Tescilli kültür varlığı höyüğün de bulunduğu Orduzu'daki Gelinciktepe'nin çok büyük bölümü, 24 Ocak depreminden sonra inşa edilen deprem konutlarıyla adeta 'Betontepe'ye dönüşürken, buraya konut yapılması fikrini gündeme getirenlerden Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder, bu durumun şehre değer katacağını öne sürdü.
'BATTALGAZİ'NİN YENİ YÜZÜ OLACAK'
Depremin ardından, konut yapılacak alan olarak ortaya atılan ve karşı çıkmalara rağmen konut alanı olarak belirlenip inşaata başlanan Gelinciktepe ile ilgili olarak, Battalgazi Belediyesi'nin yayınladığı basın bülteninde, buradaki inşaat çalışmalarının son durumu hakkında bilgi verildi.
Bülten şöyle:
"24 Ocak’ta yaşanan depremin ardından evleri zarar gören depremzede aileleri için Battalgazi Belediyesi tarafından sunulan projeler kapsamında Gelincik Tepesi’nde yapımı devam TOKİ konutlarında 1.Etap çalışmalarının kaba inşaatı tamamlanırken, 684 adet dairede gerçekleştirilen ince işçilik ve peyzaj çalışmaları devam ediyor.
Elazığ merkezli 6.8’lik depremde en fazla zarar gören ilçelerin başında Battalgazi ilçesi gelirken, evleri zarar gören depremzede ailelerin mağdur olmaması için harekete geçen Battalgazi Belediyesi, Orduzu mahallesi Gelincik Tepesi ve Yatılı Bölge Ortaokulu yan kısmında bulunan arsalara konut yapımı için projeler hazırlatılarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Toplu Konutlar İdaresi Başkanlığı’na (TOKİ) sundu. TOKİ tarafından uygun görülen proje kapsamında Gelincik Tepesi’ne bin 533 ve Yatılı Bölge Ortaokulu yan kısmına ise 495 adet konutun yapımı için düğmeye bastı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un talimatlarıyla yapımı tamamlanan konutların yıl sonunda teslimi hedeflenirken, çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor.
Gelincik Tepesi’nde toplam 144 bin 529 metrekare arsa üzerinde 38 blok üzeri yapılan 1.etap konutlarının kaba inşaatı tamamlandı. 200 bin metreküp hafriyat çalışmasının yapıldığı bölgede inşa edilen 684 adet konutlar, brüt 100 ve 120 metrekare olarak yapılırken, konutların ince işçiliği ve peyzaj çalışmaları devam ediyor. 6 kat üzerine inşa edilen, iki tip projenin uygulandığı 21 bloğun 2+1 ve 17 bloğun 3+1 olarak yapıldığı konutların, yıl sonunda teslim edilmesi hedeflenmekte. Sert kayalıkların bulunduğu Gelincik Tepesi’nde her temeli açabilmek için 2,5 ton patlayıcı kullanılan konut yapımında, günlük ortalama bin 200 işçi çalışıyor.
Gelincik Tepesi’nde kaba inşaatı tamamlanan 1.etap çalışmalarında sona gelinirken, 2.Etap çalışmaları ise hızla devam ediyor. 31 Blok 553 adet Konut İnşaat çalışmaları hızla devam ederken, 2.etap çalışmalarında kaba inşaatın yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor.
Yaşanabilir bir kent çalışmaları kapsamında Gelincik Tepesi bölgesini alt merkez haline getirmeyi planlayan Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder, Battalgazi’de örnek bir yerleşim yeri oluşturuyor. Hak sahibi depremzede aileleri için 600 dönüm üzerine bin 533 adet konutun yapılacağı ve Başkan Güder’in girişimleri sonucunda rezerv alanının 3 bin dönüme çıkarılması planlanan Gelincik Tepesi, Battalgazi’nin yeni yüzü olarak şehre değer katacak."
KARŞI ÇIKILMIŞTI AMA..
İnönü Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve TMMOB – İnşaat Mühendisleri Odası Malatya Şubesi Başkan Yardımcısı Vehbi Aluçlu, Malatya’nın en önemli arkeolojik miras alanlarından biri olan Gelinciktepe bölgesinin yanı sıra Battalgazi ilçesinde binlerce dönüm tarım arazisinin yapılaşmaya açılmasının sürdürülebilir çevre ilkesine aykırı olduğunu belirterek, “Gelinciktepe’ye konut da yaparsanız yanlış yapmış olursunuz. Eğer, Eskimalatya Battalgazi bölgesinde yeni imar bölgeleri oluşturursak, milyonlarca yılda oluştuğunu bildiğimiz tarımsal topraklarımızı katlediyoruz demektir” demişti.
HİÇ DEĞİLSE..
Gelinciktepe ile ilgili olarak Malatya Kent Konseyi bünyesinde de bir çalışma grubu oluşturulmuştu.
Malatya Kent Konseyi Genel Sekreteri Av. Abdulkadir Artan, proje sahasının adlandırılmasından kaynaklı yanlışları düzelterek “Orduzu’daki TOKİ Toplu Konut sahasının bulunduğu alan Gelincik Tepeleri olarak adlandırılıyorsa da burası yüzyıllardır Orduzulular arasında ve tapu kaydında “Margap Mevkii” olarak adlandırılmıştır. Orduzu Mahallesi Margap Mevkiinde 510 ada 79 nolu parsel sayılı taşınmaz 2365 dönümden büyük bir bölge olup tamamı volkanizma sonucu oluşmuş 16 milyon yaşında kayaçların bulunduğu, oldukça sağlam bir zemine sahip, tarıma elverişli olmayan, mülkiyeti devlete ait bir taşınmazdır. Bu taşınmazın yanında yine mülkiyeti devlete ait olan tamamen eski taş ocaklarından oluşan taşınmazlar ve bir kısmı geçmişte tuğla ocağı ve taş ocağı olarak kullanılmış özel mülk taşınmazlarla birlikte 3 bin dönüm civarındaki alan da Margap Mevkiinin sınırları içerisindedir” demişti.
Gelincik Tepesi’nin ise etrafı Margap Tepeleri ile çevrili yaklaşık 10 dönümlük 4186 parsel sayılı taşınmazın içerisinde kaldığını belirten Artan, “Gelincik Tepesi halk arasında gelin hikâyesinin geçtiği bir yer olup, Osmanlı ve Cumhuriyet yıllıklarında yer almış arkeolojik kazı alanıdır. 1930’lu yıllarda Fransızlar, 1960’lı yıllarda ise S. M. Puqlisi ve Alba Palmieri tarafından yönetilen İtalyan kazı heyetleri tarafından bu tepede arkeolojik kazılar yapılmış, buluntular Malatya Müzesine teslim edilmiş ve bilimsel kazı raporları yayımlanmıştır” diye konuşmuştu.
Yaklaşık 3 bin dönüm alanda yapılmakta olan Margap bölgesi toplu konut alanının proje bölgesinin depreme dayanıklı sağlam bir zeminde olduğunu vurgulayan Artan, nazım imar planlarında ve uygulama imar projelerinde Gelincik Tepesi’nin tarihi, kültürel ve jeolojik dokusunun yakın çevresi ile birlikte daha fazla korunması gerektiğini, belirtmişti.
Artan Gelincik Tepesi’nin yanında bulunan Tüllük Tepesi’nin bir volkan konisi olduğunu, volkan bacasında bulunan antik taş yapının halk arasında Cennet- Cehennem” olarak bilindiğini, bu alanın Sivas Anıtlar Kurulu tarafından Margap Manastırı olarak tescil edildiğini belirterek, Gelincik Tepesi ve Tüllük Tepesi ile birlikte Margap Göleti’nin bir bütün olarak mütalaa edilmesi, bu alanlara uyumlu yeşil alanlar, rekreasyon alanları, tabiat parkı vb. uygulamaların yer alması, bunu sağlamak için, bilimsel raporları ve teklifleri hazırlamak üzere komisyon kurulması gerektiğini söylemişti.
GELİNCİKTEPE’NİN ARKEOLOJİK DURUMU..
Gelinciktepe, Malatya il merkezinin kuzeydoğusunda, Orduzu Beldesi’nin ve Arslantepe Höyüğü’nün 2 km. kuzeydoğusundaki kayalı üzerinde yer alan bir tepe üstü yerleşmedir. Kayalık yükseltinin özellikle güneybatı yamacındaki kaya oyukları yerleşme yeri olarak kullanılmıştır. Erozyonla ortaya çıkan büyük kaya blokları bu tür oyuklar ve kaya sığınakları yaratmıştır. Ayrıca savunma kolaylıkları da sağlamaktadır.
Yerleşme 1962 yılında saptanmış olup kazı çalışmaları 1965-66 yıllarında Arslantepe Höyüğü kazıları paralelinde İtalyan Arkeoloji Enstitüsü adına S. M. Puglisi başkanlığında yapılmıştır. Gelinciktepe ile ilgilenilmesi esas olarak kayalığın güneyindeki doğal bir amfitiyatro görünümündeki Markop olarak bilinen kesimdir. Buradaki çoğunluğu taş halka şeklindeki megalitik anıtlar 1933 yılında bilim dünyasına tanıtılmıştır. Bu anıtların yerleşme yeriyle ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Yerleşme alanının kayalık olması nedeniyle tam bir tabakalanma belirlenebilmiş değildir. Tabakalanma ile ilgili yaklaşımlar vardır. Macteld J. Mellink, ilk iskanın Neolitik Çağ’da olduğunu ileri sürmektedir. Esas yerleşmenin ise bir Erken Tunç Çağı yerleşmesi olduğu anlaşılmaktadır. Ancak ne amaçla yerleşildiği konusu anlaşılamamıştır. Yerleşim alanı, uzun süreli yerleşime uygun değildir. Ele geçen koyu yüzlü açkılı mal, Neolitik Çağ’dan Kalkolitik Çağ sonuna kadar bilinen bir mal grubudur. Bununla birlikte yerleşmede Kalkolitik Çağ tarihlemelerine ışık tutan Halaf, Obeyd ve Uruk çanak çömleği de bulunmamaktadır. Yine tarihleme konusunda Arslantepe ile ilişkilendirilme yapılamamaktadır. Diğer yandan yerleşmenin bir kutsal alan olarak kullanılmış olduğunu gösterir bir bulgu da yoktur. Tüm bu güçlükler arasından, yerleşmenin Neolitik Çağ’dan ziyade Geç Kalkolitik Çağ sonu – Erken Tunç Çağı I. evre ile Erken Tunç Çağı II. evrede iskan gördüğü sonucunu ulaşılması mümkündür. (wikipedia)
GELİNCİKTEPE EFSANESİ..
Efsaneye göre nasıl olursa olur; Arslantepe Şehir Devleti’ne komşu bir ülke padişahının oğlu, Arslantepe Höyüğü’nün ardındaki köyde yaşayan yoksul bir kıza aşık olur. Zevk ve sefa dolu hayatını bırakır, mal-mülk onun için artık hiç mi hiç mühim değildir. Gözü, kızdan başka hiçbir şey görmez olur. Yemeden içmeden kesilmesi, padişahın canını çok sıkmaktadır fakat böyle fakir ve zavallı, eğitimsiz ve açgözlü bir kızla evlenmesine gönlü asla razı gelmemektedir.
Bu durum fazla sürmez, padişah istemeye istemeye de olsa kızı istemek zorunda kalmıştır. Hummalı bir hazırlık, artık başlamıştır. İçi kan ağlasa da kendine yaraşır, dillere destan bir düğün yapmıştır. Bu sırada gelin kızımız, günden güne şımararak ailesini hakir görmeye başlamıştır. Gelin, zengin bir hayat yaşayacağı, damat aşık olduğu kıza kavuşacağı, davetliler ise gece boyu sınırsızca yiyip içip dans edip oyun oynayabilecekleri için çok mutlulardı. Padişah ve kızın annesi bütün gece hiç gülmediler.
Düğün bitip gelin alayı askerlerle birlikte yola çıktığında annesi gözü yaşlı ve yapayalnız kalmıştı yoksul dünyalarında. Kız ise mutlu mesut yola koyulmuştu ki tam tepeye gelindiğinde askerlerden birine seslenip at arabasını bir anda durdurmuştur. Annesinin evinde bir süpürge unuttuğunu söyler ve gidip onu alıp gelmelerini ister. İki asker gecenin karanlığında toprak yoldan geri döner kız evine. Annesinden süpürgeyi istediklerinde anne buna çok üzülür. Kızının zenginlikten bu denli başının dönmesi onu kahreder. Bir süpürgeyi bile ondan esirgediğini öğrenmenin kızgınlığı ile beddua eder. “Gelinlik tacınla, gelinlik elbisenle, askerinle, alayınla taş kesil!” der ve o anda tüm gelin alayı ve askerler taşa dönüşür. Taşa dönüşen askerler, şimdiki Gelinciktepe’yi meydana getirir.
malatyahaber.com- Yeni Malatya Gazetesi- Bülten