Galatasaray'ın eski başkanlarından Alp Yalman'ın büyük annesi, aynı zamanda büyük Vezir Sokullu Mehmed Paşa'nın torunu olan Hatice Hanım'ın mezarı Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de bulunuyor.
1919 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun Macaristan Askeri Ataşesi olarak Budapeşte'de göreve başlayan Binbaşı Mahmut Nedim Bey'in (Zapçı) eşi olan Hatice Hanım, aynı yıl Avrupa'da ortaya çıkan İspanyol gribinden vefat etmiş ve Budapeşte'de gömülmüştü.
Galatasaray Kulübü'nün eski başkanlarından Alp Yalman'ın büyük annesi de olan Hatice Hanım'ı mezarı başında ziyaret eden torunu Ali Yalman, Sokullu Mehmed Paşa'nın soyundan geldiklerini, Budapeşte'de yatan Hatice Hanım'ın büyük anneanneleri olduğunu söyledi.
İHA muhabirine konuşan Ali Yalman, dedesi Binbaşı Mahmut Nedim Bey'in 1915 yılında 90 bin kişinin öldüğü Sarıkamış'taki savaştan kurtulduğunu, ancak verem hastalığına yakalandığını, 1'inci Dünya Savaşı'nın bitmesinin ardından ise Osmanlı İmparatorluğu'nun kendisini Macaristan Askeri Ataşeliği'ne atadığını ve Budapeşte'ye geldiğini söyledi.
Yalman, dedesi Mahmut Nedim Bey'in eşi Hatice Hanım'ın vefat ettiğinde annesi Nilüfer Hanım'ın bebek olduğunu ve Hatice Hanım'ı hiç hatırlamadığını kaydetti. Dedesi Mahmut Nedim Bey'in 1922 yılında Macaristan'dan Türkiye'ye döndüğünü, 1923-1950 yılları arasında Malatya Milletvekili olarak TBMM görev yaptığını açıkladı. Yalman, "Çok mutluyum ki büyük annemin Budapeşte'deki mezarında dua ettim. Annem şu an 96 yaşında ve hala hayatta. Benden annesi Hatice Hanım'ın mezarını Budapeşte'de yalnız kalmaması için İstanbul'a taşımamızı istedi. Ancak duydum ki, Macaristan'da yaşayan Türk vatandaşları, hatta Büyükelçimiz dahil, milli ve din bayramlarında bu mezara gelerek dualar ediyormuş. Bu beni oldukça mutlu etti ve mezarın nakline gerek olmadığını anladım" diye konuştu.
Türkiye Dış Türkler ve Akraba Topluluklar Danışma Kurulu Üyesi Suat Karakuş ise, Hatice Hanım'ın başkent Budapeşte'nin 10. bölgesinde bulunan 1'nci Dünya Savaşı Galiçya Cephesi Türk Şehitliği'nin hemen yanı başında olduğunu, şehitleri anma günlerinin yanı sıra, Milli bayramlarda da bu ülkede yaşayan Türk vatandaşları ile bu mezarlığı gelerek burada yatan Türkler için dua ettiklerini ve kendilerini asla yalnız bırakmadıklarını kaydetti.
MAHMUT NEDİM ZABCI
Ali Yalman’ın Budapeşte’deki mezar ziyareti ile birlikte gündeme getirilen Malatya Milletvekili Mahmut Nedim Bey’in (Zapcı) 1923 ile 1950 yılları arasında aralıksız olarak 7 dönem TBMM’de görev aldığı kaydediliyor.
Mahmut Nedim Bey ile ilgili olarak TBMM kayıtlarında yer alan bilgi şu şekilde, “Malatya-1882,Mehmet Arif-Havva-Erkan-ı Harbiye ve Fransa’da Haritacılık-Fransa, Almanca-Askerlik ve Haritacılık-İttihad ve Terakki Cemiyeti Üyesi, Harita Kaymakamı, Budapeşte Askeri Ataşesi, Malatya Okumuşu Çoğaltma ve Okuyanı Koruma Cemiyeti Kurucusu, Eski Muharipler Derneği Başkanı-2.,3.,4.,5.,6.,7.ve 8. Dönem Malatya Milletvekili-Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası Sahibi-Evli,4 Çocuk.”
Milletvekili Mahmut Nedim Zapcı’nın "Okumuşu Çoğaltma ve Okuyanı Koruma Derneği" 1946 yılında kurduğu belirtiliyor.
Hürriyet’in internet sitesinde 24 Ağustos 2011 tarihinde yayımlanan “Lozan'da yanıt verilemeyen ‘bayram' sorusu” başlıklı haberde Malatya Milletvekili Mahmut Nedim Bey ile ilgili kısım şu şekilde; “TBMM Genel Kurulu’nun 26 Aralık 1925’teki oturumunda “Rumi Takvimin ilgası ile beynelmilel takvimin resmi Devlet Takvimi ittihazı hakkındaki kanun tasarısı” görüşmelerinde söz alan Malatya Milletvekili Mahmut Nedim’den bir “ekleme” teklifi geliyor. Mahmut Nedim, “Üçüncü maddenin nihayetine ‘Hicri kameri ayların mebdeini rasathane resmen tespit eder’ fıkrasını ekleyelim” diyor. Teklifini savunması için kürsüye çağrılan Nedim’in gerekçesi ilginç: “...Bugünkü ayların değil, bundan beş yüz sene sonraki ayların günlerini tespit etmek mümkündür. Halbuki bugün vaziyet nedir? Burada bayram oluyor, öbür tarafta olmuyor. Sonra Ramazan günlerini tayin etmek için de müşkülata maruz kalıyoruz. Bütün memleketin içinde umumi bir hercümerç oluyor. Fennin terekkiyatı (gelişimi) karşısında ayın bugününü bilmiyorum demek veyahut iki adam gitsin de mahkemeden ilam alsın ondan sonra bayram olsun, bu doğru değildir...Bu rasathanece müspet ve muayyendir. Bütün Türkiye’de muharremin birinci günü şudur, seferin birinci günü budur, ramazan şu gündür diye ilan edilir ve bu suretle ayların birinci günü nihayetine kadar tespit edilir ve teşevvüşten de kurtuluruz.”