Araştırmacı yazar, emekli öğretmen Fikri Demirtaş Malatya’nın yaşayan en eski fotoğrafçısı Yusuf Uğrar’ın öyküsünü bloğunda kaleme aldı.
Demirtaş yazısına “Aile albümlerinizdeki belki de hiç canlı görmediğiniz akrabalarımızın fotoğrafları ya da yakınlarımızın gençlik fotoğraflarının çoğu siyah beyazdır. Sonraları renkli fotoğraflar çekilmeye başlandı. Eski fotoğrafların arkasında yazardı. "Filan filan tarihinde, filan yerde, filan kişiyle cansız bir anı..."diye yazılırdı. Evlerin odalarının duvarlarında çerçeveletilerek asılmıştır. İşte bu yukarıda anlattıklarımı bizlere sunan fotoğrafçılardan biri Malatyalı Foto Spor Yusuf Uğrar Usta...” diye giriş yapıyor.
1933 doğumlu Yusuf Usta, 1955 yılından itibaren fotoğraf çekmeye ilgi duyduğunu, 1959 yılında Foto Spor ismiyle bilinen müessesesini kurduğunu, 2013’a dek faaliyetini devam ettirip o tarihte mesleğini bıraktığını, şimdilerde günlerini arkadaşı Celal Yalvaç’ın yazıhanesinde geçirdiğini anlatıyor.
Demirtaş, Uğrar’ın yıllar önce daktiloyla kaleme aldığı mesleki yaşam öyküsünü bloğuna aktararak bir ilke imza atıyor. Uğrar’ın kaleme aldığı bu yazısı daha önce hiçbir yerde yayınlanmamıştı.
Demirtaş’ın, Yusuf Usta’ya ilişkin yazısı şöyle:
"Foto Spor Yusuf Uğrar
Vizörün arkasında geçen 60 yıl
Yusuf Amca yıllar önce dükkanını kapattığını ve evde dinlenmeye çekildiğini söyledi. İlerleyen yaşına rağmen uzun yıllar çalışan Yusuf Amca'nın fotoğraf hikayesini okuyabilirsiniz...
1933 yılında Malatya'da doğan Yusuf Uğrar Foto Spor Müessesenin sahibi, Yusuf Uğrar; kısa boylu, tombul, yaşlı, gülümseyen ela gözleri, traşlı yüzü, üstü-başı, sesinin tonu nazik davranışlarıyla görmüş- geçirmiş şehirli bir beyefendi... Evli ve beş kız babası. Kızlarını evlendirmiş. Yaşlı eşi ile birlikte İstasyon mahallesinde kendi evinde yaşamaktadır. Her gün gençlik arkadaşı gazeteci Celal amcanın (Yalvaç) çarşıdaki yazıhanesine uğrar. Evden gelirken aldığı gazeteyi burada okur, bulmacasını çözer...Celal amca ile yazıhaneye gelenlerle sohbet ederler. Akşam üstü evine gider.
Gazeteci Celal amcanın bürosunda Yusuf amcayla ara sıra oturup sohbet ediyoruz. Fotoğrafçılık anıları ile ilgili söyleşi yaptım. Geçen gün bez çanta içinde fotoğraf dükkânı ve kendi ile ilgili evrakları getirip bana verdi. Bunları okuyup kaleme alabilirsin, dedi... Sohbet esnasında ne güzel konuşuyordu, ne güzel gülüyordu ağzıyla yüzüyle değil, gözleriyle gülüyordu. Kim bilir kaç çift düğün fotoğrafı için Yusuf Amcanın stüdyosuna girmiştir. Kim bilir nice askerler, aileler öğrenciler fotoğraflar çektirmiştir.
Malatya'nın en eski foto muhabiri olan ve Malatya'da günlük yayınlanan Görüş gazetesinin adına spor müsabakalarının foto muhabiri olarak izleyen Yusuf Uğrar, yarım asrı geçen emeğiyle bu mesleğin şehrimizde duayeni... Yusuf Uğrar mesleğini yaklaşık 60 yıldır sürdürür. Bugüne kadar Milliyet, Hürriyet, Tercüman, Güneş başta olmak üzere birçok Ulusal gazetenin Malatya’da foto muhabiri olarak hizmet vermiş.
Foto Spor Yusuf Uğrar Malatya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanlığı tarafından Ahilik Kültür Haftası 2019 yılı İlimizin ahisi seçilmiştir. 17 Eylül 2019 tarihinde kendisine teşekkür plaketi verilmiştir.
Yusuf Usta, Malatya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliğe bağlı 14.05.1965 tarihinde esnaf ve sanatkârlar siciline 21.12.1984 tarihinde 44/ 7915 sicil no ile Malatya Fotoğrafçılar Odasının kurucu üyelerinden olup, Yusuf Uğrar, fotoğrafçılık mesleğinde birçok çırak ve kalfa yetiştirmede emeği geçen mesleğinde övgüye layık bir ustamız olarak, 18.06.2013 tarihinde mesleği bırakmıştır...
Soldan sağa: Fikri Demirtaş, Yusuf Uğrar ve Celal Yalvaç
Foto Spor Müessesesi, Yusuf Uğrar'ın kendi kaleminden hikâyesi
Uğrar ilk fotoğraf çekmeye başlama Foto Spor müessesenin kurma hikayesini ise şöyle anlatıyor:
" Foto Spor müessesini 1959 yılında kurdum. Kendi yaşamımı daktilo makinesi ile yıllar sonra yazarak anlattım. Benim fotoğrafçılığa merakım 1955 yılında başladı. Fakir bir ailenin çocuğuydum. Çaputtan yaptığımız topla futbol maçı yapardık. O sıralar sekiz poz çeken bir kutu makine aldım. Bu makineyle takım arkadaşlarımın fotoğrafını çeker, az da olsa bir para kazanırdım. 1956 yılında, Dörtyol'da Foto Hilal isim altında fotoğrafhanesi bulunan merhum Kemal Bener’in yanında çırak / kalfa olarak çalışmaya başladım. Kısa bir müddet sonra, yine aynı mahallede fotoğrafhanesi bulunan Foto Sevim Şefik Kapucu'nun yanına geçtim.
Askerliğimi bir an önce yapıp para kazanmam gerekiyordu. Yaşımı üç yaş büyüterek askere gittim. Görevim İzmit 24. Tümen Karargahında idi. Tümenin ekmek dağıtımını ben yapıyorum, kutu makineyle güzel fotoğraflar çekip hiç olmazsa cep harçlığımı çıkarıyordum.
Malatya'daki çalışmalarım, karanlık oda deneyimini artırmıştı. Bu sayede birliğime yakın bir mahalde fotoğrafhanesi bulunan Mehmet Yılmaz beyle tanıştım. Ara sıra gidip kendisine yardımcı oluyordum. Güvenini sağlamıştım. Terhis olunca Mehmet Yılmaz beyin yardımı ile İzmit- Gölcük'te ilk fotoğrafhanemi açtım. Askerlik yaptığım birliklerdeki komutanlarımın ve asker arkadaşlarımın sevgi ve güvenlerini kazanmıştım. Gölcük’teki fotoğrafhaneyi Mehmet Yılmaz ustam hazırlamış, terhisten sonra da bana bırakmıştı. Burada bahriyeli askerler çoğunluktaydı. İşlerimde iyiydi. Gece gündüz çalışıyordum. Annemden aldığım bir mektup da acilen dönmem isteniliyordu. Annem rahatsızlanmıştı, devamlı tedavi görüyordu. Mecburen döndüm. Malatya'da Foto Aile Nuri Gölge merhumun iş yerinde çalışmaya başladım. Nuri Usta çok iyi bir insandı. Beni de çok severdi. O ara fotoğrafhaneyi damadı Cemal çalıştırıyordu. Cemal'le anlaşılmadığımdan ayrıldım.
Askerde iken Agfa marka orta halli, 36 film çeken bir makine almıştım. Tek sermayem o idi. O sıralar gazeteci Bahattin Erdem, kırtasiyeci Recep Bey Foto Sümer isimli fotoğrafhaneyi açmışlardı. İkisi de mesleğin yabancısıydı. Bana çalışma teklif ettiler. İzmit'teki ustamı Malatya'ya davet ettim. Geldiler, ustam stüdyo işleri ile uğraşırken ben de şipşak çekimleri yapıyordum. Malatya'daki tüm sosyal aktiveleri takip ve oralardaki fotoğrafları çeker oldum. Tüm futbol maçlarının fotoğraflarını ben çekiyordum. Bazı maçlara geciktiğim oldu. Öyle bir muhit edinmiştim ki maçlar ben gidinceye kadar başlatılmıyordu. Tabi bu durum özel maçlarda hakemin rızası ile oluyordu. Malatya'da üç tane balo ve düğün salonu vardı. Bunlar; Orduevi, Sümerbank fabrikası ve Şeker Fabrikası salonlarıydı. Bu ara Foto Sümer el değiştirmişti. Fotoğrafçılığı iyi bilen Cemal Gülpınar'a geçmişti. İşler o kadar iyiydi ki şipşak işlerine yetişemez oldum. Diğer salonları yavaş yavaş bıraktım. Tercihim muhitinde sevildiğim Şeker Fabrikası oldu. Şeker Fabrikasında yapılan bütün etkinliklerin tek fotoğrafçısı bendim artık. Cemal Gülpınar iyi bir usta, iyi bir esnaftı. Gelişmemi sağladı. Ustalaşmamı Cemal beye borçluyum.
FOTO: Yusuf Uğrar, Celal Yalvaç ve Fikri Demirtaş
Foto Spor ismini taşıyan ilk fotoğrafhanemi, Cemal Ustanın yardımlılarıyla Dörtyol semtinde ve ana caddeye bakan bir yerde açtım. Küçük ama sevimli bir fotoğrafhane idi. Nevzat Dedik, Dilaver Uyanık, Celal Yalvaç ve benzeri arkadaşlarımla birlikte renkli fotoğraf ve kamera çekimi üzerinde çalışmaya başladım. İlk renkli film banyosunu Malatya’da ben yaptım. Birkaç yıl içinde işlerim gelişti. Dörtyol'daki yer ufak gelmeye başladı, yetersiz kaldı. İşyerimi Hükümet binasının yan tarafındaki Atmalı sokaktaki yeni yerime naklettim. Burası fotoğrafhane olmaya çok müsait ve büyüktü. Gereken tadilat yapıldıktan sonra, oldukça lüks bir fotoğraf stüdyosu halini almıştı. Çalışmalarımız burada bütün hızı ile devam etti. Yine ilk dia filim banyosunu bu stüdyoda yapmayı başardık. 19 Mayıs törenlerini 35 mm'lik eski iptidai bir kamerayla filme çektik. Negatif olan bu filmi, yine negatif filme tab metoduyla nakletmek ve aynı akşam Renkli sinemada oynattım. Seyirciler şaşkınlık içindeydi.
Yine Malatya'da ilk defa dia filmleri ile reklam programlarını gerçekleştirdik... Seslendirmeyi Dilaver Uyanık üstlenmişti. Yıllarca Renkli Sinemada bu programları sürdürdüm.
Sahalarda fotoğraf çektiğim ilk yıllarda, oyuncular genellikle “Spor Foto kardeş benim de fotoğrafımı çek" diye hitap ederlerdi. Ben fotoğrafhanemi kurduğumda bu ismi benimsedim. Fotoğrafhanemin ismini ' Foto Spor' koydum."
Yusuf Usta, alaminüt fotoğraf makinesi ve Malatyalı alaminütçiler hakkında neler söylersin?
Ben profesyonel stüdyo fotoğrafçılığı yaptım. Benim iş yerimde bir köşesinde fotoğraf makinesi ve fotoğraf malzemeleri satardım. Alaminütçiler malzeme almaya (fotoğraf kartları, fotoğraf banyosu ilaçları, vb.) dükkanıma gelirlerdi. İşleriyle ilgili görüş alışverişte bulunurlar, onlara teknik bilgi vererek yardımcı olurdum.
***
Alaminüt fotoğraf deyince aklınıza dijital ya da analog fotoğraf makineleri gelmesin. Orta boy bir koli büyüklüğünde bir ahşap sandık, sandığın perdeye bakan kısmının tam ortasında belirgin bir objektif, objektifin tam tersi yönde ise kutunun bir yüzeyini kapatacak kol uzunluğunda siyah bir örtü ve görüntünün ters olarak yansırdı buzlu cam bulunan mekanizma fotoğraf makinesini oluşturuyordu.
Malatya'da işin ehli alaminüt fotoğrafçılar önce üç ahşap ayaktan oluşan düzeneği, Yeni Caminin taş duvarına 1-2 metre uzaklığa düz bir yere yerleştirerek işine başlardı. Sonra duvara siyah bir perde asılırdı, perdenin önüne de bir tahta tabure yerleştirdi. Artık fotoğraf çekim için her şey tamamdı.
Sokak fotoğrafçılarının kullandığı, ne yapıldığı yer, ne tipi belli olan makinelerin ahşap kısımları genellikle canlı sarılara, kırmızılara boyanır, ahşap üçayaklar üzerine oturtulur. Karanlık odası kendi içinde bulunan kutunun üzeri, daha önce çekilen başarılı fotoğraflardan örnekler yapıştırılarak bir anlamda vitrin görevini görür. Bu küçücük yüzey, fotoğrafçının hem vitrini hem sergi alanıdır.
Fotoğrafçı siyah kolluklarını giyip, kutunun iki yanından ellerini sokarak karanlıkta fotoğraf kâğıdını yerine yerleştirir. Sonra arka camdan beliren görüntüyü kontrol etmek için siyah, büyük bir örtü ile bakar. Sağ eli ile objektifin önündeki kapağı kaldırır, sol eli ile havada işaretler yaparak oraya bakılmasını sağlar. Kendi pratiğine göre saptadığı bir zaman dilimi içinde kapağa birkaç daire çizdirir ve tekrar objektifin üzerine takar.
Önce görüntü kâğıdın üzerine arap [negatif] olarak çıkar: Makinenin üzerine konan bir ön aygıtla tekrar çekilerek pozitife dönüştürülür. Kutunun içindeki yıkama işleminden sonra havlu ile kurulanır. Her kenar bir makas darbesi ile düzeltilip biraz daha kuruması beklenerek müşteriye hafif nemli olarak verilir.
Alaminüt fotoğrafçı ustalar sulu kameralarıyla köylere gider, vesikalık veya genellikle aile fotoğrafları çekerlerdi.
FOTO: Celal Yalvaç, Prof.Dr. Aytaç Açıkalın ve Yusuf Uğrar
Malatya'da Alamünitçi Fotoğrafçılar
Hasan Güler, Büyük İbrahim, Küçük İbrahim, Mehmet Kelleci, Hıdır Ovacık, Celal Erol Usta, Kekeç Hasso, Hüseyin Usta, Cumali Çimen, Adil Usta.
Malatya'da filmli fotoğraf makinelerinin tamirini kim yapardı?
1960'lı yıllarda, Fuzuli caddesinde yazıhanesi olan genellikle tarihi eserlerin belgesel fotoğrafını çeken gazeteci araştırmacı-yazar arkadaşım Celal Yalvaç yapardı. Onun fotoğraflarının tabını (baskısı) ben yapardım. Filmli fotoğraf makinelerinin tamiri için çevre illerden gelenler önce benim dükkanıma gelirlerdi. Ben de Celal ustaya gönderirdim.
Malatya’da ilk profesyonel fotoğraf atölyesi 1930 yılında," Foto Kemiksiz" olarak tanınan Mustafa Naili tarafından açılmıştır.
Stüdyoda çekilen fotoğrafın sahibine teslimi, yaklaşık bir hafta sürdüğünden, halkımız buna haftalık fotoğraf adını koymuştur.
Fikri Demirtaş’ın yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz:
https://fikridemirtas44.blogspot.com/2022/12/malatya-foto-spor-yusuf-ugrarn-hikayesi.html
malatyahaber.com
FOTO: Celal Yalvaç'ın bürosunda dostlar. (Soldan sağa) Araştırmacı- Yazar Nezir Kızılkaya, Fotoğrafçı Yusuf Uğrar, Araştırmacı- Yazar Celal Yalvaç, Şair İsrafil Ercan, Şair- Eğitimci Metin Özer (Mahlası Aşık Birfani) ve Eğitimci- Yazar Fikri Demirtaş.