İHALE TAMAM DA.. TESCİLLİ HÖYÜK, ZEMİN ETÜDÜ MEÇHUL!.. Elazığ-Sivrice merkezli olarak 24 Ocak'ta meydana gelen ve Malatya'da da, başta Doğanyol, Pütürge, Kale ve Battalgazi olmak üzere can ve mal kaybına yolaçan 6,8 büyüklüğündeki depremin ardından, Battalgazi ilçesinde TOKİ tarafından 678 konut inşası için ihale yapılan Orduzu'daki Gelinciktepe bölgesinin, Malatya tarihi için önemli bir arkeolojik alan ve tescilli kültür varlığı olmasının yanı sıra, buranın ayrıca herhangi bir zemin etüdü yapılmadan sadece 'yönlendirme' ile konut olanı seçilmesi, deprem konutlarıyla ilgili yer seçiminin özensiz ve keyfi olarak yapıldığı yorumlarını gündeme getirdi.
BİR ANDA KONUT ALANI OLUVERDİ!.
Orduzu Arslantepe Höyüğü yakınında bulunan, eteğinde de Taşpınar Göleti'nin yeraldığı Gelinciktepe, Battalgazi ilçesinin kırsal mahallelerini de etkileyen depremin ardından, Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder tarafından kentsel dönüşüm kapsamında yapılacak deprem konutları için gündeme getirildi. Depremin ardından herhangi bir teknik inceleme yapılmadan, yeni konut projesi gündeme getirilince ortaya sürülen Gelinciktepe, halen Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yapan Battalgazi eski belediye başkanı Selahattin Gürkan tarafından 5 yıl önce konut alanı olarak seslendirilmişti.
5 yıl önce yerel Vuslat TV'de bir programa katılan dönemin Battalgazi Belediye Başkanı Gürkan, Orduzu'da Arslantepe Höyüğü'nün arkasında bulunan, Gelinciktepe'de bir uydu kent kurmayı planlandıklarını açıklamış, "Gelinciktepe'de 3 bin dönümlük bir alanımız var. Orada uydu kent yapmak için çalışmalar yapıyoruz. Orası tarım arazisi değil, boş ve taşlık bir alan. Manzarası anlamında da Malatya'nın en güzel yeri. Proje aşamasında ne kadar konut yapılacağı belirlenecek."demiş, ancak daha sonra bu konuda herhangi bir gelişme olmamıştı.
Gürkan'ın konut alanı olarak düşündüğü, tescilli kültür varlığı höyüğün de bulunduğu Gelinciktepe, bu kez 24 Ocak depreminin ardından, Battalgazi'nin mevcut belediye başkanı Güder tarafından gündeme getirildi. AKP Milletvekili Öznur Çalık'ı da bölgeye götüren Güder, bu alanı gösterdi.
İHALE HEMEN YAPILDI DA ZEMİN ETÜDÜ VAR MI? HÖYÜK NE OLACAK?
Gelinciktepe'de deprem konutu yapılmasına yönelik olarak, hızlı gelişmeler oldu. TOKİ, Gelinciktepe'de inşa etmeye yönlendirildiği 678 konut için, 17 Şubat'ta Ankara'da ihale düzenledi. Maliyeti 216 milyon 477 bin TL olarak planlanan konutların yapım ihalesine 5 firma katıldı, bunlardan 4'ü 187 milyon TL ile 209 milyon 500 bin TL aralığında teklifler verdiler.
İhalenin yapılmasına karşın, deprem konutlarının inşa edileceği Gelinciktepe'de zemin etüdü yapılıp yapılmadığı merak konusu oldu. Ayrıca, bölgede arkeolojik açıdan ve Malatya tarihi bakımından önemli görülen, kültür varlığı olarak tescil edilmesi nedeniyle yapılaşma yasağı olan Gelinciktepe'nin yapılaşmaya açılması girişiminin, tescil engeline rağmen nasıl aşıldığı- aşılacağı merak edilen bir başka konu.
Gürkan'ın 5 yıl önce yapılaşma için gündeme getirdiği Gelinciktepe'nin, depremin ardından herhangi bir değerlendirme ve tartışma yapılmadan konut alanına dönüştürülmesi, ihalenin alelacele gerçekleştirilmesi, bu projenin sorunlu olarak başladığı yorumlarına yolaçtı.
YİNE GÜNLÜK SİYASİ ÇIKAR MI?
Bu arada, tarihi höyükteki tescilin kaldırılması için şimdiden ilgili bakanlık nezdinde Malatya'nın tarihsel, sosyal ve kültürel yapısı başta olmak üzere önemli değerlerini korumaktan öte güncel siyaset kaygılarıyla hareket etme alışkanlıkları yüzünden, son yıllarda başta Beylerderesi Köprüsü, Havalimanı Terminali, Kuzey Çevre Yolu Güzergah Seçimi, Yeni Stad ile Erkenek ve Karahan tünellerinin sorunlu projeler olarak Malatya'nın gündemine girmesinde 'oldu- bitti alışkanlıklarıyla' büyük etkileri olan bazı siyasilerin, şimdi de Gelinciktepe için girişimlerde bulunmakta oldukları, öncelikle kültür varlığı tescilini kaldırmaya uğraştıkları da haber alındı.
GELİNCİKTEPE'NİN ARKEOLOJİK DURUMU.
Gelinciktepe, Malatya il merkezinin kuzeydoğusunda, Orduzu Beldesi'nin ve Arslantepe Höyüğü'nün 2 km. kuzeydoğusundaki kayalı üzerinde yer alan bir tepe üstü yerleşmedir. Kayalık yükseltinin özellikle güneybatı yamacındaki kaya oyukları yerleşme yeri olarak kullanılmıştır. Erozyonla ortaya çıkan büyük kaya blokları bu tür oyuklar ve kaya sığınakları yaratmıştır. Ayrıca savunma kolaylıkları da sağlamaktadır.
Yerleşme 1962 yılında saptanmış olup kazı çalışmaları 1965-66 yıllarında Arslantepe Höyüğü kazıları paralelinde İtalyan Arkeoloji Enstitüsü adına S. M. Puglisi başkanlığında yapılmıştır. Gelinciktepe ile ilgilenilmesi esas olarak kayalığın güneyindeki doğal bir amfitiyatro görünümündeki Markop olarak bilinen kesimdir. Buradaki çoğunluğu taş halka şeklindeki megalitik anıtlar 1933 yılında bilim dünyasına tanıtılmıştır. Bu anıtların yerleşme yeriyle ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Yerleşme alanının kayalık olması nedeniyle tam bir tabakalanma belirlenebilmiş değildir. Tabakalanma ile ilgili yaklaşımlar vardır. Macteld J. Mellink, ilk iskanın Neolitik Çağ'da olduğunu ileri sürmektedir. Esas yerleşmenin ise bir Erken Tunç Çağı yerleşmesi olduğu anlaşılmaktadır. Ancak ne amaçla yerleşildiği konusu anlaşılamamıştır. Yerleşim alanı, uzun süreli yerleşime uygun değildir. Ele geçen koyu yüzlü açkılı mal, Neolitik Çağ'dan Kalkolitik Çağ sonuna kadar bilinen bir mal grubudur. Bununla birlikte yerleşmede Kalkolitik Çağ tarihlemelerine ışık tutan Halaf, Obeyd ve Uruk çanak çömleği de bulunmamaktadır. Yine tarihleme konusunda Arslantepe ile ilişkilendirilme yapılamamaktadır. Diğer yandan yerleşmenin bir kutsal alan olarak kullanılmış olduğunu gösterir bir bulgu da yoktur. Tüm bu güçlükler arasından, yerleşmenin Neolitik Çağ'dan ziyade Geç Kalkolitik Çağ sonu – Erken Tunç Çağı I. evre ile Erken Tunç Çağı II. evrede iskan gördüğü sonucunu ulaşılması mümkündür. (wikipedia)
GELİNCİKTEPE EFSANESİ..
Efsaneye göre nasıl olursa olur; Arslantepe Şehir Devleti’ne komşu bir ülke padişahının oğlu, Arslantepe Höyüğü’nün ardındaki köyde yaşayan yoksul bir kıza aşık olur. Zevk ve sefa dolu hayatını bırakır, mal-mülk onun için artık hiç mi hiç mühim değildir. Gözü, kızdan başka hiçbir şey görmez olur. Yemeden içmeden kesilmesi, padişahın canını çok sıkmaktadır fakat böyle fakir ve zavallı, eğitimsiz ve açgözlü bir kızla evlenmesine gönlü asla razı gelmemektedir.
Bu durum fazla sürmez, padişah istemeye istemeye de olsa kızı istemek zorunda kalmıştır. Hummalı bir hazırlık, artık başlamıştır. İçi kan ağlasa da kendine yaraşır, dillere destan bir düğün yapmıştır. Bu sırada gelin kızımız, günden güne şımararak ailesini hakir görmeye başlamıştır. Gelin, zengin bir hayat yaşayacağı, damat aşık olduğu kıza kavuşacağı, davetliler ise gece boyu sınırsızca yiyip içip dans edip oyun oynayabilecekleri için çok mutlulardı. Padişah ve kızın annesi bütün gece hiç gülmediler.
Düğün bitip gelin alayı askerlerle birlikte yola çıktığında annesi gözü yaşlı ve yapayalnız kalmıştı yoksul dünyalarında. Kız ise mutlu mesut yola koyulmuştu ki tam tepeye gelindiğinde askerlerden birine seslenip at arabasını bir anda durdurmuştur. Annesinin evinde bir süpürge unuttuğunu söyler ve gidip onu alıp gelmelerini ister. İki asker gecenin karanlığında toprak yoldan geri döner kız evine. Annesinden süpürgeyi istediklerinde anne buna çok üzülür. Kızının zenginlikten bu denli başının dönmesi onu kahreder. Bir süpürgeyi bile ondan esirgediğini öğrenmenin kızgınlığı ile beddua eder. “Gelinlik tacınla, gelinlik elbisenle, askerinle, alayınla taş kesil!” der ve o anda tüm gelin alayı ve askerler taşa dönüşür. Taşa dönüşen askerler, şimdiki Gelinciktepe’yi meydana getirir.
malatyahaber.com
FOTO: Gelinciktepe Bölgesi..
Gelinciktepe'ye adını veren efsanenin kaynaklandığı arazi oluşumu.. (Aykut K.)