Hani eskilerden bir tabir vardır şuyuu vukuundan beter diye. Yani dedikodusunun bile yapılması gerçek olmasından beter anlamına gelir. Malatyada da bugünlerde böyle bir süreç yaşanıyor. Oysa yaşananlar gerçek.. Ve gerçekler acıtır, yüzleşme ise rahatlatır
Zaman Yüzleşme Zamanı
Ortada gözle görülen bir haksızlığın yazılıp çizilmesi, hatta yazıp çizenlerin neredeysesuçlu ilan edilmesi toplumsal bir hastalığımız aslında (suçluluk psikolojisi; montaj bunlar montaj...!)
Sevgili dostlar bizler çamurlara bata çıka oynardık oyunlarımızı. Ama hiç kirlenmezdi yüreğimiz. Kaynardı kara kazanlarda kirlilerimiz; sonra yüreğimiz gibi tertemiz olurdu. Sabun kokardı Sabun kokardı çocukluğumuz...
Gelin ellerinizi vicdanınıza koyun ve geçmişe bir yolculuk yapın Malatyanın Malatya olduğu yıllara gidin Ve şu soruyu siyasi şapkanızı bir kenara koyarak kendinize sorun bakalım..
Kim mutlu ?
Egomuza kurban ettiğimiz gerçekler, yitirdiğimiz değerlerle hesaplaşmamız vicdanla başlar. Vicdan, içimizdeki hâkim, karşımızdaki savcıdır bir bakıma. Onunla verdiğimiz mücadelede hileye yer yoktur çünkü Ve biz insanoğlu günahlarımızdan çok sevaplarımızı hatırlamaktan hoşlanırız. Kendimizi bu yolla arındırmaya, geçmişin yüklerinden kurtulmaya çalışırız Bu da bir başka paradokstur ya neyse !
Hayat, hiçbir mevzuata uymaz; hayat akışkandır ve sürekli değişir Zihniyetin değişimi, hayatın değişimini geriden izler; bazen bu değişime uyar bazen de direnir.
Bazen pişmanlık duyar insan, yaptıklarından ya da yapamadıklarından... Ne kırıklıklar, ne yıkımlar yaşarız hayatımızda. Hepsi birer tecrübe olur, acı birer tecrübe. Öyle zamanlar olur ki, artık tecrübe istemiyorum. Önüme bakarak mutlu bir yaşam diliyorum der insan O yüzden hatayı kabul etmek ve hatadan dönmek, hiç hata yapmamaktan daha büyük bir erdemdir
Şair ne demiş;
Bazen yaşar insan güzel bir mekanda
ya da, çamur içinde
hayatı ise baktığı gözlük kadardır...
Sağlıcakla kalın
Suat KOZLUKLU