SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Erdoğan Ahlat'ta Konuştu.. 'Muhalefetin Tezviratı Fos Çıkacak'!.

Erdoğan Ahlat'ta Konuştu.. 'Muhalefetin Tezviratı Fos Çıkacak'!.
A- A+ PAYLAŞ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt Zaferi'nin 953. yılı kutlama törenleri kapsamında Bitlis'in Ahlat ilçesinde düzenlenen etkinliğe katıldı. Burada konuşan Erdoğan, ata yurdu Belh ve Buhara ile birlikte Kubbet-ül İslam unvanına sahip 3. belde olan Ahlat'ta bulunmanın bahtiyarlığını yaşadıklarını belirtti.

Ahlat ve Bitlislilere ev sahiplikleri, samimi misafirperverlikleri için teşekkür eden Erdoğan, "Okçular Vakfımızı bu güzel program için tebrik ediyorum. Bu vesileyle bir kez daha Ahlat'ı Ahlat yapan, Ahlat'ı vatan yapan, Ahlat'ı sanat yapan, dünyada benzeri olmayan şaheserleri mühür misali bu topraklara tek tek nakşeden büyüklerimizi minnetle yad ediyorum. Yiğitlerin serdarı Sultan Alparslan'ı ve o gün gazaya katılan her askerini rahmetle anıyorum. İlk gazilerden ve ilk şehitlerden bu yana Ahlat'ın tarihimizdeki büyük yolculuğuna şahitlik eden Selçuklu mezarlığında yatan, her biri sanatımızın, devlet teşkilatımızın, kültür ve edebiyatımızın mümtaz temsilcileri olan ecdadımızı manevi huzurlarında rahmetle yad ediyorum." diye konuştu.

"Ahlat'ın altında küçük iskele, 18 yaşında gittim askere" diye türkülere konu olan, yakın tarihte Balkan Harbi'nde, 1. Dünya Harbi'nde, İstiklal Harbi'nde, toprağı kanlarıyla şereflendiren şehitleri minnetle yad eden Erdoğan, eski bakanlardan Zeki Ergezen ve Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun'u da rahmetle andı.

Ahlat'ın, Anadolu'da okun ilk düştüğü yerlerden, ocağın ve otağın kurulduğu ilk yurtlardan olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ecdadın konakladığı, nefeslendiği, zamanını doğru okuduğu Ahlat, bin yıl öncesinden bugüne kurulan bir iman, kültür ve medeniyet köprüsüdür. Burası, Anadolu'daki tarihimizin yapılmasında ve yazılmasında daima pergelin sabit noktası olmuş konumuyla ve kimliğiyle iftihar duyduğumuz bir şehirdir. Ahlat'ta bin yıldır atan nabız, milletimizin ve devletimizin nabzıdır. Bin yıldır bu topraklarda tüten ocak, devletimizin ve milletimizin ocağıdır. Bin yıldır bu toprakların sanat eserine dönüştürerek taşa, toprağa işlediği hafıza, devletimizin ve milletimizin hafızasıdır. Ahlat'ın kıymetini bilmek, Anadolu'daki varlığımızın, medeniyetimizin, kültürümüzün, bizi bir kimlik sahibi kılan değerlerin değerini bilmektir. Her biri dünya yazı sanatının taş işçiliğinin, mezar mimarisinin şaheseri olan Ahlat eserleri hüdayinabit olarak yerden bitmemiş, bizim daha önceki medeniyet birikimimizin semeresi olarak tezahür etmiştir."

"Geleceği temsil eden abideler"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ahlat'ın sanat eserlerinin, mana itibarıyla geçmişi ve geleceği temsil eden abideler olduğunu vurguladı.

Bunların kıymetini anlamanın, kendilerinin olduğu kadar gelecek nesillerin de kimliklerinin şerefli bir nişanesi olacağına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yahya Kemal'in dediği gibi Türkiye, sadece mevcut nüfusundan ibaret değildir. Türkiye'nin nüfus varlığı, sayılamayacak, ölçülemeyecek, istatistikle ifade edilemeyecek kadar büyüktür, geniştir, güçlüdür. Bünyesinde milletimizin başka coğrafyalardaki hayatlarının remizlerini ve manalarını da mücessem hale getiren Ahlat, Malazgirt'te birlikte muazzam bir coğrafyada fetih ve medeniyet rüzgarı estirmiştir. Toynaklarından kıvılcımlar çıkararak Batı'ya doğru koşan atlar, binlerce yıllık değerlerimizi Doğu'dan Batı'ya taşıyan rüzgar kanatlı atlardır. Ay yıldızlı bayrağımızı dalgalandıran asıl rüzgar, o rüzgardır. Ahlat, fetihler ve Fatih'ler doğuran, başkentler doğuran, fiziki varlığından daha büyük görevler, manalar ihtiva eden şehirler anası bir şehirdir. 8 bin 200 ecdat mezarıyla Ahlat, bize kim olduğumuzu, nereden gelip nereye gittiğimizi de hatırlatır. Göreve geldiğimiz günden bu yana Ahlat'ı yeniden bir başkent gibi ihya etmeyi vazife olarak gördük, hep bu şuurla hareket ettik. Ahlat'ı kökleriyle buluşturmak, tarihimizdeki yerine uygun şekilde yeniden tarih, kültür ve cazibe merkezi haline getirmek için çok çalıştık. Çalışmalarımız ve çabalarımız neticesinde Ahlat hamdolsun küllerinden yeniden doğdu. Etkinlikler dışında da gençlerimiz buralara geliyor, kökleriyle tanışıyor, Ahlat'ın bin yıllık tarihine bizzat tanıklık ediyor. Bugünkü toplu açılış törenimiz ve akşam gerçekleştireceğimiz Kabine Toplantımızla, Ahlat'a verdiğimiz ehemmiyeti bir kez daha gösteriyoruz."

"İnşallah sonsuza kadar ayakta kalacaktır"

Selçuklu Kabristanı'ndaki her bir şahideyi milli varlığın aynı zamanda bir hafıza kaydı olarak gördüklerini belirten Erdoğan, "İnşallah bugüne kadar olduğu gibi bu hafızayı korumaya, güçlendirmeye, istikbalimizin teminatı olan gençlerimize aktarmaya devam edeceğiz. Bin yıl önceden kalpler arasında kurulan köprü bugün olduğu gibi inşallah sonsuza kadar ayakta kalacaktır." ifadelerini kullandı.

Bin yıl önce gönüllerde edinilen yerin bu vatanın çimentosu, kalesi, sigortası ve yıkılmaz gök kubbesi olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ataların Anadolu'ya ektikleri muhabbet, kardeşlik ve dayanışma tohumları öylesine kök saldı, öylesine büyüdü ki bin yıldır bu kardeşlik hukukunu bozmaya ve yok etmeye kimsenin gücü yetmedi. Etnik köken üzerinden bizi bölmeye çalıştılar, mezhep, meşrep üzerinden bizi ayırmak istediler. Siyasi görüş farklılıkları üzerinden nifak çıkarmaya kalkıştılar. Bölücü terör örgütü eliyle aramıza nefret duvarları örmeye kalktılar. Daha bunun gibi nice hain ve kalleş oyunla kardeşliğimizi dinamitlemek, bizi kolay yutulur lokma haline getirmek istediler. Allah'ın yardımı, aziz milletimizin basiretiyle hepsinin üstesinden geldik. 85 milyon olarak birbirimize her zamankinden daha sıkı kenetlendik. Bugün de aynısını yapıyoruz. Vatanımıza yönelik senaryoları yırtıp atarak yolumuza devam ediyoruz. Şunun bilinmesini isterim, bizler bu toprakların emanetçisi değil, asıl sahipleriyiz. Bu toprakların altında da üstünde de biz varız. Her karışında bir şehit yatan Anadolu, bizim öz yurdumuzdur. Buradaki varlığımızı hala hazmedemeyenleri, hala ham hayaller peşinde koşanları bekleyen büyük bir bozgundur, yıkımdır, ağır bir mağlubiyettir."

"Ne yaptılarsa bir türlü muvaffak olamadılar"

Milletin ezeli ve ebedi kardeşliğini bozmaya çalışanların ne yaptılarsa bir türlü muvaffak olamadıklarını anlatan Erdoğan, bu topraklardaki kardeşlik hukukunun tarihin hiçbir döneminde mezhebe, meşrebe, etnik kökene göre belirlenmediğini ifade etti.

Birlik, beraberlik ve kardeşlik hukukunu ortak kadere, ortak imana, ortak geçmiş ve geleceğe göre şekillendirdiklerini vurgulayan Erdoğan, "Bin yılın yol arkadaşları, dava arkadaşları, mücadele ve kader arkadaşları olarak şimdi de istikbale yürüyoruz. Herkes şunu bilsin, anlasın, mıh gibi adeta hafızasına rap eylesin, ay yıldızlı al bayrağın gölgesinde 85 milyon biriz, beraberiz, tek yüreğiz. Türk, Kürt, Arap, Zaza, Laz, Çerkez hepimiz bu topraklar üzerinde biriz, beraberiz, kardeşiz. Sünni, Alevi bu topraklar üzerinde biriz, beraberiz, kardeşiz. Biz hep birlikte Türkiye'yiz. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, daim eylesin diyorum." diye konuştu.

Programın icrasında emeği geçen Okçular Vakfı başta olmak üzere tüm kurumları, belediyeleri, sivil toplum kuruluşlarını kutlayan Erdoğan, Ahlat'a, Bitlis'e, Malazgirt'e ve Muş'a samimi ev sahiplikleri için teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile beraberindekiler daha sonra alanda kurulan Han Otağı’na geçti.

Programa Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, bakanlar, genel başkan yardımcıları ve bölge illerin valileri katıldı.

KABİNE TOPLANTISI..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ahlat Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.

Malazgirt Zaferi'nin 953. yıl dönümünü, tarihte tekabül ettiği manaya uygun şekilde anmak üzere Ahlat'ta bulunduklarını belirten Erdoğan, bu vesileyle Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'ni Ahlat'ta topladıklarını söyledi.

Ahlat'ın, Selçuklu yadigarı mezarlıkları ve daha pek çok nadide güzellikleriyle maziden atiye kurulan köprünün kilit taşlarından biri olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Başkanlığımızda 21 yıl sonra ilk defa Ankara dışında yapılan bugünkü tarihi kabine toplantımızla Ahlat'a ve Malazgirt'e verdiğimiz ehemmiyeti, münhasıran göstermiş olduk. İnşallah bundan sonra da Malazgirt ruhunu yaşatmak ve gelecek nesillere taşımak için çalışmalarımızı çok boyutlu bir şekilde devam ettireceğiz."

Son kabine toplantısından bu yana Türkiye'yi hedefleriyle buluşturma mücadelesini kararlılıkla sürdürdüklerini dile getiren Erdoğan, "Savunma Sanayi İcra Komitesi'nin 2024 yılı ikinci toplantısında ülkemizin savunma kapasitesini güçlendirecek kritik kararlar aldık. Yerli ve milli imkanlarla geliştirmekte olduğumuz 'Çelik Kubbe' projemizin detaylarını görüştük. Savunma sanayisinde tam bağımsız Türkiye hedefimize ulaşmak için durmadan, dinlenmeden engellere takılmadan koşturuyoruz." diye konuştu.

"Türkiye çok önemli bir güç çarpanına sahip olacak"

Erdoğan, dün Aksaz Tersane Komutanlığında hizmete alınan projelerin, Türkiye'yi hedefine bir adım daha yaklaştırdığına dikkati çekerek, "PİRİREİS denizaltımızın, saflarına katılımıyla donanmamızın caydırıcılığı daha da artmıştır. Yeni tip denizaltı projemizdeki diğer denizaltılarımız da tamamlandıkça Türkiye çok önemli bir güç çarpanına sahip olacaktır. Denizaltımızın, tersanemizin ve diğer deniz platformlarımızın tekrar hayırlı olmasını diliyorum." dedi.

Cumhurbaşkanlığı makamındaki 10. hizmet yılını Çukurova Uluslararası Havalimanı gibi muhteşem bir eserin açılışıyla idrak ettiklerini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Adana ve Mersin'in yanı sıra tüm bölgeye hizmet edecek Çukurova Uluslararası Havalimanı'mız yıllık 9 milyon yolcu kapasitesiyle gerçekten gurur verici bir eser oldu. Kamu özel ortaklığıyla hayata geçirdiğimiz bu önemli yatırımın turizmden ticarete olumlu etkilerini zamanla çok daha net göreceğiz. Yapılan her işe mutlaka bir kulp takan, her işe takoz koyan, ülke ve millet menfaatine atılan her adımı engellemeyi maharet zanneden muhalefetin tezviratları bugüne kadar olduğu gibi yine fos çıkacaktır."

Erdoğan, geçen günlerde Türkiye'yi ziyaret eden Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al-Sani ile, ikili ilişkilerin yanında özellikle Gazze'deki katliamları ve ateşkes çabalarını konuştuklarını anımsatarak, Başakşehir Futbol Akademisi ve Kupa Meydanı'nın açılışında, geleceğin yıldız futbolcularıyla bir araya geldiklerini hatırlattı.

Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın TBMM'deki hitabı

AK Parti'nin 23'üncü kuruluş yıl dönümünü büyük bir coşkuyla kutladıklarını belirten Erdoğan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Türkiye'de ağırlayarak Filistin davasına olan sarsılmaz desteği bir kez daha gösterdiklerini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın TBMM'de verdiği mesajların, tüm dünya tarafından dikkatle takip edildiğini dile getirerek, şunları söyledi:

"İsrail tüm vahşetine, tüm barbarlığına Gazze'de 10 aydır estirdiği teröre rağmen Filistin halkının direniş azmini kıramamıştır. Topraklarını kahramanca savunan Filistin halkını bir kez daha saygıyla selamlıyor, zaferin er veya geç ama mutlaka Filistinli kardeşlerimizin olacağına yürekten inanıyoruz. Rabbim Filistinli kardeşlerimizin yardımcısı olsun diyorum."

Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi'ndeki subay ve astsubayların mezuniyet törenine katıldığını da hatırlatan Erdoğan, "15 Temmuz ihaneti sonrasında attığımız adımlarla güvenlik birimlerimizi eskisinden çok daha güçlü hale getirdik. Bir devletin tarihinde karşılaşabileceği en büyük badireyi, olabilecek en az kayıpla atlatmayı başardık. Bunun sahadaki sonuçlarına, başta terörle mücadele olmak üzere birçok alanda yakinen şahitlik ediyoruz. Güvenlik kuvvetlerimizi personel, teçhizat, araç gereç ve imkanlar bakımından güçlendirmeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

"Artan yangınlarla mücadele etmek için gereken her türlü adımı attık"

Türkiye'nin, küresel ısınma ve iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkelerden biri olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bunun en yakıcı etkileri, ormanlarda görülüyor. Küçük bir kıvılcımla başlayan yangınlar zümrüt yeşili ormanlarımızın alev kırmızısına bürünmesine neden oluyor. Rakamlar, karşı karşıya olduğumuz tehdidin vahametini ortaya koyuyor. Geçtiğimiz yılla kıyaslandığında orman ve orman dışı yangın sayısı yüzde 53 artarak 5 bin 540'a çıktı. Artan yangınlarla mücadele etmek için gereken her türlü adımı attık. Halihazırda filomuzda bulunan 27 uçak, 105 helikopter, 5 binden fazla kara aracıyla tarihimizin en güçlü yeşil vatan ordusuna sahibiz. Hava araçlarımızın suya kolay ulaşması için havuz ve gölet sayımızı 4 bin 744'e yükselttik. Vatan savunmasında destanlar yazan İHA'larımızı orman yangılarının tespitinde de kullanmaya başladık. 14 İHA'mızla, 184'ü akıllı 776 kulemizle ormanlarımızı 7 gün 24 saat an be an gözetiyoruz. Sadece geçen yıl 2 bin 76 orman yangınını İHA'larımız aracılığıyla tespit ettik."

Erdoğan, Türkiye'nin dünyada orman yangınlarıyla mücadelede İHA kullanan iki ülkeden biri olduğuna dikkati çekerek, şu bilgileri paylaştı:

"Bu kapasitemizle yangına ilk müdahale süresini 40 dakikalardan 11 dakikaya indirdik. Ayrıca, 25 bin orman görevlimiz ve 130 bine yaklaşan gönüllümüzle Yeşil Vatan ordumuzu güçlendirdik. 2002'de hava araçlarımızın su atma kapasitesi 73 tonken, 4 kattan fazla artışla bugün 426 tona ulaştı. Orman yangınlarıyla etkin mücadele noktasında yapılması gereken ne varsa hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz. Ancak bu konuda özellikle muhalefetin çarpıtmalarına, yalanlarına, kendi ihmallerini kapatmak için yürüttüğü iftira kampanyalarına maruz kalıyoruz."

Geçen hafta ülke genelinde çıkan orman yangınlarıyla mücadele edildiğini vurgulayan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Düşük nem, yüksek seyreden sıcaklık ve aşırı rüzgar hızı sebebiyle 15-19 Ağustos arasında tam 306 orman yangını çıktı. Bu yangınlara hem havadan hem karadan etkin bir şekilde müdahale edildi. Tarım ve Orman Bakanım başta olmak üzere ilgili bakanlarımız sürekli sahadaydı. Ben de kendilerinden gidişatla ilgili düzenli olarak bilgi aldım. Yürütülen çalışmalarla ilgili fikir vermesi için burada bazı rakamları kısaca paylaşmak arzusundayım. Sadece 15-19 Ağustos arasında hava araçlarımız 1640 saat mesai yaptı. Kara araçlarımızın toplam kat ettiği mesafe 3 milyon kilometreye yaklaştı. Yangınlara yalnızca havadan 25 bin 472 ton su atıldı. Tüm birimlerimizde, tüm ekiplerimizde tam bir seferberlik ruhuyla yangınları söndürmek için çalıştık, ter döktük. Bilhassa orman personelimiz canlarını tehlikeye atma pahasına büyük bir özveriyle günlerce mücadele ettiler. Mevla hepsinden razı olsun diyorum."

Orman yangınlarına değinen Erdoğan, "Tabii burada bir üzüntümüzü de ifade etmek istiyorum. Devletimiz her yangın çıktığında sadece alevlerle değil, aynı zamanda muhalefetin körüklediği fitne ateşiyle de mücadele etmektedir." ifadelerini kullandı.

Bu durumu daha önce Marmaris yangınında, geçen yıl Mardin ve Diyarbakır anız yangınında da yaşadıklarını anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Aynı iftira, yalan ve çarpıtma furyasına geçen hafta da şahit olduk. Gözlerinin önünde uçan uçak ve helikoptere rağmen 'uçak yok' dediler. Yangın başladıktan yalnızca 5 dakika sonra ilk müdahale yapıldığı halde 'yangına müdahale edilmiyor' dediler. Yeşil Vatan'ın korunmasında kritik rol üstlenen insansız hava araçlarıyla ilgili, ahlaka sığmayan bir sürü iftira attılar. Daha bunun gibi pek çok dezenformasyonu ekranlardan, sosyal medya mecralarından ve gazete köşelerinden ortalığa boca ettiler. Aslında bunları konuşmak ve gündeme taşımak istemiyoruz. Ancak muhalefetin giderek artan pervasızlıkları karşısında, insanlarımızı doğru bilgilendirmeyi de bir görev biliyoruz. Şunu altını çizerek tekrar belirtmek isterim, 81 vilayetimizin neresinde yangın çıkarsa çıksın, devletimiz süratle organize olmakta ve çok etkin biçimde yangına müdahale etmektedir. Geçen hafta farklı illerimizde çıkan yangınlarda da aynısını yaptık. Nasıl bir mücadele yürüttüğümüzü az önce rakamlarıyla ortaya koyduk."

Burada asıl sorgulanması, eleştirilmesi, millete hesap vermesi gerekenlerin yerel yönetimler olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Kendi sorumluluk alanlarındaki orman yangınlarına bile müdahale etmekte çok geç kaldılar. Muhalefet belediyeleri, iş yapmak yerine yangın gibi bir meselede dahi siyaset yapma peşinde koşmaktadır. Bunun kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur. Bu tablo, milletimizin de vicdanını yaralıyor. Yangının, depremin, doğal afetin, şu partisi veya bu partisi olmaz. Ormanlar hepimizindir, 81 milyonun ortak değeridir. Hayat kaynağıdır. Muhalefetin her konuyu siyasallaştıran bu çarpık bakış açısını bir an önce terk etmesini bekliyoruz." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yangınların kontrol altına alınmasından sonra bölgedeki vatandaşlarla telefon görüşmesi yaparak, devletin daha önceki afetlerde olduğu gibi vatandaşının yanında olduğunu ifade ettiğini aktardı.

Yangından etkilenen İzmir, Bolu, Çanakkale, Manisa, Uşak, Aydın ve Muğla'daki vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini ileten Erdoğan, "Tam bir koordinasyon içinde çalışan Orman Genel Müdürlüğümüz başta olmak üzere, ilgili bakanlıklara, kamu kurumlarımıza ve gönüllülerimize de teşekkür ediyorum." dedi.

"Yangına yol açacak hususlardan lütfen kaçınalım"

Erdoğan, 'Tek millet, iki devlet' şiarıyla hareket ettikleri Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e en kalbi şükranlarını sunduğunu kaydederek, şöyle devam etti:

"İlham kardeşim sadece aramakla kalmadı, aynı zamanda Beriev 200 tipi amfibik yangın söndürme uçağını ülkemize göndererek yangınla mücadelemize güçlü destek verdi. Zor günlerimizde her zaman yanımızda bulduğumuz, sıkıntılı günlerinde her daim yanlarında olduğumuz Azerbaycanlı kardeşlerimizle her alanda güç birliği yapmaya devam edeceğiz. Aynı şekilde, Rusya Federasyonu Başkanı Sayın Putin'e de yine aynı şekilde bir amfibik uçağı bize o dönemde göndermek suretiyle bu iki uçakla biz yangın söndürme işlemini çok daha rahat bir şekilde hamdolsun bitirdik."

Bu vesileyle vatandaşlara bir kez daha çağrıda bulunmak istediğini anlatan Erdoğan, "Sıcak havanın etkisini sürdüreceği 15 Eylül'e kadar çok dikkatli olmaya devam edelim. Yüzde 90'ı insan kaynaklı olan orman yangınları konusunda azami hassasiyet gösterelim. Yangına yol açacak anız yakma, piknik ateşi, sigara izmariti atma gibi hususlardan lütfen kaçınalım." dedi.

Kabine toplantısında en önemli gündemlerinin, Bitlis başta olmak üzere, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki projeler olduğunu belirten Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın AK Parti hükümetleri döneminde bölgenin kat ettiği ilerlemeyi örnekleriyle detaylıca kendilerine anlattığını söyledi.

"40 yeni organize sanayi bölgemizin yapımı sürüyor"

Erdoğan, son 22 yılda yaptıkları yatırımları bölgedekilerin zaten çok iyi bildiğini ve hayatında tecrübe ettiğini bildirerek, şu bilgileri verdi:

"Havalimanlarından yollar, köprüler ve tünellere, sağlık tesislerinden okullar, üniversiteler, spor ve gençlik merkezlerine, barajlardan sulama kanallarına, enerji yatırımlarına, bölgemizin turizm imkanlarını geliştirmeye yönelik projelere kadar her alanda şehirlerimizin çehresini değiştirdik. Örneğin, 548 kilometre olan bölünmüş yol uzunluğumuz, 6 bin 757 kilometreye çıktı. Derslik sayımızı 96 binin üzerine taşıdık. Üniversite sayımızı 9'dan alıp 28'e ulaştırdık. Organize sanayi bölge sayımız, 26'dan 49'a yükseldi. İstihdamı artıracak, işsizlik sorununa çözüm olacak 40 yeni organize sanayi bölgemizin yapımı sürüyor."

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine sabit fiyatlarla toplam 2 trilyon liraya yakın kamu yatırımı yaptıklarını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Şimdi bu tesislerimizi gerek şu anda çatısı altında bulunduğumuz, gerek üst bölgede olan tesislerimizde durmadan usanmadan, üniversite gençliğimizi, ortaöğretim gençliğimizi, buralarda başarılı öğrencileri eğitime alacağız ve buralarda kendilerini eğitime almak suretiyle inşallah yaz kış onlara en güzel şekilde bu eğitimi vereceğiz."

Bitlis, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız