Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) tarafından, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli olarak meydana gelen depremlerin ardından geçtiğimiz ay Malatya'ya da gelen bir heyet tarafından hazırlanan "6 Şubat Afet Bölgesi Mevcut Durum Değerlendirmesi ve Gelişim Önerileri Raporu", önemli saptamalara ve önerilere yer verdi. Raporda, Malatya'da da yaşanan rezerv alan konusunun yanı sıra güvenlik sorunları dahil birçok sorun aktarıldı.
49 SAYFALIK RAPOR
TBB, Deprem Bölgesinde sorunları belirlemek ve çözüm önerileri sunmak amacıyla, Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman'dan sonra 16 Ağustos'ta geldiği geldiği Malatya'da meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluş temsilcileri ile görüşmüştü.
TBB Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Şengül Altan Arslan Başkanlığındaki heyet, Malatya'daki deprem sonrası yaşanan olumlu- olumsuz gelişmeleri dinledi ve hazırlanan 49 sayfalık raporda buradaki izlenimlere de yer verildi.
Raporun giriş kısmında, "6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 9 saat arayla meydana gelen iki büyük deprem Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elâzığ, Gaziantep, Hatay, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde büyük yıkımlara yol açmış, resmi rakamlara göre 50.783 kişinin hayatını kaybetmesine ve 107.204 kişinin yaralanmasına neden olmuştur. Bu felaket, toplamda 11 ili ve 14 milyondan fazla vatandaşı doğrudan etkilemiş; çevre, yapılı alanlar, altyapı, ekonomi, sosyal yaşam ve kamu yönetiminde ciddi hasarlara yol açmıştır.
On İkinci Kalkınma Planı, depremden etkilenen şehirlerin iklim dostu, afete dirençli ve yaşam kalitesini artıran bir anlayışla yeniden inşasını hedeflemektedir. Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) bu hedefler doğrultusunda, depremden etkilenen şehirlerin mevcut durumunu analiz etmek, üye belediyelerin ihtiyaçlarını belirlemek ve çalışmaların daha etkin yürütülmesine destek olmak amacıyla bu raporu hazırlamıştır.
Raporda, şehirlerin, toplum refahının, belediyelerin ve kamu yönetimi ile paydaş ilişkilerinin mevcut durumu incelenmiş, karşılaşılan sorunlar tespit edilmiş ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri sunulmuştur. Bu önerilerin hayata geçirilmesiyle, daha dayanıklı, yaşanabilir ve risklerden haberdar kalkınma hedeflerini yerine getirebilen şehirlerin inşasına katkı sağlanması hedeflenmektedir.
Depremden en çok hasar alan bölgelerde depremin etkisi halen hissedilirken, bu felaketin Türkiye ekonomisine yükünün yaklaşık 2 trilyon TL (103,6 milyar dolar) olduğu tahmin edilmektedir. Strateji ve Bütçe Başkanlığının (SBB) raporuna göre, ekonomik kayıpların en büyük kısmı, konut hasarlarıyla ilgili olup, toplamı 1.073,9 milyar TL (56,9 milyar dolar) olarak belirlenmiştir. Kamu altyapısı ve hizmet binalarındaki yıkım ise 242,5 milyar TL (12,9 milyar dolar) zarara neden olmuştur. Ayrıca, özel sektör, imalat sanayii, enerji, haberleşme, turizm, sağlık ve eğitim gibi alanlarda ciddi hasarlar meydana gelmiş ve bu sektörlerdeki kayıplar 222,4 milyar TL (11,8 milyar dolar) olarak hesaplanmıştır.
Depremler, toplamda 11 ili etkilemiş ve 260 bin civarında yapının ya tamamen yıkılmış, ya acil yıkılması gereken veya ağır hasarlı olduğu tespit edilmiştir. Toplamda 14 milyondan fazla insan, bu depremlerden etkilenmiştir. En büyük hasar Hatay, Kahramanmaraş, Malatya ve Adıyaman illerinde yaşanmış olup, bu iller yapı hasarlarının en yoğun görüldüğü bölgeler olarak öne çıkmıştır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının kontrolünde yapılan hasar tespit çalışmaları, 700 bin civarında hane halkının çeşitli düzeylerde hasar alan yapılardan etkilendiğini göstermektedir.
...
Bu rapor kapsamında, depremden en çok etkilenen iller olan Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ele alınmış ve bu şehirlere 2024 Ağustos ayı içinde saha ziyaretleri gerçekleştirilmiştir. Saha ziyaretleri sırasında bu illerdeki çeşitli kurumlar ziyaret edilmiş, bölgede etkin çalışan sivil toplum kuruluşları, ilçe belediyeleri ve meslek odaları ile çalıştaylar düzenlenmiştir. Konteyner kent alanları incelenmiş ve bölge halkıyla birebir görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmelerde elde edilen veri ve bilgiler doğrultusunda, mevcut durum aşağıdaki kategoriler çerçevesinde değerlendirilmiş ve kamu kurum ve kuruluşlarının ve belediyelerin hizmet kalitesinin artırılması amacıyla gelişim önerileri sunulmuştur.
...
Yapılan incelemeler ve saha ziyaretleri neticesinde afetin yol açtığı olumsuz etkiler tespit edilmiş olup, şehirlerin ve vatandaşların sağlıklı bir şekilde iyileştirilmesi ve güçlendirilmesi için gerekli öneriler rapor kapsamında sunulmuştur. Bu çalışmada elde edilen tespitlere dayalı olarak geliştirilen önerilerin hayata geçirilmesi için merkezi yönetim, yerel yönetimler, belediye birlikleri ve diğer ilgili paydaşların zaman kaybetmeden istişare ve iş birliği içinde hareket etmesi ülkemizin menfaatine olacaktır.
Bu raporda şehre dair iyileştirilmesi gerekli görülen alanlar 4 farklı ana bileşen altında ele alınmıştır. Şehir, şehirde yaşayan insanlar, belediyeler ve farklı paydaşların ilişkileri öncelikli olarak iyileştirilmesi gereken alanlar olarak görülmüştür. Şehir; altyapı ve üstyapı unsurlarını, enkaz atık yönetimini, ulaşım, mekansal planlama ve imar süreçlerini kapsarken, şehirde yaşayan insanlar bileşeni, barınma koşulları, eğitim, sağlık ve sosyal donatı hizmetlerine erişim, toplumdaki psikososyal destek ihtiyacı ve özellikle kadınların artan bakım sorumluluklarını içermektedir. Belediyeler, afet öncesi, sırası ve sonrasında şehrin ve şehir sakinlerinin ihtiyaçlarını karşılayan en önemli paydaşlardan biri olarak, yaşanan afetten en çok etkilenen taraf olmuştur. Diğer bir önemli bileşen ise, kamu yönetimi ve paydaşlar arasındaki ilişki olup, tüm paydaşların ilişki, iş birliği ve koordinasyonunu kapsamaktadır."denildi.
SONUÇ BÖLÜMÜ..
Raporun sonuç bölümünde ise, şu saptama ve öneriler dile getirildikten sonra, devamında buna ilişkin ayrıntılara yer verildi.
4 ana bileşenle ilgili yapılan saptamalar ve öneriler hakkında raporda şöyle denildi:
"Yapılan çalışmalar sonucunda bu dört ana bileşen kapsamında ortaya çıkan tespitler ve sunulan öneriler aşağıda kısaca özetlenmiştir.
ŞEHİRLER
Tespitler
Deprem sonrası süreçte şehirlerde barınma, altyapı ve sosyal donatı alanlarında büyük zararlar oluşmuş, ulaşım altyapısı bozulmuştur. Kentsel planlama eksiklikleri ve denetim yetersizlikleri, bina stoklarının ve kültürel varlıkların ağır hasar almasına neden olmuştur. Geçici barınma alanlarında yaşam koşulları zorlayıcı durumdadır. Kalıcı konut inşasında belirsizlik, şeffaf olmayan süreçler, gecikme ve altyapı sorunları devam etmektedir. Şehirlerde yeşil alan, sosyal ve sağlık tesislerinin eksikliği bulunmaktadır. Ulaşım altyapısı ciddi şekilde zarar görmüş ve hala yeniden inşa süreci gecikmektedir. Çevresel sorunlar (enkaz atığı, asbest, bertaraf alanları) şehir yaşamını olumsuz etkilemektedir.
Öneriler
Yapıların Güçlendirilmesi ve Yeniden İnşası: Az hasarlı yapıların güçlendirilmesi, ağır hasarlıların yıkılması ve enkaz bertarafı sağlıklı şekilde yönetilmelidir. Altyapıların iyileştirilmesi veya yeniden inşası acilen yapılmalıdır. Yeni konut alanlarının katılımcı ve hızlı şekilde inşasının planlanması, tarihi-sosyal dokunun korunması ve kalıcı barınmanın sağlanması aciliyet taşımaktadır.
Kentsel Planlama ve Hizmet Alanları: İmar planlarının yerel paydaşların görüşleri alınarak bütünsel şekilde revize edilmesi, kaçak yapılaşmanın engellenmesi ve tarihi mirasın korunması gerekmektedir. Ayrıca tarım arazilerinin yapılaşmaya açılmaması sağlanmalı, kentsel hizmet alanlarının yapımı desteklenmelidir.
Geçici ve Kalıcı Konutlar: Geçici ve kalıcı barınma alanlarının planlaması, altyapısının iyileştirilmesi ve bu alanların sosyal donatı alanlarıyla desteklenmesi gerekmektedir. Toplu konut alanlarında toplumsal kimlik ve kültürel değerlere özen gösterilmelidir.
Altyapı ve Çevresel Sorunlar: Devam eden yıkımlar, asbest ve toz gibi insan sağlığını tehdit eden sorunların çözümü için merkezi yönetim ve yerel aktörler bir araya gelmeli, çevresel altyapı yapımının hızlandırılması için gerekli destek verilmelidir. Zarar gören havalimanlarının gelecek afet riskleri göz önüne alınarak daha sağlam yer ve şekilde inşa edilmesi düşünülmelidir.
TOPLUM VE İNSAN REFAHI
Tespitler
Afetin üzerinden 18 ay geçmesine rağmen barınma sorunları devam etmekte, konteyner kentlerde gıda ve sosyal altyapı eksiklikleri sürmektedir. Sağlık hizmetlerinde personel yetersizliği ve çevresel tehditler halk sağlığını tehlikeye atmaktadır. Psiko-sosyal destekler yetersiz, eğitimde fiziki şartlar ve personel eksikliği sorunları devam etmektedir. İşsizlik ve nitelikli iş gücü kaybı gibi ekonomik zorluklar yaşanmakta, kadınların ekonomik faaliyetlere katılımı kısıtlı kalmaktadır. Sosyal dokudaki zayıflama ve güvenlik sorunları dikkat çekmektedir.
Öneriler
Şiddet, Bağımlılık ve İstismar: Kamu kurumları arasında iş birliği sağlanarak şiddet, bağımlılık ve istismara karşı kapsamlı mücadele başlatılmalıdır. Sosyal destek ve eğitim hizmetleri ön
planda olmalıdır. Tüm bu süreç bütünsel, katılımcı ve veri temelli yürütülmelidir.
Barınma: Konteyner kentlerde yaşayan halkın kalıcı konutlara geçişi hızlandırılmalı, geçici barınma alanlarının sosyal ihtiyaçları karşılanmalı ve altyapı sorunları giderilmelidir.
Sağlık ve Rehabilitasyon: Kaliteli sağlık hizmetleri, rehabilitasyon ve psikolojik destek ön planda tutulmalıdır. Engelli ve yaralı bireylerin rehabilitasyon süreçleri hızlandırılmalıdır.
Eğitim ve Gençlik: Eğitim kurumlarının artırılması ve çocukların ruh sağlığına destek verilmesi gerekmektedir. Gençlik merkezleri kurulmalı ve sosyal alanlar sağlanmalıdır.
Ekonomi: İstihdam ve gelir fırsatları artırılmalı, işsizlikle mücadele edilmelidir. Kadın girişimciliği desteklemek için özel teşvikler sunulmalıdır. Mevcutta konteyner veya geçici
yapılarda faaliyet yürüten küçük işletmelerin biran önce kalıcı alanlara taşınmasına öncelik verilmelidir.
Sivil Toplum ve Haklar: Sivil toplum kuruluşları desteklenmeli ve hukuki haklara erişim kolaylaştırılmalıdır.
BELEDİYELER
Tespitler
Afet sonrası belediyeler altyapı hasarları ve enerji maliyetleri gibi sorunlarla karşılaşmaktadır. Personel kaybı ve yaşam standartlarındaki düşüşler ciddi bir sorun oluşturmuş, finansal zorluklar ve borç yükü toparlanma çalışmalarını engellemektedir. Yerel ekonominin aldığı hasar, belediyelere yeni görevler yüklemiştir. Sosyal hizmet eksiklikleri, ulaşım zorlukları ve veri paylaşımındaki aksaklıklar afet sonrası süreci olumsuz etkilemiştir. Ulusal ve uluslararası dayanışma ihtiyacı belirginleşmiştir.
Öneriler
Kapasite Güçlendirme: Belediyelerin güçlendirilmesi için mali destek ve ekipman desteği sağlanmalı, personel eğitimi ve nitelikli eleman ihtiyacı karşılanmalıdır. Üniversitelerin uzmanlıklarından faydalanılmalıdır. Liyakate dayalı atamalar gerçekleştirilmelidir.
İmar ve Yapılaşma: Belediyelerin kaçak yapılaşma ve riskli binaların tespiti konularında güçlendirilmesi gerekmektedir. Planlama süreçlerinde yerelin dahil edilmesi için yönetişim mekanizmaları güçlendirilmeli ve kent konseyleri işlevli hale getirilmelidir.
Mali Destek ve Altyapı: Afet bölgesindeki belediyelere mali destek sağlanmalı, kamu borçları ertelenmeli ve yerel ekonomiyi destekleyen projelere öncelik verilmelidir.
Veri ve Bilgi: Belediyelerin şeffaflığı artırılmalı ve vatandaşlara bilgi akışı sağlanarak güvensiz ortam yumuşatılmalıdır. Belediyelerin hizmet kalitesini ve verimliliğini arttırmak için merkezi yönetim ve STK’ların verilerine ulaşmasını sağlayacak platformlar kurulmalıdır.
Ulusal ve Uluslararası İş Birlikleri: Deprem bölgesi dışındaki belediyelerin, STK’ların ve uluslararası kuruluşların bölgeye hibe ve proje desteklerinin devam etmesi teşvik edilmelidir.
KAMU YÖNETİMİ VE PAYDAŞ İLİŞKİLERİ
Tespitler
Afet risk yönetimi sürecinde merkezi planlamalar, bölgenin ihtiyaçlarını yeterince yansıtamamaktadır. Tarım arazilerinin konut alanı olarak kullanımı ve hak kayıpları gibi çevresel ve ekonomik riskler öne çıkmıştır. Veri ve bilgi eksiklikleri belirsizliklere neden olmakta, koordinasyon eksiklikleri ve merkezi idarenin yerel aktörlerle iletişim sorunları normalleşme algısını zedelemektedir. İmar affı ve tasarruf tedbirleri toparlanmayı zorlaştırmakta, yeterli iş birliği sağlanamaması iyileştirme süreçlerini zorlaştırmaktadır.
Öneriler
Kamu Yönetimi ve Paydaş İlişkileri
Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik: Kamu kurumları ve paydaşlarla yürütülen çalışmalar hakkında düzenli bilgi paylaşımı sağlanmalıdır. Her şehir için kamuoyu bilgilendirme platformları oluşturulmalıdır. İstişare ve Katılım: Yerel ve merkezi yönetim birimleri arasında güçlü iş birliği ve koordinasyon sağlanmalı, yerelde tüm paydaşların görüşleri planlama ve yeniden inşa süreçlerinde dikkate alınmalıdır.
Paydaş Katılımı: Paydaşların, özellikle sivil toplum kuruluşlarının ve yerel aktörlerin sürece aktif katılımı teşvik edilmelidir.
Hukuk ve Haklar: Hukuki süreçler hızlandırılmalı, hakları koruyacak mekanizmalar güçlendirilmelidir.
Şehirler, çok paydaşlı bir yapıya sahip olup, bu yapı yatay ve dikey eksende sürekli olarak birbirini kesen ilişkilerle şekillenir. Bu paydaşlar ve bileşenler birbirleriyle bağlantılıdır ve bu nedenle topyekun bir iyileşme gerektirir. Şehirdeki tüm paydaşlar ve unsurlar arasındaki etkileşimler ve bağlantılar göz önüne alınarak kapsamlı ve koordineli bir iyileşme çalışması yapılmalıdır.
Şehrin yapısal unsurlarının ve toplum refahının gelişmesi, belediyelerin güçlendirilmesi ve kamu yönetiminin iyileştirilmesi ile mümkündür. Güçlü bir belediye, kamu paydaşlarını bir araya getirerek, şehrin yeniden inşa, iyileşme ve kalkınma süreçlerinde kritik bir rol oynayabilir. Bu sayede şehirdeki tüm paydaşlar ve bileşenler arasındaki koordinasyon ve iş birliği sağlanarak daha etkili bir iyileşme süreci gerçekleştirilebilir.
Deprem sonrası dönemde belediyelerin personel ve mali kaynak kapasiteleri deprem öncesi dönemdeki seviyede kalmıştır; ancak, deprem sonrasında meydana gelen yıkımlar sonucunda belediyelere ek yükler binmiştir. Artan bu iş yükünü mevcut kapasiteyle karşılamak mümkün değildir. Bu sebeple deprem bölgesindeki belediyelerin olağanüstü bir durumla karşı karşıya oldukları göz önünde bulundurulmalı, bu zorlu süreci aşarak yeterli hizmet sunabilmeleri için belediyeler güçlendirilmeli ve desteklenmelidirler.
Kurumlar arasındaki koordinasyon eksikliklerini gidermek ve eş güdümlü çalışmayı sağlamak amacıyla, şehirdeki farklı aktörleri bir araya getiren, merkezi olarak yönetilen bir koordinasyon kurulu tesis edilmeli ve bu kurul belediyeler eliyle yürütülmelidir. Bu kurul vasıtasıyla şehirde yaşayan vatandaşların hakları korunmalı ve etkin bilgilendirme kanalları oluşturulmalıdır.
Şehirde yaşayan vatandaşlar, taleplerini iletmek için doğrudan belediye başkanlarını muhatap almakta ve yaşadıkları her sorunun çözümünü belediyelerden beklemektedir. Bu durum belediyelere yönelik yüksek bir sorumluluk beklentisi oluşturmaktadır.
Seçilmiş tüm belediye başkanlarının eşit bir şekilde değerlendirilmeli ve bu belediyelere yönelik adil bir politika üretilmelidir. Partiler üstü bir yaklaşım benimsenmeli ve etkin bir diyalog kurulmalıdır. Ötekileştirici politikaların terk edilip kucaklayıcı bir siyasi anlayışın benimsenmesi şehrin iyileşme sürecini hızlandıracaktır. Bu bağlamda, belediyeler siyasi kimliklerinden bağımsız bir şekilde değerlendirilmeli ve gerekli destek ve güçlendirme çalışmaları yapılmalıdır.
Şehirlerin yeniden inşa süreçlerinin hızlanması için belediyelerin güçlendirilmesi gerekliliği aşikardır ve bu kapsamda Birliğimizce yapılması öngörülen birtakım çalışmalar aşağıda listelenmektedir:
● İyileştirme ve yeniden inşa süreçlerinin daha şeffaf, hesap verebilir ve katılımcı biçimde yürütülmesine yönelik farkındalık artırıcı ve destek veren faaliyetlerin düzenli şekilde yapılması,
● Hasar tespit çalışmalarında görevlendirilmek üzere belediye personeline yönelik sertifikalı eğitimler düzenlenmesi ve bu konuda ilgili bakanlık ile protokol yapılması,
● AFAD ile iş birliği yapılarak belediye personeline arama kurtarma eğitimlerinin verilmesi,
● Üniversiteye hazırlanan öğrenciler için dijital eğitim altyapısının sağlanması,
● Belediyeler arasında iyi uygulama örneklerinin yaygınlaştırılması ve iş birliklerinin artırılması amacıyla TBB koordinasyonunda kardeş kent ilişkilerinin kurulması ile dayanışmanın sağlanmasına öncülük edilmesi,
● Merkezi yönetim ve belediyelerin iş birliği ile bilgilendirme ofisleri oluşturularak halkın doğru bilgiye erişiminin artırılmasının sağlanması,
● Belediyeler için uluslararası hibe, fon, yeni kaynak yaratma gibi hususlarda eğitim programlarının düzenlenmesi,
● Uluslararası hibe ve fon kaynaklarının deprem bölgesini önceliklendirecek şekilde yönlendirilmesi,
● TBB’nin düzenli olarak yaptığı araç ve ekipman desteğinin depremzede belediyeleri öncelikleyecek şekilde geliştirilmesi,
● Hem bölge genelini hem de yereli takip edecek çok paydaşlı bir “Afet Yönetimi ve Dayanıklılık Komisyonu” kurulması, bu komisyon eliyle mekânsal ve sosyal kararların
takibinde yol gösterici bir izleme ve değerlendirme mekanizmasının kurulması,
● Deprem bölgesinin ihtiyaçlarına yönelik lobicilik faaliyetleri ve mevzuat çalışmalarının yürütülmesi,
● Depremden etkilenen belediyeler ile depremden doğrudan etkilenmemiş belediyelerin deprem bölgesine yapacağı harcamaların Tasarruf Tedbirleri Genelgesi’nin kapsamı dışına çıkarılması,
● Deprem bölgesinde mücbir sebep süresinin uzatılması,
● Depremzede belediyelerin genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtından aldıkları ve ağırlıklı olarak nüfusa göre belirlenen kişi başı paylarının, deprem göçmenlerini ve geçici koruma statüsündeki kişileri de kapsayacak şekilde arttırılması için ilgili bakanlıklar nezdinde girişimlerde bulunulması,
● Deprem bölgesindeki nitelikli göçü önlemek için burada çalışan kamu görevlilerinin (doktorlar, öğretmenler, hakimler vs) ek bir tazminatla veya ek bir maaşla desteklenmesi çalışmaları,
● Belediyelerde yapı kontrol denetim sistemlerinin güçlendirilmesi çalışmaları,
● Depremzede belediyelerden oluşan bir komisyon kurularak etkin iş birliği ve iletişim sağlanması,
● Afetle ilgili çalışmaların sağlıklı yürütülebilmesi ve personele gerekli eğitimlerin verilebilmesi için belediyelerde afet işleri daire başkanlığı/müdürlüğü kurulmasının teşvik edilmesi,
● TBB Belediye Akademisi faaliyetleri kapsamında, yeraltı suyu yönetimi ve afet risk azaltımı gibi konularda eğitimlerin verilmesi çalışmalarının yapılması planlanmaktadır.
Türkiye Belediyeler Birliği olarak alacağımız kararlar, geliştireceğimiz stratejiler ve uygulayacağımız faaliyetlerde bu rapor kapsamında ortaya konan tespitler ve gelişim önerilerini göz önüne alacağımızı tüm kamuoyunun bilgisine sunarız. Diğer kurum ve kuruluşlarla olan iletişim ve ilişkilerimizde bu rapor yönlendirici bir referans olacaktır. Özellikle afetzede üye belediyelerimizin tekrar ayağa kalkması ve daha güçlü biçimde faaliyetlerini yürütmesi için Türkiye Belediyeler Birliği olarak sahip olduğumuz yetki ve kaynakları en etkin bir biçimde kullanacağımızın altını çizmek isteriz."
RAPORUN TAMAMI İÇİN AŞAĞIDAKİ DOSYAYI TIKLAYINIZ:
https://malatyahaber.com/dosyalar/tbb-6-subat-afet-bolgesi-raporu.pdf
Yaşar KARAASLAN, malatyahaber.com- Malatya Yorum Gazetesi