SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Gerekirse İsrail'le Savaşırız'

A- A+ PAYLAŞ
 
Erdoğan, ABD televizyonunda Charlie Rose'un sorularını yanıtladı. Erdoğan Rose'un ''İsrail'in saldırısını savaş sebebi olarak görüyorsunuz değil mi? sorusuna, 'Gerekirse onu da yaparız' dedi.
 
Erdoğan, Rose'un “İsrail karşıtlığına” ilişkin sorusu üzerine “Bizim Türkiye olarak İsrail halkına karşı herhangi bir olumsuzluğumuz yok. Burada bizim yaklaşımımız İsrail yönetimine karşıdır” diye konuştu.
 
“İsrail yönetimi biliyorsunuz uluslararası sularda üç gemi ki bunların bir tanesi 33 ülkeden 400’ü aşkın insanın içinde olduğu, bu gemiye denizden ve havadan saldırıda bulundu. Uluslararası sularda böyle bir saldırının yapılması uluslararası hukuka aykırıdır. İnsani değildir, vicdani değildir ve Cenevre’deki İnsan Hakları Komisyonu’nun da açıklamasına göre 'alçaklıktır' ifadesi kullanılmıştır” diyen Erdoğan bundan dolayı İsrail’in özür dilemek, tazminat ödemek ve Gazze'ye olan ambargoyu kaldırmak durumunda olduğunu söyledi.
 
Rose'un, “İsrail'e şımarık çocuk dediniz, saldırgan dediniz, bu tür bir dil kullanmanın bir faydası var mı” sorusuna da “Evet” yanıtını veren Erdoğan, “İsrail Batı’nın şımarık çocuğudur. Hala aynı şeyi söylüyorum” dedi.
 
Erdoğan, “İsrail karşıtı söylemlerin arkasında, Arap devletleri arasında daha fazla saygınlık ve popülarite kazanma niyeti mi var?” şeklindeki soru üzerine de, “Açık konuşayım. Bizim bir popülarite derdimiz yok. Biz doğruyu, hakkı söylemek zorundayız. Adaletin gereği bu” diye konuştu.
 
“İsrail'in saldırısını bir savaş sebebi olarak görüyorsunuz değil mi?” sorusunu Erdoğan, “Gereğinde bu da yapılır. Ama biz büyük devlet olmanın gereği olarak buna sabırlı davrandık” diye yanıtladı.
 
“MAZLUMUN YANINDAYIZ, TAA Kİ HAKKI VERİLENE KADAR”
 
“Şu anda bırakın sadece Gazze'yi, Filistin bir açık hava hapishanesidir” ifadesini kullanan Erdoğan, “Bu insanlar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin neresine sıkıştırılıyor? Nerede insanlık? Nerede dünya? Niçin bu insanlara gereken ilgi ve destek gösterilmiyor? İsrail belli bir ekonomik güce, belli bir silah gücüne sahip. Söylediği ne? Filistin'in elinde silahı olmayacak. Senin elinde atom bombasına kadar her şey var. Bu bir akıl tutulmasıdır. Nasıl buna evet denilebilir? Biz burada mazlumun yanındayız. Taa ki hakkı verilene kadar” dedi.
 
Erdoğan, “İsraillilerin meşru olarak güvenlik endişelerinin olduğuna, var olma hakkına ve roket saldırılarına maruz kalmama hakkı olduklarına inanıyor musunuz” sorusunu da şöyle yanıtladı:
 
“Şu anda İsrail işgalcidir. İşgalci durumunda olduğu halde hala daha fazlasını almanın gayreti içinde. Bizde bir söz var 'Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış'” dedi.
 
TERÖR ÖRGÜTÜ PKK İLE MÜCADELE
 
Erdoğan, “ABD'nin, Türkiye'nin terör örgütü PKK'yı Irak'ın kuzeyinde izlemesine izin verip vermediğinin" sorulması üzerine, 2007 yılında terör örgütü PKK'yı, Amerika, Türkiye ve Irak olarak ortak düşman ilan ettiklerini hatırlattı.
 
Erdoğan, “Anlık istihbarat paylaşımındaki dayanışmamız devam ettiği gibi, insansız hava aracı noktasında da bu destekleri aldık ve alıyoruz” dedi. Burada Rose'un araya girerek, "Predator’ları mı kastediyorsunuz?" şeklindeki soru yöneltmesi üzerine Erdoğan, "Evet, Predator’lar konusu" dedi.
 
“LAİKLİĞİN DİN KARŞITLIĞI OLMADIĞINI ANLATTIM”
 
Erdoğan, Rose'un, “Kahire'den gelen manşetlerde sizin laik bir yönetimi (devleti) tavsiye ettiğiniz, bu yönetimin de belli bir dini olmayan, ama tüm dinlere saygılı olan bir yönetim olduğuydu, bu doğru mu? Laiklik tanımınız bu mu?” şeklindeki sorusunu ise şöyle yanıtladı:
 
“Tercümede yanlışlıklar olmuş olabilir. Benim partimin tüzüğünde ve programında olan şudur: Türkiye'nin 1982 Anayasası'nın gerekçesinde olan bir laiklik tanımı vardır. Bu tanıma göre bir defa bireyler laik değildir. Devlet laiktir. Ve devlet tüm inanç gruplarına eşit mesafededir ve her inanç grubunun inancını yaşamasının da teminatıdır. Tabi Ortadoğu'da, özellikle Mısır gibi yerlerde laikliğin bir din karşıtlığı gibi ladinilik diye ifade edilir şekli söz konusu. Bunun olmadığını anlattım.”
 
Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı görüşmede, Filistin'in BM Güvenlik Konseyi'ne devlet olarak başvurması, ABD'nin de bunu veto etmesi durumunda bunun sonuçlarının neler olacağının konuşulup konuşulmadığının sorulması üzerine, “BM Güvenlik Konseyi'nde ne gibi bir tavır takınacaklarını şu anda bilemiyoruz. Filistin'in BM Güvenlik Konseyi'nde 9 oya ihtiyacı var. Aksi bir durum olursa o zaman tabii Genel Kurula müracaatı söz konusu olacak ki, o da tabii Vatikan gibi bir neticeyi getirebilir” dedi.
 
Erdoğan, Filistin'in BM'de tanınma girişimine paralel olarak Filistin ve İsrail arasında direkt görüşmelerin başlamasını bekleyip beklemediğinin sorulması üzerine ise, “Şu anda zor ama şunu biliyorum. Filistin sorunu çözülmeden Ortadoğu’da barış söz konusu değildir. Filistin sorununun çözülmesi lazım. Filistin sorunu adeta bu işin anahtarıdır. Filistin sorununun çözümü bu işin anahtarıdır” dedi yorumunu yaptı.
 
TÜRKİYE'NİN BÖLGEDEKİ ROLÜ
 
Bölgede Irak savaşı ve Arap Baharının ardından bir iktidar boşluğunun ortaya çıktığının belirtilip, Türkiye'nin de boşluğu doldurarak bölgenin geleceğine yönelik önemli rol oynamak isteyip istemediğinin sorulması üzerine Erdoğan, “Biz talep olana gideriz. Ama biz bu bölgede tarihi bir noktada aynı medeniyeti paylaşan ülkeler olarak, bir sorumluluğu olan ülkeyiz. Biz bu ülkeleri yok farz edemeyiz ki. Türkiye buraya kendiliğinden girmiyor. Türkiye orada olmak zorunda zaten. Hiç ilgisi olmayan ülkeler; başta Amerika olmak üzere, İngiltere, Almanya, Fransa oralara giriyor da Türkiye neden girmesin” dedi.
 
Erdoğan, Güney Kıbrıs'ın petrol ve gaz arama faaliyetleri kapsamında Doğu Akdeniz’de artan sayıda Türk gemilerinin varlığından söz edildiğinin hatırlatılması üzerine ise, garantör ülke olarak Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs’taki Türklerin haklarını arayacağını belirterek “Şu anda Türk donanmasının orada bulunmasının sebebi budur ve sismik araştırma gemisi de anlaşma gereği oraya gidecek. Ve o bölgede bizler de aynı şekilde KKTC ile birlikte araştırmaya başlayacağız” dedi. 

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız