletin varlığının ülkenin bütünlüğünün, milletin istiklalini ve istikbalinin yanında durması gerekir. Durmazsa anayasanın, yasaların, hukukun gereği yapılır." ifadelerini kullandı.
- "Bu milletin şerefli hiçbir evladı demez"
Türkiye'de "bazı meslek kuruluşlarının ele geçirildiğini" ifade eden Destici, şöyle devam etti:
"Kim tarafından, aşırı sol gruplar, PKK'nın siyasi uzantıları, vatan, devlet, millet ve din düşmanları tarafından. Eğer bir şahıs kadın veya erkek olsun, eğer devlet, vatan, asker, ordu düşmanı olmazsa çıkar da PKK ağzıyla TSK kimyasal silah kullandı der mi? Demez. Bu milletin şerefli hiçbir evladı demez. Devletinin varlığına sahip çıkan, ülkenin bütünlüğünü savunan, vatanın bölünmez bütünlüğünden yana olan hiçbir şerefli Türk vatandaşı ister Kürt ister Türkmen, Alevi ister Sünni ister Arap ister Çerkez ister Boşnak olsun bunu demez. Bunu hainler der bunu hainlerin yoldaşları der. İşte çıktı geçtiğimiz günlerde Tabipler Birliğinin Başkanı 'TSK Suriye'nin kuzeyinde, terörle mücadelesinde kimyasal silah kullanıyor' diye büyük bir iftira etti. Hemen CHP'nin o mimli milletvekili var Sezgin Tanrıkulu o da aynısı söyledi. Bir kere böyle bir şey yok. TSK açıkladı ki benim envanterimde böyle bir silah yok. Sonra kahraman Türk ordusunun orada 10-15 teröristi imha etmek için kimyasal silaha ihtiyacı yok ki bizim kahraman Mehmetçiğimiz var, özel yetiştirilmiş komandolarımız, özel harekatımız var onlar zaten icabına bakar o da yetmezse İHA'larımız, SİHA'larımız var. Onlar İHA'lardan SİHA'lardan da rahatsız. Çıktı CHP'nin Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı dedi ki Türkiye neden İHA, SİHA, savaş uçağı, bomba yapıyor. Sen niye rahatsızsın kardeşim? Sen kimin tarafındasın, sen Yunan'ın mı PKK'nın mı ABD'nin mi tarafında mısın? ABD PKK'ya her türlü silahı veriyor, Yunanistan'a üstleri kuruyor bu beyefendi onlara hiçbir şey demiyor ama Türkiye kendi silahlarını üretince beyefendi bundan rahatsızlık duyuyor. İstediğin kadar rahatsız ol evet İHA'larımızı, SİHA'larımız, akıllı bombalarımızı, balistik füzelerimizi yaptık."
- "Bunların artık hegemonyalarına son vereceğiz"
TSK'ya iftira atıldığında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve yönetiminden hiçbir ses duymadıklarını aktaran Destici, sözlerini şöyle sürdürdü:
"6'lı masadaki arkadaşlarından da duymadık ama savcılık soruşturma başlatıp hakim tutuklama kararı verip cezaevine gönderince bunlar seslerini yükselttiler. Efendim nasıl olurmuş da Türk Tabipler Bİrliği Başkanı tutuklanırmış. Vallahi Türk Tabipler Birliği Başkanı değil feriştahı olsun kim Türk Silahlı Kuvvetlerine, Türk devletine, Türk milletine iftira atarsa elbette hukuk onun gereğini yapar. Zaten yapmazsa yanlış olur."
Cumhur İttifakı olarak bu meslek kuruluşlarıyla ilgili de bir düzenleme hazırlığı içerisinde olduklarını aktaran Destici, bunların hegemonyalarına artık son vereceklerini belirtti.
Bu meslek kuruluşlarını aşırı sol grupların, PKK'nın, HDP'nin, diğer terör örgütlerinden kurtaracaklarını aktaran Destici, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"CHP'nin ve HDP'nin arka bahçesi olmaktan da çıkartacağız. Bir kere Türk devletine, Türk milletine, Türk ordusuna hareket eden hiçbir kişi, kuruluş ya da STK Türk ismini kullanamaz kardeşim. Hem Türk ismini kullanacaksın ondan sonra da Türk devletine, milletine, kahraman Türk ordusuna hakaret edeceksin. Bir de bunlar milletin parasını alıyorlar. Hem milletine, devletine, ülkesine, askerine hakaret ediyor bir de üye yapacağım diye para alıyor dolayısıyla da büyük bir refah ve zenginlik içinde yaşıyorlar. Şimdi bu üyelik aidatları ve zorunlulukları da kaldırılacak, gerekiyorsa ikinci şubeler, gerekiyorsa nispi seçim sistemine geçilecek ve bunlardan Türkiye kurtarılacak. Biz bunları yapmak zorundayız."
- "Heveslerini kursaklarında bırakmak için çok çalışacağız"
Türkiye'nin terörle mücadelesinin devam ettiğini, askerin, polisin üzerine düşeni yaptığını anlatan Destici, şöyle konuştu:
"Hem hükümetin hem meclisin hem de bizim millet olarak üzerimize düşenler var. Son 1 yılda 75 vilayete gittim. Doğu'da şunu gördüm. PKK tarafları, yandaşları ve onun uzantısı olan HDP'nin sempatizanları, yetkilileri başta olmak üzere pusuya yatmış, 2023'ü bekliyorlar. Yani 2023 gelecek bunların resmi olmasa da fiili ittifak ettikleri CHP liderliğindeki 6'lı masa seçimi kazanacak ve kayyum atanan belediyeler tekrar bunlara verilecek, o yetmeyecek bütün o illerdeki kamu kuruluşlarının başına onların dediği insanlar getirilecek, hem iş dünyasını hem kamuyu hem belediyeleri kendi kontrollerine alarak tam bir hakimiyet kuracaklar. Yani çözüm sürecinden daha baskın bir süreci yaşatacaklar, bunu bekliyorlar, işin gerçeği bu. Devletin yanında olan, ülkenin bütünlüğünün yanında olan milletin istiklalinin ve istikbalinin yanında olan, ay-yıldızlı al bayrağın altında bir ve beraber yaşama iradesi ortaya koyan benim o bölgede yaşayan Kürt kardeşlerim de bir endişe içindeler. Acaba böyle bir şey olabilir mi, acaba tekrar böyle bir şey başımıza gelebilir mi? Onlar da böyle bir endişe taşıyorlar. Bunun için bu endişeyi taşıtmamak için ve o PKK'ların, HDP'lilerin ve onların destekçilerinin heveslerini kursaklarında bırakmak için çok çalışacağız ve 2023 hem Cumhurbaşkanlığı seçimlerini hem de milletvekilliği seçimleri Cumhur İttifakı lehinde zaferle bitireceğiz."
2023'teki seçimin sıradan ve basit bir seçim olmadığını dile getiren Destici, "2023 terör örgütleriyle terör örgütlerinin arkasındaki emperyalistlerle ve onların içerdeki işbirlikçileri ya da onlara kanmış olan gafillerle Türk milletinin bekasını, Türk milletinin istiklalinin ve ülkenin bütünlüğünü, milletin refahını, ülkenin gelişmesini, ülkenin ihracatının, yatırımın, üretimin, istihdamın artmasını isteyen sizlerin mücadelesidir. Onun için bu mücadeleye hep birlikte hazırlanarak ve hep birlikte bizlerin desteği duası, Allah'ın inayetiyle de kazanacağız." ifadelerini kullandı.
- "Pireye kızıp yorgan yakamayız"
Destici, başta savunma sanayi olmak üzere tüm alanlarda devletin ve hükümetin çok önemli adımlar attığını ve bunları devam ettirdiğini anlattı. Bu sürecin devam etmesi için 2023 seçiminin çok önemli olduğuna işaret eden Destici, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Birtakım kırgınlıklar, kızgınlıklar, haksızlıklar oluyor biz de görüyor ve söylüyoruz. Elbette olmaması lazım. Biz gördüğümüz her yanlışı önlemeye çalışıyoruz. Her haksızlığı, hukuksuzluğu ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Biz doğru kimden gelirse gelsin onu destekleriz yanlışı da kim yaparsa bu yanlıştır deriz ve karşısında dururuz. Aynı şekilde siyasetimize devam ediyoruz ama pireye kızıp yorgan yakamayız. Ekonomide zorluklarımız var. Özellikle pandemi süreci, sonra Rusya-Ukrayna savaşı, tedarik zincirindeki aksamalar, fiyatların artması bütün bunlarla dünyada da Türkiye'de de enflasyon yükseldi. Dünyada da hayat pahalılaştı Türkiye'de de ama dünyada 1 pahalılaşırken bizde 2 pahalılaştı çünkü döviz arttı. Ağır maliyetlerle karşı karşıya kaldık bunların farkındayız ama hükümet, devlet, ittifak şunu yaptı. Bir kere hiçbir vatandaşımızı özellikle ücretli kesimlerimizi enflasyona ezdirmedi, asgari ücretliye de emekliye de kamuda çalışan işçi ve memura da hep asgari ücretin üstünde zamlar, artışlar verildi. Bunlar yeterli değil biz bunları söylüyoruz bu millet daha iyisini hak ediyor."
Destici, devlet olmazsa hiçbir şeyin olmayacağını aktararak, "Nereye dönerseniz bakın güçlü devletiniz yoksa sömürülürsünüz, ezilirsiniz, kan ve gözyaşı içinde kalırsınız hatta başka topraklara göçmek zorunda kalırsınız. Elbette millet olmazsa da devlet olmaz. Bu işler çift taraflı onun için biz hem devletimizi hem milletimi önceleyeceğiz. Yola çıktığımız günden bu yana hep devletin varlığını, ülkenin bütünlüğünü, milletin istiklalini ve istikbalini önceledik. Bundan sonra da önce millet önce ülkem önce devletim diyerek yolumuza devam edeceğiz." diye konuştu.
malatyahaber.com- AA
FOTOĞRAFLAR: malatyahaber- Burhan Karaduman- iha