SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Celal Bayar'ın Ölümünün 35'inci Yıldönümü

0
Güncellendi - 2021-08-22 00:17:21
Celal Bayar'ın Ölümünün 35'inci Yıldönümü
A- A+ PAYLAŞ

Türkiye'nin üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın vefatının üzerinden 35 yıl geçti.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Bayar, 1883 yılında Bursa'nın Gemlik ilçesinin Umurbey köyünde dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Umurbey'de tamamlayıp, ardından Bursa'da İpek Meslek Yüksekokuluna giden Bayar, College Francais de l'Assomption'da eğitim gördü. Hukuk ve bankacılık alanlarında çalışan Bayar'ın 1903 yılında evlendiği İnegöllüzade Refet Bey'in kızı Reşide Hanım'dan Refi, Turgut ve Nilüfer adlı üç çocuğu oldu.

İttihat ve Terakki'nin Bursa'da gizli kolu olan "Küme"ye 1907'de giren Bayar, Ege bölgesinde cemiyetin çalışmalarını hızlandırmak ve bölgedeki etkinliğini artırmak amacıyla İzmir'e özel bir görevle gönderildi.

Balkan Savaşı'nda Bulgar ordularıyla savaşmak üzere Bursa'dan gizlice ayrılarak önce İstanbul'daki askeri karargaha, oradan da cepheye giden Bayar, İzmir'de 1918 yılında işgali engellemek ve işgalci kuvvetlere karşı mukavemet oluşturmak amacıyla kurulan İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyetinde aktif rol aldı.

İsmini değiştirmek zorunda kaldı

İttihatçı kimliği ve hakkındaki tutuklama emri yüzünden ismini değiştirmek zorunda kalan Bayar, İzmir'in işgali tehlikesi belirince, "Galip Hoca" takma adıyla zeybek ve köy hocası gibi bölgeyi dolaşarak işgale karşı propaganda yaptı. Bayar, Aydın işgal edilince halkı Yunan kuvvetlerine karşı örgütlemek için çalışmalar gerçekleştirdi. Balıkesir Kongresi öncesinde yapılan toplantıda Bayar'a "Sivil Alay Komutanlığı", kongrede ise oy birliği ile "Akhisar Milli Alay Kumandanlığı" unvanı verildi.

Atatürk'ün övdüğü bir isim oldu

Bayar'ın Milli Mücadele yıllarındaki bu gayretleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, Milli Mücadele'nin lideri Mustafa Kemal Atatürk'ün övgüsüne de neden oldu. Nutuk'ta Bayar'ın ismine yer veren Atatürk, şu ifadeleri kullandı:

"Aydın dolaylarında, İzmir'in işgalinden sonra, asker ve halktan bazı vatanseverler, Yunanlılara karşı savunma, halkı cesaretlendirme ve silahlı milli teşkilat kurma gayretleriyle çalışıyorlardı. Bu arada İzmir'den ad ve kıyafet değiştirerek o bölgeye gitmiş olan Celal Bey'in (İzmir Milletvekili Celal Bey'dir) gayret ve fedakarlığı anılmaya değer."

"Arananlar ve yakalanacaklar" listesinde yer aldı

Osmanlı Mebusan Meclisi'nin toplanması için yapılan 1919 seçimlerinde Saruhan (Manisa) mebusu adayı olarak gösterilen Celal Bayar, milletvekili seçilerek İstanbul'da toplanacak olan son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne katılma hakkını elde etti. İstanbul hükümetinin "arananlar ve yakalanacaklar" listesinde yer almasına rağmen Bayar, 12 Ocak 1920'de toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne Saruhan Sancağı milletvekili olarak katıldı.

İstanbul ve Osmanlı Mebusan Meclisi 16 Mart 1920'de işgal edilirken, Milli Mücadele taraftarı vekiller Malta'ya sürgüne gönderildi. Ancak Bayar, Meclis'in işgal edileceği haberini önceden öğrendiği için Malta'ya sürgün edilmekten son anda kurtuldu. Malta'ya sürgüne gönderilenler haricindeki Osmanlı Mebusan Meclisi üyeleri Milli Mücadele'nin merkezi Ankara'da toplanmaya başladı.

Bayar, Atatürk'ten aldığı talimatla Anzavur Ayaklanması'nı bastırma görevini yerine getirdiği sıralarda Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara'da açıldı. Bu nedenle Bayar, Meclis'e 2 hafta geç katıldı.

Ekonomiye yönelik çalışmalar yaptı

Birinci Büyük Millet Meclisi'nde milletvekili olarak görev alan Bayar, 27 Şubat 1921'de İktisat Bakanı oldu. Lozan Barış Konferansı'na danışman göreviyle katılan Bayar, Osmanlı borçları ve bunların ödeme şekliyle ilgili önerisiyle dikkatleri üzerine çekti. Borçların altın yerine kuponla ödeme yöntemini öneren Bayar, böylece genç Cumhuriyetin ekonomik yükünün büyük oranda hafifletmesinin zeminini hazırladı.

1923 seçimlerinden sonra İkinci Büyük Millet Meclisi'ne İzmir milletvekili olarak giren Bayar, 1924 yılının mart ayında Mübadele, İmar ve İskan Bakanlığına atandı ve İş Bankası'nın kuruluşunu organize etmek üzere aynı yılın temmuz ayında bu görevinden istifa etti. İş Bankası'nın kurulmasında önemli rol oynayan Bayar, 1932 yılına kadar bankanın genel müdürlüğünü üstlendi.

Bayar, 1932-1937 yılları arasında İktisat Bakanlığı görevini sürdürürken, 1937-1939 yılları arasında başbakanlık yaptı.

İnönü'nün cumhurbaşkanlığını destekledi

Mustafa Kemal Atatürk'ün 10 Kasım 1938 yılında vefat etmesinin ardından Celal Bayar, Mareşal Fevzi Çakmak ile istişare ederek, aralarında yaşanan birçok görüş ayrılığına rağmen İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanı seçilmesini destekledi. Bayar, daha sonra siyasi yaşamını İzmir milletvekili olarak sürdürdü.

Çok partili siyasi yaşamın başlaması üzerine 1946 yılının ocak ayında Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan ile Demokrat Parti'yi (DP) kuran Bayar, parti başkanlığına getirildi.

Mayıs 1950'de halkın büyük desteğiyle iş başına gelen DP iktidarında, Celal Bayar Cumhurbaşkanı, Refik Koraltan TBMM Başkanı oldu. Birinci Adnan Menderes hükümeti 22 Mayıs 1950 tarihinde göreve başladı.

Bayar, 22 Mayıs 1950'de Türkiye Büyük Millet Meclisince Türkiye'nin üçüncü cumhurbaşkanı seçildi.

Çıktığı yol askeri darbeyle son buldu

Demokratikleşme ve özgürleşme alanında önemli çalışmalara imza atan Bayar ve arkadaşlarının "Yeter söz milletin" sloganıyla çıktıkları yol, 27 Mayıs 1960 askeri darbesiyle son buldu.

Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, hükümet üyeleri, DP'li milletvekilleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun ile asker ve bazı üst düzey kamu görevlileri gözaltına alındı. Tüm tutuklular, Yassıada'da hapsedildi.

Yassıada'daki yargılamalar, 14 Ekim 1960'ta başlayıp 15 Eylül 1961'de karara bağlandı. Toplam 19 dosyada toplanan davalar, "Anayasayı ihlal" davasıyla birleştirildi. Yargılamalar neticesinde Bayar, 15 Eylül 1961'de Yassıada Mahkemesi tarafından idama mahkum edildi. Yaş haddi nedeniyle cezası, müebbet hapse çevrilen Bayar, 7 Kasım 1964'te rahatsızlığı nedeniyle serbest bırakıldı.

Celal Bayar, 22 Ağustos 1986'da İstanbul'da vefat etti.

Ankara, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız