SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Çözüm Bulunması İçin Çalışmaya Devam Edeceğiz"

0
Güncellendi - 2018-09-08 04:31:36
A- A+ PAYLAŞ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yaklaşık 8 yıldır devam eden ihtilafın bir günde çözülmesini beklemek elbette mümkün değildir. Zirvede Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüşü konusunu da ele aldık. İdlib halkının yeni felaketlere maruz kalmasını asla arzu etmiyoruz. 3 buçuk milyon Suriyeliye daha ev sahipliği yapmaya gücümüz de imkanlarımız da yetmez" dedi.

İran'da İdlib Üçlü Zirvesi yapıldı. Ortak basın toplantısında açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu zirveler Suriye’de gelinen noktanın muhasebesini yapmak ve ileriye dönük adımların tespiti bakımından da önemli fırsatlar sunmaktadır. Yaklaşık 8 yıldır devam eden ihtilafın bir günde çözülmesini beklemek elbette mümkün değildir. Ancak biz başkaları gibi geriye yaslanıp yangını seyretmek yerine onu söndürmenin yollarını arıyor. Bunun için elimizi taşın altına koyuyoruz. Aramızdaki farklara değil asgari müştereklere odaklandık. Bu sayede Soçi ve Astana, Cenevre’de siyasi çözüm için yürütülen çabaların katalizörü olduk. İçinde bulunduğumuz kritik günlerde büyük bir emeğin ve özverinin sonucu olan bu kazanımların muhafazası büyük önem taşıyor. Nitekim bu amaçla işbirliğimizi sürdürme kararlılığımızı bugün teyit ettik” dedi.

“İdlib halkının yeni felaketlere maruz kalmasını asla arzu etmiyoruz”

“Türkiye olarak Suriye’de rejimin dizginlenmemesinin yol açacağı tehlikeleri de dile getirdik” diyen Erdoğan, “İdlib bölgesine yönelik saldırıların sahadaki durumu daha da kötüleştireceğini ve siyasi süreci çökme noktasına getireceğini ifade ettik. Bilindiği gibi Türkiye olarak İdlib'de 12 gözlem noktamız bulunuyor. Bu şekilde sahadaki sükunetin idamesi için önemli bir sorumluluk üstlendik. Bu bölgedeki sivil halkın korunması, terörist unsurların ayrıştırılması ve İdlib'in mevcut statüsünün muhafazası hayati önem taşıyor. Zira İdlib adeta tüm Suriye'nin küçük bir modeli konumundadır. Burada atılacak yanlış adımların menfi yankıları her tarafta hissedilecektir. Suriyeli sivillerin can güvenliğini hiçe sayan yöntemler teröristlerin ekmeğine yağ sürmekten başka hiçbir fayda sağlamayacaktır. Türkiye olarak baştan beri Suriye'de akan kanın durması için mücadele ettik. Hiçbir ayrım gözetmeden Suriyeli kardeşlerimize sahip çıktık. Dün olduğu gibi bugün de tek bir Suriyeli kardeşimizin dahi burnunun kanamasını istemiyoruz. Özellikle büyük çileler çekmiş İdlib halkının yeni felaketlere maruz kalmasını asla arzu etmiyoruz” şeklinde konuştu.

“Zirvede Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüşü konusunu da ele aldık”

"Zirveye atfettiğimiz önem de işte bu hassasiyetimizden kaynaklanıyor. Sayın Ruhani ve Sayın Putin’le yaptığımız fikir teatisinde bu görüşlerimizi paylaştık" ifadelerini kullanan Erdoğan, "Ankara Zirvesinde mutabık kaldığımız terörle mücadele kisvesi altında sahada oldu bittilere gidilmemesi gerektiğini vurguladık. Suriye'nin toprak bütünlüğü ile komşu ülkelerin milli güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durmanın gerekliliğini özellikle ifade ettim. Kıymetli basın mensupları önümüzdeki günlerde üç garantör ülkenin temsilcileri Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Suriye Özel Temsilcisi ile Cenevre'de yeniden bir araya gelecekler. Anayasa Komitesinin kuruluş süresine dair hazırlıklar ele alınacak ve son aşamaya gelindi diyebiliriz. Astana süreci sayesinde gündeme gelen bu komitenin bir an evvel kurulması ve işlevsel hale gelmesi siyasi sürece yeni bir dinamizm kazandıracaktır. Zirvede Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüşü konusunu da ele aldık. 3,5 milyonu aşkın Suriyeliye ev sahipliği yapan bir ülke olarak mültecilerin gönüllü ve güvenli biçimde geri dönüşlerine ilke olarak olumlu yaklaşıyoruz. Elbette bunun için Birleşmiş Milletler ile eşgüdüm sağlanması sahada ve siyasi süreçte elverişli şartların oluşturulması şarttır. Arzumuz Suriye ihtilafının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı ile ortaya konan parametreler temelinde kalıcı ve muteber bir çözüme kavuşturulmasıdır. Şüphesiz bu sorumluluk yalnızca üç garantör ülkenin değil tüm uluslararası toplumundur. Suriye ihtilafına çözüm bulunması için ilgili tüm paydaşların ortak bir zeminde buluşması gereklidir. Türkiye olarak bu hedef doğrultusundaki çabalarımızı sürdürmekte kararlıyız" diye konuştu.

Sivillerin göç dalgasına ilişkin ise Erdoğan, “Biz Astana sürecinin garantör 3 ülkesi olarak bir çalışmanın içerisindeyiz. Soçi’deki başlayan süreç Ankara ve bugün Tahran’la devam ediyor. Bu sürece yönelik olayın sadece İdlib’den terör belası sebebiyle buradan şu anda kaçışlar malum bizim batıda 115 kilometrelik bir sınır da batıda var. Buraya doğru bir yöneliş söz konusu ama geneli itibariyle baktığımızda malum Suriye’de en uzun sınıra biz sahibiz ve bu sınırda İdlib halkının kaçacağı yer neresi Türkiye. Türkiye olarak biz şu anda zaten 3 buçuk milyona ev sahipliği yapıyoruz. İdlib’in şu anda nüfusu 3 buçuk milyon böyle bir 3 buçuk milyona daha ev sahipliği yapmaya gücümüz de imkanlarımız da yetmez. Bizim atacağımız adım nedir mümkün olduğunca müşterek olarak birlikte buradan olabilecek göçü engellemektir. Bunun için de terörle mücadelede başarılı olmamız lazım. Bugünkü toplantının özellikle silahların bırakılmasını sağlamaya yönelik buradan çıkan mesaj artık terör gruplarına da çok kararlı bir duruşun ifadesidir. Bunu bizim başarmamız gerekiyor. Suriye halkı bir an önce kendi anayasasını ve bir an önce adil seçimi bekliyor. Bunu başarmamız lazım” ifadelerine yer verdi.

ORTAK BİLDİRİ..

İran'ın Başkenti Tahran'da gerçekleştirilen zirve sona erdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ve Ruhani'nin katılımıyla gerçekleştirilen zirvenin ardından ortak açıklama yapıldı.

Açıklamada, "İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Eylül 2018 tarihinde Tahran’da üçlü bir Zirve'de bir araya gelmişlerdir" denilerek liderlerin mutabık kaldığı maddeler şu şekilde sıralandı.

"Devlet Başkanları;

1. Astana formatının Ocak 2017’den bu yana sağladığı başarılardan, özellikle de Suriye Arap Cumhuriyeti genelindeki şiddetin azaltılmasında katedilen ilerlemeden ve ülkede barış, güvenlik ile istikrara yapılan katkıdan duydukları memnuniyeti ifade etmişlerdir.

2. Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü ile BM Şartı’nın amaç ve ilkelerine olan kuvvetli ve devam eden taahhütlerini vurgulamış ve bunlara herkes tarafından saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizmişlerdir. Kim tarafından gerçekleştirildiğine bakılmaksızın, hiçbir eylemin bu ilkelere halel getirmemesi gerektiğini yinelemişlerdir. Terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişimi reddetmiş, Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ile komşu ülkelerin ulusal güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını ifade etmişlerdir.

3. Sahadaki güncel durumu ele almışlar, 4 Nisan 2018 tarihinde Ankara’da yapılan son toplantılarının ardından Suriye Arap Cumhuriyeti ile ilgili meydana gelen gelişmeleri değerlendirmişler ve aralarındaki mutabakat uyarınca üçlü eş güdümü sürdürmek hususunda hemfikir kalmışlardır. Bu çerçevede, İdlip gerginliği azaltma bölgesindeki durumu görüşmüşler ve bu konuyu yukarıda belirtilen ilkelere ve Astana formatını tanımlayan işbirliği ruhuna uygun olarak ele almayı kararlaştırmışlardır.

4. BM Güvenlik Konseyi tarafından terörist olarak tanımlanan DEAŞ, Nusra Cephesi ile El Kaide veya DEAŞ’la bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler ve oluşumların tamamen ortadan kaldırılması amacıyla aralarındaki işbirliğini sürdürme kararlılıklarını teyit etmişlerdir. Terörle mücadelede, yukarıda belirtilen terörist grupların ateşkes rejimine katılmış veya katılacak olan silahlı muhalif gruplardan ayrıştırılmasının sivil zayiatın önlenmesi bakımından da dahil olmak üzere büyük önem arz ettiğinin altını çizmişlerdir.

5. Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceğine ve ihtilafın yalnızca müzakere edilmiş bir siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğine dair inançlarını yinelemişlerdir. Siyasi sürecin Soçi’de düzenlenen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin kararları ve BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararıyla uyumlu olarak ilerletilmesi amacıyla aralarındaki aktif işbirliğini sürdürme kararlılıklarını teyit etmişlerdir.

6. Suriyelilerin öncülüğünde ve sahipliğinde bir siyasi çözüme ulaşma sürecini ilerletme amaçlı ortak çabaları sürdürme konusundaki kararlılıklarını yinelemişler ve Anayasa Komitesi’nin kurulması ile çalışmalarının başlatılmasına yardımcı olmaya yönelik taahhütlerini vurgulamışlardır. Kıdemli memurları ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Suriye Özel Temsilcisi arasındaki yararlı istişarelerden duydukları memnuniyeti vurgulamışlardır.

7. Bütün Suriyelilerin normal ve huzurlu bir hayata yeniden kavuşmalarına ve acılarının hafifletilmesine yönelik tüm çabalara destek olma ihtiyacını vurgulamışlardır. Bu bağlamda, ilave insani yardım göndermek, insani mayın temizliği faaliyetlerini kolaylaştırmak, sosyal ve ekonomik tesisler de dahil olmak üzere temel altyapı unsurlarını eski haline getirmek ve tarihi mirası korumak suretiyle Suriye'ye yapılan yardımı artırmaları için başta Birleşmiş Milletler ve insani ajansları olmak üzere uluslararası topluma çağrıda bulunmuşlardır.

8. İhtiyaç duyan tüm Suriyelilere hızlı, güvenli ve kesintisiz insani erişim sağlanmasını kolaylaştırma yoluyla, sivillerin korunması ve insani durumun iyileştirilmesini hedefleyen ortak çabaları sürdürmedeki kararlılıklarını yinelemişlerdir.

9. Sığınmacıların ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerin Suriye'de ikamet ettikleri asıl yerlere güvenli ve gönüllü olarak geri dönüşleri için gerekli şartların oluşturulması ihtiyacının altını çizmişlerdir. Bu amaçla, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve diğer uluslararası uzmanlık kuruluşları da dahil olmak üzere, ilgili tüm taraflar arasındaki eş güdüm ihtiyacını vurgulamışlardır. [Suriyeli mülteciler ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişiler hakkında uluslararası bir konferansın toplanması fikrini değerlendirmek hususunda mutabık kalmışlardır.]

10. BM ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) uzmanlarının katılımıyla yürütülen, alıkonulanlar/kaçırılanların serbest bırakılması, cenazelerin teslimi ve kayıp şahısların tespiti Çalışma Grubu’nun faaliyetlerindeki ilerlemeyi memnuniyetle karşılamışlardır.

11. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin’in daveti üzerine, bir sonraki toplantılarını Rusya Federasyonu’nda yapmayı kararlaştırmışlardır.

12. Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanları, Tahran’daki Üçlü Zirve’ye ev sahipliği yapmalarından ötürü İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Hasan Ruhani’ye içten teşekkürlerini sunmuşlardır."

TWİTTER HESABINDAN AÇIKLAMA..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Rejimin çıkarları uğruna on binlerce masum insanın öldürülmesine göz yumulması durumunda, böyle bir oyunun ortağı da seyircisi de olamayız" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep TayyipErdoğan, Twitter hesabından Türkçe, İngilizce, Farsça ve Rusça mesajlar paylaştı. Türkiye'nin Suriye'de akan kanı durdurmak için mücadele verdiğini aktaran Erdoğan, "Hiçbir ayrım gözetmeden Suriyeli kardeşlerimize sahip çıktık. Dün olduğu gibi bugün de tek bir Suriyeli kardeşimizin dahi burnunun kanamasını istemiyoruz" açıklamasında bulundu.

Erdoğan, açıklamasında şunlara yer verdi:

"Türkiye olarak, baştan beri Suriye’de akan kanın durması için mücadele ettik. Hiçbir ayrım gözetmeden Suriyeli kardeşlerimize sahip çıktık. Dün olduğu gibi bugün de tek bir Suriyeli kardeşimizin dahi burnunun kanamasını istemiyoruz.

Bugün aziz kardeşim Sayın Ruhani'nin ev sahipliği ve değerli dostum Sayın Putin'in katılımıyla gerçekleştirdiğimiz Türkiye-Rusya-İran üçlü Zirvesine atfettiğimiz önem Suriyeli kardeşlerimizin geleceğine yönelik hassasiyetimizden kaynaklanıyor.

Bugün gerçekleştirilen Tahran Zirvesinde Türkiye, Suriyeli sivillerin can güvenliğini hiçe sayan yöntemlerin, teröristlerin ekmeğine yağ sürmekten başka hiçbir fayda sağlamayacağını açıkça ifade etmiştir.

Rejimin çıkarları uğruna on binlerce masum insanın öldürülmesine göz yumulması durumunda, biz böyle bir oyunun ortağı da seyircisi de olamayız.

İdlib meselesi, yeni acılara, yeni gerginliklere, yeni sıkıntılara mahal vermeden Astana ruhuna sadık kalınarak çözülmelidir.

Astana'da mutabakata vardığımız ilkelerin muhafazası, Suriye krizine sürdürülebilir siyasi çözüm bulunması bakımından da mühimdir.

Terörle mücadele kisvesi altında sahada oldu-bittilere gidilmemesi, Suriye’nin toprak bütünlüğü ile komşu ülkelerin milli güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durulması gerekmektedir.

3,5 milyonu aşkın Suriyeliye ev sahipliği yapan bir ülke olarak, mültecilerin gönüllü ve güvenli biçimde geri dönüşlerinin sağlanması ve Suriye ihtilafına tüm paydaşların ortak bir zeminde buluştuğu kalıcı bir çözüm bulunması için çalışmaya devam edeceğiz."

Tahran, Ankara- iha

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız