SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Bizim Camia Korkudan.."

0
Güncellendi - 2015-12-27 16:50:31
A- A+ PAYLAŞ

Malatya’da 1999 yılında yaşanan başörtüsü eylemlerine katıldığı gerekçesiyle yargılanan ve uzun süre 3 kızı ile birlikte hapis yatan Hüda Kaya, inancı uğrunda cezaevinde olmanın değil, cezaevinden çıktıktan sonra İslami camianın kendilerine karşı takındığı dışlayıcı tavrının çok daha acıtıcı ve üzücü olduğunu söyledi. 

Kaya, cezaevinden çıktıktan sonra İslami çevrelerin kendileri ile selamı sabahı kestiğini, yolda gördüğünde yolunu değiştirdiğini, ancak kendilerine karşı o tavrı sergileyen o çevrelerin bugün 28 Şubat edebiyatı üzerinden büyük ekonomik ve siyasi getiriler elde etmeye devam ettiğini öne sürdü.

Başörtüsüne özgürlük eylemlerine katılmanın, bu yolda mücadele etmenin ve cezaevinde yatmanın kendisinin, 3 kızı ve 2 oğlunun onuru olduğunu söyleyen Hüda Kaya “Cezaevinde iken tanımadığımız sayısız insandan destek mektubu aldık. Onları kitabımda yazdım. Ama cezaevinden çıktıktan sonra, Malatya’da tanıştığımız, hukukumuz olan, beraber yediğimiz içtiğimiz insanlar, yani İslami camia, ‘bizim de başımız ağrımasın, çoluk çocuğumuzun başına bir iş gelmesin’ düşüncesiyle, kendi yakınlarında, oturdukları sitelerde bize kiralık ev bile vermediler” dedi. 

Hüda Kaya, Malatya Belediyesi’nin 2012 yılında, Malatya’daki başörtüsü eylemleri ve 28 Şubat süreci konusundaki konferansını da ‘Boş mazeretlerle’ iptal ettiğini ileri sürerek “Düşünün yani, orası (Malatya) dindarların belediye başkanı olduğu bir çevre” şeklinde konuştu. 

TV'de Programa Katıldılar

Hüda Kaya ve iki kızı (Nurcihan Saatçioğlu Karagülle, İntizar Saatçioğlu Rençber) Habertürk Televizyonu’nda ‘Söz Sende’ adlı programda Balçiçek İlter’e konuk oldu ve başörtüsüne özgürlük eylemlerine katılmaktan dolayı yaşadıkları mağduriyetleri anlattı. 

Ancak, Hüda Kaya ve kızlarının asıl şikâyetçi olduğu konu, başörtüsünün özgür bırakılması yolunda mücadele ederken devletin uyguladığı işkenceler ve infaz ettiği hapis cezaları değil, cezaevinden çıktıktan sonra İslami camianın kendilerine karşı uyguladığı dışlayıcı tavırlar oldu. 

“Kiralık Ev Bile Vermediler” 

Kızı Nurcihan Saatçioğlu’nun Balçiçek İlter’in Malatya Emniyet Müdürlüğü ve cezaevinde yaşananlara ilişkin sorusunu cevaplandırırken “Cezaevinde yaşadıklarımızdan çok, cezaevinden çıktıktan sonraki hayatımız daha kötüydü. Cezaevi sonrası yaşadıklarımız çok daha ağırdı” şeklindeki sözlerinden sonra söz alan Hüda Kaya, Malatya’daki muhafazakar çevrelerin ‘bizim de başımıza bir iş gelmesin korkusuyla’ kendilerini dışladığını, hatta korkusundan kiralık ev bile vermediğini kaydetti. 

Hüda Kaya, muhafazakar bir gazetenin patronuna giderek iş istediğini, ancak gazete patronun ‘Telefonunu bırak, hayır yapmak isteyen işadamları olursa size yönlendireyim’ şeklindeki sözleri ile kendilerini aşağılayıcı bir tutum sergilediğini kaydetti. 

Hüda Kaya, cezaevinden çıktıktan sonra kendisinin ve kızlarının İslami çevrelerde muhatap olduğu durumu şöyle anlattı:  

“O dönem, biz içerdeyken bize destek verenler oldu. Sayısız mektup geldi bize. Hiç tanımadığımız insanlardan büyük destek gördük. Ama tanıştığımız görüştüğümüz, birlikte yediğimiz içtiğimiz nice insan, belki % 99’u diyebilirim selamı sabahı kestiler bizimle, yollarını değiştirdiler bizi görünce. Nurcihan’ın asıl bahsettiği cezaevi sürecinden sonraki ve o aralardaki tahliye olduğumuzda, mahkemelerin devam ettiği o aralarda, yani dayanılmaz sıkıntıların yaşandığı süreçlerde bizim İslami camia içinde bizim de başımız ağrımasın, çoluk çocuğumuzun başına bir iş gelmesin düşüncesiyle, bize kiralık ev bile vermediler kendi yakınlarında, oturdukları sitelerde. 

‘Kızlarıma İş Vermediler’

İslami camia bize kiralık ev bile vermediği gibi… Cezaevine düştüğümüz için iflas etmiştik, kızlar mesela gidiyorlar iş istiyorlar… Cezaevinde çıkıyoruz ama mahkemeler devam ediyor, yeniden tutuklanabiliriz. Ama o ara dönemlerde, işte geçinmek, ayakta durmak zorundayız…İşte bu süreçte kızlarım iş başvurusu yaptığında onları tanır tanımaz reddediyorlardı ya da işe almışlarsa da tanıdıktan sonra hemen işlerine son veriyorlardı. 

Bunlar hep bizim İslami camia içinde yaşadığımız olaylardı. 

Bunlar bizim İslami camiaydı ama, ‘Yılan bana dokunmasın, ateş bana yaklaşmasın’ korkusuyla, herkesin kendini güya güvenceye almaya çalıştığı bir çevreydi. 

İşte o gün çekincelerini ortaya koyan insanlar bugün 28 Şubat’ın en büyük edebiyatını yapıyorlar.

Fakat işte o çevreler, o günün mazlumiyeti üzerinden bugün siyasi ve ekonomik açıdan çok ciddi getirisini yaşıyorlar.”

‘Malatya’da Boş Mazeretlerle Son Dakikada İptal Edilen Konferans’

Program sunucusu Balçiçek İlter’in ‘Benim aklım almıyor kiralık ev vermemek, hani zaten tabiri caizse öteki mahalle sizi zaten öcü gibi görüyor da İslami camianın başörtüsü eylemleri nedeniyle cezaevine düşmüş kadınlara ev kiraya vermemesini anlaşılır bir durum değil’ şeklindeki sözleri üzerine Hüda Kaya şöyle konuştu: 

“Daha geçen sene, kitabım çıktıktan sonra yoğun bir konferans programı gerçekleşti. Olayların yaşandığı, 28 Şubat’ın pilot davası olan ve pilot şehir dedğimiz ve bizim de o süre içinde bulunduğumuz Malatya’da, konuşulup, netleştirilen ve ayarlanan konferansım, davet edilmiş olmama rağmen konferansın yapılacağı gün, konferansa saatler kala konferansım belediye tarafından iptal edildi. Konferans için uzaktan gelen, çevre illerden gelen insanlar karda kışta dışarıda bekletildi. Konuşturulmadım”. 

Hüda Kaya, Balçiçek İlter’in ‘Gerekçe ne?’ sorusunu ise “Gerekçe, ufak tefek mazeretler. Gidip konferansın yapılacağı yere baktığımızda bu mazeretlerin gerçek olmadığını, konferansın iptali için ileri sürdükleri tüm mazeretlerin boş olduğunu tespit ettik. Ama konuşacak muhatap bulamadık. Herkes topu birbirine attı ve ‘Kesinlikle konuşulmayacak’ dendi” bana. 

Düşünün yani, orası (Malatya) dindarların belediye başkanı olduğu bir çevre. 

‘İslami Camianın Belli Başlı Gazetesinin Patronundan İş İstedik Ama O Bize Sadaka Önerdi’

“İslami camianın belli başlı gazetelerinden birinin sahibine gittim kızlarımla birlikte. “Durumu anlattım, ‘Abi dedim ya, biz geçinmek, ayakta durmak zorundayız. Emeğimizle geçinmek istiyoruz. Bakın bizim insanlarımız bize kiralık ev bile vermiyorlar’ dedim. Bana ‘Hüda Hanım siz bana telefon numaranızı bırakın, bazen hayırsever işadamları yardımlarda bulunmak istiyorlar. Ben onları size yönlendireyim’ dedi. Ben buna karşılık ‘Abi ben sizden sadaka istemiyorum. Biz sadece kendi emeğimizle, alın terimizle geçimimizi sağlayacak bir iş istiyoruz’ dedik. ‘Size uygun iş yok’ diye cevap verdi. Biz de çıktık tabii…”. 

"Annem Bizi Ziyaret Etmek İçin Yol Parası Bulamıyordu" 

Programda Hüda Kaya’nın kızı İntizar Saatçioğlu Karagülle de, Malatya’daki cezaevi günlerinden sonra, kendisinin Bandırma, kardeşi Nurcihan’ın Bakırköy Cezaevi’nde yattığını hatırlatarak “Biz Malatya’da annemle birlikte cezaevinde yattık. Annemin dışarıda bizim içerde, bizim içerde annemin dışarıda olduğu dönemler oldu. Bizim içerde olduğumuz dönemlerde annem Bandırma’ya gelmek için feribot parası bulamıyordu. O kadar kötü durumdaydık. Baba ya da ailemizi idare edecek, dayanacağımız biri olmayınca çocuk yaşlardan itibaren çalışıyorduk. Malatya’da kendi işyerimiz vardı, ama hapishane sürecinde kapatmak zorunda kalmıştık. Çıkınca bir yerlerde çalışalım istedik. Daha yaşımız da genç. 17-18 yaşındayız. İş vermedi hiç kimse”.

İntizar Saatçioğlu Karagülle, 28 Şubat sürecinde yaşadıkları mağduriyetin hala devam ettiğine dikkat çekerek geçen yıl İstanbul’da sabıkası olduğu gerekçesiyle işine son verildiğini söyledi. Karagülle “Geçen yıl bile İstanbul’da muhasebe departmanında çalıştığım şirketten sabıkam var olduğu gerekçesiyle işime son verdiler. Haber bile vermeden ilişiğimi kesmişler” dedi.

Karagülle, Balçiçek İlter’in “2012’de bile bunları mı yaşadınız?” şeklindeki sorusuna ‘Evet, 2012’de bile bunları yaşadık. Yaşamaya devam ediyoruz. Kızlarım düşünce suçu nedeniyle cezaevinde yattılar. Ama bugün, sabıkaları var diye iş vermiyorlar” şeklinde cevap verdi. 

Balçiçek İlter programı kapatırken, Hüda Kaya’nın kızları için ‘İş bulmaları’ dileğinde bulundu. 

 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız