Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, "Kayısı Festivali'ni Iğdır'a kaptırdık. Niye yapmaz, her türlü etkinliği yapan belediye niye bir Kayısı Festivali'ni yapmaz? Yapmayacaklarsa, biz önümüzdeki yıl parti olarak talibiz. Biz yapalım. Önümüzdeki yıl Kayısı Festivali'ni yapmayacaklarsa biz yapacağız" dedi.
Malatya Gazeteciler ve Televizyoncular Cemiyetini ziyaret eden Ağbaba, ziyaretinde CHP'deki olağanüstü kurultay ve imza tartışmalarına ilişkin gazetecilerin sorularını cevaplayarak, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"BELEDİYE KAYISI FESTİVALİ'Nİ NİYE YAPMAZ?
Ağbaba, Kayısı Festivali'nin gelecek yılda yapılmaması halinde parti olarak festivali yapmaya talip olduklarını ifade ederek, "Kayısı Festivali'ni Iğdır'a kaptırdık. Niye yapmaz, her türlü etkinliği yapan belediye niye bir Kayısı Festivali'ni yapmaz? Yapmayacaklarsa, biz önümüzdeki yıl parti olarak talibiz. Biz yapalım. Önümüzdeki yıl Kayısı Festivali'ni yapmayacaklarsa biz yapacağız. Malatyalılarla birlikte yapacağız. Kayısı Festivali kente hem bir hareket getiriyordu hem başka illerdeki Malatyalıların Malatya'ya gelmesini sağlıyordu. Ama o festivalde bilinçli bir şekilde unutturuldu. Unutturulmaya çalışılıyor. Selahattin Alpay'ı, Belkıs Akkale'yi niye Malatya unuttu? Kemal Sunal bir başka ilde doğmuş olsaydı, bir başka ilin evladı olsaydı heykelleri dikilirdi, adına kültür merkezleri yapılırdı, o değeri sahiplenirdi. Malatya'da Kemal Sunal ile ilgili bir şey var mı? Oktay Kaynarcası'ndan Yasemin Yalçın'ına kadar birçok Malatyalı insanına Malatya sahip çıkmıyor. Böyle bir kent, böyle bir kent yönetimi olmaz. Kenti kent yapan bu değerleridir. İnönü de, Özal da siyaset üstüdür. Herkesin bu değerlere saygı göstermesi gerekiyor. Maalesef Malatya kendi kültürünü bırakmış, kendi evlatlarını bırakmış başka yerlerde kültür ve değerlerini aramaktadır" dedi.
"YARGININ BAĞIMSIZ OLMADIĞINI DÜNYA BİLİYOR"
Ağbaba, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Günlerden beri Amerika'yla yatıp kalkıyoruz. Türkiye'nin aslında bu aşamaya gelmesinin sebebinin sorumlusu hükümettir. 'Yargı bağımsız' diyoruz. Ama yargının bağımsız olmadığını dünya alem biliyor. Yargının siyasetin emrinde olduğunu dünya alem biliyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin yargısı artık Türkiye Cumhuriyeti'nin yargısı değildir. Enis Beberoğlu kararıyla birlikte Anayasa'yı çiğneyen, Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan bir yargıyla karşı karşıyayız. Resmen kabile devletlerinde bile olmayan bir yargı var karşımızda. Siyasi bir yargı var. Geçtiğimiz dönemlerde haksızca tutuklandığına inandığımız gazeteci Deniz Yücel'in tahliye edilmesinin sebebi Alman başbakanın o dönemin başbakanı Binali Yıldırım ile konuşmasıdır. Binali Yıldırım ile konuştuktan sonra Deniz Yücel tahliye edildi. Yine havuz medyasının 'ajan, casus' diye haber yaptığı Büyükada'daki insan hakları savunucularının tahliye edilmesi. Tamamen Avrupa Birliği'nin baskısıyla ve talimatıyla oldu. Bu iki örnek Trump'a cesaret verdi. 'Rahibi serbest bırak' diyor. 'Deniz Yücel'i, insan hakları savunucularını nasıl serbest bıraktıysan, rahibi de öyle serbest bırak' diyor. Bir pazarlık var orada. Maalesef Türkiye doğru yönetilmiyor."
"KAVGA ETMEYE HAKKIMIZ YOK"
Ağbaba, olağanüstü kurultay tartışmalarına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"Hiç kimsenin hele hele hiçbir Cumhuriyet Halk Partilinin topluma umutsuzluk aşılamaya hakkı yok. Hiçbirimizin partide kavga etmeye de hakkımız yok. Hiçbirimizin Türkiye'nin sorunları bu kadar artmışken birbirimizle kavga etmeye hakkımız yok. Bir gerçek var. O gerçekte şudur; biz 24 Haziran seçimlerinde hem milletvekilliği hem de cumhurbaşkanlığı seçiminde kazanamadık. Bunun bir muhasebesinin yapılması gerekiyor mu, kesinlikle bir muhasebesinin yapılması gerekiyor. Seçimlerden çıkıldıktan hemen sonra bir değerlendirme yapılmadan; örgütle, parti meclisiyle, partiyle bir değerlendirme yapılmadan böyle bir tartışmanın başlaması partiye zarar veriyor. Tekrar söylüyorum, bu kavgadan mutlu olan tek bir siyasi parti var o da AKP ve CHP'nin karşıtları. Herkes bayram ediyor. 24 Haziran akşamına kadar gece gündüz demeden çalışan, partiye oy veren insanlara haksızlık yapılıyor. Biz özeleştiri lazım mı, kesinlikle lazım. Yanlış varsa, bu yanlışların hep birlikte giderilmesi, düzeltilmesi lazım. Cumhuriyet Halk Parti'sini hiçbirimizin, hiçbir siyasetçinin konumu ne olursa olsun yıpratmaya, bu tartışmalarla zaman geçirmeye hakkı yok. 24 Haziran'da hem cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hem de milletvekilliği seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi hedeflediği oyu alamamıştır. Bunun bir özeleştirisinin, muhasebesinin yapılması lazım. Ama şuanda Türkiye'nin gündeminde başka hiçbir şey yokmuş gibi bütün yandaş medya ve Türkiye'nin gündeminin bu olması da Cumhuriyet Halk Partisi'nin kurumsal kimliğine zarar vermektedir. Bu partide imza verende vermeyende bu partinin üyesidir, yoldaşıdır. Birbirimize haksızlık yapmaya, kırmaya, üzmeye hakkımız yok" değerlendirmesinde bulundu.
"CUMHURİYET HALK PARTİSİ BU OLAYDAN CİDDİ BİR YARA ALMIŞTIR"
Olağanüstü kurultay tartışmalarına ilişkin bir değerlendirme yapılacağını kaydeden Ağbaba, "Genel başkanımız bu konuyla ilgili bir değerlendirme yapacaktır. Çarşamba günü MYK bir değerlendirme yapacaktır. Ancak bir muhasebe yapmadan böyle bir şeyin gündeme gelmesini, Türkiye'nin gündemini CHP olarak kaplamasını doğru bulmuyoruz. Türkiye'nin gündeminde çok daha önemli şeyler var. Dolar 5 lira oldu akşam televizyonda CHP konuşuluyor, şehit oluyor akşam televizyonda CHP konuşuluyor, Amerika'yla büyük bir kriz yaşanıyor medya, Türkiye CHP'yi konuşuyor. Buna hiçbirimizin hakkı yok. Herkesin bu kurumsal kimliği koruması gerekiyor. Herkesin sağduyuyla hareket etmesi gerekiyor. Bunu imza toplayanlar içinde, genel merkez içinde, partimiz içinde söylüyorum, herkesin bir sağduyu içerisinde hareket etmesi gerektiğini belirtmek istiyorum. Burada sonuç ne olursa olsun gözüküyor ki Cumhuriyet Halk Partisi bu olaydan ciddi bir yara almıştır. Buna hiçbirimizin hakkı yok. Bu konuma AKP bile CHP'yi getirememişti. Maalesef kendi elimizle kendi içimizde getirdik. Onun da özeleştirisini yapmak durumundayız" şeklinde konuştu.
"AKP'NİN VERMEDİĞİ ZARARI BİZ KENDİ KENDİMİZE VERDİK"
Ağbaba, süreçle ilgili ise şunları söyledi:
"Mahkemelik bir durum olur mu bilemem. Ama bizim çağrı heyetiyle ilgili öyle bir disiplin veya farklı bir uygulama başlatmamız düşünülemez, olamaz. Partinin kültürüne de, tüzüğüne de aykırı. Yine hep beraber yolumuza devam edeceğiz. Sonuç ne olursa olsun herkesin birlikte yola devam edeceğinin de hesabını yapması lazım. Ona göre hem genel başkanımıza hem diğer arkadaşlarımıza hitaben hem sosyal medyada hem de diğer alanlarda birbirimize hitap ederken birlikte yol yürüyeceğimizi asla unutmamalıyız. Önümüzdeki dönem nasıl bir değişim olacak onu hep beraber göreceğiz. AKP'nin vermediği zararı biz kendi kendimize verdik. Bu seçimin en önemli sonucu cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmek, milletvekilliği seçiminde çoğunluğu sağlayamamak değildir, insanları umutsuzluğa itmektir. Bunun altından kalkacağımıza inanıyorum. Önümüz
de yerel seçimler var. Yerel seçimlere giderken hep beraber silkinelim, ayağa kalkalım. Tekrar omuz omuza vererek Türkiye'yi tek adam yönetimine vermememiz gerekiyor."
Ferdi DURDU, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com