Çanakkale Zaferinin 97. Yıl dönümü nedeniyle Malatya Belediyesi tarafından Cumartesi günü konferans verildi.
Konferans Salonu'nda yapılan 'Çanakkale'yi Geçilmez Kılan Ruh' konulu konferansa çok sayıda vatandaş katıldı.
"ÇANAKKALE İLE İLGİLİ NE YAPIYORUZ"
Gazeteci-Yazar Mustafa Armağan konuşmacı olarak katıldığı konferansta; 'Çanakkale ruhu konuşulurken çok dikkat etmemiz gereken bir nokta var. O da Çanakkale'nin bizim dışımızda olan bir olay olmadığını kavramamız. Pek az dile getirilen bir Çanakkale var ki, benim burada bulunuş sebebim budur. Sizlerle farklı Çanakkale'yi paylaşmak istiyorum. O da içimizdeki Çanakkale. dışımızdaki Çanakkale değil, 100 sene önceki Çanakkale değil. Şu soruyu hep kendimize sormalıyız. Biz kendi içimizden Çanakkale ile ilgili ne yapıyoruz. Atalarımız yaptılar görevini, aslanlar gibi mücadele ettiler ve bu ülkeye yüzlerce yıl taşıyabilecekleri zafer hediye ettiler. Biz Çanakkale'yi konuştuğumuz zaman hep bizim dışımızda başka bir şeyi bahsediyormuş gibi oluyoruz. Bizim artık bu söylemlerden kurtulup kendi özümüze dönerek. Acaba Çanakkale bize ne anlatıyor. O ruha yeniden nasıl sahip çıkarız diye biraz bunları düşünüp, konuşup, ele almamız şart' dedi.
"HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLADIM"
Armağan, Çanakkale hakkında bir çok şiirler, hikayeler, kitaplar, yazıldığını ama 97 yıldır o ruhu sadece bir şahsiyetin anlattığını bu şahsiyetinde Mehmet Akif Ersoy olduğunu belirterek, "Hiç kimse Akif'in yakaladığı o titreşimi, Akif'in yakaladığı o Çanakkale ruhunu yansıtma becerisini maalesef kimse becerememiştir. Gerçek kahramanları biliyor muyuz? 18 Mart’ı bize kazandıran ama hiç bir yerde yazılmayan, görülmeyen kahramanlarımız var. Çanakkale Denizi’ni düşmana dar eden isimsiz kahramanlar var. Bunlardan biride Albay Selahattin Adilbey. Kaç kişi biliyor bunu. Albay Selahattin Adilbey’in oğlu geçtiğimiz günlerde öldü ve bana ne anlattı biliyor musunuz. Dedi ki; Ben babamın Çanakkale kahramanı olduğunu yedek subay askerlik yapana kadar bilmiyordum. İnana biliyor musunuz?
18 Mart tarihimizde bu kadar önemli bir nokta, bir Albay kuvvetlerimizin başında düşmana zarar vermiş topçu Albay kendi oğluna bile bahsetmemiş bundan. Ben düşmana şunu yaptım, şu başarıları kazandım dememiş. Demez Osmanlı, Osmanlı bunu kendine zulh sayar. Selahattin Adilbey de çocuklarına devlet bir vazife verdi. Biz vazifemizi yerine getirdik. İşte kahramanlık bundan sonra başlar. Oğlu yedek subayken Çanakkale'ye giderler. Babası başlar kürsüden 18 Martı anlatmaya, oğlu da babamın ne işi var orada diye düşünürken orada Albay Selahattin Adilbey 18 Mart’ı anlatıyor, kendini değil. İşte gerçek kahramanlık bu. Böyle insanları unutmamalıyız, unutturmamalıyız. Sonra kürsüye bir gazeteci çıkar. Albaya 18 Mart’ı anlattığını ama kendisini anlatmadığını o gemileri yakan topçuların komutanı olduğunu söylemedi. İşte eli öpülesice gerçek kahraman dedi. Ben oğlu olarak hüngür hüngür ağladım" ifadelerini kullandı.
"GERÇEK KAHRAMANLARDIR"
Armağan, konuşmasının devamında, 'İngilizler Çanakkale ile ilgili yüzlerce kitap yazdılar. Bizim atalarımız böyle yapmadılar. Atalarımız insanların kendilerini anlamalarını beklediler. Belki de hepsi sustu bir şairin konuşmasını beklediler. O şair de çıktı. Hiç Çanakkale'yi görmeden, siperleri görmeden belki de o ruhla bağlantı kurdu ve oturup 100 sene o şiiri eskitemiyor. Mehmet Akif Ersoy yazdıklarıyla herkesin yaşadıklarını ortaya koymuştur.
Çanakkale geçilseydi. Bugün Türk dünyası ve İslam Dünyası belki de darmadağındı. İşte Çanakkale de savaşanlar böylesine bir tehlikeyi ortadan kaldırmış. Türk ve İslam ülkelerinin toparlanmasını sağlamış. Yedi cihana canlarıyla can vermiş, vazifesini yapmış ama tek kelime etmemiş, gerçek kahramanlardır. Onları ne kadar yad etsek ne kadar ansak azdır' diye konuştu.