(FOTOĞRAF: Mehmet GÖRESİYE)
Soluk Benizli ve Çatal Dilli Beyaz Adamın Amerika topraklarına, uygarlık nam-ı hesabına götürdükleri arasında demiryolu rayları , dolayısıyla onun üzerinde seyreden tren de vardı. Amerikanın gerçek sahipleri olan yerli halk, yani Kızılderililer, gürültülü bir şekilde dumanlar püskürterek durmaksızın ilerleyen trene yine yaşadıkları doğadan bir isim bulmakta gecikmediler:
Demir At
Bu belki bir sembolleştirmeydi; belki de doğada var olan canlıların dışında hiçbir nesneyi kabullenmeyişin isyanıydı. Kim bilir?
90lı yılların başında Malatyaya bir konferans için gelen TEMA Vakfı Başkanı Sayın Hayrettin Karaca, Sabancı Kültür Sitesinde yaptığı konuşmada Doğadaki hiçbir canlının insana ihtiyacı yok. Tam tersi bizler ağaçlara ve hayvanlara muhtacız. İnsanları dünyadan çıkarıp uzayın bir yerine koyun, 50 yıl sonra gelin, bozulan doğal dengeyi düzelmiş, her tarafı yeşillik içerisinde bulursunuz diyordu.
2008lere gelindiğinde ise gelecekte şöyle olursa ne olur? diye tanımlanabilecek işlerle uğraşan yazarlardan Amerikalı Alan Weisman Bizsiz Dünya (The World Without Us) diye tercüme edilebilecek eserinde örneğin insanlar New Yorktan kaybolup giderlerse, çok değil birkaç gün sonra şehrin tüm altyapısının çökeceğini ve kuşlar, hamamböcekleri ve cümle hayvanatın gelip şehre yerleşeceğini, her tarafın yeşilliklerle kaplanacağını kanıtlar öne sürerek anlatıyordu.
Eski (Aşşağı Şeher, nam-ı diğer Battalgazi) ve Teze Malatyanın (Aspuzu, nam-ı diğer merkez ilçe) emektar fotoğrafçılarından Mehmet Göresiye, ilçe istasyonu yakınında bunları anımsatan bir fotoğraf çekmiş.
Eski Malatyadan geçen demiryolu raylarının arasında insanoğlunun yarattığı sözde uygarlığa inat çıkmış gelincikler, göz alıcı renkleriyle, üstelik biraz ileride rayların üzerinden karşıya geçen yarı doğa yarı teknoloji harikası eşek arabasına göz kırparak gözleri ve gönülleri şenlendirmişler.
İyi de etmişler!
Aslında doğaya kökler salıp yaşamda ben de varım diyen sevimli canlılar sadece demiryolu raylarının arasına serpilmiş çakıllarda fırlayan gelinciklerle kendini belli etmiyor. Ağaçlar ve otlar bu tutunmanın örneklerini çok daha zor ve olmaz denilen koşullarda gösteriyorlar. Gezdiğiniz mekanları dikkatli bir şekilde gözlerseniz; bunun çok fazla örneğine rastlarsınız.
Yeter ki doğayı ve yaşamı fotoğraftaki gelincikler kadar çok sevin.