Dışişleri eski Bakanı ve Bağımsız Cumhuriyet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mümtaz Soysal, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ı, Kıbrıs'ı Türkiye'den koparmak isteyen hareketin öncüsü olmakla suçladı. Soysal, Cumhuriyeti ayakta tutmak için de Cumhuriyet karşıtı akımlarla mücadele etmek zorunda olduklarını belirtti.
Prof. Dr. Mümtaz Soysal, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Malatya Şubesi tarafından düzenlenen Günümüz Türkiyesine Bakış, Durum ve Çözüm konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı.
Belediye Konferans Salonu'nda yapılan konferansta konuşan Soysal, Kıbrıs'ta yapılan referanduma Kuzey Kıbrıs Türk vatandaşlarının çoğunlukla evet oyu verilmesiyle birlikte Türkiye'den yavaş yavaş kopmak isteyen bir hareketin oluştuğunu belirtti. Prof. Dr. Mümtaz Soysal, "Çok üzülerek söylüyorum, şimdiki Kıbrıs'daki Cumhurbaşkanı da Türkiye'den kopmak isteyen hareketin öncüsü ve o hareketin gerçekleştirilmesi için çalışanlardan biri oldu" dedi.
Soysal, "Bizim de Kıbrıs davası diye bir davamız var. O dava belki Kıbrıslı Türklere eziyet yapılmasın diye başlamıştır. Ama bu davanın gerisinde şimdi artık Türkiye'nin stratejik çıkarları vardır. Türkiye'nin onuru vardır, Türkiye'nin şehitlerinin hakkı vardır." diye konuştu.
Avrupalaşmak için "Kıbrıs da feda olsun" denildiğini belirten Soysal, "Biz vaktiyle 'Girit bizim canımız, feda olsun kanımız' diye şarkılar söylerdik. şimdi Kıbrıs canımız falan diyeni duyuyor musunuz? Hayır, Kıbrıs bizim kamburumuz, bundan da kurtulalım AB'ye girelim diyenler var, böyle çabalar var" şeklinde konuştu.
Soysal, ulusal takımımızın Almanyayı yenmesi, Dünya Kupası Grup Elemelerinde de baraj maçına kalmamız yolunda Danimarkanın da Yunanistanı yenmesinin ülkemizde sevinç yarattığını belirterek, Son aylarda, son yıllarda içimize hüzün çökmüştü, biraz gururumuz kırılmış gibi oldu. Müsaade etmediğimiz halde, gururumuzu hep ayakta tutmak, başımızı dik tutmak istediğimiz halde, Dünyada olup bitenler, bizimle ilgili olanlar, bizim yaptığımız bazı başarısızlıklar bizi toplum olarak müthiş olarak incitti, incinmiş bir toplumuz. Bunun için en küçük olaya sevinmeyi, bundan bir teselli çıkarmayı tercih ediyoruz, bizi mutlu ediyor. Niye, son günlerde, son aylarda veya son yıllarda böyle bir hüzün çöktü üstümüze? dedi.
Ulus Devlet terimi, ulus olmadan devlet, devlet olmadan da ulus yok. Bölünmez bütünlük diyoruz ya, burada bir hukuk kavramı yatıyor. Devletle o topraklar üzerinde yaşayan insanların bütünleşmesi. Bunun nitelikleri her şeyden önce bağımsızlıktır diyen Soysal daha sonra şöyle dedi.
Bu ulusun insanları bağımsız yaşamayı seçmişler ve bağımsız olarak kalmak isteyecekler. Her hangi bir uluslararası kuruluşun içine girdiklerinde dahi girişleri yine bağımsız iradeleriyle olacak, kalışları o katıldıkları yerin iradesine razı olmakla olacak. Kimse bizi falanca kuruluşun içinde kalmaya zorlayamayacak. Çünkü biz bağımsız olarak onu seçmişiz, kendi irademizle içine girmişiz, pekala içinden çıkabilmeliyiz. ABye girmek üzere, giriyoruz konuşmaları, aslında girsek de girmesek de bağımsız kalmaktan vazgeçmememiz gerektiğini bize hatırlatmalı. diyen Soysal, Cumhuriyet karşıtı akımların ve çabaların olduğunu da belirttiği konuşmasında bu konuyla ilgili olarak da şunları söyledi:
Cumhuriyeti değiştirmek isteyenler var. Bazen partiler olarak, bazen dernek olarak, bazen sivil toplum örgütü olarak çıkıyorlar, bazen akımlar olarak çıkıyorlar, bazen de hatta çok şaşırtıcı bir şey bazen Üniversiteler olarak ortaya çıkıyorlar ortaya. İkinci Cumhuriyet Üniversiteleri var.
Bu Cumhuriyet değişsin başka Cumhuriyet olsun diye, Cumhuriyetin asla aklına geçirmediği, üniversite denilen yerde evrensellik okunur, okutulur diyen Cumhuriyeti bu niteliği de dahil olmak üzere değiştirmek isteyen bilim adamlarımız da çıktı.Eğer 80 yılı aşkın Cumhuriyetimiz, bunun üçte birini aldığımızda devrim olarak, yaşanmış, ama 2. Dünya Savaşının sonlarından başlayarak çeşitli partilerin, çeşitli tutumlarında bunu değiştirmek bu devrimi biraz yumuşatmak, karşı devrim sözünü kullanmak istemiyorum , belki sonuçta karşı devrim diye özetlenebilir. Ama bir tarafından zayıflatmak, örselemek, bir tarafından törpülemek ve sanki bir karşı devrime dönüştürmek isteyen bir şey içimizde sinsi sinsi yaşamış, yavaş yavaş ortaya çıkmış, bazen de çok açıkça ben böyle demeye başlamış olan bir şey, bu dava var, günümüzün ve yarınımızın büyük davalarından biri bu. Eğer inanıyorsak Cumhuriyete, onu ayakta tutmak için bütün bu akımlarla mücadele etmek zorundayız.
Konferansın açılışında bir konuşma yapan ADD Malatya Şube Başkanı Ali Ekber Tunçdemirde, 82.yılında Cumhuriyetimizin temellerine, ulusal birliğimize yönelik saldırılan giderek artmaktadır. Bölücü terör eylemleri ile irticai eylemlerin ortak hedefi laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetidir, Amaç, asılsız gerekçeler yaratarak ülkemizdeki huzur ve güven ortamını bozmak, çağdaş uygarlık yolunda atacağımız adımların önüne türlü engeller çıkarmaktır. Bu girişimler 50-60 yıldır beslene beslene bu günlere gelmiştir. dedi.
Tunçdemir konuşmasında daha sonra şunları belirtti:
Bağımsız Türkiye Cumhuriyetine karşı öfke ve hınçlarını hiç bir zaman gündemden düşürmeyen emperyalistler, içeriden de yandaş aramış ve ne yazık ki bulmuştur. Her türlü etnik ayrımcılığı ve tarikatları kışkırtarak kullanmaktadırlar. Emperyalizmin düşmanı , güçlü ulus devletleridir. Onun için kendileri dışındaki ülkelerde yaşayan yurttaşlar arasındaki kültürel, dinsel, etnik ayrımları körükleyerek ülkeleri bölmeyi ve yutmayı denemektedirler.
Konferansı; Vali Osman Derya Kadıoğlu, CHP Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Fatih Hilmioğlu, CHP İl Başkanı Av.Niyazi Ergin Gökçe, Müftü Bekir Gerek, bazı belediye başkanları, İnönü Üniversitesi nden öğretim üyeleri, bazı sivil toplum kuruluşları temsilcileri de dinlediler.