2. Ordu Harekat Yarbaşkanı iken Ağustos 2020’de Kara Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı’na atandıktan sonra FETÖ ile irtibatı ortaya çıkarak tutuklanan, ifadesinde Harp Okulu’nu bitirdikten sonra Teğmen rütbesini Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen’in taktığını itiraf eden ve yargılandığı mahkemece etkin pişmanlık hükümleri uygulanarak, “silahlı terör örgütüne üyelik” ve “dolandırıcılık” suçlarından 14 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılan ski tuğgeneral Serdar Atasoy'la ilgili cezanın gerekçeli kararı yazıldı. Teğmen rütbesini FETÖ elebaşı Gülen'in taktığını itiraf eden, 14 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılan eski tuğgeneral Serdar Atasoy hakkındaki hükmün gerekçeli kararında sanığın darbe girişimine kadar örgütle organik bağını devam ettirdiği bildirildi.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince eski tuğgeneral Serdar Atasoy'a "silahlı terör örgütüne üyelik" ve "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlarından verilen 14 yıl 2 ay hapis cezasının gerekçeli kararı hazırlandı.
Gerekçede sanığın örgütte "Servet" kod adını kullandığı, 1996'da Kara Harp Okulu'ndan teğmen rütbesinde mezun olduğu anlatıldı.
Atasoy'un avukatının huzurunda verdiği kolluktaki ifadesinde, İstanbul Altunizade'deki FEM dershanesinde teğmen rütbesini örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in taktığını, kendisinin de Gülen'in elini öptüğünü itiraf ettiği belirtildi.
Sanık Atasoy'un 2002'deki kurmaylık sınavı sorularını örgüt marifetiyle hileli yollardan önceden almak suretiyle "dolandırıcılık" suçunu işlediği kaydedilen gerekçeli kararda, Atasoy'un ilk ifadesinde, sınavdan birkaç gün önce bağlı olduğu mahrem imam tarafından İstanbul Kavacık'ta bulunan eve çağrıldığını ve kendisi ile 5 rütbeliye kurmaylık sınav sorularının verildiğini beyan ettiği bildirildi.
Atasoy'un ifadelerinde 17/25 Aralık öncesine kadar anlattığı, sonrasına ilişkin ise kendisi ve örgüt mensuplarının suç oluşturabilecek eylemlerini anlatmadığına işaret edilen gerekçeli kararda, şu tespitlere yer verildi:
"Soruşturma aşamasında örgütsel iletişim amaçlı kendisine telefon ve operasyonel hat verildiğini beyan etmesine rağmen bu hususları da mahkememizdeki savunmalarında kabul etmemiştir. Ayrıca sanığın teşhis ettiği şahıslar incelendiğinde büyük çoğunluğunun daha önceden hakkında soruşturma ve kovuşturma mevcut olan ve yakalama kararı bulunan şahıslardan oluştuğu görülmüştür.
Yine her ne kadar sanık 2012'den itibaren örgütle irtibatını kestiğini savunmuş ise de sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu iddia edilen ve Genelkurmay Başkanlığında General-Amiral Şube Müdürü olarak görev yapan eski kurmay albay Cemil Turhan'ın bilgisayarından çıkan CD içerisinde Cumhurbaşkanı yaver adayı listesinde sanığın isminin geçtiği tespit edilmiştir. Örgüt mensubu olmayan bir kişinin darbe girişiminde bulunduğu anlaşılan bir kişinin hazırladığı böyle bir listede yer almasının mümkün olmadığı, bu listede sanığın da adının yer almasının, sanığın savunmalarının aksine darbe girişimine kadar örgütle organik bağını devam ettirdiğine işaret ettiği kanaatine varılmıştır."
Atasoy'un soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki ifadelerinde kısmen farklılıklar olduğu, sanığın kollukta müdafisi eşliğinde alınan ayrıntılı ifadesindeki bazı hususları mahkemedeki savunmalarında reddettiği aktarılan gerekçede, şu ifadeler kullanıldı:
"Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında sanığın yine müdafisi eşliğinde ifade verdiği ifadesinin altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, herhangi baskı veya zorlama olmadan kendi rızası ile beyanda bulunduğunu ve teşhis yaptığını beyan ettiği görülmekle mahkememizce sanığın soruşturma aşamasındaki ifadelerine üstünlük tanınmıştır."
Sanığın, Kara Kuvvetleri Komutanlığında İstihbarat Başkanı ve Harekat Başkan Vekili olarak tuğgeneral rütbesinde Kasım 2020'ye kadar görev yaptığı anlatılan gerekçede, Atasoy'un Türk Silahlı Kuvvetleri içinde emir ve talimat verebileceği personelin, erişebileceği bilginin ve yetkilerinin kapsamı itibarıyla örgüte mensubiyetinin oluşturduğu tehlikenin, astı konumundaki personele göre çok daha ağır olduğu değerlendirilerek alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verildiği ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulandığı kaydedildi.
Dava süreci
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla 27 Ocak'ta gözaltına alınan Atasoy, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak adli kontrolle serbest bırakıldı.
Başsavcılıkça, eski tuğgeneral Atasoy hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak", "resmi belgede sahtecilik" ve "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlarından 32,5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı. İddianame, 32. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
Tutuksuz yargılanan Atasoy, tanık olarak dinlendiği başka bir mahkemede itiraf içeren beyanlarından vazgeçmesi üzerine 9 Temmuz'da tutuklandı.
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Eylül'de Atasoy hakkındaki kararını açıkladı.
Buna göre "silahlı terör örgütüne üyelik"ten ilk önce 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan Atasoy'un cezası, "etkin pişmanlık hükümleri" ile "takdir indirimi" uygulanarak 5 yıl 10 aya indirildi.
"Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçundan da 8 yıl 4 ay hapis cezası verilen Atasoy, ayrıca görevde bulunduğu süre boyunca aldığı maaş karşılığında da 540 bin 820 lira adli para cezasına çarptırıldı.
Toplam 14 yıl 2 ay hapis cezası verilen Atasoy'un tutukluluk halinin devamı kararlaştırıldı.
Ankara, AA- malatyahaber.com