SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Erzurum Kongresi'nin 104. Yılı.. "Vatan Bütündür, Parçalanamaz"

Erzurum Kongresi'nin 104. Yılı..
A- A+ PAYLAŞ

"Vatan bir bütündür parçalanamaz" şuuruyla 104 yıl önce yapılan Erzurum Kongresi'nde, millet hakimiyetine dayalı bir devlet olacağı vurgulanan Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri atıldı.

Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, 23 Temmuz 1919'da emperyalist güçlerin Osmanlı topraklarını paylaşmaya çalıştığı dönemde, Cumhuriyet'e geçişteki önemli adımların atılmasını sağladı.

Düşman işgalindeki vatan toprağını kurtarmak için özgürlüğe giden zorlu süreci Erzurum'dan yürüten Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşları, kongreyle ülkenin bağımsızlığa giden yolunu açtı.

Doğu vilayetlerinden Erzurum, Sivas, Van, Bitlis, Diyarbakır ve Elazığ'a yönelik Ermeni tehlikesi ve kurulmak istenen Ermenistan'a tepki ile Trabzon, Rize, Gümüşhane, Ordu, Giresun'da Rum Pontus iddialarına karşı tedbir için toplanan Erzurum Kongresi, bölgesel bir kongre olmasına rağmen bütün yurdu ilgilendiren nitelik taşıyor.

- "Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz"

Türk milletinin var olma mücadelesindeki ilk refleksini ve kararlılığını gösterdiği tarihi kongrede alınan "Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz" kararı ile Milli Mücadele yolunda büyük bir aşama kaydedildi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin, millet hakimiyetine dayalı devlet olacağı vurgulanan Erzurum Kongresi, hiçbir baskı ve yönlendirme olmadan, milletin hür iradesiyle aldığı milli bir kararın hayata geçirilmesiyle Türk milletinin var olduğu ve var olmaya devam edeceğinin en önemli göstergesi oldu.

Erzurum Kongresi'nin kapanışındaki konuşmasında "Tarih, bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir" diyen Gazi Mustafa Kemal, bundan 104 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı kongrenin önemine dikkati çekti.

- Tarihi kongrede alınan kararlar

Yoğun çalışma sonrası 14 gün süren ve bugünlere de ışık tutan 23 Temmuz Erzurum Kongresi'nde alınan kararlar şöyle:

- Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz.

- Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet topyekun kendisini savunacak ve direnecektir.

- Vatanı korumayı ve istiklali elde etmeyi İstanbul Hükümeti sağlayamadığı takdirde, bu gayeyi gerçekleştirmek için geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümet üyeleri milli kongrece seçilecektir.

- Kongre toplanmamışsa bu seçimi Temsil Heyeti yapacaktır.

- Kuvayımilliye'yi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hakim kılmak temel esastır.

- Hıristiyan azınlıklara siyasi hakimiyet ve sosyal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez.

- Manda ve himaye kabul edilemez.

- Milli Meclisin derhal toplanmasını ve hükümet işlerinin Meclis tarafından kontrol edilmesini sağlamak için çalışılacaktır.

Atatürk Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asaf Özkan, AA muhabirine, Mustafa Kemal Atatürk'ün 8 Temmuz 1919’da 9. Ordu Müfettişliğinden alındığını, askerlikten istifa ettiğini ve bunun "Milli Mücadele" tarihindeki kırılma alanlarından olduğunu söyledi.

- Askerlikten istifa eden Atatürk'e Kazım Karabekir, "Ordumla emrindeyiz paşam" dedi

Sivil vatandaş olduktan sonra Atatürk'ün, Erzurum’da dikkate alınmama ihtimalinin olduğunu ifade eden Özkan, "Atatürk’ün istifa etmesine rağmen Kazım Karabekir Paşa'nın 'Ordumla emrindeyiz paşam' demesi, kırılma anını bize gösterir. Mustafa Kemal Paşa ondan sonra Milli Mücadele'nin liderliğine yürüyecektir." dedi.

Özkan, Atatürk’ün, sivil olduktan sonra aldığı ilk görevin Erzurum Kongresi'ni organize etmek için kurulan Heyet-i Faaleye Başkanlığı olduğunu dile getirdi.

Erzurum Kongresi'nin başlangıcının 10 Temmuz 1919’da belirlendiğini ancak ilk toplantının 23 Temmuz’da yapıldığını hatırlatan Özkan, ilk toplantıda kongreye katılan delegelerin sayısının çeşitli kaynaklarda farklı olduğunu ama genel olarak 63 üzerinde mutabık kalındığını ifade etti.

Atatürk’ün Erzurum Kongresinde başkanlığa seçilmesinin önemine değinen Özkan, "Atatürk, hiçbir resmi görev sıfatı olmadan kongreye katılmıştır. Milli Mücadele liderliğine yürümek için kongre başkanlığı mühimdir. Yapılan seçimde başkanlığı da kazanır." diye konuştu.

- "Manda ve himaye kabul edilemez"

Özkan, Erzurum Kongresi'ni Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'yle Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti'nin topladığını, alınan kararlar arasında en önemlilerinden birisinin de manda ve himayenin kabul edilmemesi olduğunu anlattı.

Paris Barış Konferansı'nda gelişmemiş ülkelerin büyük ülkelerin idaresine bırakıldığına işaret eden Özkan, şöyle devam etti:

"Bu Erzurum Kongresinde reddediliyor. Alınan karar itibarıyla Erzurum Kongresi, tam anlamıyla ulusal bir kongredir. Milli Mücadele'nin, Kurtuluş Savaşı'nın en önemli adımıdır. Erzurum Kongresi'nde milletin istiklalini, bağımsızlığını, milletin kurtaracağının ifade edilmesi, artık milli iradenin, milli egemenliğin ön plana çıkarıldığını, dolayısıyla yeni dönemde Kurtuluş Savaşı başarıldıktan sonra kurulacak yeni devletin milli egemenlik esasına, millet hakimiyetine dayalı bir devlet olacağının vurgulandığını rahatlıkla söyleyebiliriz."

Özkan, Erzurum Kongresi'ne katılan delegelerin, bölge halkını temsil ettiğine dikkati çekerek, "Alınan kararlar, Mustafa Kemal Paşa'ya meşruiyet kazandırıyor. Erzurum Kongresi'nin en önemli kararlarından birisi de Heyet-i Temsiliye'nin kurulmasıdır. Heyet-i Temsiliye kongreye karşı sorumlu, dolayısıyla halka karşı sorumlu olacaktır. Bu Türkiye için çok önemlidir." ifadelerini kullandı.

Erzurum, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız