Zirve Yayınevi'nde 1'i Alman uyruklu 3 hıristiyan misyonerin katledilmesini Fetullahçı Silahlı Terör Örgütünün (FETÖ) amacı doğrultusunda kullanma ve yönlendirme amacıyla, kumpas kurmakla suçlanan FETÖ mensubu 4 sanığı iftira, hürriyeti yoksun kılma ve örgüt adına suç işleme suçlarından verilen hükümler konusunda Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesinin sadece 18 yıl hapis cezası alan gizli tanık İlker Çınar’ın cezasını onaylayıp, diğer 3 sanığın cezasını mükerrer yargılama nedeniyle bozması üzerine Malatya 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava 3 sanık yönünden yeniden başladı.
FETÖ kumpası ile 4 yıl cezaevinde kalan ve beraat eden İnönü Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ruhi Abat, “Nitekim daha davalar olmadan 2001 yılında FETÖ'nün etkili yayın organı Aksiyon dergisinde Ergenekon ile ilgili yazılar yazılmıştır, sonrasında Türkiye de kaos oluşturan Hrant Dink, Danıştay, Santoro cinayetleri işleniyor. Burada dikkate çekici bir husus bu cinayetler Glok marka tabancayla işlenmiş olup, hakkımızda düzenlenen bir başka ihbar mektubunda Glock tabanca aradığımıza yer verilmesidir. Bu hususlar tamamen ihbar mektuplarının FETÖ örgütü organizasyonunda düzenlendiğini açıkça göstermektedir.” dedi.
Malatya’da 18 Nisan 2007 tarihinde 1’i Alman 3 misyonerin öldürüldüğü ve kamuoyunda Zirve Yayınevi cinayetleri olarak bilinen olaya mensubu oldukları FETÖ'nün nihai amacı ve hedefi doğrultusunda faaliyet yürüterek olayla ilgisi olmayan büyük çoğunluğu jandarma personeli olan 13 kişiyi sahte ihbar mektupları ile katarak yargılanmalarına ve 4 yıl cezaevinde kalmalarına neden olan 5’i firarda olan 10 sanıklı Malatya 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılama 7 Ocak 2022 tarihinde sona ermişti.
Malatya 5. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada FETÖ'nün Zirve Yayınevi cinayetleri davasında gizli tanık olarak kullandığı İlker Çınar’a, iftira suçundan 3 yıl 4 ay, hürriyeti yoksun kılma suçundan 6 yıl 8 ay ve FETÖ adına suç ileme suçundan da 8 yıl 4 ay olmak üzere toplam 18 yıl 4 ay hapis cezası, Örgütün jandarma mahrem imamları ve eski öğretmenler Özgür Birsel, Mehmet Ali Badak ve Örgüt mensubu eski uzman çavuş Adnan Dinçer’e iftira suçundan 2’şer yıl 9’ar ay, 10’ar gün, Hürriyeti yoksun kılma suçundan da 6’şar yıl 8’er ay olmak üzere toplam 11’er yıl 5’er ay hapis cezası verilmişti.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3.Ceza Dairesi İlker Çınar’a verilen toplam 18 yıl 4 ay hapis cezasını onaylarken, diğer 3 sanığın cezalarını aynı suçtan mükerrer yargılama ve delil yetersizliğinden bozmuştu.
Malatya 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava sanıklar Mehmet Ali Badak, Özgür Birdal ve Adnan Dinçer için yeniden başladı. Duruşmaya sanıklar, avukatları ve mağdurlar ile avukatları katıldılar
-“ Bu kararın hukuk tarihine kara bir leke olarak düşeceği kanaatindeyim”
Zirve Yayınevi cinayetlerinde FETÖ kumpası ile 4 yıl cezaevinde kalan ve beraat eden İnönü Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ruhi Abat duruşmada söz alarak, “Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma ilamını kabul etmiyorum. Mahkemeniz kararının eksik olmakla birlikte cezalandırma açısından doğru olduğu kanaatindeyim. Bölge Adliye Mahkemesi kararında somut delil bulunmadığı ve illiyet bağı kurulamayacağı şeklinde anlamsız bir gerekçe ortaya konulmuştur. Nitekim, hem Özgür Birdal hem diğer sanıklar olayı açıkça anlatmıştır. Somut delil olarak ihbar mektupları dosyadadır. İhbar mektuplarına değinmek gerekirse örneğin ilk ihbar mektubundan önce Özgür Birdal'ın beyanına göre üst düzey asker imamı olan Rıdvan Akovalı Malatya iline geliyor. Özgür Birdal kendisini bir kafeye bırakıyor. Bir saat sonra Malatya ilinden ayrılıyor ve cinayettin bir ay sonra Malatya iline gelen bu kişinin ayrılışından sonra aynı tarihli ilk ihbar mektubu düzenleniyor. Akabinde, ikinci ihbar mektubuna bu kez Haydar Yeşil ekleniyor. Bunun sebebi de ihbar mektubu öncesinde Aykut Saka ile ilgili soruşturma da Haydar Yeşil'in muhakkik olarak görevlendirilmesidir. Nitekim bu soruşturmanın hemen akabinde Haydar Yeşil ismi dahil edilerek ikinci ihbar mektubu düzenleniyor. Sonrasında devam eden süreçte örgüt tarafından yayınlanan yayınlarla paralel raporlar istihbarat raporları hazırlanıyor. Bu raporların sadece kollukla düzenlenmesi karşısında bu kez İlker Çınar dahil ediliyor ve hem şahsımız hem de olay örgüt tarafından uydurulan Ergenekon davalarına dahil edilmek isteniyor. Ergenekon kumpasının FETÖ'nün Türkiye’yi çökertme planının bir ürünü olduğu açıkça ortadadır. Nitekim daha davalar olmadan 2001 yılında FETÖ'nün etkili yayın organı Aksiyon dergisinde Ergenekon ile ilgili yazılar yazılmıştır, sonrasında Türkiye'de kaos oluşturan Hrant Dink, Danıştay, Santoro cinayetleri işleniyor. Burada dikkate çekici bir husus bu cinayetler Glock marka tabancayla işlenmiş olup, hakkımızda düzenlenen bir başka ihbar mektubunda Glock tabanca aradığımıza yer verilmesidir. Bu hususlar tamamen ihbar mektuplarının FETÖ örgütü organizasyonunda düzenlendiğini açıkça göstermektedir. Zaten yerel mahkemenin kabulü de bu şekildeydi. Özgür Birdal'ın Adnan Dinçer'den bilgileri aldığı, alınan bilgileri ilettiği, farklı illerden çalıştığı dönemlerde postaya ihbar mektupları bıraktığı yönündeki anlatımı dikkate alındığında ihbar mektuplarıyla sanıklar arasında da illiyet bağının olduğu sanıkların ortaya çıkan sonuç açısından müşterek fail olarak iştirakinin olduğu görülecektir. Bölge Adliye Mahkemesi, ne katılanları ne de sanıkları dinlemiş bu bağlantıyı göz ardı ederek bir karar vermiştir. Bu kararın hukuk tarihine kara bir leke olarak düşeceği kanaatindeyim. Mahkemenizden talebim, önceki kararda olduğu gibi sanıklarla ilgili mahkumiyet kararı verilmesi eğer illiyet bağı hususunda aynı görüş var ise iddianamenin sanık ifadelerinin, ihbar mektuplarının bilirkişiye verilerek bağlantı olup olmadığı yönünden tespit yapılmasıdır.” dedi.
-“TSK imamının Malatya’yı gelişi ortaya çıksın diye anlattım”
Duruşmada FETÖ TSK İmamı sözde teknik işlerden sorumlu yardımcı “Metin” kod isimli Rıdvan Akovalı’nın Zirve Yayınevi cinayetleri sonrasında gizlice Malatya’ya gelip ayrılmasını kendisinin ortaya çıkması için anlattığını belirten Sanık Özgür Birdal ise, “Ben öncesinde de belirttiğim gibi Malatya ilinde ve sonrasında Muğla ve İstanbul da örgütsel faaliyetlerde bulundum. Yargılamamın yapıldığı ve hakkımda mahkumiyet kararı verilen İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyada Jandarma yapılanmasına ilişkin ayrıntılı anlatımlarda bulundum yine İstanbul ilindeyken yapılan faaliyetlere, ihbar mektubu şeklinde postaya mektup atılmasına bana gelen flash belleklerin çözülmesine dair ayrıntılı bir beyanım oldu. Benim Malatya ilindeki faaliyetime ilişkin de Adnan ve Mehmet Ali ile görüştüğümü zaten söylemiştim. Adnan’dan bir kısım bilgiler alıp üstlerime ilettiğimi de söylemiştim. Bu görüştüğümüz kişilerden bir kısım bilgiler alıp iletme neticesinde özellikle katılanlarla ilgili herhangi bir ihbar mektubu düzenleneceği bu kişilerin herhangi bir soruşturmaya dahil edileceği yahut sonunda tutuklanacağı gibi bir durum hiç bir zaman benim aklıma gelmedi böyle bir bilinçle hareket etmedim. Malatya ilinde herhangi bir şekilde bir ihbar mektubu düzenlemedim yahut düzenlenmesine katkı sağlayacak şekilde bir eylemim olmadı. Düzenlenen ihbar mektuplarından benim haberim olmadı. Rıdvan Akovalı olayını belki olay açığa çıkar ve bir sonuca ulaşılabilir diye ben söyledim.” diye ifade verdi.
-Cumhuriyet Savcısı mütalaa verdi; “mükerrer yargılama var, dava reddedilsin”
Cumhuriyet Savcısı ise esas hakkındaki mütalaasını vererek, “Sanıkların tespit edilen eylemlerinin silahlı terör örgütüne üye olma suçu açısından dikkate alınması gereken örgütsel nitelikte eylemler olduğu, UYAP kayıtlarına göre de sanılar hakkında örgüt üyeliği suçundan verilen kararların olduğu, bu nedenle sanıkların üzerlerine atılı bulunan iftira ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının unsurlarının oluşmadığı belirtilerek bozma kararı verildiği, bu doğrultuda, her ne kadar sanıklar Mehmet Ali Badak, Özgür Birdal, Adnan Dinçer hakkında ihbar mektupları esas alınarak iftira ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kamu davası açılmış ise de, adı geçen sanıkların bölge adliye mahkemesi kararında yer aldığı üzere dosya kapsamında ihbar mektuplarının sanıklar tarafından ya da sanıkların sağladığı bilgiler sonucunda düzenlendiğine ilişkin somut bir delilin bulunmadığı, katılanlar ile ilgili sanıkların herhangi bir beyanlarının bulunmadığı, katılanların gözaltı ve tutuklanma işlemlerinin uygulanması ile ilgili olarak sanıklara izafe edilen durum ile ortaya çıkan sonuç arasında sorumluluğu aşırı derecede genişletecek şekilde illiyet bağının tesis edilemeyeceği, sanıkların tespit edilen eylemlerinin silahlı terör örgütüne üye olma suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan devam eden yada sonuçlanan yargılamaların bulunduğu bu haliyle kabul edilen eylemlerin mükerrer yargılama konusu olduğu anlaşılmakla, sanıklar hakkında açılan kamu davasının CMK 223/7 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunur.” dedi.
Mahkeme heyeti dosadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileriki bir tarihe erteledi.
Dosyada sanık olan ve halen hakkında FETÖ suçundan yargılaması devam eden örgütün eski imamlarından Nihat Keskin’in dosyası ise ayrılmıştı.
FETÖ Zirve Cinayetleri Kumpas dosyasında haklarında yakalama kararı bulunan FETÖ TSK imamı ve örgütün yayın organı Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Hamdullah Bayram Öztürk, sözde teknik işlerden sorumlu yardımcısı “Metin” kod isimli Rıdvan Akovalı, sözde Jandarma Genel Komutanlığı sorumlusu “Atilla” kod adlı Suat Yiğit, örgütün Jandarma sorumluları Deniz Civelek ve Nihat Özçelik yurtdışında firarda bulunuyor.
malatyahaber.com