Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Malatya Şube Başkanı Sabri Akın, Türkiye'nin enerji politikasının yeniden belirlenmesi gerektiğini belirtti.
Sabri Akın, yaptığı yazılı açıklamada, "Ekonomik büyümede ve ihracat artışında önemli adımlar atıldı, ancak rekabet üstünlüğü sağlamadan kazanımları sürdürmek artık mümkün değil. 90'lı yılları kaybeden iş dünyasının gelecek yılları kaybetmeye tahammülü yok. Vakit geçirilmeden Milli Enerji Şurası düzenlenerek Enerji Reformu yapılmalı, enerji politikamıza uzun vadeli petrol politikası eklenmeli ve alternatif enerji kaynaklarına ilişkin yönetmelikler çıkarılarak işlerlik kazandırılmalı" dedi.
Petrolün yüzde 38'lik payla toplam enerji tüketiminin en büyük kısmını oluşturduğunu kaydeden Akın, ham petrolde meydana gelen her 1 dolarlık artışın Türkiye'ye 175 milyon dolar civarında ek yük getirdiğini ifade etti. MÜSİAD Malatya Şube Başkanı Akın, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Türkiye, petrol kaynakları açısından varlıklı bir ülke olamamış, ama bu kıt kaynağın tüketiminde dünya ortalamalarından da geri kalmamış halde. Gerek petrol arama, enerji arz ve talep yapısının çeşitlendirilmesinde ve gerekse enerji politikaları üretiminde dışa bağımlı hale gelmiş durumda. Petrolün bir gün tükeneceğinin bilinmesine karşın, bu konu nedense politik düzlemde konuşulmadığı gibi, kamuoyunda da pek aldırış edilmiyor. Tüketiciler konuşmaktan kaçar, çünkü fiyatların artmasından korkar. Politikacılar konuşmaz, çünkü bu bir anlamda politik intihar demektir. Üreticiler konuşmaz, çünkü alternatiflerin geliştirilmesinden korkar. Medya konuşmaz, çünkü petrol lobisinden ve reklam gelirlerinin azalmasından korkar. Petrol şirketleri konuşmaz, çünkü geleceklerinin tehlike altında olduğu kabullenmekten korkar. Mühendisler pek konuşmaz, çünkü teknolojinin harikalar yaratacağını bekler. Peki bu konu ne zaman konuşulacak? MÜSİAD olarak petrole bağımlılığımızın derhal masaya yatırılmasını bekliyoruz. Enerji sektöründe piyasa uyumunun gerçekleştirilmesi için enerji sektöründe yoğun bir özelleştirme çabası gündemde. Enerji sektörünün serbestleştirilmesi, rekabete açılması, etkinliğinin ve verimliliğinin artırılması esastır. Nasıl olursa ve her ne pahasına olursa olsun diye özelleştirme yapılmamalı. Enerji sektörünün stratejik bir gündem olduğunun kabul edilmesi gerekir. Bu alanda gelir, istihdam ve toplumsal doku üzerindeki etkileri de hesaba katılarak özelleştirme yapılmalı. Kalite ve verimlilik açısından varlıklı ve tecrübeli şirketlerin sürece dahil edilmesi önemlidir. Ayrıca halka arz yöntemiyle topluma mal edilmeli, emeğin ve toplumun korunması öncelikleri de gözetilmeli."