Nezir KIZILKAYA
nezirs@mynet.com
“bir dağ ne kadar yüce olsa bir kenarı yol olur
bir yiğit ne kadar kahraman olsa sevdiğine kul olur”
Ne zaman bu dizeleri dinlesem içinden suların köpüre köpüre aktığı yeşil kırlarda bulurum kendimi. Güneş bulutlardan kurtulmuş dağları zirvelerine kadar ışıl ışıl aydınlatmaktadır. Yaşama sevinci bir çığlık olur içimde. Yıkar bentleri birer birer sahip olduğum bu coşku. Aşkın gücünü bundan daha iyi anlatan başka bir söz söylendi mi acaba bugüne kadar?
Malatya’nın bağrında yetişmiş ve güçlü sesi sayesinde mikrofonsuz okuduğu gazelleri ile ülke çapında ün kazanmış değerli bir gazelhan olan Sami Kasap 1933 yılında Malatya’da dünyaya geldi. ‘Sıtma görmemiş’ olarak nitelendirilen sesiyle bir efsane olarak birçok sanatçıya ilham verdi. Dönemin ünlü gazinolarından çoğunda sahne alarak, ulusal ve uluslar arası birçok konser verdi. Ailesinin isteği üzerine İstanbul’da sürdürdüğü sanat yaşamını mesleğinin zirvesinde iken bırakarak 1970 yılların başında Malatya’ya döndü ve müzik çalışmalarını Malatya’da sürdürdü. Ulusal yayın yapan pek çok müzik programına davetli olarak katıldı. Daha önce geçirmiş olduğu sarılık hastalığı, yaşlılığında tekrar nüksettiğinden yapılan tedaviye rağmen karaciğer yetmezliğinden 3 Eylül 2002 tarihinde Malatya’da vefat etti. Kasap’ın 300’e yakın bestesi ve 120 adet plağı bulunmaktadır. Güftesi ve bestesi kendisine ait olan “Bir dağ ne kadar yüce olsa bir kenarı yol olur, bir yiğit ne kadar kahraman olsa sevdiğine kul olur” şarkısının bulunduğu plakla yurt çapında satış rekorları kırarak ‘Altın Plak’ ödülü aldı. Plaklarında gazel dışında çok az sayıda esere yer vermiştir. Ağlamak hakkımdır, Ne yanan kalbime, Ağlarım gülenim yok, Hep o yalan sözlere kandım, Gurbet elde ah çekerek ağlarım, En büyük tesellim, Yavrum gurbet ele gittin, O güzel gözlerin, Seher oldu uyan yar, Hasta düştüm gurbet elde, Bir dağ ne kadar yüce olsa, 33 ve 45’lik plaklarda yer alan eserlerinden bazılarıdır.
Onun gazelleri kulak-beyin işbirliği ile yüreğimize ulaşır. Bütün “gaile”leri ikinci sıraya öteler. Onun sesi ile hayat bulan mısralar nereye ait olduğumuzu hatırlatır bizlere. Malatyalı kimliğimiz gazelleri ile taşar içimizden. O “sıtma görmemiş” sesi ile “Gazellerin Efendisi” unvanını son zerresine kadar hak etmiştir. Ahmet Turan Alkan’ın türküleri tarif ettiği gibi; onun gazelleri, mahiyeti anlaşılamayan, künhüne vakıf olunamayan ve esrarına erişilemeyen ama tamamen bize ait ses şehrayinleri olarak öylece gök kubbemizde asılı dururlar. Ve biz türkü damarlarımız kabardığında gider, başımızı onlara vururuz.
Sami Kasap Malatya’nın müzikal kimliğinin bütün özelliklerini üzerinde taşır. Onun sesi, eserleri dinleyenler için yaşadıkları kent ile aralarında adeta bir köprü olur. Uzun uzun cümleler ile sayfalar dolusu anlatılabilecek acıları, sevdaları, hüzünleri, sevinçleri, özlemleri tek satırlık mısralara sığdırmıştır. Çileyi, derdi, tasayı, hasreti, gurbeti o eşsiz sesi ile dinleyenlerin yüreklerinin tam ortasına bırakmıştır.
İçinde bulunduğumuz dönemin an acı yanı onun eserlerini seslendirebilecek güçlü ses yapısına sahip sanatçıların bulunmamasıdır. Vefatı ile adeta gazelleri öksüz kalmış, onları seslendirebilecek, hayat verecek, sahiplenecek ve sevenlerine kavuşturacak sanatçıları beklemektedir. Bugün gazel okuyan, onun gazellerini de seslendiren sanatçılar elbette vardır. Ancak onun sesine, nefesine, sedasına tutulanların yüreğinde daima bir eksiklik hissi hakim olacaktır. Tam da bu durumu anlatan Aşık Veysel Usta’nın şu sözleri aslında durumu tam olarak açıklamaktadır.
“Dağlarda gösterişsiz, fakat hoş rahyalı çiçekler olur. Şehirliler bunları görür, bahçelerinde yetiştirmeye heveslenirler. Yetiştirirler de. Hatta onlarınki daha güzel daha gösterişli olur. Gelin görün ki rayiha artık o rayiha değildir.”
Onun sevenleri gazellerini hep dinlediler ve yaşattılar. Yaşatmaya da devam edecekler. Anadolu insanı ruhunu türküler ile beslemeye devam ettiği müddetçe Sami Kasap ve gazelleri bir hoş seda olarak yaşacaktır. Bir zamanlar bütün Anadolu’yu saran, çok sayıda sanatçının yetişmesinde ilham kaynağı olan, ancak bugün hak ettiği değeri bulamayan o gazeller bir köşede kendilerini hatırlayacak, dinleyecek Malatyalıları bekliyor.