Almanya ve Türkiye arasında imzalanan İşçi Alımı Anlaşması'nın 50. yılında, göç olgusu 2. Malatya Uluslararası Film Festivali'nin de ana teması oldu.
Geçen sene ilki düzenlenen ve sinemaseverler tarafından yoğun ilgi ile karşılanan Malatya Film Festivali'nin bu seneki teması göç olarak belirlendi. Malatya'da 18-24 Kasım 2011 tarihleri arasında düzenlenecek festivalde "Göç" teması ile ilişkin film gösterimleri, göç sineması paneli, Almanya'ya göç üzerine kısa film gösterim ve söyleşileri ile Türk-Alman göçünün sinema sanatındaki durakları üzerine video sunumu yapılacak.
Almanya ve Türkiye arasında imzalanan İşçi Alımı Anlaşması'nın 50. yılında, göç olgusu 2. Malatya Uluslararası Film Festivali'nin de ana teması oldu. 1950'lerde başlayan köyden kente ve Almanya'ya yaşanan ve sosyal, kültürel, politik ve ekonomik boyutları olan göç, Türkiye'de sinemacıları da etkiledi. Malatya Film Festivali, sinemamızın önemli temalarından biri haline gelen göç temasını düzenleyeceği panel ile tartışmaya açıyor.
Göç üzerine film yapmış yönetmenler, yurtdışında yaşamış ve bu olguyu tecrübe etmiş sinemacılar "Göç Sineması Paneli"nde bir araya gelecek. Kutluğ Ataman, Ayşe Polat, Tevfik Başer ve Yrd. Doç. Dr. Özgür Yaren'in konuşmacı olarak yer alacağı panelde sinemada göçün ele alınış biçimleri, göçün sinemacının hayatına etkileri tartışılacak.
ALMANYA'YA GÖÇ ÜZERİNE KISA FİLM GÖSTERİMİ VE SÖYLEŞİ
Almanya'daki Türk göçmen işçilerin yaşamını görsel olarak arşivleyen bir sanatçı olan Mehmet Ünal, 1961'den yani Almanya'ya göç başladığından beri, Türk işçilerinin iş, ev ve sosyal hayatlarını fotoğraflar ile belgeliyor. Mehmet Ünal, Malatya Uluslararası Film Festivali'ne Almanya'ya göçün farklı hallerini, biçimlerini aktardığı "Memleket Almanya" kısa filmiyle katılıyor. Sanatçı, filmin gösteriminden sonra seyircilerle bir de söyleşi yapacak.
Türkiye'den Almanya'ya iş göçü yetmişli yılların başından itibaren iki ülke sinema sanatına da yansımaya başladı. Anlatılan hikayelere, istisnalar hariç, "Almanya'da yabancı, Türkiye'de Almancı" klişeleri damgasını vurdu. Doksanlı yılların başından itibaren ise Almanya'daki Türkiye kökenli genç sinemacılar bu hikayeleri farklı bir perspektiften anlatmaya başladı. Göçü birebir yaşamamış olan bu genç kuşak, sahip oldukları mesafeli bakış açılarını beyazperdeye yepyeni bir anlatım diliyle aktardı. Bu eserler, kemikleşmiş resimleri altüst eden, göçün öznelerini kurban rolünün ötesinde tanımlayan, yer yer çok güçlü yeni şiirsel bir estetiğe sahip. Yönetmen ve kuratör Tuncay Kulaoğlu ve Martina Priessner video sunumlarında bu değişimin farklı boyutlarını mercek altına alıyor. Terk edilen yurt, yollarda olmak, yeni bir ülkeye varış ve sılaya geri dönüş temalarından hareket eden sunum, son 30 yılda çekilen filmlerden kesitler sunarken, Almancı kavramının geçmişte ve günümüzde algılanışı üzerine tarihsel bir yolculuğa çıkarıyor.
UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.