Bülent KORKMAZ Yazdı
Öğleden sonra telefonum çalıp, İsmet Yalvaç ağabey ölüm haberini verdiğimde, kulaklarıma inanamadım. Bir Çırmıhtı, bir Malatya, bir Malatyaspor sevdalısı Mehmet Ali Özdemir abim vefat etmişti.
İnanın, en son ölüm haberini bekleyeceğim, hatta hiç beklemeyeceğim insanlardan biriydi. Ne diyeceğimi bilemiyorum; gerçekten çok yazık, gerçekten çok üzücü!
Mehmet Ali abi ve ailesi 29 yıl önce Çırmıhtı Hamidiye Mahallesinde, bu ailenin soyadının verildiği Özdemir Sokaktan çıkıp İstanbula gitmişlerdi. Sarıgil denirdi onlara Babaları merhum Mehmet Özdemir, çevrede bilinen lakabıyla Dayı, çocukları toplamış, yeni bir yaşam kurmak umuduyla baba ocağını terk etmişlerdi.
Mehmet Ali abi, büyüdüğü topraklara olan sevgisini hiç yitirmeyen insanlardan biriydi. Ne zaman memleket dense içi titriyor, heyecanlanıyordu. Futbolu da seviyordu. Çocukluğunda Çırmıhtıda Düzbağ denilen yerde top koşturmuştu. Profesyonel olarak top oynamamıştı ama, ilerleyen yıllarda Malatyasporda yöneticilik yapmıştı. 1991 yılında Malatyaspor Transfer Komitesi Başkanı iken kendisiyle hemen hemen her gün görüşürdük. Yaş olarak birbirimizi tanımaya, arkadaşlık etmeye müsait değildik; ilk olarak o tarihte tanışmıştık.
Ama Mehmet Ali Abiyi bizim aileden birileri çok iyi tanıyordu. Çünkü evleri Cumali Dedemin eviyle bitişikti; aramızdaki ifadeyle him komşusu idik. Merhum, o yılları büyük bir özlemle anlatırdı. Ayrıntılarına kadar unutmamıştı. Örneğin, dedemin koca bir ceviz ağacını kestiğini, yola çıkarırken kendi duvarlarını yaraladığını söylerdi. Bunu anneme, halalarıma (teyze) sorduğumda, anımsamıyorlardı bile!
Merhum, ilkokul 5e giderken yetim kalmıştı. Galiba annesi o yılların belası veremden ölmüştü. Anne özlemine fakirliğin tuz biber olduğu yıllardı. O günler için gitsin, gitsin de gelmesin; ne kötü günlerdi? derdi. Mahallenin Zeynep Bibisi merhum anneannem ise, çocukluğunda en çok sevdikleri arasındaydı. Çünkü Mehmet Ali ağabeyi bir köşeye çağırır; meyvenin en güzelini ikram edermiş. Tüm bunları anlatırken gözleri dolardı. Kendisine çok iyi baktığını söylediği üvey annesinden Allah razı olsun diye bahsederdi ama, anasının yokluğu yüreğinde derin, kapanmaz bir yaraydı.
Memleket sevgisini açıklayacak birçok örneğe tanığız Malatyalılığı ve Malatyasporluluğu fanatizm boyutlarındaydı desek abartı olmaz. Malatyasporun aldığı her galibiyet büyük bir mutluluk, tersi üzüntü oluyordu. Memleket sevgisini çocuklarına kadar yansıtmıştı. Kendisi ve Amerikada okuyan oğlu aldıkları e-mail adreslerinde dahi memleket özlemini üzerine basa basa vurguluyorlardı. Kiraz festivallerini kaçırmazdı. Fırsat buldukça maça gelirdi. 2 hafta önce Fenerbahçe maçına da gelmişti.
Gülmeyi severdi. Malatya hikayelerini keyifle dinler ve okurdu. Çırmıhtıya geldiğinde en çok takıldıkları arasında memleketin ileri gelen delileri yer alıyordu. Onlarla şakalaşmaktan, onların gönlünü almaktan büyük keyif alırdı.
Malatya ile ilgili en küçük bir broşür bastırılsa hemen isterdi. Birkaç defa ben de bu tür yayınlardan yolladığımı anımsıyorum. Ayrıca iyi bir arşivciydi. Malatyasporun tarihinde oynadığı ilk resmi lig maçının (Balıkesirspor ile oynanan ve 3-1 kaybedilen maç) yer aldığı dergiyi saklıyordu. Geçen yıl Sonsöz gazetesinde Abdullah Ergün Unutulmayan Futbol Yıldızlarımız başlıklı yazı dizisinde, 1979 yılında genç yaşta yitirdiğimiz Mehmet Ucuzu kaleme almıştı. Bu gazeteyi kendisine yollamıştım. Çünkü rahmetli Mehmet abi, Özdemirin çocukluk arkadaşıydı. O zaman hayıflanmıştı, keşke yazı çıkmadan bana söyleseydiniz. Ucuzun bana yazdığı son mektuba kadar her şey elimde duruyor demişti.
Bu dünyaya işte böyle bir Mehmet Ali Özdemir geldi, yaşadı ve erkenden uçup gitti.
FOTOĞRAF: Geçtiğimiz yaz mevsimindeki Kiraz Festivali'nde çekildi. Prof.Dr. Mesut Parlak, Mehmet Ali ağabey ve Çırhımtı'nın renkli siması Deli Sinan..