Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü, biyokaçakçılıkla mücadelede kararlılığını sürdürüyor. DKMP Genel Müdürlüğü’nün 2013 yılında başlattığı “Biyokaçakçılıkla Mücadele Projesi” 2015 yılında 81 ilde tamamlanacak.
2013 yılında başlatılan “Biyokaçakçılıkla Mücadele Proje”sinin ilk etapta 2014 için 41 pilot ilde uygulanmasının ardından, 2015’te 81 ilde uygulamaya konulması planlanıyor. Projenintoplam bütçesi ise 1,5 milyon TL olarak belirlendi.
DKMP tarafından hazırlanan “Biyokaçakçılıkla Mücadele Projesi”nin maksadını, biyoçeşitliliğimizinbiyokaçakçılık yoluyla istismar edilmesini önlemek ileülkemize ait genetik kaynaklardan elde edilebilecek ekonomik, sosyal, bilimsel, teknolojik, tıbbi, ticari ve kültürel potansiyel faydaların ülkemiz menfaatine kullanılmasını sağlamak oluşturuyor.
BİYOKAÇAKÇILIKLA MÜCADELEDE HALKIN DESTEĞİ SAĞLANACAK
Ülke çapında uygulanacak proje kapsamında ilgili kurumlarla işbirliği ve eşgüdüm sağlanarak biyokaçakçılığın önlenmesine yönelik yasal, kurumsal ve idari tedbirler belirlenecek ve hayata geçirilecek. Proje süresince basılı ve görsel materyaller kullanılarak biyokaçakçılık konusunda halkın farkındalığı artırılacak ve biyokaçakçılığın önlenmesinde halkın desteğinin alınması sağlanacak.Ayrıca, biyokaçakçılığa karşı uygulanan idari ve cezai yaptırımların da artırılması hedefleniyor.
ÇALIŞMALAR ADIM ADIM DEVAM EDİYOR
Biyokaçakçılıkla mücadele kapsamında yürütülen bilgilendirme çalışmaları adım adım devam ediyor. 2014’te 41 ilde düzenlenen çalıştay ve seminerlerin yanı sıra Ağustos ve Eylül ayları arasında da Sahil Güvenlik Birimlerine 28 noktada biyokaçakçılıkla mücadele seminerleri verildi.
2015 yılında da “Biyokaçakçılıkla Mücadele Projesi” bilgilendirme çalışmaları 81 ilde tamamlanmış olacak. Böylece, biyokaçakçılıkla mücadelede konusunda eğitimli insan sayısı artırılarak farkındalık yaratılacaktır.
“TÜRKİYE GENETİK KAYNAKLAR AÇISINDAN BİR CAZİBE MERKEZİ”
Endemizm oranının ve genetik çeşitliliğin bu derece yüksek olmasınınTürkiye’yi genetik kaynaklar açısından bir cazibe merkezi haline getirdiğini belirten Prof. Dr. Veysel Eroğlu, “Ülkemiz gibi biyolojik çeşitliliği yüksek ülkeler özellikle genetik kaynaklar açısından biyokaçakçılığa maruz kalıyor. Sahip olduğumuz bu zenginliği korumak ve yabancılar tarafından izinsiz olarak tabiattan toplanmasını engellemek hepimizin görevi” dedi.
TÜRKİYE’NİN SAHİP OLDUĞU BİTKİ TÜRLERİNİN YÜZDE 34’Ü ENDEMİK
Ülkemiz, gıda ve tarım için önemli pek çok bitkinin anavatanını ve genetik çeşitlilik merkezini oluşturuyor. Türkiye’nin sahip olduğu bitki türlerinin yüzde 34’ü endemik, yani ülkemize özgü türler. Bitki örtüsünün zengin olması ve dolayısı ile besin ihtiyacı olan birçok hayvan türünün kendisine uygun yaşam alanı bulabilmesi ülkemizi hayvan türleri açısından da zengin kılıyor. Pek çok hayvanın anavatanı olan Anadolu’da, hala çeşitli çiftlik hayvanlarının genetik çeşitliliği yüksek yerel ırkları mevcut. Henüz sayıları tam olarak belirlenememiş ve keşfedilmemiş binlerce omurgasız hayvan türü de ülkemizde yaşıyor.
BİYOKAÇAKÇILIK EKONOMİK KAYIPLARA DA SEBEP OLUYOR
Biyokaçakçılığınekonomik kayıplara da sebep olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Eroğlu, “Ayrıca, biyokaçakçılık birey sayısında azalma, popülasyon kaybı, tür kaybı, ekosistem dengesinin bozulması ve ekosistem tahribatına sebep oluyor.Çeşitli soğanlı bitki türleri, yılan türleri, kelebek ve diğer böcek türleri biyokaçakçılığa daha sık maruz kalıyor” diye konuştu.