Tıp Bayramı dolayısıyla İnönü Üniversitesi'nde gerçekleştirilen törende, önceki yıllarda bu vesileyle yaptığı konuşmalar yankı uyandıran Rektör Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu "konuşmayarak" bir ilke imza atarken, hükümetin uygulamalarına yönelik "şiddetli" eleştiriler bu kez dekandan geldi. 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla düzenlenen törende konuşan İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Özcan Ersoy, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir kadrolaşmanın mimarı olan bu hükümetin mevcut sağlık sorunlarını çözmesini beklemiyoruz dedi. Malatya Tabip Odası Başkanı Op.Dr. Mehmet Şehitoğlu da, Ülke insanının huzur ve refahını bozan her şey bizim de huzurumuzu bozmaktadır diye konuştu. Sağlık İl Müdürü Dr. Sezai Demirelde törendeki konuşmasında, Başta doktorlar olmak üzere sağlık çalışanlarının çözüm bekleyen bir çok sorunu olduğu bir gerçektir dedi.
TIP BAYRAMI TÖRENİ
14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla İnönü Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezinde bir tören düzenlendi.
14 Mart Tıp Bayramı törenine Vali Halil İbrahim Daşöz, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Demirdağ, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu ile çok sayıda kamu kurum ve kuruluş ile sivil toplum örgütlerinin temsilcileri de katıldı.
Bu yılki törenin, "rektörün konuşmaması" dışındaki bir başka ilki de, belediye başkanı ya da herhangi bir temsilcisinin katılmaması oldu.
Tıp Bayramı töreninden önce de; Sağlık Müdürü, hastane başhekimleri, Tabip Odası başkanı ve bazı kamu kuruluşlarının temsilcileri, Atatürk Anıtı'na çelenk koydular.
MALATYA'DA SAĞLIK HİZMETİ..
İlk konuşmayı yapan Sağlık İl Müdürü Dr. Sezai Demirel; Malatyada 12 hastahane, 88 sağlık ocağı, 475 sağlık evi, 20 adet 112 Acil Servis istasyonu, 1919 yatak, 410 uzman hekim, 581 pratisyen hekim, 910 hemşire 691 ebe olmak üzere 5 bin 097 sağlık çalışanı ile Malatya halkına hizmet vermekte olduklarını belirterek, Sağlıklı yaşam bireylerin temel hakkıdır. Bu hakkın tüm yurttaşlar tarafından, eşit olarak kullanılabilmesi, sağlık hizmetlerinin kalitesi ve sağlık alanında ulaşılan düzey, günümüzde çağdaşlık göstergelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Başta doktorlar olmak üzere sağlık çalışanlarının çözüm bekleyen birçok sorunu olduğu bir gerçektir. sağlık sektöründe yaşanan sorunlar sadece doktorları ve sağlık çalışanlarını değil, tüm toplumu yakından etkilemektedir dedi.
TABİP ODASI BAŞKANI..
Malatya Tabip Odası Başkanı Op.Dr. Mehmet Şehitoğlu yaptığı konuşmada, hükümete bugüne kadar verdikleri desteğine karşın, sağlık çalışanlarına yönelik icraatlarını hoş görmelerinin mümkün olmadığını belirtti.
Şehitoğlu, Hekimlerin maaşları (uzman hekim dahil) açlık sınırının altındadır. Son zamanlarda basında hep gündeme getirilen '8-9 milyar veriyoruz, hala kimse doğuya gitmiyor' gibi sözler doğruyu yansıtmıyor. Bu tür paralar hiçbir zaman verilmedi.
Sağlık Bakanlığı ertesi gün hasta olduğunda başvuracağı hekimleri halka şikayet ediyor. İşte burada tehlike çanları hekimler için çalmaya başlıyor. Bu haberler çoğu açlık sınırının altında olan vatandaşlarca okunuyor. Ortalama geliri 380-680 YTL olan bir vatandaş bu haberler için ne düşünür?
Birçok ulusal basının yöneticisi halkın hekim düşmanlığını körükleyecek haberlerin prim yaptığını biliyor. Tüm bunların sonucunda şiddete maruz kalan, hatta öldürülen hekimlerin sayısı arttı.
Bu arada yeni TCK çıktı. Hekimlere yönelik birçok davanın açılacağının sinyalini veren, sarhoş sürücü ile hastasını tedavi ederken çıkabilecek komplikasyonlar nedeni ile hekimi aynı kefede değerlendiren yeni TCK. Yeni yasanın getirdiği hapis cezası uykularımızı kaçırıyor. Çok fazla dava açılması bizleri mesleğimizi icra etmekten alıkoyuyor. Cerrahlar ameliyatlara korkarak giriyor, ya da riskli ameliyattan kaçınıyor. Bu sonuçta hastaya zarar verecek, hak ettikleri tedavileri alamayacaklar. Çok kazandığımız varsayılan paralarımızı ya hapishanelerde yiyeceğiz ya da hasta yakınlarına tazminat ödeyecegiz.
Son 2-3 yıllık zaman diliminde ülkemizde sağlık alanında baş döndürücü bir şekilde değişim ve dönüşümler yaşandı. Hastahanelerin tek çatı altında birleştirilmesi, döner sermayeden performansa dayalı olarak pay alınması, özel sağlık kurumlarının işlerlik kazanması ve buralardan devletin sağlık hizmetlerini satın alması, yeşil kart uygulamalarının etkinliğinin arttırılması, Genel sağlık Sigortası, Aile Hekimliği uygulamalarının pilot bölgelerde başlatılması gibi ülke sağlığını ilgilendiren ve halkımızın yararına olduğunu düşündüğümüz tüm uygulamalarda hükümeti destekledik.
Buralarda görev alacak ve bu hizmetleri sunacak olan tüm sağlık çalışanları gör ardı edilmesine hakir görülmesine rağmen. Fakat gel gör ki hekimleri ucuz işgücü haline getiren, emeklerini hiçe sayan icraatları hoş görmemiz mümkün değildir dedi.
Dr. Şehitoğlu, Malatya Tabip Odası olarak ülke sorunlarına kayıtsız kalamayacaklarını da belirterek, Ülke insanının huzur ve refahını bozan her şey , bizim de huzurumuzu bozmaktadır.
12 Eylül darbe yönetiminin, Türk bilimsel gelişiminin önüne en büyük engel olarak koyduğu YÖKü bugüne kadar yapmış olduğu icraatları tavsip etmemiz mümkün değildir. Ülkemizde Meslek Liseleri ve İmam Hatip Lisesi mezunları YÖK tarafından ÖSYM sınavında haksız bir puanlama sistemi ile karşı karşıya bırakılmışlardır. Bu tür okullardan mezun olan insanların sağlık sorunları had safhaya ulaşmıştır. Sonraki gelişmelerle nereden başlayıp, nerde bideceği kestirilemeyen, yer, zaman ve kişiye göre her an değişebilen ne idüğü belirsiz 'kamusal alan' tartışması başlatılmıştır. Buna göre hekimlerin verdiği hizmet de kamu hizmeti olduğuna göre hastalarımızı kabul ederken kamusal alan uygulaması mı yapacağız? Bu tür saçmalıkları hekim olarak kabul etmemiz mümkün değildir. İnsanların giyim ve inançlarını engelleyen, bu nedenle insan olma haklarını hiçe sayan bu tür uygulamaları şiddetle kınıyoruz. dedi.
DEKANDAN ELEŞTİRİLER..
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Özcan Ersoy ise Tıp eğitimi içeriğinde siyaset ve politika yoktur. Ancak Osmanlıda ve Cumhuriyet tarihinin her döneminde Mülkiyeliler, Harbiyeliler ve Tıbbiyeliler ülkesine ve insanına en çok sahip çıkan kesim olmuştur vei olmaya da devam edecektir. Türk hekimleri halkına en iyi sağlık hizmetleri vermeyi ve laik cumhuriyeti korumayı misyon edinmiştir. dedi.
Prof.Dr. Ersoy, kürsüden bugüne kadar sadece sağlık sorunlarını konuştuğunu, bugün sağlık dışı sorunlarından da bahsetmek durumunda olduğunu, ama bunun politika yapmak olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:
Son 3 yıla bakıldığında, 2002 sonunda 362.7 katrilyon olan borç stoku, 2005 ortası rakamı ile 456.3 katrilyon liradır. Yani 93.5 katrilyon artmıştır. Aynı dönemde dış borçlar 130.2 milyar dolardan 161.8 milyar dolara, iç borç ise 149.9 katrilyon liradan 239.5 katrilyon liraya yükselmiştir. 3 Kasım 2002 seçimlerini takiben hükümet olan AKPnin ilk icraatı, Anayasada değişiklik yaparak af yasası çıkarmak olmuştur. Aynı anda YÖK yasasında değişiklik yapıp Üniversiteleri kontrol altına alma girişimleri başlamışsa da bu konuda başarılı olamamıştır. Aynı şekilde üniter yapıya aykırı olduğu gerekçesi ile Cumhurbaşkanı tarafından veto edilen kamu Yönetimi Yasasında da yoğun tekiler nedeniyle geri adım atmıştır
Başbakan tarafından tartışmaya açılan yabancı doktora Türkiyede çalışma izni ile ilgili olarak da konuşan Prof.Dr. Özcan Ersoy, Hekim açığını dile getirenler kendi teknik kadrolarınca hazırlanan sağlık istatistikleri kitabında hedefledikleri sayıları da inkar etmektedirler. Üstelik ülkemizde atanmayı bekleyen binlerce doktor adayı varken yurtdışından doktor getirmenin gereği anlaşılmamaktadır. Bu durumda Dubai Şeyhi El Maktumun yapacağı hastane yatırımı düşüncesi ağır basmaktadır.
Aydınlanmacı Üniversitelere savaş açılmış, kadro ödenek kısıtlamalarıyla yetinilmeyip, rektörün tutuklanmasına kadar gidilmiş, türbana yol veren Üniversitelerin kadro ve ödenek istemleri fazlasıyla karşılanmıştır dedi.
Sağlık Bakanlığı bütçesinin Cumhuriyet tarihi boyunca daima yüzde 5in altında kaldığını, Dünya Sağlık Örgütünün önerisinin yüzde 10 olduğunu belirten Ersoy, bütçeden sağlığa ayrılan payın ülkemizde bugün yüzde 70inin personel ödemeleri olduğunu yatırım için ayrılan payın ise sadece yüzde 5te kaldığını ifade etti.
Dekan Prof.Dr.Özcan Ersoy, konuşmasında daha sonra şunları belirtti:
Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir kadrolaşmanın mimarı olan bu hükümetin mevcut sağlık sorunlarını çözmesini beklemiyoruz. Bu hükümet döneminde üniversitelerde öğrenci başına yapılan harcamalar Avrupa Birliği ülkelerinin altıda birine inmiş, üniversitelerin araştırma fonlarındaki paralar hazineye aktarılmış. Üç yılı aşkın süredir Tababet Uzmanlık Tüzüğü çıkarılmamış, sağlık personelinin dengeli dağılımı gerçekleştirilmemiştir
Prof.Dr. Ersoy, üniversiteden ayrılan tıp kökenli öğretim üyelerine de değinerek, gidenlerin çoğunluğunun, sınavsız ve çok kısa sürede terfi ettirilmek gibi bir konuma geldiklerini ve ödüllendirildiklerini kaydetti.
VALİNİN KONUŞMASI..
Vali Halil İbrahim Daşöz ise sağlık hizmetlerinde başarıya ulaşılması için eğitim hizmetlerinde de başarının sağlanması gerektiğine işaret ederek, tıbbın ekonominin dışında tutulamayacağını ve tıp endüstrisinin takip edilmesi gerektiğini kaydetti.
Vali Daşöz, tıp turizminin dünyada önemli noktalara geldiğini belirterek, bu konuda Turgut Özal Tıp Merkezi gibi bir projeye sahip olan Malatya'da önemli adımların atılabileceğini vurguladı.