Osmanlı'nın Güney Afrika'daki ilk ve son başkonsolosu olan ve Johannesburg'daki bir hapishanede vefat eden Mehmet Remzi Bey'in torunu Mignon Juliette Gatcke, kimliğini kısa zaman önce öğrendiği dedesinin izini sürmek için Türkiye'ye geldi.
Gatcke, 73 yıl boyunca hakkında neredeyse hiçbir şey bilmediği dedesinin Osmanlı Devletinin Güney Afrika'daki ilk ve son başkonsolosu olduğunu Türk tarihçilerin araştırmaları sonucunda öğrendi.
Birinci Dünya Savaşı sürecinde görevi başında iken İngiliz yönetimi tarafından gözaltına alınan Johannesburg'daki bir hapishanede vefat ettiği ifade edilen Mehmet Remzi Bey'in en küçük torunu 73 yaşındaki Gatcke, tarihin tozlu sayfalarında unutulmuş aile bağlarını keşfetmek için Türkiye'ye gelmeye karar verdi.
Rus olan babaannesinin ve babasının, dedesiyle ilgili tüm bilgileri sır gibi gizlediği Gatcke, Yunus Emre Enstitüsü'nün davetlisi olarak eşiyle birlikte Türkiye'ye geldi. Gatcke, dedesi hakkında araştırma yapan tarihçilerle görüştü, yetkililerden bilgi aldı.
Gatcke, Ankara ve Nevşehir'den sonra "Kesinlikle büyülendim" diyerek tarif ettiği İstanbul'da, Tarihi Yarımada'da AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
"Hayatımda yeni bir dönem başladı." sözleriyle duygularını anlatan Gatcke, dedesinin naaşının FETÖ'ye ait camiden alınarak Türk topraklarına defnedilmesi için de yardım talebinde bulundu.
"Keşke bu sırrın peşinden daha önce gitseydim"
Gatcke, babasının ve babaannesinin dedesinin gerçek kimliği hakkında neredeyse hiçbir detaylı bilgi vermediğini, ablasının yıllardır bu konu üzerinde araştırmalar yaptığını söyledi.
Uzun yıllar boyunca dedesinin Türk olabileceğiyle ilgili net olmayan bilgilere sahip olduklarını ifade eden Gatcke, "Dedemin bu kadar önemli ve tanınmış birisi olduğunu bilmiyordum. Babaannem Rus'tu. Belki de babamın isteği doğrultusunda babaannem dedemden çok bahsetmedi. Onun hakkında neredeyse hiç konuşmadılar. Bu durum gerçekten çok üzücü. Zamanla ilk önce kız kardeşim bu konuyla yakından ilgilenmeye başladı. O zamanlarda babam ölmüştü. Artık geride danışacak kimse kalmamıştı. Biz sadece çok az bilgiye sahiptik. Ablam genellikle Meksika ve Kanada'daydı. Biz de çok görüşemiyorduk. Ablam zaman zaman 'Türkiye'ye gitmemiz gerekiyor.' derdi. O zaman bunu yapmak için vaktim yoktu, çalışıyordum. Bunun öneminin farkında değildim. Şimdi buradayım ve buraya daha önce gelmediğim için çok pişmanım. Keşke bu sırrın peşinden daha önce gitseydim." diye konuştu.
Ailesinde, dedesinin Türk olduğundan açık bir şekilde bahsedilmediğini söyleyen Gatcke, Türk tarihçilerinin dedesi hakkındaki bilgileri gün yüzüne çıkardığını anımsattı.
Dedesinin kimliğinin kesin olarak ortaya konmasının ardından Türkiye'ye gelerek buranın tarih dolu havasını solumak ve geçmişe bir yolculuk yapmak istediğini anlatan Gatcke, izlenimlerine ilişkin şunları söyledi:
"Türkiye'nin tarihi ve doğal bunca güzelliğini daha önceden bilmek harika olurdu. Şimdi her gün Osmanlı Devleti ve dedem hakkında yeni bir şeyler öğreniyorum. Çocuklarımla bu konuda daha iyi araştırmalar yapmayı ve onların da hikayemizi öğrenmelerini ve buraya gelmek için heyecanlanmalarını umuyorum. Birkaç gündür buradayım ve torunumun burada üniversite okumasını istiyorum. Çünkü burası harika. Öğrenciler ve insanlar genellikle güzel bir hayat yaşıyorlar burada. Kötü alışkanlıkları olan insanlar görmüyoruz yollarda. Türkiye'nin kültürel zenginliklerini ve hoşgörüsünü hissediyorum. Türkiye'ye geldiğimde ilk fark ettiğim şeyler bunlar oldu."
"Çocuklarımı Türkiye'de büyütmek isterdim"
Gatcke, yıllar sonra öğrendiği bilgilerin hayatını bir anda değiştirdiğini ve "karmaşık" duygular hissettiğini anlatarak, "73 yaşımda hayatımda yeni bir dönem başladı. Çocuklarımı Türkiye'de büyütmek isterdim. Bunu gerçekten söylüyorum. Burada yaşamaktan büyük mutluluk duyardım. Ben de Türkçe öğrenmek istiyorum. Bu yaşımda da öğrenebileceğimi düşünüyorum. Dil öğrenmek konusunda yetenekliydim, umarım bunu şimdi de yapabilirim. "ifadelerini kullandı.
Dedesi hakkındaki bilgileri araştırmaya devam edeceğini vurgulayan Gatcke, şöyle devam etti:
"Osmanlı Devletinin Güney Afrika'daki ilk ve son Türk başkonsolosu dedemin izlerini sürmek için Türkiye'deyim. İstanbul'da büyülenmiş durumdayım. Harika duygular hissediyorum ve kesinlikle en kısa zamanda buraya geri dönmek istiyorum. Ben yapamasam bile çocuklarımı bu konuda cesaretlendireceğim. Onlara burada öğrendiklerimi anlatacağım. Ben de Mehmet Remzi Bey hakkında çok daha fazla şey öğrenmeye devam edeceğim. Babaannem hiçbir zaman dedemden bahsetmedi, isminden bile. Asla ve asla…Dedem öldükten sonra yeniden evlendi. Babaannemi ve babamı bizim konuşmadığımız dilde konuşurken hatırlıyorum. Rusça ve Fransızca konuşuyorlardı. İkisi de çok iyi konuşuyorlardı. Türkçe konuşmuyorlardı. Bildiğim kadarıyla babaannem Türkçe bilmiyordu. Emin olamıyorum. Biliyor olmalı çünkü dedem öldürülmeden 3 yıl önce evlendiler."
Gatcke, dedesinin naaşının FETÖ'ye ait camiden alınarak, Türkiye'ye getirilmesini istediğini söyledi.
Dedesinin mezarının yerinin değiştirilmesi hakkında yardım talebinde bulunan Gatcke, sözlerini şu şöyle tamamladı:
"Dedemin mezarının eski bulunduğu yerden alınıp hak ettiği onurlu bir yere defnedilmesiyle ilgili çalışmalar olduğunu öğrendik. Bu çok güzel olacak. Şimdi bulunduğu yerde mezarını ziyaret edemiyoruz. Dedemin mezarının Türk topraklarına iade edilmesini istiyorum. Bence onun mezarı Türkiye'ye de getirilebilir. Naaşı öncelikle bu camiden alınıp önceki yerine götürülürse mutlu olacağım. Önceki yeri ona daha layık bir yerdi. Geride ailesinden kimse kalmasa bile benim çocuklarımı ve torunlarımı Türkiye'ye gelmeleri için cesaretlendireceğim. Burası harika bir yer ve çok güzel vakit geçirdim. Türk insanı gerçekten misafirperver."
Osmanlı'nın Güney Afrika'daki ilk ve son Başkonsolosu Mehmet Remzi Bey
Mehmet Remzi Bey, 1914-16 yılları arasında Güney Afrika'nın Johannesburg şehrinde Osmanlı Devletinin ilk ve son Türk başkonsolosu olarak görev yaptı. Birinci Dünya Savaşı sürecinde görevi başında iken İngiliz yönetimi tarafından gözaltına alındı. Tarihçilerin araştırmalarına göre ya hapishanedeyken hastalıktan vefat etti ya da şehit edildi.
Dönemin siyasi koşullarından dolayı naaşı Türkiye'ye getirilemedi. Johannesburg'daki Braamfontein Mezarlığına o bölgede yaşayan Müslümanlar tarafından defnedildi.
Resmi kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Mehmet Remzi Bey'in naaşı 2011'e kadar bulunduğu mezarlıktan FETÖ'nün girişimleri yaşa dışı bir şekilde alınarak örgüte ait caminin bahçesine defnedildi.
Başkonsolosun torunlarının, naaşın Türk toprağı olan büyükelçilik bahçesine iade edilmesi için açtığı dava süreci devam ediyor.
İstanbul, AA