Geçtiğimiz yıllarda eski belediye başkanları Ahmet Çakır ve Hacı Uğur Polat'ın isimlerinin dahil olduğu tartışmalı imar işlemleriyle gündeme gelen iş insanı Hacı Osman Kalı'nın, dün yerel ER TV'de katıldığı programda acil yıkılacaklar listesine alınan bir sitenin hafif hasarlıya dönüştürülmesini, “Oranın acil yıkılacaklara girdiğini gördüm, orasına hafif hasar verildi birden bire. Yav, bana ait değil, ben orayı satmışım, mevzu o değil” sözleri bir anda insanların tüm mal varlığını kaybetmelerine ya da yeniden kavuşmalarına neden olan binaların hasar derecesi tespitlerinin nasıl ve ne kadar sağlıklı yapıldığına dair tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı.
İnönü Caddesi üzeri Valilik karşısında, girişinde Vakıfbank’ın faaliyet gösterdiği, ayrıca girişine Ahmet Çakır döneminde verilen izinle adeta gecekondu bir yapı gibi sonradan eklenen, izin verildiği dönemde belediyenin Esenlik Şirketi'nin maaşlı genel müdürü, daha sonra ise Yeşilyurt'un ve Çakır'ın milletvekili adayı olmasıyla Malatya Büyükşehir Belediyesi'nin başkanlığı görevine getirilen 'iş adamı' Hacı Uğur Polat’a ait kuyumcu dükkanının da yer aldığı binanın sahibi olan Hacı Osman Kalı, katıldığı canlı yayında ilginç açıklama ve iddialarda bulundu.
ER TV’de 18 Nisan günü yayınlanan Hülya Kaya ile Güne Bakış Programına İnönü Kapalı Çarşısının üzerinden televizyonun program müdürü Burak Altun’un canlı yayın konuğu olan, Vakıfbank'ın bulunduğu binanın 'sağlam olmasına rağmen yıkıldığı' iddiası nedeniyle gündeme gelen ve Hollanda'da faaliyet gösterdiği bildirilen iş insanı Hacı Osman Kalı, bina hasarları ile ilgili iddialarını sürdürdü.
“Bu insan neden bu kadar çıldırdı demelerini ben beklerdim”
Kalı,Valilik karşısındaki binasının yıkılması ile ilgili olarak “Muhtara 3 günlük ihtarname yapılmış, muhtar önünde 100 tane dosyayı imzalamakla meşgul. Bize haber verme şansı yok. Depremzede muhtarımız rahatsızlanmış hastanede azaya teslim etmiş ve azanın da hiç haberi yok. Nereden bilsin buradaki mal sahibinin kime ait olduğunu? Telefon numarasını nereden bulabilir. Bu bina komple bana ait. Malatya’mızın çok kıymetli güzide vekillerimize watsap’tan mesaj gönderdim. Videoyu gönderdim. Ben şunu istiyorum, bu Hacı Osman bey neden çıldırdı? Neden bu kadar malını düşünmeyen, bu kadar malına tapmayan bir insanın bu kadar, … benim derdim şu, ben Hacı Osman Kalı, benden bahsediyorum, tamam mı. Bilmeyen yoktur, hepsi biliyorlar. Bu insan neden bu kadar çıldırdı demelerini ben beklerdim, çünkü neden? Bir bunun sıkıntısı var, benim rahatsızlığım yıkılan binayı kurtarmak değil. Bu yıkılmıştır. Tamam mı, ben avukatlara para yedirecek bir insan değilim. Ben devletime…, devletimin neler çektiğini hepimiz görüyoruz, şahidiz. Yani devlet ne yapacağını bilmiyor, gücü yetmiyor ve siz kalkıyorsunuz burayı 3 günde, 5 günde hasar tespit çalışmalarını bitirmeye çalışıyorsunuz, böyle bir hasar tespit çalışması yapılamaz. Böyle bir olay, koskoca Malatya’da sayısını bilmiyorum, 80 binden bahsediliyor, 100 binden bahsediliyor, 100 bin bağımsız bölümün tek tek gezilmesi, veya 40 bin, 4 bin, 5 bin tane binanın gezilmesi bile günler aylar alır. “ ifadelerini iddia eti.
” Bakın oranın acil yıkılacaklara girdiğini gördüm, orasına hafif hasar verildi birden bire”
Hacı Osman Kalı iddialarını şöyle sürdürdü:
“Burada acil yıkılacaklarla alakalı, gerçekten emin olmak gerekiyor. Bugün, (Özsan Sanayi karşısı - Şehrin batı girişi – 2 kule ve Dival otelin olduğu site) Otel vardı, biliyorsunuz. Bakın oranın acil yıkılacaklara girdiğini gördüm, orasına hafif hasar verildi birden bire. Yav, bana ait değil, ben orayı satmışım, mevzu o değil. Mesele, (Orayı da mı siz yaptırmıştınız? sorusu soruluyor) Ben arsa sahibiyim. Ve o binalar mağazalar halen çalıştırılıyor. Evet bir yanlışlık olmuş. Yav, o gün ben itiraz etmeseydim, ben burada olmasaydım, bugün kiracıların verdiği bir beyanla, evim yıkılsın, evet kiracılarımız çok korkmuşlar. Ben hiçbir kirayı 5 bin lira, 10 bin lira yapmadım. Ve o kiracılara da hakkımı helal etmiyorum. Ben bin lira, bin 200 lira kiraya eklerken, mutfak dolabını söken kiracılarımız oldu. Biz bunun hesabını nasıl vereceğiz. Ankastresini söken insanlarımız oldu. Bakın şu binanın yıkılacak diyerek klimalarını, kalorifer peteklerini, şofbenlerini satanlar oldu. Kim yaptısı değil, bizim insanımız yaptı. Biz yapıyoruz, biz. Yani önce her şeyi devletten bulmayacağız. Biz alelacele yaparak, ya bir kere askı neden vardır, insanları neden beklememişler, ama suçlu insanlar değil, suçlu o garibanlar değil. Garibanlar dedikodu ile hareket ediyorlar, bina yıkılacak dediklerinde, direkmen kimseni bilgisi olmadan, evet yetkililerimiz 2 ay sonra, evet, Selahattin Gürkan başkanım, biz seni çok seviyoruz, ama kaybettin başkanım. Neden kaybettiniz biliyor musunuz başkanım, 2 ay sonra bu açıklamayı yapmayacaktınız, ‘Benim elimden bir şey gelmiyor’ demeyecektiniz. Bugün buraya karar verenler, bu binayı yıkanlar, çok kıymetli insanlar, ben onlara laf söylemiyorum, yanlış yapmışta olabilirler. Ama yarın onlar gidecekler, bu şehri biz kurtaracağız, biz buraya sahip çıkacağız.”
Valilik karşısında o kuyumcu dükkanı nasıl binanın önüne konduruldu?
Kalı, “Bu binanın önünde boşluk alan vardı, bina sahibi sizsiniz, sonra bir gece ansızın oraya bir kuyumcu dükkanı yapıldı (Hacı Uğur Polat’a ait kuyumcu dükkanı) o süreci bir anlatır mısınız? O kuyumcu dükkanı nasıl yapıldı, üste nasıl çıkıldı, en azından birinci ağızdan soralım, orası uzun yıllar kaldırımdı, kaldırım nasıl dükkan oldu?” sorusuna ise “Çok güzel , anlatayım, çok güzel. Biraz önce dedik , biz dedikodu ile hareket eden bir toplumuz. Orası banka tarafından kullanılan, bankanın da rahat bir ferah alan verilmesi için çekme payı yaptığı, imar sınırı içerisinde bir dükkan, camını arkada koymuşlar. Bakın, bunu biz, bu proje benim projemdi. Tabiki işin içerisinde o anki belediye başkanımızın isminin geçmesi olayı karıştırdı. Asıl mesele o. Biz siyasete girmiyoruz. Orasını biz proje olarak sunduk, dedik ki biz burasını, çünkü orası tinerciler, tablacılar orayı kullanıyorlar, biz bundan rahatsızız, orada farklı şeyler oluyordu, ben burayı düzeltecem dedim ve oraya yapılan demir konstrüksiyonu da gördünüz, yıkamadılar. Kaldırım sizin algınız. Orada kaldırım yoktu çünkü. Boşluk binanın boşluğuydu, imar sınırı içerisinde olan bir boşluk." iddialarıyla savunma yaptı.
“Ben imar yolsuzluğu yapmadım, o imarları veren belediye başkanları ayakta”
Kalı, kendisine yönelik bir başka gayrimenkulu ve binası ile ilgili geçmişteki imar yolsuzluğu iddialarını reddederek şu ifadeleri kullandı:
“Ama biz maalesef toplum olarak ön yargılı, gerçekten araştırmadan, bilmeden, dinlemeden karar veriyoruz. Herkesin vebalini alıyoruz. Ve bir gazeteci arkadaşımız, ben onun hükümet taraftarı olduğunu da düşünmüyorum, ismini de söylemek çok önemli değil, o gazetecinini benim dahi haberimi yaptığını, tanımadan, bilmeden, imar yolsuzluğu yaptığımızı, evet, eğer benim Hacı Osman Kalı olarak bir imar yolsuzluğum varsa, onu tüm halkın içinde bağışlamayı vaad ediyorum. Eğer belediye burada bir yanlış yaptıysa bugün belediye başkanları, o imarları verenler ayakta duruyorlar da, bir mülk sahibi Hmax (yükseklik) serbest denen bir binaya izin alarak inşaat yaptırtıyor, kat karşılığı veriyor, ve son 3 katını yapmıyor, bu bina, o bina çok göze battığından dolayı yıkma kararı alıyorsunuz, neden o bina sağlam kalmış, o bina 3 tane büyük deprem geçirmiş ve bugün biz onunla bile ilgilenemezken, bir baktık burası yıkılmış, hiç önemli değil. Malatya halkına sesleniyorum, hepsini yıksınlar helal hoş olsun, sadece avukata vermeyecem, mahkemeye de vermeyecem, sadece şunu söylüyorum, bugün Kadir Gecesi, ben inanıyorum ki Allah var, ben inanıyorum ki Rabbim var, benim ondan şüphem yoktur, Allah varsa ki şüphem yoktur, ondan şüphem yoktur, Allah onun hesabını soracaktır.”
Programın sunucusu Gazeteci Hülya Kaya bu konuşmaların ardından, “Ağır hasarlıdıyda, ben itiraz ettim, az hasarlıya çevirttim. Bu nasıl bir şey, ağır hasarlı, az hasarlıya nasıl çevriliyor, kim buna nasıl izin verebiliyor?” yorumunu yapmaktan kendini alamadı.
malatyahaber.com- ER TV