Erkal Keyfini Yaşıyor da!
İsmet YALVAÇ Yazdı
Merhum hemşehrimiz Turgut Özalın, kurulan Tıp Fakültesi bünyesinde bir Araştırma ve Uygulama Hastanesi kurulması için öneri götüren dönemin üniversite yöneticilerine, çok özel ve farklı bir projesi olduğunu söylemesiyle duyulmuştu, ülkenin en büyük ve önemli Tıp Merkezi projesi.. Adı, Turgut Özal Tıp Merkezi olacak proje.. Özalın özel olarak ilgilendiği bu proje, özel desteğiyle fiziki olarak ortaya çıktı. Özalın doktoru olan Michael De Bakeyin danışmanlığını yaptığı, ABDli mimarlar tarafından projelendirilen bu tesisin, tıp hizmetleriyle ilgili işlevi de, ABD standartlarında olacaktı ve bunun için de her türlü alt yapının oluşturulması için çaba gösteriliyordu. De Bakeyin, Malatyayı bir ziyaretinde Houstondaki ünlü tıp merkezinden kampüs olarak daha gelişmiş olarak nitelendirdiği Turgut Özal Tıp Merkezi, daha sonraki yıllarda, bizzat merhum Özalı etkileyen yakınındaki isimlerin kadrolaşma önerileriyle, Türkiyenin en önemli tıp adamlarının çalışacağı bir merkez olmaktan uzaklaştırılmış olsa da, yine önemli bir merkez durumda. Halen de, bölgenin en önemli sağlık tesisi. Merhum Özalın, uluslararası alanda da hizmet verebilmesi için özel bir yasa çıkarmaya çalıştığı, ancak bunda başarılı olamayınca, mevcut üniversite hastaneleri statüsünde hizmet vermek durumunda kaldığı için, uluslararası niteliğine kavuşamayan bir tıp merkezi burası..
Buranın çok ciddi bir kadro sorunu var. Kadro verilmediği için, çeşitli formüller devreye sokularak bir personel istihdam olanağı sağlanmaya çalışılmış bir merkez burası. Aynı işi gören kadrolular ile kadrosuzlar arasında ciddi ücret farklılıklarının yarattığı sorunları yaşayan, direkt sağlık hizmeti verdiği için bunun etkilerini hisseden, asgari kadrolarla çalışan bir merkez..
Kuruluşunun 30. yıldönümünü kutlamasına karşın, ülkede kadro kanunu olmayan tek üniversite diye ifade edilen İnönü Üniversitesinin, bu sorununu çözmek için 2 yıl önce girişimler başlatıldı. Talep edilen kadroların çok önemli bir bölümü bu merkezle ilgiliydi. Ancak, TBMM Genel Kurulunda görüşülme aşamasına kadar getirilen, ancak bu son aşamada engellendiği iddia edilen yasa tasarısı tam anlamıyla bir polemik konusu, kafaları karıştıran değerlendirmelerin esası..
1989da, o dönem Turgut Özalın başında olduğu ANAPtan Malatya Belediye Başkan adayı gösterildiği gün ANAPlı ve Özalcı olan, Özalın bizzat kendi eseri olduğu herkes tarafından bilinen Turgut Özal Tıp Merkezine yaklaşımı, Özalın bir mirasına sahip çıkmak değil de, o dönemde üniversitenin yönetimlerinin zihniyeti ile ilgili olan, şimdilerin AKP Milletvekili Münir Erkal, bu kadro sorununun çözümüne tek engel olarak gösteriliyor.
Acaba bu doğru mu?
Son Malatya gezisinde anlaşıldığı ve bizim de tahmin ettiğimiz gibi, kamuoyuna yansıyan bu olaydaki konumu, gücünün (!) ifadesinin bir yansıması olarak yorumlayan Erkal, son derece keyifli. Milletvekili seçildiği günden itibaren Malatyanın sorunlarının çözümüne ilişkin yaklaşımları nedeniyle eleştirilen milletvekillerinin başında gelen Erkal, hizmeti engelleyen kişi olarak ortaya çıktığı bu son konumundan bize göre hayli memnun. 10 yıllık belediye başkanlığı dönemini, zihniyetini, yaklaşımlarını bildiğimiz için, bunu rahatlıkla söylüyoruz. Kendi doğruları, başkalarının da "en doğruları" olmalıdır, ona göre..
Gerek geçtiğimiz haftalarda Ankaradan telefonla bağlandığı televizyon kanalında, gerekse son Malatya gezisindeki ifadelerinde, son 16 yılda geldiği her makam ve görevle ilgili herşeyini borçlu olduğu Turgut Özalın adını taşıyan bir esere sahip çıkma vefasını öne koyan bir yaklaşım yerine, makul-mantıklı hiç kimsenin anlayamadığı gerekçeler ortaya koyuyor, ama bu zayıf-gülünç gerekçelerin sonuna, üniversiteyi yöneten zihniyete karşı olduğu içini ekleyerek, gerçek düşüncesini de o arada ifade etmiş oluyor. Bu Malatya milletvekili için, o Tıp Merkezinden yararlanan, yararlanmakta ve yararlanacak olan bölge insanının alacağı bu çok önemli, kutsal diye ifade edilen hizmetin kalitesini yükseltmek gibi bir yüksek düşünce söz konusu değil. (Plan Bütçe Komisyonundan çıkan yasa tasarısındaki kadroları incelese hangi hizmet için engel olduğunu görecek..)
Ayrıca, üniversitenin rektörünün bazı açıklamalarını gerekçe göstererek, "zihniyeti" yüzünden, Malatya'nın, Malatyalı'nın, bölgedeki insanların daha kaliteli hizmet almasına engel olduğunu söylemek ne kadar doğru olabilir? Ne kadar sağlıklı bir yaklaşımdır? "Turgut Özal Tıp Merkezi'nde karaciğer nakli yapıldı.." veya "Özal Tıp Merkezi'nde çok başarılı tıbbi bir operasyon" haberleri, üniversitenin rektörünün hanesine mi yazılacak, yoksa Özal'ın ruhuna dua olarak mı gidecek? Bunun ayırdını yapabiliyorlar mı? Ayrıca, bu mantığın anlaşılması konusunda size çok güncel bir örnek. En son Genelkurmay Başkanının yaptığı değerlendirmelerin, iktidarı rahatsız ettiği biliniyor. Buna kızıp, ordunun ihtiyaçlarının karşılanması mı engellenecek? Erkal, Genelkurmay Başkanı ile aynı düşüncede değil diye, ordunun güçlenmesine engel mi olacak? Böyle bir mantık olabilir mi?
Siyaset çizgisinde duhul olduğu kuruluşların (1980 sonrası DYP, ANAP, Refah Partisi, Saadet Partisi ve son olarak AKP) kulislerinde, bir dönem mensubu olduğu siyasi partilerdeki yakın çalışma arkadaşlarının zaman zaman ifade ettikleri gibi, bir tutarlılık olmasa da, üniversite konusunda tutarlı davrandığını kabul etmek gerekiyor. Bu milletvekili, belediye başkanı olduğu dönemde de, yine zihniyetine karşı olduğu bir başka rektörün görev yaptığı dönemde, borçlarını ödemedikleri gerekçesiyle Turgut Özal Tıp Merkezinin içmesuyunu kestirmişti. O dönem bazı yerel gazetelerde, bu olay Savaşta bile yapılmaz başlığıyla yayınlanmıştı. Gerçi o dönemde, başka bir partideydi. Yine bugünlerde ağzından düşürmediği merhum Turgut Özal'ın ölüm yıldönümlerinden birinde anma töreni yapmayan -muhtemelen unuttuğu için- Malatya Belediyesi'nin başındaki isimdi.
Kadro konusunda, objektif bir yaklaşımının olduğunu, objektiflik beklediğini söylemek, bu ölçülerde hassas olduğunu düşünmek, bu konudaki kendi uygulamalarına bakıldığında, pek doğru olmaz. 1994 yılında ikinci kez girdiği ve kazandığı belediye başkanlığı seçimlerinden hemen sonra, eski partisi ANAPın adayına yakın durdukları gerekçesiyle, belediyenin bir bayan memurunu, Akçadağ yolundaki Konkasör Şantiyesi (Asfalt İçin Taş Öğütme)ne tayin ettiğini bilmeyen yok. Ne kadın olduğu, ne o ıssız şantiyede ne yapacağı, daha başka şeyler, onun için önemli olmadı. Yine aynı seçimde benzer davranışını gerekçe gösterdiği, makam şoförünü, eline süpürge verdirip, temizlik işçisi yaparak belediyenin önündeki alanı temizlemekle görevlendirmesi herkesin bildiği bir olay. Bu sadece iki örnek..
Ve tüm bunlara karşın, bizim anlamakta zorluk çektiğimiz, mantığımıza ters gelen şeyler var. Münir Erkal, her ne kadar, kendisine kadroyu engelleme olayında, bu kadar güç atfedilse ve bunun keyfini yaşasa da, doğru olmayan veya kamuoyuna doğru yansıtılmayan şeyler var herhalde.
Bugün ülkenin en temel konuları, sorunları ile ilgili radikal kararlar alan ve tüm tepkilere, eleştirilere karşın, hiçbir milletvekiline bu anlamda taviz vermeden, sadece onaylamalarını isteyen ve de onaylatan, buna dair onlarca örnek bilinen Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın, bu İnönü Üniversitesi Kadro Yasa Tasarısına çok sıcak baktığı, hatta meclis genel kuruluna inme aşamasından bir önceki aşamaya kadar getirilmesini sağladığı yolunda, bizzat CHP Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu tarafından yapılan açıklama, bize işin gerçeğini tam yansıtmıyor gibi geliyor. Aslanoğlu, bunun öyle olduğuna inanabilir de, bizim mantığımız, bizzat Tayyip Erdoğanın istediği bir konunun, bir milletvekilinin engeli nedeniyle sonuçlandırılamadığı açıklamalarını inandırıcı bulmuyor.
Erkal, başbakana rağmen bu konuyu engelleyecek ne güçte, ne de konumda.. Böyle bir durumu yok.
Erkal, bunu gücünün yansıması olarak görmekten çok mutlu ve keyifli olabilir. Ancak, hükümet, meclis aritmetiği içerisinde öyle kritik rakamlara bağlı bir durumda da değil. Yani bir milletvekilinin karşı çıkmasıyla, başbakanın istediği bir yasanın çıkmasının engelleneceği koşullar yok.
Bu gücü ve etkisi olan tek isim, bize göre Özal ailesinden bir isim. Korkut Özal.. Başbakana çok yakın bir isim olduğu, başbakanı etkileyenlerin başında geldiği biliniyor. Ama onun adı engelleyen olarak hiç geçmediğine göre, ondan bahsetmek şimdilik doğru değil. Ha sadece, kadro sorununu çözmek için çaba gösteren taraf, Korkut Özalın desteğini isteyebilir, öylece devreye sokabilir. Onun, ağabeyinin adını taşıyan Tıp Merkezinin öncelikli olarak daha kaliteli hizmet vermesini sağlayacak yasa tasarısı konusundaki düşüncesi de böylece ortaya çıkar, ayrıca.
Erkal, bize göre, aslında haketmediği güçlü görüntüsünün keyfini yaşayadursun, bu konunun çözümü başka yerlerde, örneğin resmen Başbakanlıkta, gayriresmi Korkut Özalda aranmalı. Konu Malatyanın dışına, ulusal anlamda tartışılacak bir platforma taşınmalı ve Başbakan muhatap alınmalı. Başbakandan önce, kulislerde Korkut Özaldan alınacak evet yanıtı ise, sorunun çözümüdür.
Ve sonunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın, Evet bu olacak dediği hiçbir yasanın, uygulamanın, kendi partisi tarafından engellenebileceğini düşünmüyoruz. Olamaz.. Mümkün değil.. Olmamalı.. denilen konularda dahi, başbakan işaret ettiği için neler olduğunun tanığıyız, hepimiz.